Thursday, May 31, 2018

OSMANLI TARIHINDEN SAYFALAR :PIYALE PAŞANIN HIKAYESI

Sultan Ibrahim,Sultan I.Ahmet'in altı oğlundan biridir.Oğullarından Genç Osman diye anılan daha 18 yaşındayken tahttan indirilip Yedikule zindanlarında idam edilmiştir.Kendisi ile Idam edilern Osmanlı Padişahıdır.Onun saltanattan uzaklaştırılması üzerine,amcası I.Mustafa ( daha evvel akıl ve ruh problemleri yüzünden tahttan indirilen ) yeniden padişah olur.Ancak hastalığının devam ettiği görülünce tahttan indirilip,IV .Murat tahta geçmiştir.Tahta geçtiğinde 12 yaşında olmasına rağmen güçlü ve kuvvetli idi.Tahta geçtiğinde devlet tam bir kargaşa ve anarşi içinde idi.Ama güçlü iradesi ve azmi ile ülkede düzeni sağladı.Bu arada kendisine taht ve saltanat için rakip olabilecek kardeşlerinden Bayezit,Süleyman ve Kasım'ı Osmanlı Devleti'nin Anayasası olan '' Kavanin ı Al i Osman '' gereğince ve ' Nizam ı Alem ' için ortadan kaldırmış,yalnız ana bir kardeşi Şehzade İbrahimi sağ bırakmıştı..Kendisi saha 28 yaşında öldüğü sırada ,kardeşi Ibrahim tahta geçti.Böylece ondan sonra gelen tüm padişahlar onun soyundan üremişlerdir.

Sultan Ibrahim,IV Murat devrinde yani 17 yıla yakın sarayın Şimşirlik adlı hapishanesinde hergün öldürülmek korkusuyla yaşamıştı.Hele öbür kardeşleri öldürüldükten sonra sıranın kendisine geldiğini düşünerek daha büyük korkulara kapılmış bulunuyordu.Bu yüzden 25 yaşında padişah olduğu zaman sinirli,hatta aklı dengesi yeridne değildi.Tarihe bu nedenle deli ibrahim diye geçmiştir.Hükümranlığı sırasında çok saçma sapan işler yapmış,pekçok değerli devlet adamını şahsi kaprisleri yüzünde öldürtmüş,hazineyi har vurup savurmuştur.Sonunda Annesi Kösem Sultanında  içinde olduğu bir komplo ile tahttan indirilip,bir hafta sonra idam olunmuştur.

İşte anlatacağımız olay,9 Şubat 1640 tarihinde tahta çıkan ve 8 yıl 5 ay 28 gün saltanat  süren bu padişahın ilk yılında geçmiştir.O sırada,Kaptan ı Derya olan Siyavuş Paşa,yetersiz görülerek bu görevinden alınmış,donanma ile tersane işlerinin yürütülmesini  Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa üzerine almıştı.Bu durum bir yıl kadar  sürdükten sonra Kaptan ı Deryalık Piyale Paşa'ya verilerek donanmanın ve tersanenin başına geçirildi.Ancak,bir süreden beri Kaptan ı Derya'lara üç tuğ yani vezirlik verilirken Piyale Paşa iki tuğlu,yani Beylerbeyi olarak bırakıldı.

Büyük Devlet adamı olan Kara Mustafa Paşa,bütün emirlerine körü körüne itaat etmeyerek daha çok devlet çıkarlarını  görüp gözettiği için 1644 yılında Sultan Ibrahim tarafından azil ve idam edilince,Piyale Paşa çok önemli bir koruyucudan mahrum kaldı.Bununla beraber,bütün gayretiyle görevie devam etti.Bu arada tersaneye iyici çekidüzen vermiş ve donanmayı yılın ilkbaharında Akdeniz'e çıkarmıştı.

Piyale Paşa,bütün Akdeniz'i boydan boya geçti ve Trablusgarp'a vardı

O devirde bu Osmanlı Eyaleti,yerli gaziler arasından seçilen Mehmet Dayı'nın idaresindeyid.Piyale Paşa adamlarından Mehmet Kaptan'ı gönderip kendisini  gemisini davet etti.Ancak,daha önceleri  kaptanı Derya Halil Paşa bu şekilde Trablusgarp'a gelmiş,o sırada Dayı bulunan Sefer Dayı'yı donanmaya çağırmış,gelince de tutuklayıp idam ettirmişti.Büyük servet ve nüfuz sahibi olan Mehmet Dayı,aynı akibete uğramamak için daveti kabul etmedi.Mehmet Kaptan'a 

- Gaziler bizim donanmaya varmamıza ve Paşa ile görüşmemize razı değillerdir.Ben ise onlara karşı duramam.Paşa hazretlerinin  merhametlerine sığınırım,bizi bu buluşmadan af buyursunlar diye bir çok ağr hediyeler sundu.Bunları arasında padişaha takdim edilmek üzere bütün sahanları ve kaşıkları,altından iki sofra takımıyla sahanları ve kaşıkları gümüşten  iki sofra takımı ,ayrıca top danesi şeklinde dökülmüş 1470 kilo  altın takdim etti.Bundan başka o sırada yeni Sadrazam olup gençliğinde Civan Kapıcıbaşı diye anılan Sultanzade Şişman Mehmet Paşa için de ağır hediyeler sundu.Tabii bu arada Piyale Paşa'yı da unutmadı.

Kaptan Paşa,bu hediyeleri aldıktan sonra  Mehmet Dsyı ile görüşmekte ısrar etmedi ve Trablus'dan  yola çıkarak  Akdeniz'i teftiş edip ağır ağır Istanbul'a döndü.

Piyale Paşa,bu kadar büyük bir servet ömründe ilk defa görülüyordu.Bunun karşısında başı döndü,gözleri karardı ve :
- Dayı'nın bana ne kadar ne verdiğini kim bilecek ? diye düşünerek bir altın ve bir gümüş sofra takımını Padişah'a sunup kalanını kendisi için gizledi.

Ancak,hesaplamadığı birşey vardı.Kendisi çok sert ve disiplinci bir kimseydi ev en küçük bir kusuru affetmez ,şiddetle  cezalandırırdı.Bunun için sefere çıkmadan kısa bir süre önce kendi adamlarında olan Mehmet Kaptanı,bir kabahatindan dolayı falakaya yıkmış ve tabanlarını kızılcık sopasıyla biraz okşamıştı.Mehmet Kaptan,evvelce Paşa'nın çok iyiliğini görmüş ve onun sayesinde yükselmiş olduğu halde ,bu yüzden yine de ona kim bağlamış bulunuyor ve öçalmak için fırsat kolluyordu.Üstelik bu sırada Tersane Kethüdalığına talip olmuş ancak Piyale Paşa ,bunu çok erken görerek bu işe aracı olan Galata Kadısı Meşhur Cinci Hoca Hüseyin efendiye :
- Şimdi Kethuda bulunanın azil layik değildir '' cevabını göndermişti

Bunun üzerine Mehmet Kaptan Cinci Hoca'ya hediyeler meselesini çıtlattı.O da olup biteni,sık sık nefes edip okuduğu ve bu yüzden kendisinden çok itibar gördüğü Sultan Ibrahim'e ayrıntılarıyla anlattı.Padişah,üfrürükçü  başısına çok inanır ve güvenirdi.Hemen Mehmet Kaptan'ı huzura getirtip ,meseleyi bir de ondan dinledi,sonra da Piyale Paşa'yı Sarayburnundaki  Yalıköşküne davet ederek  Mehmet Kaplan'la yüzleştirdi.Paşa,işi inkar edip Tersane Kethudası yapmadığı için Mehmet Kaptan'ı kendisine iftirada  bulunduğunu ileri sürdü.Padişah :

- Şimdi anlarız..Alın bunu hapsedin ve evini bir hoş arayın emrini verdi

Ev basılıp aranınca da altın ve gümüş sofra takımları bulundu.Bunun üzerine Sultan Ibrahim,Piyale Paşa'yı tekrar huzuruna getirtti.Hiddettinden yerinde duramaz haldeydi.Kaptan paşayı görünce avaz avaz :
- Bre mel'un ..Ben seni Kaptan ı derya ettim,sen ise benim malımı çaldın.İşte bunlar evinde bulundu,bre hırsız !! diye bağırmaya başladı.Sonra hiddetini daha fazla zaptedemeyerek.

- Tiz boğun emrini verdi
Bostancılar bir anda üşüşüp yere yıkarak boğdular.Ne var ki acele ile altın külçesi unutulmuştu.Paşa da ölmüş.,böylece saklandığı yeri haber verecek kimse kalmamıştı.Evi ve Bahçesi  didik didik arandığı halde 1470 kilo altın bir türlü bulunamadı.Arama günlerce sürdü ve sonunda vazgeçildi.

Bu Altın külçesinin  ne olduğu bugün de bilinmemektedir.Bir rivayete göre Cinci hoca'nın eline geçmiş,onunla Sadrazam Sultanzade Mehmet Paşa ve yeni Derya Kaptanı Bekir Paşa ile Tersane  kethudası iken o sırada Rodos Sancakbeyliğine atanan Kara Koca ve Valide Kösem Sultan arasında gizlice eşit olarak paylaşılmıştır.

Kısmet !  




No comments:

Post a Comment