Saturday, May 19, 2018

OSMANLI DA PARLEMENTER LIBERALIZM ve ISLAMI DEĞERLER : YENI OSMANLILAR

Batı'nın bireysel özgürlük,meşruti yönetim ve temsili demokrasi ilkerleri ile Islami idealizmi birleştiren ilk büyük ölçekli ve kalıcı hareketi başlatan yine Osmanlu Toplumu oldu.Yeni Osmanlılar  ile birlikte Islam siyaset düşüncsi ile Batı siyaset düşüncesi arasındaki etkileşim sistematik ve yoğun bir hale geldi..

1850li yıllarda Tanzimatı ilan devlet adamı Mustafa Reşit Paşa'nın himayesindeki bir dizi reform yanlısı bürokrat reformlarom ilerleyişi konusunda düş kırıklığına uğradıar ve gazeteciliğe başladılar.1848 devrimi sırasında Fransa'da öğrenim görmüş olan Şair İbrahim Şinasi ( 1826-1871) kendi gazetsi Tasvir i Efkarı çıkarmaya başladı ( 1862 ),Sinasi siyasi misillemeden korktuğu için 1865 yılında Fransa'ya geri döndü.Grubun em sistemaitik düşünürü saray gökbilimcisinin oğlu Namık Kemal'di ( 1840-1888 ).Namık Kemal aynı zamanda bir şair ve edebiyat eleştirmeniydi.Gazetenin başyazarlığını üstlendi ve gazeteye daha radikal bir özellik kazandırdı.Daha sonra o da diğerleri gibi Avrupa'ya kaçtı (1867).Bu grup fikirlerini yazarak yayma çabalarını yoğunlaştırdı;popüler bir gazete olan Hürriyet 1868 yılında çıkmaya başladı.Yeni Osmanlılar ' ülkesinin çıkarları için insanın fikirlerini sözle ve yazıyla ifade etmesinin mutlaka kişi haklarından biri ' olarak kabul edilmesi gerektiğine ve ' uygar ülkelerde 'olduğu gibi ,insanları bilgilendirmek onları güçlü kılmanın yolunun siyasi gazetelerden geçtiğine inanıyorlardı..Yeni Osmanlılar  bilinçli bir kamuoyu yaratmyaya ve kamuoyunu  etkilemeye çalışan il gruptu.Tahta çıkmasına izin verilmeyen Mısır Veliadhdı Mustafa Fazıl Paşa tarafından finanse edilyordu.

Bu kuşak için özgürlük temel bir değer haline geldi.1878 Paris Fuarını gezen bir Türk'ün söylediği gibi,Avrupanın teknolojij başarıları özgürlüğn işi idi'' özgürlük olmadan güven olmaz;güven olmadan emek olmaz;emek olmadan refah olmaz ;refag olmadan mutluluk olmaz '' ..Bu siyaset  ile ekonomi arasındaki geleneksel Iran Islam bağının yeni bir  ifadesiydi.Yeni Osmanlılar özgürlüğe,bu sözcüğün 1789 dan beri Avrupa'da kazandığı siyai anlamı verdiler.Bazı ulema gibi onlar da Tanzimat'ın tek yönlü bir gelişme gösterdiğini ,bürokratik  zorbalığın '' Moğol '' özellikleri ile  gelişirken  Şeriat ile ulemanın sağladığı denetimin terk edildiğini ileri sürdüler.Bu nedenle Yeni Osmanlılar Tanzimat Projesini bir aşama daha ileri götürmek istediler.Yeni Osmanlıların siyasi idealleri Namık Kemal tarafından '' Ulusun egemenliği,güçler ayrılığı,yetkililerin sorumluluğu ,kişisel özgürlük,eşitlik,düşünme özgürlüğü,basın özgürlüğü,dernek kurma özgürlüğü,mülk edinme özgürlüğü,hanenin kutsallığı olarak ifade edildi.Namık Kemal  özellikle III.Fransız  Cumhuriyeti'nin anayasasına hayrandı.Islami siyasal fikirlerin tarihi bakımından önemli nokta şudur: Bu eylemciler grubu  tarihte ilk kez Batılılaşma fikri ile Islami idealizmi açıkça birleştiriyordu.Bunu yaparken de çok tutarlı nedenler belirtiyorlardı...

Yeni Osmanlılar  için Islamiyet'in siyaset dili ile modern liberal parlamenter demokrasinin siyaset dili aynı şeydir '' Onlar için ümmet,ulus demekti;icma,toplum sözleşmesi; biat,halkın padişaha egemenliği vermesi; içtihat ,parlementer yasama;meşveret demokrasi demekti.. Yeni Osmanlılar Kuran ve Hadis metinlerini ,anayasal demokrasiyi savunan tezler olarak yorumlama tekniği geliştirdiler; örnegin  Kur'an ı Kerimdeki Ali İmran suresindeki ' o halde onları ( kardeşlerini) bağışla  ve yapılıcak işlerde onların görüşlerini al'' cümlesi ile ' benim topluluğumda görüş ayrılığı Allah'ın bir lütfudur ''  hadisi parlementer yönetimi destekleyen tezler olarak sunuldu.Aynı şekilde,geleneksel fıkıh ilkesi '' ümmetin icması'' da bu amaçla kullanıldı... Osmanlı hanedananınn gücü Islami sözleşmeye dayanır.Aslında bütün bunlar eski islam ifadelerinin anlamlarını  değiştirmek anlamına geliyordu.Bu siyasal islam düşüncesinden çok belirgin  ve özgün bir gelişmeydi.Geçmişin ve dönemin siyasi değerlerinin yeniden değerlendirmesine yol açacaktı...

Onlara göre Avrupa'nın parlamenter liberalizm idealleri hem kendi içinde iyiydi,hem de Islam'In amentusune uygundu.Bu idealler yüzyıllardır Islami gelenek olarak kabul edilen normlardan ve kurumlardan üstündü,çünkü bu normlar ve kurumlar ıslami ideallerden radikal bir şekilde uzaklaşmişti.Bu nedenler Namık Kemal halkım egemenliğine ' Şeriat dilinde Baya ( sözleşme ) dendiğine işaret eder:Halkın egemenliği aynı zamanda '' her bireyin doğuştan sahip olduğu kişisel bağımsızlıktan doğan bir haktır '' ..Halkın egemenliği siyasal islam düşüncesinde ilk kez olarak bireyin özgürlüğne ve insan doğasına dayandırılıyordu...

Ihtiyaç duyulan şey şuydu: Özgün ve doğru Islamiyet tarafından emredilen şeye,yani ,halkın egemenliği üstüne kurulu meşruti ve parlementer  yönetime geçişti.Avrupa ülkelerinde uygulama buydu.Islamiyet'in temel ilkelerine dönme adına Batılı düşünce tarzını ve siyasi idealleri benimseyen yeni Osmanlılar gerçek anlamda ilk islma modernistleri oldular;Meydana gelmekte olan şey,on ikinci yüzyıl Ispanyasında  Arap-Aristotelers felsefesi ile biliminin Latin Avrupa'ya transferine benzer bir kültüral alışverişti..

Ancak Yeni Osmanlılar sadece özgün Islamiyet'İn saflığına dönmeyi arzulayan o eski ideali savunmuyorlardı.Onlar aynı zamanda,'' Şeriar  kurallarının zamanın gereklerine uygun olarak değiştirilebileceğini '' de ileri sürüyorlardı.Bir başka,deyişle ,Islami ideallerin özü ile bu idellaerin belli bir tarihsel koşullarda yorumlanış,şekilleri arasında fark olduğunu savunuyorlardı.Dolayısıyla,Batı'nın hukuk sistemin almak yerine Şeriatın ruhunun modern koşullara uyarlanması gerektiğini ileri sürebiliyorlardı.Bu nedenle,akılcı yorum ( içtihat )kapısını yeniden açanlar şaşaalı Afgani'den çok Yeni Osmanlılardı.Yeni Osmanlılar Tanrı'nın her şeyi önceden tasarlamadığında da ısrar ediyorlardı;bazı şeyler insan davranışlarına bağlıdı..

Islami idealler ile Avrupalı ideallerin yan yana getirilmesi ve kaynaştırılması,her ikisine de diğerinin ışığında bakılması,halk egemenliği ile adalet arasındaki ilişki konusunda özgün düşüncelerin ortaya çıkmasına yol açtı. Demokratik bir çoğunluğun kararları doğada Tanrı'nın koyduğu soyut doğru ile uyumlu olmalıydı.Çünkü '' ıslamiyet'te iyi ile kötüyü belirleyen Şeriattır ve bu da soyut iyi ile nihai doğruluk ölçütünn ifadesidir '' .Namık Kemal bunu Batı'nın geliştirdiği  doğal yasa fikri ile bir tutuyordu;onlarda Şeriat olmadığı için Batı bunu felsefi tümdengelim yoluyla yapmıştı.( Namık Kemal bunu Montesquieu den okumuştu ) Bu noktada Islami modernizmin temek önermelerinden birini yaptı:Ahlaki alanda Islamiyet Batı'nın sunabileceği  her şeye zaten sahiptir.Batı modernitesinin üstünlüğ maddi ve teknik başarılarında yatmaktadir ve Namık Kemal bunu Batı felsefesinin ürünü olarak görünüyordu.

Böylece Yeni Osmanlılar kendilerini Batı anlamdaki laiklikten uzaklaştırdılar.Ancak,Onlar geleneksel bir din devletine inanmıyorlardı;gayrimüslimlerin bütün haklara sahip olmaları gerektiğini savunuyorlardı.Mustafa Fazıl gibi bazı Yeni Osmanlular dinin siyasetten ayrılmasını savunuyorlardı( 1867 ): '' Din maneviyatla ilgilirid ve öteki dünya için bazı şeyler vaat eder.Ancak ülkenin yasalarını belirleyen şey din değildir.Eğer din dünya işlerine karıştırılırsa ,kendiside  dahil olmak üzere bütün herşeyi mahveder .Ancak,çoğu Yeni Osmanlıya göre din,siyasetin ahlaki temelini oluşturuyordu..

Yeni Osmalıların laiklik derecesi onların ilkerli bir biçimde,egemen  devlet ve vatanda sadakat ilkesine bağlılıklarıyla tanımlanabilir.Çünkü Yeni Osmanlılar '' liberal reformlar yaparak kurtarmak istedikleri devlet ile yakından özdeşlik kuruyorlardı'' Onlar vatana ve millete bağlı vatanseverlerdi.Namık Kemal'e göree vatan,' millet ,özgürlük,refah,kardeşlik,mülk,egemenlik,atalara saygı,aile sevgisi,gençlik anıları gibi bir çok yüce duygunun bir araya gelmesinden ortaya çıkan kutsal bir fikirdir '' .Ancak,Vatan Avrupia anlamda etnik veya ırksal toplum anlamına değil ,İslami anlamda çok etnikli toplu;yani tam olarak Osmanlı yurdu anlamına geliyordu..

Herkes gibi Yeni Osmanlıların da karşı karşıya bulundukları sorun,egemenliğin  hanedandan  halka aktarılması durumunda,siyasal sadakatin toplumsal kimlik tarafından belirlenme eğilimi göstermesiydi;bu da Osmanlıların özellikle Avrupa'daki topraklarında patlamaya hazır milliyetçilik  ve din kombinasyonlarını  ortaya çıkarıyordu.Dolayısıyla,Namık Kemal'in çok iyi ifade eder: ' halkımız arasındaki ırk ve din farklılıkları vatanımızın parçalanmasına yol açabilir'' korkusu doğuyordu.Namık Kemal bu korkuya karşılık Osmanlı  Imparatorluğunda grupların belli bölgelerde değil,iç içe yaşadıklarını ve Osmanlı Devleti'nin de çoğu devletten daha hoşgörülü olduğunu söyledi;On altıncı yüzyılda yazan Mustafa Ali gibi Namık Kemal de çeşitlilikle avantaj görüyordu.Ne yazık ki,her iki konuda da fazlasıyla iyimserdi..

Namık Kemal aynı zamanda ,kendisiyle çelişkiye düşerek,Islamı Osmanlı siyasi kimliğinin temeli olarak görüyordu.Batı'nın kültürel hegomanyasından korktuğu için İslam halklarının 'siyasi amaçlarda veya doktoriner anlaşmazlıklarda  değil,vaizlerin huzurunda ,kitapların sayfalarında  birleşmesini savunuyordu..' Batı'nın terazisinin karşısına ' Doğunun terazisini koymak istiyorud.Namık Kemal Hilafete ve ' uygarlıpın günümüzdeki beşiği Avrupa'ya yakınlıklarına bakıldığında  ' sözünü ettiğimiz bu birleşmenin merkezi kesinlikler ' Osmanlı toprakları olacaktır diyordu.Belki de bu,bir siyasi birlikten çok bir kültürel birlik çağrısıydı,ancak pan islamizmin ilk zamanlarındaki biçimiyle örtüşüyordu........



Kaynakça: Siyasal Islam düşüncesi Tarihi - Anthony Black-Dost yayınevi



No comments:

Post a Comment