Wednesday, May 23, 2018

OSMANLI AYDINI TUNUSLU HAYREDDIN PAŞA 1822 - 1890


Islam Uygarlığı ile Avrupa uygarlığı arasındaki ilişkiyi en sistematik biçimde  ortaya koyan kiş Türkiye'den değil,Tunus'tan çıktı.Reform yanlısı Ahmet Bey'in ( Tunus hükümdarı 1837-55) hizmetinde Kafkasyalı bir Osmanlı kölemeni olan Hayreddin Paşa ( 1822-1890 ) Büyük meclisin  ( 1861 yılında çıkarılan yeni anayasa uyarında oluşturulan bir ayan meclisi ) başkanlığına yükseldi.Resmi görevli olaraj 1853-1856 yılları arasında yaptığı Paris ziyareti onu etkilemişti.Avrupa fonlarrından alınacak borca karşı olduğu için görevinden istifa etti.1862-1869 yılları arasında Tunus dışındayken,1868 yılında Akvamü'l-Mesalik fi Ma'rifeti Ahvail Memalik adlı yapıtı yayınladı.Bugün artık büyük ölçüde unutulmuş olan açık görüşlü,dibar ve ilkeli biri olan Hayreddin Paşa modernistlerin ürünüdür.Manevi ardılı Fasi gibi asil ilişkisinin Ibn Haldun'u üreten topraklarla olması bir rastlantı olmalıdır.


Hayreddin Paşa'nın tüm hayatı boyunca amacı ' Elimizden alınanı' geri almak ve Islam dünyasının bağımsız ve güçlü olmasını sağlamaktı.Düşüncesi ile yaptıkları arasında inanılmaz bir uyum vardı:Yeni Osmanlılar gibi o da Avrupa'nın siyasi fikirlerinin  ve kurumlarının benimsenmesi gerektiğini ve bunların özgün Islamiyet'le aynı çizgide olduğunu düşünüyordu;ancak Yeni Osmanlılardan daha ileri gitti,çünkü aynı zamanda bunu Islamiyet'in dünyadaki yeniden yükselişe geçmesini sağlayacak jeopolitik bir stratejinin ilk adımı olarak görüyordu.Osmanlı hilafetinin eski halkları arasında daha yakın bağler kurulmasını savunuyordu.

Hayreddin Paşa ,Avrupa ve Islam tarihinden aldığı ampirk kanıtları birleştirerek kuşaklar boyu milletlerin gelişmesinin ve geri kalmasının nedenlerini inceledi .Kitabın girişini  yirmibir Avrupa ülkesi üzerine yaptığı karşılaştırmalı incelemesi takip eder.Avrupa'nın büyüklüğünün nedenlerini incelerken Yeni Osmanlulardan daha ileri gitmiştir.Sık sık Ibn Haldun'atıfta bulunu;onun yönetimini uygulamaya çalıştığı görülmektedir.Hayreddin Paşanın özgünlüğü ,tarihsel değişikliklerin ve Avrupanın tarihsel deneyimini bir çerçeve içine sokması gerektiğinin farkında olmasında yatmaktadır.En önemliside ,gayrimüslimlerden  bir şeyler öğrenebileceğini sistematik olarak savunmaktadır.

Hayreddin Paşa'ya göre;Uluskarası rekabet,büyük uluslar arasındaki çetin yarışma ,şu anlama gelmektedir;Müslüman toplumum ancak ' kendi grubumuzun dışındakiler hakkında bilgi sahibi olarak ' başarılı olabilir.Bu nedenler '' Allahın yardımıyla Avrupalıların ekonomi ve yönetim politikalarıyla ilgili icatları hakkında ki bütün bilgiyi topladım '' der ve Avrupalıların politikada nasıl ilerlediklerini ve bunun onların '' ülkeleri için en yüksek refaha ''ulaşmalarını nasıl sağladığını gösterdiğini söyler.Hayreddin Paşa başkalarından öğrenmenin doğru bir islami ilke olduğunu ve Islamiyet'İn çıkarlarını savunmak için gerekli olduğunu kanıtlama çalışıyordu.Bu mesaj özellikle  ulemayı hedef alıyordu.Ulema  ancak hükümdar ile birlikte çalışırsa kamu çıkarına hizmet edebilirdi ve Şeriatı bilinçli bir şekilde ancak siyasi deneyimi varsa uygulayabilirdi..

Gayrimüslimlerin  bütün davranışlarını,örgütlerini ve kitaplarını  reddetmek ' her koşulda bir hatadır ''.Insan öğrenmek için Islamiyet'İn dışına bakmak zorundadır çünkü belgelerde birçok etmen 'Insanları ve fikirleri birbirne yaklaştırmaktadır'' ; bugün bütün dünya '' birbirlerine kesinlikle ihtiyaçları olan ,değişik uluslardan insanların yaşadığı tek bir birleşik ülke olarak düşünülebilir.'' Kendi çıkarları peşinde koşuyor olsa bile,her ulusun deneyiminden sağlanacak genel yarar,insanlığın geri kalan bölümünün onun peşinde koşmasını sağlamaya yeter burada sözkonusu olan kültürel küreselleşme idi.Özellikle Fransızlar ' başkalarının çalışmalarının iyi buldukları yanlarını durmaksızın taklit ederek bu dünyada sağlam bir şekilde örgütlenmişlerdir.

Taklit etme bir başka temel gerekçe nedeniyle de savunuluyordu.Bütün insanlar aynı bilgi alanı içinde yaşarlar;aklın keşifleri prensipte herkes için aynıdır ve keşifleri  önce inanmayanların yaptıkları gerçeği hiç önemli değildir.Bu kulağa basit gelebilir.Ancak o sıralarda Müslüman aydınlar için yepyeni bir fikirdi.Modern bir Müslüman'a göre çok sıra dışı bir şekilde Hayreddin Paşa bu konuda eski dönemlerin Müslüman ve Hristiyan Aristotelesçileriyle aynı görüştedir.Şeriat ' Müslüman olsun,olmasın bütün insanların haklarını korur' derken ,ifadesinde gizli bir kozmopolitlik vardır.Dahası üzerinde konuştuğumuz siyasi ilkelerin,bir zamanlar Müslümanların sahip olduğu ama artık elimizden lınan ilkeler olduğunu ileri sürer..

Hayreddin Paşa,Avrupa devletlerini inceleme amacının onlardan ' kendi durumumuz için uygun olan ve aynı zamanda Şeriatımızı destekleyen  ve onunlar uyumlu olan şeyi almak ' olduğunu söyler.Şeriatın 'hem dini hem de laik durumlara uygulanabileceği ' konusunda ısrarlıdır.Islam Toplumunun refahına ve çıkarına ( maslahat ) olacak ve açıkça Şeriata aykırı olmayan her şey meşru bir şekilde gayrimüslimlerden ödünç alınabilir.Bir başka şekilde ifade edilecek olursa ,Avruğa bize Şeriatın hedeflerine  ulaşmamızı sağlayacak yollaru öğretebilir .Avrupa siyaseti ile Şeriat arasındaki ilişkiyi böyle açıklar.

Toplumun siyasi açıdan zayıf olmasının nedeni onun ekonomik geri kalmışlığıdır;bu durum ödemeler dengesinin bozulmasına yol açmakta,dolayısıyla da savaş zamanında ihtiyaç duyulan askeri techizatın bile alınmasını engellemektedir.Bunun nedeni Avrupa'nın teknikte ilerlemişliğidir;Hayreddin Paşa 'nın tezinin en önemli noktası bunun Avrupa ülkelerinin ' adalet ve özgürlük  üzerine kurulu olan yönetim biçimlerinin ürünü olduğudur.Burada Ibn Haldun'un çok yaratıcı bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.Özgürlük ve Tanzimat refaha ( ümran :ibn haldun'un uygarlık için kullandığı terimdir )' yol açar.Bunların aslında  Şeriatımızın temelleridir.Hayreddin Paşa adalet ile iyi yönetimin 'refahın,halkların ve mülkün  çoğalmasının nedenleri  olduğunu çok doğru biçimde gözlemlemiştir.

Hayreddin Paşa Avrupalılar için özgürlüğüm,kişisel ve siyasi  olmak üzere  iki yönü olduğuna işaret eder .Onların kişisel özgürlük adını  verdikleri şey ' bireyin  kendisi ile mülkü üzerinde tam bir hareket  özgürlüğü olması ve kendisinin ,şerefinin  ve zenginliğinin  korunmasıdır.böylelikle,ülkenin yasalarında bulunmayan herhangi bir şey için mahkemelerde  yargılanmayacaktır.Bu görüş insanlara ticaretin yürütülmesi üzerinde tam bir denetim veriyordu...

Hem kişisel özgürlüğü hem adaleti sağlayan hukukun üstünlüğüdür.Hayreddin Paşa ile dönemin bir çok Osmanlu  ve Iranlı reformcusu için en önemli hukuk ilkesiydi.Hayreddin Paşa'nın anayasal hukuk hakkındaki görüşleri kısmen Ibn Haldun'u anımsatır:''Baskı,uygarlığının yok oluşunun habercisidir.Eğer insanların davranışları üzerinde olan kısıtlamayaı sağlayan  hükümdarın kendisi de kısıtlanmyaya tabi değilse ,yönetim hayırlı olmaz.Çünkü hukukun üstünlüğünün bulunmadığı  ülkelerin bekası tamamıyla  hükümdarların  kişise özellikelrime bağlıdır; Insan bunu Avrupa krallıklarıdna yasaların konulmasından önceki yani,Islam hükümdarlarının adaleti uyguladıkları ve ümmetin gücünün doruğunda olduğu dönemlerin tarine bakılınca görebilir .Bu nedenden dolayı, kısıtlamayı koyanında kendisine kısıtlama getirilmesine ihtiyacı vardır ve bu ya Şeriat,ya da akıl üzerine kurulu  bir siyaset biçiminde olmalıdır.Diğer bir deyişle,anayasal hukuk nakli veya akli olabilir;Hayreddin Paşa burada Ibn Haldun'un Mukkadime'sinden alıntı yapmaktadır.Hukuki ve Anayasal kısıtlamalar zorla uygulama gerektirir.Bu nedenler ' Avrupalılar  meclisler kurmuşlardır...ve basına özgülük vermişlerdir '' buna karşın bizde '' kötülükle savaşmak ulemanın ve ayanın görevidir...

Avrupalıların bilim ,endüstri ve tarımdaki ilerlemeleri,yöneten ile yönetilenin fikir birliğinden kaynaklanmaktadrı.Bunun kaynağı da 'bireyin kendisini,şerefini ve zenginliğini  korumak için gerekli temek özgürlükleri saglayan yasalardır '' .Dolayısıyla,Hayreddin paşa,Avrupa'nın Cumhuriyetçi geleneğinde  olduğu gibi ,kişisel ve siyasal özgürlüğü birbirine bağlar.Avrupalıların siyasi özgürlükle,halkın siyasete katılımını kastettiklerini görmüştür..Bu ilkennin  Halife Ömer tarafından benimsendiğini söyler.Hayreddin paşa anaysal demokrasi ile Islamiyetteki şura arasında da bir özdeşlik kuruyordu.Bunun ya ( parlementer yasama yoluyla ) genel siyasi konulara;yada bakanların hesap verme yükümlükleriyle bütün yürütme fiillerine uygulanabileceği görüşündeydi; bunun Fransa'da nasıl işlediğini de anlatır..

Hayreddin Paşa Yeni Osmanluların demokratikleşme programlarını tedbiri elden bırakmadan desteklerlen,Osmanlu Imparatorluğu gibi içinde çok fazla sayıda,ırk,din ve dil barındııran bir devlette bir temsilciler meclisinin karşısına çıkacak zorluklara işaret eder.Avrupa devletlerindeki 'Temsilciler meclisinin '  görevlerinin ' halk tarafından seçilmemiş olsalar bile,seçmeye ve azletmeye ehil olanlar'' ( yani bir ayan meclisi:tarafıdnan yerine getirebileceğini düşünür ) bu nedenler danışmayı zorunlu buluyordu ama demokrasi zorunlu değildiki bu müslümanlar arasında çok yaygın bir görüştir..Avrupa ve Roma geleneğini takip eden Hayreddin Paşa,acil bir durum da bir diktatörün olabileceğini söyleyerek,geçici bir otokratik  yönetimi kabul etmiştir..

Hayreddin Paşa,Avrupa sistemleri üzerine yaptığı çalışmasını sadece Islamiyet'in gücünün daha fazla zayıflamasını engellemek  için değil,aynı zamanda Islamiyet'i  esk gücüne kavuşturarak  bir kez daha Avrupa'yı geçmesini sağlayacak coğrafi dini bir stratejinin temeli olarak kullanan ilk siyaset yorumcusuydu..Islamiyet bunu kolaylıkla başarabilirdi çünkü ' Müslüman kitleler diğer ülkelerdeki kitlelerden daha zekidir '' ;başkalarının ancak siyasi  reformlar  yoluyla başarabildikleri ' özgürlük ve kararlılık 'Müslümanlara eğitimleri ve Şeriat yoluyla aşılanır.Böylelikle Hayreddin Paşa genellikle Afganiye atfedilern ideolojik inisiyatifleri dile getirir...

Tunus'un dış borçları ve maliyesinin yanlış yönetilmesi bir Ingiliz -Fransız  komisyonun  ülkenin maliyesini denetlemeye başlamasına yol açtı ( 1869 ).Hayreddin paşa ülkesine bu komisyonun  başkanı olarak döndü ve 1872-1877  yılları arasında başvezir oldu.Ülkesinin maliyesini sağlam bir temel üzerine oturtmaya,yönetimde reform yapmaya ve çiftçilerin durumunu düzeltmeye çalıştı.Ancak 1877 yılından görevden azledildi;daha sonra yeni Osmanlı Padişahına hizmet etmesi için davet edildi..



Kaynak: Siyasal Islam düşüncesi-Dost Yayınları

No comments:

Post a Comment