Taş yontucusu Mnesarkosun oğlu Pythagoras ( 580 - 500 ) .Samos'da doğar ve genc yasında Güney italyadaki Kroton şehrine göçer.Rivayete göre Pythagoras Samos yönetimi ile geçinemez,soyluların yanından yer alarak,onların çocukları ile gizli toplantılar yapar.Amaç,halkın elde ettiği siyasal ve ekonomik kazanımları soylulardan yana değiştirmektir.Bu girişimlerinden ötürü siyasal iktidar tarafından izlenir ve sonunda Kroton'a göçer..
Güney İtalyada İyonyalı göçmenler tarafından kurulmuş bir kent olan Kroton,Pythagoras tarafından rastgele seçilmiş bir kent değildir.Kroton soyluların ve büyük toprak sahiplerinşn egemen olduğu ,topraksız köylüler ile kölelerin çoğunluğu oluşturduğu geri bir tarım ekonomisine sahiptir,ticaret gelişmemiştir; tek gelir kaynağı bir kaç ailenin elindeki ekillebilir topraklarla,balıkcılardır..
Pythagoras'dan günümüze tek br cümle kalmıştır; öğretisi üzerine yazı yazdığı çok kuşkuludur.Bugun Pythagoras' ın dediğmiz felsefenin ne kadarının Pythagoras'ın kendi özgü çalışmasının ürünü olduğunu bilmiyoruz.Pythagoras'ın felsefesi gerçekte Pythagorasçıların ortak ürünüdür.
Pythagoras Kroton' a gelir gelmez kentin egemenleri ile yakın ilişki kurmus ve onları kendi gizemli felsefesini amaçlarına uygun bir biçimde örgütlemeye başlamıştır.Kısa zamanda Pythgoras,yanlızca üyelerine açıklanan gizemli bilgiler,özel davranış biçimleri ile yaşam kuralları,tarafından belirlenmiş,örgütlenme biçimleri açısından bugünkü mason örgütüne benzer yaygın ve etkin bir örgğt oluşturur.
Pythagorasçılat yanlızca egemenler ( toprak ağaları ve soylular ) arasında örgütlendiler ve kısa süre sonra Kronton kentinin yönetimini ellerine geçirip zengin bir ticaret kenti olan Siparis'e saldırarak yağmaladılar ; gerek saldırı gerekse ganimetlerin bölünmesi sırasında uygulanan yöntemler halkın Pythagorculara karşı duyduğu kini iyice biledi ve Sparis yağmasından sonra halk ayaklandı ve Pythagorasçıları öldürdü.Kroton'daki ayaklanmadan kaçarak kurtulan Pythagorasçıların bir bölüğü italya ve sicilya kentlerinde yeniden örgütlenerek hem Pythahgoras 'ın felsefesini yaymaya çalıştılar hem de Yunan Kent Devletlerinde siyasal bir güç olarak varlıklarını sürdürdüler.
Pythagoras'ın gizemli ve bireye seslenen felsefesinin kökleri Yunan Kent Devletlerinin doğuşundaki sosyal ve siyasal değişim süreclerinin kaynaklarına kadar uzanır.Eski Yunan toplumlarında devlet küçük kentleri n sınırları içerisinde halktan ayrı bir kamu gücü olarak kendini bütün dehşeti ile duyururken kendi dinini ve tanrılarını d beraberinde getirdi,ama ,kitleler barbarlık dönemi inanç ve büyülerini bırakmadılar..Doğrudan doğruya totemcilikten alınma kabul ve arınma törenleri devletin resmi tanrıları ile yoğrulurak gizemli ( Dionysos ve Orhisim gibi dinler doğdu ) Bu dinlere girmek için büyülü kabul ve arınma törenlerinden ve sınavlardan geçmek gerekiyordu..
VIyy a gelindiğinde toplumun yeni efendileri( tüccarlar ve atölye sahipleri )soylularla beraber onların resmi tanrılarını ve dinlerini de kovup yerini bilim ve felsefeyi koydular,bu,yeni tip ticaretin ve üretimin doğurduğu bir gereksinme idi.Bu yeni gereksinmeye tarihin verdiği yanıt ,gereksinmenin doğasındaki çelişkiye paralel bir çelişki içeriyordu.Bilim ve felsefe ile beraber yeni toplumda bilime karşı sistem ve inançlarda yerleşti.Toplumun yeni egemen güçleri tüccarlar ve sanayiciler dışında toplumun çoğunluğunu mülksüz köylüler ve emekçiler oluşturuyordu. Yeni efendilerin acımasız sömürüsünün ürünü olan bu mülksüzler ordusunun gereksinimi bilim ve felsefe değildi. Onların gereksinimi ,bu acı ve yorgunluktan ,baska bir sey vermeyen yasamdan kurtulus,sürekli bir doyuma ve huzura kavuşma umudu idi.VIyy da yeni ekonominin doğurduğu gereksinmenin bir ucunda bilim ve felsefe diğer ucunda ise maddesel olmayan ölümsüz ruha inanç vardı.Gelişen ticaretin sonucu olarak temas kurulan Mezopotamya,Hint ve Mısır kültürleri bu dinleri besleyen essiz bir kaynaktı.durmadan çoğalan bu mülksüzler ve açlar ordusu,kendilerine hiç olmazsa ölümden sonra sonsuza kadar mutluluk ve doyum dağıtan bu gizemli dinlerin yayılıp gelişmesi için bulunmaz bir ortam oluşturdu. Tüccarlar ve Sanayiciler kendi sömürülerinin ürünü mutsuzlar ordusunun ,bu gizmeli dinlerle avunmasını sevinçle karşıladılar.Klasik Yunan edebiyat ve felsefesinde pek sözü edilmeyen Zerdust dininden alınan ' cennet ' ve ' cehennem ' .Vyy a gelince Yunan Kent Devletlerindeki kitllelerin yaşamını belirleyen önemli bir öğe oldu.Yunanlılardan Etrüsklere gecen bu öteki dünya inancı en güzel örneklerini Etrüsk mezarlarını süsleyen kabartmalarda verilmiştir..
Phythagorası bilimsel felsefenin kurucuxu Iyonyalı filozoflardan ayıran en belirğin özellik felsefesini kurarken kullandığı yöntemdir.Pythagoras öğretisini oluşturan düşüncelerden hiç birini temellendirmez,doğrudan doğruya inançlardan ve peşin kabullerden hareket eder.Pythogoras için insa ruhu ölümsüzdür ve gövdenin ölümünden sonra başka canlıların gövdesine girer.Bu inanç Hindistandan esk yunan kültürüne girmiş ve Orphismin temel ilkesi olmuştur.Bu nedenle Orphikler ve Pythogaarasçılar et yemezler,çünkü etini yedikleri hayvanın ölmüş bir insanın ruhunu taşıdığına inanırlar.Pythogorasçılara göre bir insanın gövdenin ölümünden sonra 3000 yıllık bir serüvene atılır:Bu 3000 yıl içerisimde gökteki,yerdeki,denizdeki tüm canlıları dolaştıktan sonra yeniden bir insan gövdesine girer.Phytogaras bir gün ögrencilerine söyle der ' Bir gün gelecek ben elimdeki bir değenekle yine karşınızda ders vereceğim' Ksebophanes'de,Pythogaras ile ilgili bir öykü anlatır : ' Bir köpeğe işkence edilyormuş.Acıyıpşu sözlei söylemiş: Dur vurma artık ,Dost bir kişinin ruhu var bunda,tanıdım onun sesini duyunca '
Pythogoras'a kadar eski yunanda sazlar kulağa dayanılarak akort edilirdi.ilk kez Pythagoras telin uzunluğu ile telin titreşimindendoğan ses arasında bir oran olduğunu anladı.Bu Pythagorasın ve yandaşlarının matematiğe ve müzige verdikleri önemin ürünüdür.Pythagorasçılara göre sayılar evrenin değişmeyen arkhe'leridir.. Evren br karşıtlar uyumudur ( harmonia ) ve bu uyumu sağlayanda sayılardır.On temel karşıtlık vardır: Tek-Çift,Bir-Çok,Sağ-Sol,Erkek-Dişi,Duran-kımıldıyan,Doğru-Eğri,Aydınlık-Karanlık,iyi-kötü,kare-dikdörtgen..Phytagorasçılar için önemli olan ,karşıtlardan çok karşıtlar arasında uyumu sağlayan sayılardır.Şeylerin gerçekliği sayıların arasındaki uyuma bağlıdır.Pythagorasçıların sayılara böylesine belirleyici ve taşıyıcı işlev yüklemeleri onların matematik ve geometride önemli buluşlar yapmalarını sağlamıştır; Phytagoras Teoremi ile basit ve bileşik sayılar gibi.Pythagorasçılar sayıları evrenin arthesis yaparken bilimsel felsefeye çok önemli bir katkıda bulundular..
Pythagorasçılar için müzük matematik kadar önemli bir uğraş alanıdır.Onları müzükle uğraşıya sürükleyen ana etken uyumlu seslerle sayılar arasındaki bağdır; bu bağdaki gizem onarı bir sayılar mistisizmine vardırarak büyük bir evren senfonisinin varlığını kanıtlamaya çalışmışlardır.Pythagoraçılara göre hareket eden herşey bir ses çıkarır .Hareketin çıkardığı ses sayılarıngerçekliğinden aldığı pay oranında uyumludur ve güzeldir.Bütün diğer seyler gibi dünya ve yıldızlarda hareket eder ve ses çıkarırlar.Yıldızların hareketinde şaşmaz matematiksel bağ,Pthyagorasçıları yıldızların hareketindeki uyumu ' geröek sayıların ' arasındaki uyuma en yakın uyum olduğunu düşündüler.Bu en yetkin uyumlu hareketin çıkardığı sesde eşsiz güzellikte bir ses olmalı idi.Böylece evren esşiz güzellikle bir senfonin çalındığı büyük bir orkestra oluyordu.Bu orkestranın mimarlar ve yöneticiside ' gercek sayılar 'dı.Bu evren senfonisini duyabilmek için belirli sınavlardan geçmiş seçkin kişilerne olmak gerekiyordu.Pthyagorasçılar matematik ve muzik gibi astronomiyede çok buyuk katkıları olmuştur.Dünyanın küre biçiminde olduğunu bulmuslar ve dünyayı evrenin merkezi olan düşünceye karşı gelmislerdir.Pthyagorasçılara göre evrenin merkesinze görünmeyen bir ates kumesi vardı butun gök cısımlerı bunun etrafında donduğune inanırlardı.Gök cisimlerinin çıkardığı sesin yüksekliği merkezdeki atese olan uzaklığı ile orantılıdır.Pthyagorascılar ın dünyanın küre biçiminde olduğu evrenin merkezi olmadığı düşüncesi sonraki yüzyıllarda Herakliedes ve Aristorkhos tarafından geliştirilmiştir,ama ne varki Aristotelesin geosantrik anlayısı yüzyıllar boyu tüm akdeni zve avrıpa devletlerinin resmi görüşü olarak kabul edildiğinden ,bilimin gelişmesinden bir rol oynayamamıştır.. Klasik Fizikte öenmli bir rol oynayan ' esir ' kavramını bilebildiğimiz kadarı ile ilk kez Pthyagorasçılar kullamıştır..Pthyagorasçılara göre bütün gök cisimleri uzamla ( mekan ) bir ve aynı şey olan esir içerisinde hareket ederler..
Pyhtagoras ve yandaşları yaşadıkalrı ,yüzyıllarda özellikle siyasal amaçları ve örgütsel etkinliklerden ötürü çok dikkat çekmişlerdir.Geliştirdikleri felsefi sistem,belirli aydın çevreleri etkilemesini günümüze kadar sürdürmüştür.Pthyagoras'ın Felsefesi üzerine gerel çağında gerekse sanraki yıllarda ciltler dolası eleştiriler yazılmısır.
Pythagorası eleştiren,Pthyagorasın tüm görüşlerine karşı amansız ve savaşım verenlerden biride daha genc olan Herakleitos dur. Herakleitorsun Pthyorası ve gizemli dinleri eleştiren yazılardan pek azı kalmıştır ama kalan bir kaç cümle bile Herakleitosun tüm gizemli felsefeler ve metafizikler karşısında savascı tavrını gösterir
Kaynak :Batı Felsefesi Tarihi -Tuncar Tuğcu- Alesta yayınları
No comments:
Post a Comment