Wednesday, February 8, 2017

GIORDANO BRUNO

Ortaçağ,324'te Kilisenin Avila Piskoposu Priscillianus'u ,Euchrotia ve diğer dört yoldaşı ile beraber Bordeaux kentinde karabüyü ile suçluyarak meydanın ortasında canlı canlı yakması ile başlar ve tam 1216 yıl sonra,devlet terörünün en yagın biçimde uygulandığı ,insanlık tarihinin en kanlı kenti Roma'da bir başka papazın ,Rönesans'ın tek gerçek filozofu ve büyük ozanı Giordano Bruno'nun gene kilise tarafından 17 subat 1600 canli canli yakılması ile son bulur..

Giordano  Bruno,Filippo Bruno ( il nolano ) ( 1548 -1600 ) Bir askerin oğlu idi.Filippo adıyla vaftiz edildi ama hep doğum yeri Nola'dan ötürü 'ıl nolano ' diye çağırıldı.1562'de mantık ve dialektik eğitimi görmek üzere Napoli'ye gitti.İbn Rüştçü G.V Colle'nin ögrencisi oldu.1565'te Napoli'de San Domenico Maggiore Dominiken manastırına girdi ve Giordano adını aldı. 1572'de eğitimini tamamlayarak papaz oldu ve üst düzey ilahiyat eğitimi için Napoli 'deki manastıra geri döndü; Burada 1575'e kadar okudu.Dominiken manastırında,Aristocu yaklaşımından ötürü heretilikle suçlandı.ama Bruno suçlamalar  karşısında özür dileyip susmadı,manastır içinde ve dışında açıkça tartıştı; bu,bağışlanmaz bir suçtu.Roma'ya kaçmak zorunda kaldı; ama ne varki buradada işlemediği bir cinayet suçlaması ile karşılaştı,canını kurtarmak için Nisan 1576 'da buradan'da kaçmak zorunda kalır.1578 Cenevreye geçmeden önce Dominiken tarikatından ayrılarak papaz cübbesini çıkardı..

G.Bruno 1578'de Katolik kilisesinin baskısından  kurtulmak için protestanların egemenliğinde olan Cenevre'ye yerleşti.Cenevre'de basın evlerinde  düzelticilik yaparak geçimini sağlıyordu.Kalvenci reformist  Hristiyanlarla bağ kurdu ve kalvenci hristiyanlığı resmen kabul etti. Bir süre sonra kalvencilerin tezlerini tartıştığı bir bildiri yayınladı.Bu bildiriden ötürü kalvenci kilise tarafından tutuklandı,aforoz edildi ve ağır işkenceler altında  yazdıklarını inkar edip Kalvenci  reformculuğa yönelttiği eleştirileri geri aldıktan sonra Cenevre'den ayrılmasına izin verildi...

G.Bruno çok ağr kosullar altında Fransaya sığındı.Cenevredeki Kalvenci Protestan kilisesi ile yaşadığı deneyimden sonra Katolik kilisesi ile barışmak için Toulouse'da girişimlerde bulundu,tam bir bağışlamaya kavuşmadı ise de Katolik Paris'te felsefe dersleri vermesine izin çıktı.1581'de Paris'e gidecek  Katolik Kral III.Henrinin koruması altına girdi.'Lecteur Royal ' ( Kraliyet Öğretmeni ) ünvanı ile saraya girdi.1582'de 'ıl candelaio ' ( Mum yapımcısı ) komedisini yazdı.Oyun,Napoli halkının yaşamını belirleyen değerlerin bir eleştirisidir..

G.Bruno 1583'te Kral III Henrinin bir tavsiye mektubu ile Londra'ya gitti.Oxford Universitesinde bir seri konferans  verdi. Konferansların konusu,Kopernik'in yeni evren kuramı ile kendi ikozlomojisi idi.Oxford Universitesinin profösörleri  Bruno'ya büyük tepki gösterdi,aralarında ağır tartışmalar oldu.Oxfordluların  artan düşmanca tutumları karşısında  Fransız büyükelçisi  Michel de Castelnau  müdahale etmek zorunda kaldı.Büyükelçinin koruması altında  Londra'ya döndü. Londra'da  I.Elizabeth'in sarayıdna ingiliz bilim adamları ile çalıştı,onları dinledi,onların çalışmalarını izledi.

G.Bruno 1585'te Paris'e döndü.Bruno'nun Ingiltere'de olduğu süre içerisinde  Fransa'da siyasala have değişmiş,kiliseler arası bozulmuş,III.Henri protestanlarla yapmış olduğu antlaşmayı bozmuş,Navare Kralı aforoz edilmişti.Bruno bu yeni durumun doğuracağı  sakıncalara aldırmadan  Katolik kilisesinin  bağnaz ideologlarından ünlü matematikçi Fabrizio Mordenti ile tartışmaya girdi..Yazdığı dört ' Dialogi ' ( Diyalog) da Mordente ile alay etti. 1586'nın Mayısında ' Centum etyiğinti articuli de natura etviginti articuli de natura  et mundo adversus peripaticos ' ( Peripatikoslar'a  Karşı Doğa ve Dünya üzerine 120 Makale ) adlı kitabını yayınladı.Bu çalışmasında Aristoteles  kozmolojisini ,dolayısı ile Hristiyan öğretinin kozmolojisini ağır biçimde eleştırdi.Morderte  için dört Dialogiden sonra bu eseri sıkıntı yarattı.Katolik kilisesinin kontrolundeki pariste kalamazdı,terk etti.

G.Bruno,Paristen kaçarcasına ayrıldıktan sonra Almanya'nın üniversite  kentlerini bir gezgin konferanscı olarak dolaştı.1588 de ünkü ' Articuli centum  et sexaginta ' ( Yüz altmış makale ) adlı kitabını yayınladı.Kitabındaa bütün dinlerin  barıs içinde yaşamaları gerektiğini  vurguluyor ve hoşgörüyü savunup bağnazlığı  yeriyordu.. Lutherci protestan kilisesi bu kitabından ,ötürü Bruno'yu heretiklikle suçladı ve aforoz etti..Bir süre Helmstdt'de kalarak felsefenin temel problemlerine yaklaşımına  dile getirdiği  ünlü latince şiirleini tamamladı: ' De Triplici minimo et mensura ' ( Üç aşamalı minimum ve ölçü üzerine ), ' De monade,numero et figura ( Monad sayı ve biçim üzerine )
' De immenso,innumerabilibus et infiguravilibus ' ( Ölçülemez ve sayılmaz üzerine ).Eserlerini bastırmak için Frankfurt ve Mainz'e gitti,ama kentin Lutherci protestan senatosu Bruno'yu kentden kovdu.Bruno bir süre Karmelik Manastırına sığınır.Karmelik bir protestan manastırı idi ve başrahibin hoşgörürü altında burada kalarak çalışmalarına devam etti.

Agustos 1591'de Venedikli aristokrat Giovanni Mocenigo Bruno'yu Venedike davet etti Bir yıl önce kan dökücü Papa V Sixtus ölmüş,Fransa'da protestan  IV.Henri tahta çıkmış,Avrupa üzerindeki kilise terörüetkisini yitirmeye başlamıştı; üstelik Venedik italyanın en liberal Cumhuriyeti idi.Bruno İtalyay gitmekte bir sakınca görmedi.Padova'ya geçti,Üniversite'deki bos matematik kürsüsü için başvurdu.Universitenin  yanıtıı beklerken özel dersler verdi ve ' Praelectiones geometrica ' ( Genel  Dersleri ) adlı kitaplarını yazdı.1592 de Padova Üniversitesi Bruno'nun istediği kürsüyü Galilei'e verince Venediğe döndü..

Bruno  bir süre Venedik'de kaldıktan sonra yeni kitaplarını bastırmak için Frankfurt'a gitmek istedi.Bruno'nun  Frankfurta gitme isteği ,konuğu olduğu Mocenigo ile tartışmasına neden oldu..Giovanni Mocenigo konuğu Bruno'yu bir heretik olduğu gerekçesi ile Venedik Engizisyonuna ihbar etti.Venedik Engizisyonu mahkemesin yargılaması sürerken,Roma Engisizyonu tarafından istendi ve 27 ocak 1593'de Roma'da Sant Uffizip ( Kutsal daire ) sarayının zindanlarına kondu.Yargılaması 7 yıl sürdü..

Bruno engizisyon karşısında ilahiyatla ilgilenmediğini,felsefenin problemleri ile uğrastığını ,kuramlarının Hristiyan ideolojisinin  tanrı ve yaradılış anlayışına ters düşmediğini savundu.Kilise ,davayı tüm avrupalı aydınlar üzerine bir baskı aracı olarak kullanmak istiyordu .Engizisyonun hakimleri,durusmaları uzatıyor  ve durmadan Bruno'dan sözlerini geri almasını,özür dilemesini,pişmanlık getirmesini istiyorlardı...Bruno baskılar karşısında bunalmıştı,sonunda ' Hangi sözümü geri almamı istediğinizi anlamıyorum ve geri alınıcak hic bir sözüm yoktur' diye baskaldırdı..

Bruno yedi yıl süren baskılara  ve işkencilere karşın kilise karşısında diz çökmüyor  pişmanlik getirmiyordu.Sürüp giden  duruşmalar korku ve yılgı yaratacağını Kiliseye karşı gittikçe  artan bir tepki doğurmağa başlamıştı .Papa VIII Clemens,Brunoyu pişmanlık duymayan inatçı bir heretik olarak suçladı ve mahkum edilmesini emretti..17 Şubat 1600 tarihinde kara Bruno 'nun yüzüne karşı okundu. Bruno ' ölmemi buyuran sizler şı anda benden daha çok korkuyorsunuz '  diye konuşmaya başladı.Susturabilmek için ağzına  bir bez parcası tıkadılar ve hemen Campo di Fiori'ye götürüldü orada,meydanın ortasında canlı canlı yakıldı...

Giordano Bruno ne bir ateisdi ne de bir materyalist.İsa'yı da yadsımıyordu.O,İsa 'yı çarmıha gerenlerin,Pavlus'un yarattığı bir sanal Isa'nın çevresinde  örgütlenerk eski pagan imparatorluğunu kuran Kilisenin karşısında idi.O gerçek İsa'ya inanıyordu.Kilisede reformun bir yanılgı olduğunu Cenevre'deki  tecrübesi ile görmüştü. Kilisenin  kendisi,doğrudan doğruya Tanrı'ya karşıydı,inancı yokediyordu.Protestanların siyasal erki ele geçirdikleri yerlerde Katoliklerden nasıl zalim ,acımasız ve bilim düşmanı olduklarını gördü..

Kopernik'in evreni Kilssenin resmi evrenine göre çok büyükt,ama genede  sınırsız ve sonsuz değildi.Bruno ontolijisi ,evren ve uzayın boyutlaı konusunda kopernik evren biliminden hareket eder. Kilisenin remi evreninin  karşısına güneş merkezli kopernik evrenini koyat,ama sınırları belirli olan o küçücük Kopernik evreni ile yetinmez.Brunu,ancak büyük sıçramalarla  ulaşılmaz sanılana ulaşabilen,bilinmezin dipsiz karanlıklarını bir şimşek gibi anlık parlamalarla derinliğine aydınlatabilien o pek az ozan ve bilim adamından gördüğümüz dehası ile Kopernik'in evren bilgisini de sorguladı ve günümüz evren bilgisinin temellerini attı..Evrendeki yıldızlar devingendir ama evrenin kendisi durağandır.hareket edemez.Sonsuz ve sınırsız  olan evrenin dışında,evrenin içinde hareket edebileceği ,devinebileceği,evrenin devinimini gözleyebileceğimiz başka bir sey yoktur.Öyleyse evrendeki tüm hareketler göreceli olmak zorundadır.Evrende  ne aşağı bede yukarı yoktur; bu kavramlar gözlemcinin  gözlen yaptığı noktanın  koordinatları tarafından belirlenir;Evrendeki tüm noktalar evrenin merkezi olarak alınabilir;evrendeki tüm noktalar evrenin merkezi olarak alınabilir .Yüzyıllar sonra nasıl Kepler'in evren bilgisi Newton'ın ' Kütle çekim alanlaru kuramı' için gerekli problem alanının sınırlarını çizmişse,Bruno'nun ontolojisinde Einstein'ın Büyük Görecelik  Kuramu için gerekli olan hareket noktasını oluşturmuş ve problem alanın belirlemiştir..

Bruno'nun modern astronomiye ikinci önemli katkısı evrenin ' bir türden' liği ( homogen ) kavramıdır.Evren bütün noktaları ile birve aynı malzemeden oluşmuştur.Evren  sonsuz,sınırsız,bir türden ve birliği olan bir bütünüdür. Bu bütünde gözlediğimiz her devinim ve hareket  görecelidir,gözlemcinin gözlem noktasının koordinatlaına bağlıdır..

ilk kez daha optik teleskoplar,radya teleskoplar,atmosfer dışı gözlem yapabilecek bilgisayar bağlantılı  uydular yokken,bir adam çıkıyor ve Kopernik'in son derece sınırlı evren modelinden harekete günümüz teknolojisinin sağladığı olanaklarla kanıtlarını ortaya koyabildiğimiz,objesi ile büyük oranda çakışabilen bir evren modeli geliştiriyor ve bu adam bir matematikçi değil bir ozan filozof ..

Bu model,kilisenin heterojen,Dünya merkezli,sınırlı sayıda gök cisminden oluşan evrenini ait olduğu yere,bilimin çöplüğüne gönderiyordu.Dünyanın kozmik ayrıcalığına son veriyordu.Homojen,sınırsız ve sonsuz bir evrenin sonsuz sayıdaki gök cisimlerinden biri olan ve ayrıcalığı kaldırılmış bir Dünya,Pavlus'un tanrılarınında  sonu demekti..Bu son derece özel sahnede sürüp giden  şeytanla Hristiyan tanrıları arasındaki  savaşta ortadan kalkıyor,bu savaşın baş aktörlerinden biri olan Kiliseyede gereksinim kalmıyordu.Kilise,buna dayanamazdı,izin veremezdi.vermedi de,Bruno'yu da ötekiler gibi canlı canlı yaktı.Ama katil bu kez önce kurbanının ağzına bir askerin kirli mendilini tıkayarak susturmuş,sonra da yakmıştı,Roma imparatorluğunun,Kilise imparatorluğunun ve İtalyanın baskenti Roma''da

Bruno için felsefenin araştıma alanı evrendir.Felsefe doğanın problemlerini saptamalı,doğadaki problemlerden hareketle objesine uygun modeller gelistirmelidir.Bu modellerin matematik ifadelerini bulmaya çalişmalıdır. Felsefe kilisenin kendisine  yüklediği ilahiyatın problemleri ile uğraşma görevinden,bu saçmalıktan kurtarilmalıdır.Çünkü evreni yaratanı,Tanrı'yı,dolaysız olarak bilemeyiz.. Tanrının dolaysız bilgisi  'Pek azlara  verilmiş ,son derece  özel bir bilgidir,bir kavrayıştır,ve bu kavrayış paylaşılamaz,kişiye özeldir. Biz tanrı'yı ancak doğal olgulardan hareket ederke bilmeye çalışabiliriz.Doğayı bilmek,evrenin temel determinasyonlarını  kavramak; Tanrıyı bilmek ve Tanrıyı kavramaktır..

Evrenin özü öncesiz ,sonrasız ve sonsuz olan Tanrıdır.Tüm tek tek şeylerin kendi başlarına bağımsız varlıları yoktur; herbiri öncesiz,sonrasız Tanrının yarattığı sonsuz değişiklikle,Tanrılsa özün etkinliğinin görünüşleridir.Bu Tanrısal  öz duragan değildir,sonsuza uzanan yaratıcı bir devingenlik bir etkinliktir.Bu yaradılışın etkinliğin amacı sonsuza uzanan ve her objede gerçekleşen bir yetkinleşme sürecidir..Bu yetkinleşmenin bir sonu yoktur,kendini yaratan Tanrısal öz gibi sonsuzdur. Her obje yaratıldıktan sonra sürekli bir yetkinleşme olgusunu yaşar.Objeler  yaratılır,gelişir,yetkinleşir sonra çözülerek yok olurçDoğa sürekli bir yetkinleşme olgusunun  yanı sıra,her anında da yetkindir; çünkü evrenin bu süreç içerisindeki her anı Tanrısal özün etkiniğinin sonucudur....

Evrendeki tüm şeyler öncesiz zamanlardan beri Tanrı'da saklıdır.Tanrı'Nın evrenin özü olarak yaratıcı etkinliği sürecinde gerçeklik kazanırlar.Oluş ve değişim,yaratılmış olan şeyler  için geçerli olan bir determinasyondur.Tanrı,değişmez ,eksilmez ve oluşup yok olmaz.Nasıl bir heykeltraş,bir ressam eserlerine bağlı değilse,onlardan bağımsız,kendi kendine hep aynı kalırsa ,Tanrı'da  kendi yaratısı,eseri olan ve bir yetkinleşme süreci yaşayan evrenin ,doğanın dışında ,değişemeden kendi kendisi ile hep aynı kalır.

Doğa organik bir birliktir,doğada mekanik bir nedensellik yoktur.Her oluş tam bir özgürlük içerisinde ,organik belirleyicilik ilkesi ile Tanrı tarafundan oluşturulur.Tanrı hem ' en büyüktür hemde en küçük .Tanrı en büyük olarak evrenin kendisi.en küçük olarak da tek tek  şeylerde  individula yaşam ilkesidir.

Giordano Bruno olağanüstü bir tutku ile o kocaman ozan  yüreği ile seviyordu,Tanrı'yı ve onun eseri olan bu evreni.Felsefenin  problemelerin bir ozanin çoşku dolu uslubu ile yaklaştı,ama ayaklaını hiç yerden kesmedi.Evrenin objesi ile çakışan ve matematikle ifade edilebilen modellerini gelistirmeye çalıştı..

Kiliseyi ürküten ozan Bruno değildi,Kilise bilim adamı Brunodan korkuyordu.. Çünkü kilise yalnızca bilimin değiştirebilme gücüne sahip olduğunu biliyordu.Sürü,fanatiğin yada ozanın peine takılır,ama bu yeni bir ozana,yeni bir çobana rastgelene kadar sürer.Oysa bilim adamı  değişimi başlatır; sürüyü olusturan insan teklerinin doğalarındaki özgür olabilme olanağını yaşama geçirebilmeleri için gerekli kosulları oluşturur; sürüyü olusturan  teklerin birer birey olabilmeleri için gereksindikleri ortami oluşturur...

Kilise çaresizdi,değişim başlamıştı. Kilise Bruno'yu öldürürken değişimi durdurmayacağını tam tersine kendi alehine hızlandıracağını biliyordu.Ivan Karamazof haklı idi ' Kilise şeytanın planının bir parçası idi '  

No comments:

Post a Comment