Saturday, February 11, 2017

PYTHAGORAS

Taş yontucusu Mnesarkosun oğlu Pythagoras ( 580 - 500 ) .Samos'da doğar ve genc yasında Güney italyadaki Kroton şehrine göçer.Rivayete göre Pythagoras Samos yönetimi ile geçinemez,soyluların yanından yer alarak,onların çocukları ile gizli toplantılar yapar.Amaç,halkın elde ettiği siyasal ve ekonomik kazanımları soylulardan yana değiştirmektir.Bu girişimlerinden ötürü siyasal iktidar tarafından izlenir ve sonunda Kroton'a göçer..

Güney İtalyada İyonyalı göçmenler tarafından kurulmuş bir kent olan Kroton,Pythagoras tarafından rastgele seçilmiş bir kent değildir.Kroton soyluların ve büyük toprak sahiplerinşn egemen olduğu ,topraksız köylüler  ile kölelerin çoğunluğu oluşturduğu  geri bir tarım ekonomisine sahiptir,ticaret gelişmemiştir; tek gelir kaynağı bir kaç ailenin elindeki ekillebilir topraklarla,balıkcılardır..

Pythagoras'dan günümüze  tek br cümle kalmıştır; öğretisi üzerine yazı yazdığı çok kuşkuludur.Bugun Pythagoras' ın dediğmiz felsefenin ne kadarının  Pythagoras'ın kendi özgü çalışmasının ürünü olduğunu bilmiyoruz.Pythagoras'ın felsefesi gerçekte Pythagorasçıların ortak ürünüdür.

Pythagoras Kroton' a gelir gelmez kentin egemenleri ile yakın ilişki kurmus ve onları kendi gizemli felsefesini amaçlarına uygun bir biçimde örgütlemeye başlamıştır.Kısa zamanda Pythgoras,yanlızca üyelerine açıklanan gizemli bilgiler,özel davranış biçimleri ile yaşam kuralları,tarafından belirlenmiş,örgütlenme biçimleri açısından bugünkü mason örgütüne benzer yaygın ve etkin bir örgğt oluşturur.

Pythagorasçılat yanlızca egemenler ( toprak ağaları ve soylular ) arasında örgütlendiler ve kısa süre sonra Kronton kentinin yönetimini ellerine geçirip zengin bir ticaret kenti olan Siparis'e  saldırarak yağmaladılar ; gerek saldırı gerekse ganimetlerin bölünmesi sırasında uygulanan yöntemler halkın Pythagorculara karşı duyduğu kini iyice biledi ve Sparis yağmasından sonra halk ayaklandı ve Pythagorasçıları öldürdü.Kroton'daki ayaklanmadan kaçarak kurtulan  Pythagorasçıların bir bölüğü italya ve sicilya kentlerinde yeniden örgütlenerek  hem Pythahgoras 'ın  felsefesini  yaymaya çalıştılar hem de Yunan Kent Devletlerinde siyasal bir güç olarak varlıklarını sürdürdüler.

Pythagoras'ın gizemli  ve bireye  seslenen felsefesinin  kökleri Yunan Kent Devletlerinin  doğuşundaki sosyal ve siyasal değişim süreclerinin kaynaklarına kadar uzanır.Eski Yunan toplumlarında devlet küçük kentleri n sınırları içerisinde halktan ayrı bir kamu gücü olarak kendini bütün dehşeti ile duyururken kendi dinini ve tanrılarını d beraberinde getirdi,ama ,kitleler barbarlık  dönemi inanç ve büyülerini bırakmadılar..Doğrudan doğruya totemcilikten alınma kabul ve arınma törenleri devletin resmi tanrıları ile yoğrulurak gizemli ( Dionysos ve Orhisim gibi dinler doğdu ) Bu dinlere girmek için büyülü kabul  ve arınma törenlerinden  ve sınavlardan geçmek gerekiyordu..

VIyy a gelindiğinde toplumun yeni efendileri( tüccarlar ve atölye sahipleri )soylularla beraber onların resmi tanrılarını ve dinlerini de kovup yerini bilim ve felsefeyi koydular,bu,yeni tip ticaretin  ve üretimin  doğurduğu bir gereksinme idi.Bu yeni gereksinmeye tarihin verdiği yanıt ,gereksinmenin doğasındaki  çelişkiye paralel bir çelişki içeriyordu.Bilim ve felsefe ile beraber yeni toplumda  bilime  karşı sistem ve inançlarda yerleşti.Toplumun yeni egemen  güçleri  tüccarlar  ve sanayiciler dışında toplumun çoğunluğunu  mülksüz köylüler ve emekçiler oluşturuyordu. Yeni efendilerin acımasız  sömürüsünün ürünü olan bu mülksüzler ordusunun  gereksinimi  bilim ve felsefe  değildi. Onların gereksinimi ,bu acı ve yorgunluktan  ,baska bir sey vermeyen yasamdan kurtulus,sürekli bir doyuma ve huzura kavuşma umudu idi.VIyy da  yeni ekonominin  doğurduğu gereksinmenin bir ucunda bilim ve felsefe diğer ucunda ise  maddesel olmayan ölümsüz ruha inanç vardı.Gelişen ticaretin sonucu  olarak temas kurulan Mezopotamya,Hint ve Mısır  kültürleri bu dinleri besleyen essiz bir kaynaktı.durmadan çoğalan bu mülksüzler ve açlar ordusu,kendilerine hiç olmazsa ölümden sonra  sonsuza kadar mutluluk  ve doyum dağıtan bu gizemli  dinlerin  yayılıp gelişmesi  için bulunmaz bir ortam  oluşturdu. Tüccarlar ve Sanayiciler  kendi sömürülerinin ürünü mutsuzlar ordusunun ,bu gizmeli dinlerle  avunmasını sevinçle karşıladılar.Klasik Yunan edebiyat ve felsefesinde  pek sözü edilmeyen Zerdust dininden alınan ' cennet '  ve ' cehennem ' .Vyy a gelince Yunan Kent Devletlerindeki  kitllelerin  yaşamını  belirleyen önemli bir öğe oldu.Yunanlılardan Etrüsklere gecen bu öteki dünya  inancı en güzel örneklerini  Etrüsk mezarlarını  süsleyen kabartmalarda verilmiştir..

Phythagorası bilimsel felsefenin kurucuxu Iyonyalı filozoflardan ayıran en belirğin özellik felsefesini kurarken kullandığı yöntemdir.Pythagoras öğretisini oluşturan düşüncelerden hiç birini temellendirmez,doğrudan doğruya inançlardan ve peşin kabullerden hareket eder.Pythogoras için insa ruhu ölümsüzdür ve gövdenin ölümünden sonra başka canlıların gövdesine girer.Bu inanç Hindistandan esk yunan kültürüne girmiş ve Orphismin temel ilkesi olmuştur.Bu nedenle Orphikler ve Pythogaarasçılar et yemezler,çünkü etini yedikleri hayvanın ölmüş bir insanın ruhunu taşıdığına inanırlar.Pythogorasçılara göre bir insanın gövdenin ölümünden sonra 3000 yıllık bir serüvene atılır:Bu 3000 yıl içerisimde gökteki,yerdeki,denizdeki tüm canlıları dolaştıktan sonra yeniden bir insan gövdesine girer.Phytogaras bir gün ögrencilerine söyle der ' Bir gün gelecek ben elimdeki bir değenekle yine karşınızda ders vereceğim' Ksebophanes'de,Pythogaras ile ilgili bir öykü anlatır : ' Bir köpeğe işkence  edilyormuş.Acıyıpşu sözlei söylemiş: Dur vurma artık ,Dost bir kişinin ruhu var bunda,tanıdım onun sesini duyunca '

Pythogoras'a kadar eski yunanda sazlar kulağa dayanılarak akort edilirdi.ilk kez Pythagoras telin uzunluğu ile telin titreşimindendoğan ses arasında bir oran olduğunu anladı.Bu Pythagorasın  ve yandaşlarının matematiğe ve müzige verdikleri önemin ürünüdür.Pythagorasçılara  göre sayılar evrenin değişmeyen arkhe'leridir.. Evren br karşıtlar uyumudur ( harmonia ) ve bu uyumu sağlayanda sayılardır.On temel karşıtlık vardır: Tek-Çift,Bir-Çok,Sağ-Sol,Erkek-Dişi,Duran-kımıldıyan,Doğru-Eğri,Aydınlık-Karanlık,iyi-kötü,kare-dikdörtgen..Phytagorasçılar için önemli olan ,karşıtlardan çok karşıtlar arasında uyumu sağlayan sayılardır.Şeylerin gerçekliği sayıların arasındaki uyuma bağlıdır.Pythagorasçıların  sayılara böylesine belirleyici ve taşıyıcı işlev yüklemeleri  onların matematik ve geometride önemli buluşlar yapmalarını sağlamıştır; Phytagoras Teoremi ile basit ve bileşik sayılar gibi.Pythagorasçılar sayıları evrenin arthesis yaparken bilimsel felsefeye çok önemli bir katkıda bulundular..

Pythagorasçılar için müzük matematik kadar önemli bir uğraş alanıdır.Onları müzükle uğraşıya sürükleyen ana etken uyumlu seslerle sayılar arasındaki bağdır; bu bağdaki gizem onarı bir sayılar mistisizmine vardırarak büyük bir evren senfonisinin varlığını kanıtlamaya çalışmışlardır.Pythagoraçılara göre hareket eden herşey bir ses çıkarır .Hareketin çıkardığı ses sayılarıngerçekliğinden aldığı pay oranında uyumludur ve güzeldir.Bütün diğer seyler gibi dünya ve yıldızlarda hareket eder ve ses çıkarırlar.Yıldızların hareketinde şaşmaz matematiksel bağ,Pthyagorasçıları  yıldızların hareketindeki uyumu ' geröek sayıların ' arasındaki uyuma en yakın uyum olduğunu düşündüler.Bu en yetkin uyumlu hareketin çıkardığı sesde eşsiz güzellikte bir ses olmalı idi.Böylece evren esşiz güzellikle bir senfonin çalındığı büyük bir orkestra oluyordu.Bu orkestranın mimarlar ve yöneticiside ' gercek sayılar 'dı.Bu evren senfonisini duyabilmek için belirli sınavlardan geçmiş seçkin kişilerne olmak gerekiyordu.Pthyagorasçılar matematik ve muzik gibi astronomiyede çok buyuk katkıları olmuştur.Dünyanın küre biçiminde olduğunu bulmuslar ve dünyayı evrenin merkezi olan düşünceye karşı gelmislerdir.Pthyagorasçılara göre evrenin merkesinze görünmeyen bir ates kumesi vardı butun gök cısımlerı bunun etrafında donduğune inanırlardı.Gök cisimlerinin çıkardığı sesin yüksekliği merkezdeki atese olan uzaklığı ile orantılıdır.Pthyagorascılar ın dünyanın küre biçiminde olduğu evrenin merkezi olmadığı düşüncesi sonraki yüzyıllarda Herakliedes ve Aristorkhos tarafından geliştirilmiştir,ama ne varki Aristotelesin geosantrik anlayısı yüzyıllar boyu tüm akdeni zve avrıpa devletlerinin resmi görüşü olarak kabul edildiğinden ,bilimin gelişmesinden  bir rol oynayamamıştır.. Klasik Fizikte öenmli bir rol oynayan  ' esir ' kavramını bilebildiğimiz kadarı ile ilk kez Pthyagorasçılar kullamıştır..Pthyagorasçılara göre bütün gök cisimleri uzamla ( mekan ) bir ve aynı şey olan esir içerisinde hareket ederler..

Pyhtagoras ve yandaşları yaşadıkalrı ,yüzyıllarda özellikle siyasal amaçları ve örgütsel etkinliklerden  ötürü çok dikkat çekmişlerdir.Geliştirdikleri  felsefi sistem,belirli aydın çevreleri etkilemesini günümüze kadar sürdürmüştür.Pthyagoras'ın Felsefesi üzerine gerel çağında gerekse sanraki yıllarda ciltler dolası eleştiriler yazılmısır.

Pythagorası eleştiren,Pthyagorasın tüm görüşlerine karşı amansız ve savaşım verenlerden biride  daha genc olan Herakleitos dur. Herakleitorsun Pthyorası ve gizemli dinleri eleştiren yazılardan pek azı kalmıştır ama kalan bir kaç cümle bile Herakleitosun tüm gizemli  felsefeler ve metafizikler karşısında  savascı tavrını gösterir 



Kaynak :Batı Felsefesi Tarihi -Tuncar Tuğcu- Alesta yayınları 





No comments:

Post a Comment