Thursday, May 17, 2018

OSMANLI AYDINI MUSTAFA ALI

Bir şair ve edebiyat adamı,sonundada bir yazar olan Mustafa Ali 1541 yılında Gelibolu da doğdu ve 1600 yılında Istanbulda öldü.Lütfi paşanın tam zıddıydı.Mustafa Ali medrese eğitimi almıştı;Osmanlı felsefecisi Kınalızade onun öğretmeni ve akıl hocasıydı.Mustafa Ali nin zorluklarla dolu bürokrasi kariyerinin en tepe noktası,daha sonra II.Selim olarak tahta çıkacak sehzadenin hocasının katipliğini yapmasıdır.;Mustafa Ali onunla Kıbrısa ve Irana gitti ve burada adetler ve efsanler üzerine bir kitap yazdı.Sonunda,bir dünya tarihi ( Künhü'l Ahbar ) yazmaya karar verdi;ölmeden önce  bu kitabın bir de kısaltılmış bir versiyonunu ( Fusul ) yazdı.Kaynaklar için en iyi yerKahireyedi;1592-1597 yılları arasında Kahire'ye gitti.

Bunların hiçbirisi bizi 1581 yılında Türkçe yazılmış olan ' Nüshay üselattin '' e tam olarak hazırlamamaktadır.Bu yapıt Nasihat türünde yeni ve modern bir denemeydi,kişisel gözlemlerke,retorikle ve bazı oldulça cüretkar hakaretlerle doluydu.Kitap III Murat'a hitaben yazılmıştı ve başından sonuna kadar bir sırdaş konuşması gibiydi;oysa Mustafa Ali Padişahın sırdaşı değildi.Kitabı ilgi çekici bir stilde yazmak,tezini çoğunu Kurana dayalı ahlaki anekdotlarla  ve kendi yazdığı şiirlerle bezemek için çok uğraştı.Belkide amacı ilgi çekmek ve bir iş bulmaktı ; ki böyle bir amaç Mustafa Alinin  sahip olduğu saf özgüvene uymaktadır.Kendisine yapılan haksızlıklara ayrılan son bölüm,yaptığı reform önerilerinin etkisini biraz azaltmıştır.

Mustafa Ali'nin niyeti '' Imparatorluğu ve Ulusu'','' ülkede yaşayanların  düzenini' ve 'dini ve vatani ','' saltanat ile hilafetin önemli noktalarını  bir arada tutulmasını savunmaktı.Padişah vezirleri tarafından  yapılan haksızlıklardan haberdar edilmelidir.Saray efradi ile arkadaşları arasındaki farkı unutmamalıdır.Padişahın yapması gereken şey,akıllı ve yüksek sınıftan ,' güzel konuşan ,eşşiz özelliklere sahip eğitimli',' yüce gönüllü ' ,' makam bağlarından kurtulmuş',' fıkıhta ve astrominiide uzman ',one görünmeyi gösteribilecek ve  açık ve gizli tavsiyelerde bulunucak birini atamasıydı.

Hükümdarlar her şeyden çok uyruklarının sevgisine  ihtiyaç duyarlar '' Bazı ülkelerin gerilemesine neden olan şey vezirlerin zorbalığa eğilim göstermeleridir '': ' barış zamannın sadrazımın ihmalkarlığı güçsüzlerin ve çaresizlerin mahvına sebep olur '' .Bu nedenle vezirlerin atanmasında çok dikkatli olunmalu ,vezirler bizzat padişah tarafından denetlenmelidir.Bir padişahta en çok ihtiyaç duyulan özellik adalettir; bu zorbaca davranışları engellemek için vezirlerin bizzat denetlenmesi anlamına gelir.Mustafa Ai haremdeki kadınların padişahın yönetimine müdahele etmelerinden de yakınır:Padişahın görevinin devleti bizzat kendisinin yönetmesi olduğunu bir kez daha vurgular.Padişahı,devlet yönetimiden uzaklaştığı,kendini izole etmeyi yeğlediği ve halkın korku ve saygı duyduğy bir varlık olarak kalabilmek amacıyla,işleri kendisi idare etmek yerine gizliliği tercih ettiği için son derece samimi bir dille eleştirir.

Mustafa Ali laik kanunun uygulanmaması nedeniyle ortaya çıkan karışıklığı vurgulamıştır.Bununla ,özell,kle alt tabakadan gelen ve liyakat sahibi olmayan  insanların iyi yetişmiş seçkinler ve entellektüel insanlar için ayrılması gereken makamlara getirilmelerini kastediyordu.Burada ada ' yüksek insanların dışarıda bırakılması ve alt tabakadan insanlara öncelik verilmesi uygulaması tamamıyla vezirlerin kötülüklerinden  ve ülkeler fetheden padişahın durumundan farkında  olmamasından kaynaklanmaktadır..Liyakate dayalı atama adalete bağlı olması gereken padişahın birinci görevidir.'' Yetkisiz insanların askeriyeye girmesi' ülkenin ve devletin mahvına yol açar.Allah Ademi tatlı konuşma yetenegi nedeniyle ve Allahın farkında olduğu için halifesi yapmıştır;bu yüzden hükümdarlar'' alt tabakadan insanları yetkin insanların üstüne çıkarmamalıdır'' Devle memurlarının seçiminde  '' ulemanın kesin üstünlüğüne ve bilge insanların önceliğine saygı göstermelidir.

Mustafa Ali yüksek makamlardaki memurların kanuna aykırır uygulamalarını sıralar ve askeri standartların düşününün arkasındaki toplumsa sorunlara geçer.Maddi şeylerin temini sadrazamın sorumluluğundadır,sadrazam ' genelde ülke halkının,özelde de başkentte yaşayanların yaşamak için ihtiyacının yeterince karşılamalıdır.Ordunun yiyecek ihtiyacını  yeterince karşılanamamasının ve askerlere yetersiz ödeme yapılmasını ana nedei köylülerin topraktan kaçmalarıdır.Mustafa Ali fiyatlardaki artışın nedeninin yetersiz muhtesipler olduğunu söyler.Tüccarların,askerlerin ve diğer devlet memurlaının fakirleşmeleri pahasına tüccarların zengişlesmesini engellemek için fiyatlar denetlenmelidir.Mustafa Ali devleti ekonomik gereksinimleri karşılayan ve dolayısıyla yöneten güç olarak patrimonyal görüşü ileri sürüyordu..

Ona gmre bunun çaresi padişah ve laik kanundur.Adalet hem şeriatta,hemde laik kanunda bulunur;kanun şeriatın doğal ve gerekli bir uzantısıdır.Şeyhülislam şeriatın müftüsüyse,Mustafa Ali,Kazaskerede ' kanunun müftüsü' diyordu.. Fatih ile Kanunin kararnameleri  Osmanlu sisteminin yol gösterici belgeleri olmuştur.Devlet makamına yapılıcak atamalar için liyakate ve hizmete dayalı kuralları belirleyen şey kanundu.Mustafa Ali nin kitabu Fusul'e göre,Fatih Sultan Mehmet saygın bir kanun ( kanun u kadim ) çıkararak gelecek için çok iyi bir hazırlık yapmıştı;''' Fatih vezirine,bu kanuna uyulursa  devlet nasıl yok edilir diye sormuştıu ? Vezirde cevap olarak şöyle demişti;'' Koyduğumuz bu kanundan daha kesin ve sağlam bir yol yoktur ''.Ancak vezir devam ederek şöyle devam eder ''' Bir ülkenin ve devletin yok edilebilmesi nin iki yolu vardır'' Birincisi  eğer padişah kanuna uymaz ve Padişah ne derse kanun odur derse ( ilkesel olarak ,hukuki mutlakiyetin bu şekilde reddedilişi muhtemelen ,iyi bir gerekçe olmaksızın kanun değiştirilmemelidir,anlamına geliyordu ).Bir devletin yok edilebilmesinin bir diğer yolu ise '' orduya ehil olmayan insanların alınmasıdır '..

Mustafa Ali nin en deger verdiği kurumlar Osmanlı hanedanı ile padişahlıktı.Padişah ' dünya imparatorudur,Allahın yeryüzündeki gölgesidir,eski zaman kahramanlarını varisidri....dindarlığın ve doğruluğun gökteki parlak yıldızıdır..........Dünyanın efendisidri,Allahın halifesidir.Osmanlı hanedanına gelince,Allah '' bu eşşiz ve yüce ırak kusursuz şans ve sonsuz mutluluk vermiştir.....Onların görkemi aklın alamayacağı kadar engindir; onların yüca soyları,soyların en istikrarlısıdır.Osmanlı hanedanın padişahları '' Büyük iskender kadar büyüktür ' ,onlar ''Büyük iskenderi hatırlaran direkleridir '' şiddette ve hiddette onların hepsi bir Timurdur..

Mustafa Ali devletin Türk Mogol kimliğini de ele aldı ve yazdığı  dünya tarihinin dört bölümünden birini Moğol ve Türk hanedanlarına ayırdı.Moğollar yönetme haklarını kanunlarının evrensel adaleti sayesinde kazanmışlardır.Timur'un Anadolu'daki fetihlerini,Timur şeriat adaletini geri getirdiği için savunuyordu.Türk ve Tatar aşiretlerle bağları olan Osmanlu uyrukları ( Rumii ) ' seçkin bir topluluk ,temiz ve hoş insanlardır : diğer uyruklar ise '' karışık etkik kökenlerden gelirler'' ..Bu Islam aleminde bir devletin etnik temeli için o güne kadar ortaya konuş en açık ifadeydi.II.Osman'ın başarısız reformlarıda böyle bir görüşle aynı paraleldeydi..

Padişah,kanun ve milliyet üzerine yapılan bu vurgu Mustafa Ali'yi  laik bir düşünür yapmaz.Aslında Mustafa Ali,şeriata aykırı olduğu için devşirme sistemini ağır bir şekilde eleştirmiştir..Din ve Devlet farklıdır ama birbirlerine  karşı değildir;hükümdar ' hutbe ve sikke sahibidir '..Mustafa Ali dini ve medrese sistemini devletin ahlaki ve entelektüel temelleri olarak görüyordu;Ulema arasında dindarlık,ehliyet ve uzmanlıkda devletin iyiliği için çok önemlidir.Padişah yüksek makamlara doğru insanları atayarak bu tür özelliklerin korunmasından sorumludur.

Mustafa Ali mülk ve saltanatı  devlet i Osmaniyye'ye verir.Bu noktada daha az kişisel ve biraz daha soyut bir devlet kavramına yaklaşmakta olduğu görülmektedir.Osmanlıların uyruklaına Rumi ve ülkelerine de ( muhtemelen padişaın kişisel mülkü demek yerine ) Rum ülkesi  ' korunan topraklar der.Gerçektende  ' hükümdar ve uyruklar,özellikle de ordu komutanları ve devlet adamları hepsi tek bir bütün oluşturur '' Mustafa Ali aşiret reisi aşiretin hizmetkarıdır ifadesini kullanır.Öte yanadan paşalar ve devlet görevlileri hala Padişahın  gören gözleri,tutan elleri,konuşan dili olarak tarif edilmektedir..Mustafa Alinin tüm tezi,sistemin bütünlüğünün padişahın kişiliğine bağlı olduğu yönündedir.Bu bağlamda devlet padişah ile bir tutulmaktadır ancak,Mustafa Ali dindar bir Müslüman olarak,eğer emirlerini  yerini getirmenin günah olduğu ortaya çıkarsa,padişaha itaat etmenin zorunlu olmadığına da inanmaktadır....


Kaynakça: Siyasal İslam düşüncesi- Anthony Black -- Dost yayınları

No comments:

Post a Comment