Saturday, May 12, 2018

YOKEDILEN AZTEK KÜLTÜRÜ ve HERNAN CORTEZ IN HIKAYESI



Ispanyollar Haçın sancağı altında yürümüşlerdi. '' Espiritu Santo '' Ruhulkudüsten yardım çağrısı,onlara en önemli çarpışmalarında yoldaş olmuştu; sağlam ayak bastıkları yerlerde  haçlar,az sonra da kiliseler yükselmişti.Papazlar her savaştam önce günah çıkarırlar,her zaferden sonra resmi ayinler yaparlar,sonunda Aztek halklarını Hristiyan etmeye çalışırlardı.


Misyonerliğin önemini ve doğru olup olmadığını burada incelemek istemiyorum.Burada sadece tek şey önemlidir.Aztek'lerin ülkesine giren İspanyolların karşısında ilk defa olarak,dinleri kolayca sarsılıcak rit ve geleneklerinden,ilkel bir animizmden ,doğaya ve ruhlara barbarca bşr tapınmadan oluşan vahşiler bulunmuyordu.Tersine,Buradaki din,çok tanrılı olmakla birlikte,iki esas Tanrısı Huitzilopochtli ve Quelzalcouati ile tek tanrılığa yönelmişe benziyordu ve her işi düzenleyen takvimle sıkı bir bütün galinde,o zamana dek bilinen yerlerde yanlızca semavi dinler,ya da büyük dünya dinlerine sahip olan bir kuvvetle,damgasını bütün kültüre basmış bulunuyordu.

Ispanyollarla papazlarının hatası ,bu gerçeği çok geç sezmiş oluşlarındadır.

Acaba bunu sezebilirlermiydi ? XVI yy başında kilisenin ne demek olduğunu bir hatırlayalım: Martin Luther ,Cortezin Mexico'ya yürüdüğü yıllarda bir kaç kışkırtıcı yazı yayan asi bir papazdan başka bir şey değildi.Kopernikus yeni dünya tasarımını henüz yayınlanmamıştı.Galileo Galilei ve Giardano Bruno gibi büyük şüpheciler daha doğmamıştı...Kilisenin duşında hiç bir sanat yoktu,onsuz bilim yoktu,hatta yaşam yoktu...

Batının dünya duygusu Hristiyanca idi.Böyle bir dünya tasarımının kendi içine kapanışından ,onun doğruluğuna,sonsuz dek süreceğine ve Kurtarıcı gücüne kelimesi kelimesine inanmaktan doğan bir yobazlık ortaya çıkmıştı.Yani Hrıstiyanca olmayan herşey putpereslikti ve bu yaşam görüşüne göre  düşünmeyen ve yaşamayanların barbar sayılması gerekti...

16'nci yüzyıl insanlarının temel tasarımları,onlarun,eğer kendilerininkinden başka ise,başka bir yaşam görüşünde doğmuşsa,kendilerininki,ile akran bir uygarlığı bile eişt saymalarını kesin olarak önlüyordu..

Bu,yanlız yükseklik ve alçaklık tanıyan,ama genişliği hiç tanımayan tasarım,Mexico fatihlerinin,belirli bir biçimde  sınıflanmış ve yüksek bir gelişmeye varmış toplumsal yaşamı gördükleri,kusursuz düzenlenmiş,okul ve öğretim sistemini tanıdıkları ve Aztek rahiplerinin yıldızlar bilgisindeki gerçekten şaşılacak bazı bilgilerini öğrendikleri halde bile sarsılmadı.

Kentlerin kuruluşu,ulaştırma ve haberleşme örgütü,görkemli profan ve dinsel yapılarda  kendini gösteren uygarlık gelişmeleride onları,karşılarında Hristiyan edilmeleri gereken vahşilerin bulunduğu düşüncesinden ayıramadı.Gölcükleri,setleri,caddeleri ve yüzer çiçek adalarıyla ( Chimpalar bunlaru Alexandre Von Humboltda görmüştü )süslü Mexico kendtini,şeytanın göz boyacılıklarından başka bir şey olarak görmüyorlardı.

Ne yazıkki Aztek Dininin gerçektende ,gören  herkesin tüylerini ürpertecek,dehşete düşürecek  ve şeytan işi olduğuna inandırıcak bir özelliği vardı.Bu da inanılamayacak denli büyük sayıda sunulan insan kurbanları idi.Rahipler bu törenlerde  kurbanın kalbini göğsünden canlı canlı söküp çıkarırlardı.Ancak biz,bugünün insanları buna öylesine candan tepki gösteren Ispanyollara,kurbanlarını odun yığınları üzerinde yakan kendi engizisyonlarını anımsatsak belki haklıyız..Ama Aztek dininin bu yanının,herhangi bir döenmede,dünyanın herhangi bir yerinde bu yönde olanların hepsini geçtiği doğrudur.

Gerçekten Aztek uygarlığı,yüksek kültürkü barbarca kötü geleneklerle birleştirmekte idi.Bunların ikisini birden bir uygarlık olarak almak tutucular için olanaksızdı.Bu nedenle,Aztek'lerin ,Colombus,Vespucci ve Cabral'ın karşılaştıkları vahşilerden başka olduklarını,onların ancak dinlerinin başladığı sınıra dek alçalmaya katlanabilecek bir ulus olduklarını göremediler.Korkunç silahlarının  koruyuculuğu altında işkence,zulüm ve ırza geçmeyi istedikleri gibi hiç çekinmeden yapabileceklerini,ama bir tek şeyden  kaçınmaları gerektiğini anlamak istemediler.Buda tapınaklara ve tanrılara hakaretti.Tam da bunu yaptılar...

Bütün bunların doğal sonucu olarak az kalsın Cortez'in elinden siyasal ve askeri başarılarının bütün ürünlerini alacak düşüncesizlik işlendi..

Asıl dikkate değen nokta,en büyük taasubu gösterenlerin Cortez'in yanındaki papazlar olmayışıdır.Keşiş Diazla  Olmedo politik bir düşünceden doğan bir ihtiyatlıkla hareket ediyorlardı.

Bütün haberlere göre Montezuma'yı Hristiyan etmeye ilk olarak Cortez kalkışmıştı.Fakat Imparator yanlızca dinledi ve Conquistador,söylevi  sırasında kanlı insan kurbanlarını temiz ve sade Katolik  sembolik kurban ayini Messe ile kıyaslayınca Muntezuma,insanları kurban etmeyi doğrudan Tanrının etini yiyip  kanını içmekten daha az iğrenç bulduğunu sezdirdi.

Cortez dahada ileri gitti.Büyük tapınaklardan birini ziyaret için izim istedi.Bu izin ancak Montezuma rahipleriyle görüştükten sonra  çekinerek verildi.Cortez hemen,karagahının yakınında ve başkentin ortasındaki Büyük Teocalliye çıktu.Burasının Haç dikmek için  en uygun yer olduğuna Olmedo'nun dikkatini çektiği zaman papaz bundan vazgeçmesini söyledi.Sonra üzerinden kurbanların,obsidyenden bir bıçakla kesildikleri donukakik bolkunun yanına geldiler ve korkunç yüzü ve gözlerini İspanyolların,Kiliselerinin oldum olası kendilerine betimlediği kilise benzettikleri Tanrı Huitzilopochtli'yi gördüler.İğrenç tanrını vücuduna ,Inciler ve değerli taşlarla bezeli yılan,büyük kıvrımlarla dolanıyordu.Orada bulunan Bertal Diaz başını çevirdi,ama o zaman daha korkuncunu gördü.Odanın duvarları baştan aşağı pıhtılaşmış insan kanı ile kaplı idi.Sonra sunak taşına baktı;Orda hayalinin kendisine  hala tütüyor ve kanıyor gini gösterdiği üç insan kalbi duruyordu.

Sayısız merdivenlerden yeniden aşağı indiler.Az sonra bir toprak tepenn üstünde büyük,ahşap iskeletli bir bina gördüler.İçerisine girip baktılar.Burada kurbanların başları tavana dek güzelce İstif edilmişti.Bir asker 136.000 kadarını saydı.

Az sonra artık dilek dönemi geçmiş,tehdide dayanan kısa ve kesin isteklere sıra gelmişti.Cortez büyük Teocallinin  kulelerinden birini işgal etti.Kuleyi ilk ziyarteinde  düşüncesizce Tanrıya hakaret etmişti.Montezımada ilk olarak ulusunun bunu kabul edemeyeceğini söylemişti.Cortez sözcüğün  en sert anlamaıylar kulenin temizlenmesini emretti.;bir mihrap kurdurdu ve haçlı meryemin resmini stdı.Altın ve mücevhler kaldırıldı ve duvarlar çiçeklerle süslendş.Teocallinin uzun merdivenlerinde yerleşen ıspanyollar buyuk bir heyecanlar Te Deum'u söylediler

Şimdi halkın sabrını taşıracak şeye tek adım kalmıştı.

Cortezin Narvaez le başarılı çarpışmasını yapmak için başkentten uzakta bulunduğu bir sırada Aztek rahipler kurulı onu vekli Alvaradodan Büyük Teocalli'de ki burda artık bir kilise vardı;her yıl dinsel şarkılar ve danslarla kutlananiHuitzilopochtli'ye tütüse sunma bayrmaı için izin istemişlerdi.

Alvarado iki koşul öne sürdü: Insan kurban edilmeyecej ve silah taşınmayacaktı

Bayram günü yaklaşık 600 Aztek gelmişti.Çoüu en yüksek seviyedek soylulardı.Silahsızdıar,fakat en görkemeli elbiselerini giymiş ve en değerli süslerini takmışlardı.Çok geçmeden aralarına tepeden tırnağa silahlı bir sürü ispanyol karıştı.,Törenin en önemli anında ,önceden kararlaştırılan bir işaet üzerine ,savunmasız dindarların üzerlerine saldırdılar ve onları kılıçtan geçirdiler

Yaptıklarını hala tarih nedenini açıklayabilmiş değildir.

Cortez zaferinden sonra güçlü birliğiyle yeniden Mexico ya döndüğü zaman şehir tamamen değişmişti.Bu saldırıdan sonra Aztek ulusu birleşmiş ve ayaklanmıştı.Montezımanın kardesi Cuitlahuac vekil seçilmişti.Alvaradonun saraydan bozma kalesine devamlı saldırıyorlardı.Cortez geldiğ zaman onun görevden alınmasının tam zamanı idi,Ama onu görevden almak onun yerine tuzağa girmek demektş hatta daha çoğu..

Cortezin yaptığı her çıkış bir zafer oldu.Ama bir Pyrrhus zaferi! Üç yüz evi tahrip etti,Aztekler onun geri döneceği köprüleri yaktılar,büyük teocalli yakıldı,Aztekler büyük kızgınlıkla siperlere saldırdı.Montezuma bu isyanı durdurmak istedi.Bütün imparatorluk alametlerini takınarak ulusuyla konuştu .Ulusuda onun taşlayarak cezalandırdı.30 Haziran 1520 de Montezuma öldü.

Artık Ispanyollar için tehlike büyümüştü.Ellerinde en büyük koz olan imparator artık yoktu.Ve Cortezin en korkuç gecesi  Noche Triste  gelmişti..Hazine paylaşımı sırasında nerede ise bir ayaklanma çıkmıyormuydu ?

'' Noche Triste'' de Cortez kentten çıkma buyruğunu verdiği zaman; hazineyi ortaya yayadı ve atar gibi '' İstediğinzi alın içinden dedi '' sonra uyarmak içinde eklerdi '' Ama dikkat edin,çok yüklenmeyesiniz.Karanlık gecede kim en az yükle yolculuk ederse en güvenli yolculuğuda yağar''' Yanlız Ispanya Kralının payı korumak için yuruyus kolunun ortasına alındı.

Eski Askerleri onun sözlerinin değerini bildikleri için az yüklendiler.Narvaezin askerleri ve yeniler bunu bilmedikleri için olabildikçe çok yüklendiler,altın çubukleri kemerlerine,çizmelerine soktular,mücevher kakmalı kapları vucutlarına bağladılar ve o kadar çok yük aldılarki,ilk yarım saatte solukları kesild.

1 Haziran 1520 gecesinin bu ilk yarım saatınde gece savaşından çekinen Azteklere sezdirmeden ölü kenttten çıkıp set üstü caddeye varabildier.Ama o zaman nöbetilerin bağırmaları duyuldu ve Teocalli den Rahiplerin davulları gümbürdedi.Tam bir kıyamet koptu

Ispanyollar kendilerinin yapmış oldukları bir taşınabilir köprü ile setin ilk sulama kanalını aşabildiler.Ama bir anda yağmur yağmaya başladı.Gökten inen suların uğultusuna yaklaşan savaş kayıklarının sayısız küreklerinin şakırtılarıda karıştı;kaygan yerlerde artık ilerleyemeyen Ispanyolların umutsuz haykırışları arasında Azteklerin  kulakları tırmalayan savaş naraları  duyuluyordu.Sonra taşlar ve oklar uçuşmaya başladı.Daha sonra ilk savaşçılar setin üzerine atladılar.Gecenin karanlığı ve yağan sağnak yüzünden hemen hemen görünmüyorlardı ve demir gibi katı,obsidyen par.alrı  çakılmış lobutları Ispanyol kafalarına iniyordu.

Ispanyolların öncüleri ikinci yıkılmş kanal köprsüne vardılar; ama taşınabilir köprü ortalıkta yoktu;Köprü yumuşayan topraga sağlanmıştı.Düzenli bir geri çekilme kaçışa dönüştü.Herkes canını kurtarmak için hendeklere atladı.Bu dağınıl çarpışmalar konumuzun dışı,ama hiç bir Ispanyol hatta Cortez bile yaralanmadan kurtulamadı. Sabah olupta hava yağmurun altındaki kül rengini alınca,Aztekler seti geçip kalan hazineyi toplamaya daldılar ve böylece Cortez birliğini denetlemeye vakit buldu.Sonucta yaklaşık olarak Ispanyolların üçte ikisi ve  müttefikleri Tiascalanların beşte dördü yok olmuştu.Bundan başka ateşli silahlarla cephaneleri,,kundakli yayların bir bölümü,atların çoğu yok olup gitmişti.Cortez çok zayıf bir birlikle kalmıştı..

Ama bu acı ve sıkıntı daha bitmemişti.Ispanyolların olabildiğince çabuk Tiascalan topraklarına varmk için sekiz gün boyunca verdikleri savaşlarda hep av oldular.Yenilgiye uğramış yığın Haziran 1520 de ,Otumba vadisini kapayan dağa tırmanınca karşılarına onları ürküten bir görüntü çıkar.

Göz alabildiğine tüm vadi Aztek savaşçıları ile dolu idi.Ve daha evvel görülmemiş biçimde iyi düzenlenmiş bir ordu vardı karşılarında.Ispanyollar,kıdemlenmiş savaş kollarının arasında,komuta eden prensleri,üzerlerindeki kuş tüyü harmanilerden seçilebiliyorlardı.Bunlar beyaz pamukludan dar zırhlı savaşçılar  kütlesi arasından fark ediliyorlardı.

Durumu umutsuzdu,ancak Ispanyollarında kayıpedecek bir şeyleri yoktu,geri dönemeyeceklerine göre ilerlerlemk zorundaydılar.Kayıp ederlerse tanrılara adak olarak boğazlanacaklarını biliyorlardı.Yanlız ileriye gidip kurtulabilirlerdi.

Ama bir mucize oldu.Cortez kanatlarındakki 20 süvarinin yer aldığı üç grupla kendilerni yutmaya hazır Aztek ordusuna saldırdı.Atlıların açtıkları yok hemen kapanıyordu.En önde savaşan Cortezin atı öldü,bir diğerine bindi,başından yaralandı,yılmadı,savaşmaya devam etti,Ama Aztekler çok ama çok kalabalıktı.Kılıcını vuru saplarken,küçük bir tümseğin üzerinde göze çarpacak kadar süslü savaşçılarla çevrilmişs,tahtta oturan Başkomutan Cihuacu yu gördü.İşte o zaman bir mucize gerçekleşti.Yaralı cortez atını şaha kaldırdı,en denenmiş adamlarında bir kaçının etrafında toplanmasını bekledi.Atını hırsla Azteklerin arasında sürdü,Savaşçılar iki yana düşüyorlardı.Büyük bir hırsla Azteklerin komutanın yanına yetişt, ve mızrağını gövdesine sapladı ve Altın  renkli bayrağı sallamaya başladı.

Savaş kuramsal olarak yitirilmiş ama uygulamada kazanılmıştı.Zafer alametlerini kendilerine herhalde tanrılarından da daha güçlü görünen beyaz fatih'in elinde gören Aztekler dağıldılar.Böylece Meksika artık Azteklilerin elinde çıkmıştı.Aztek uygarlığı son bulmuştu.

Aztek ulusu çöküşünden önce ( Otumba meydan savaşından sonraki aylarda ) gerçek bir önderlik altında,Montezuma zamanında düşünelemeyecek,Romalılar kadar bir ihtişama sahiptiler.Dört ay sonra çiçekten ölen Cuitlahuiac'ın yerine yirmi beş yaşında Quauhtemoc geçti.

Bu imparator başkentini,yepyeni bir ordu ile gelen Cortez'e karşı o kadar iyi savunduki,Ispanyollar büyük kayıplar verdi.Ancak buda sonucu değiştirmedi,Meksiko tahrip oldu,evler yakıldı,tanrılar yıkıldı,kanallar doldurularak Venedike benzer Mexico yok edildi.Imparator tutsak düştü,işkenceye uğradı ve idam edildi..

Yeni başlangıç ülkenin sömürgeleşmesi ve Hristiyanlaşması idi.Ispanyolların son kuşatma sırasında Quauhtemocun rahiplerin eline düşmüş olan vatandaşlarını,göğüsleri yarılmış ,kalpleri çıkarılmış olarak dik merdivenlerden yuvarlandığını gördükleri,Teocalli nin yerinde şimdi Aziz Francois'ya adanmış bir piskoposluk kilisesi yer alıyordu.Evler yeniden yapıldı,Bir kaç yol sonra,burada,2000 ispanyol ve melez ile yaklaşık 35.000 yerli yaşıyordu.Çevredeki bölge 'repartimentos ' denilen bir sisteme göre paylaşıldı.Buda bir zamanlar Aztek İmparatorluğunda yer alan bütün ulusların ve bundan sonrada istila edilecek tüm halkların tutsaklığı demekti.Yanlızca Cortez'e  yardım eden Tlascalan halkı biraz da olsa özgür yaşadı,tabii çok uzun sürmedi.

Uzaktaki  Ispanya'ya yarayan bu gelişmede,Konquestadorların hiç de işine yaramayan bir olay vardı.Bu da Montezumanın haiznesinin kayboluşu idi.Noche Tristenin karanlıkları arasında birlikte sürükleyip götüremediklerini,ikinci kez Mexicoya donduklerinde bulacaklarına inanıyorlardı.Ama bu hazine bugun dahi bulunamamıştır.Cortez,Quauhtemoc'u asmadan önce işkence yaptı ama hiç bir şey öğrenemedi.Bütün hendekleri ve gölcükleri araştırdı.Yanlız şurada burada bir kaç döküntü buldu.uzun aramalardan sonra ele geçirilenlerin değeri yanlızca 136.000 castello idi.Bu ancak Ispanya sarayının payını karşılıyordu.Ancak Ispanya saldırıları ile ilgilenen herkes,Cortezin 15 mayıs 1522 günü yazdığı bir mektubunda yolladığını bildirdiği geminin hazine ile birlikte,Fransızlar tarafından ele geçirildiğini,Tüm hazineyi V.Karl da değildi I Francoisnin eline geçtiğini  anlatır.

Gelelim esa konumuz,Aztek Kültürüne,Ispanyolların verdiği zarara;Cortez oraya vardığında karşılaştığı bir uygarlık vardı.Cortez'e bizim görüş açımızdan  bir fatih olarak değil daha 1600 yılındaki insanlar için ölmüş,bizler içinde ölü olan bu kültürün ( bugün meksikaya yerleşmiş olan aşağı yukaro 2 milyon aztek  tıpkı mısır fellahları gibi tarihsiz yaşarlar )  talihli bulucusu gözüyle bakarsak,bu bulucununda,onun zamanındakilerin ve ondan sonrakilerinde de bu kültüre ne kadar önem verdiklerini öğrenmek çok önemlidirç

Cortezde  o zamanki görgü tanıkları gibi,tutsak ettiği bu ulusun gücü ve önemine dikkat çekmekten geri kalmamıştır.Çünkü o da başarısının ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya anlatmak istiyordu.O bir uygarlığı yıkmıştır,ne yazıkkı bugun bilr bu uygarlık iyi tanınmaz

Yeni dünyayı işgal eden Avrupa ve Batı kültürü,Amerikan uygurlıkları yani Tolteklerin Azteklerin ve Mayaların hiç olmadığı gibi bir inanışa kapılmıştır..Bunun nedenini,bu kültürün bizimle tarihsel evrim bakımından Babil,Mısıır ve Yunan kültürleri gibi içten ilgisi olmadığında aramak görüşüde savunulamaz.çünkü bunlardan daha uzak olmayan Çin ve Hint kültürleri bilincimizde çok daha canli olarak yaşamaktadır.Oysa arada kara bulunmasına karşın bu ülkeleri ekonomik ve siyasal ilişkilerimi bakımından dörtyüzyıl önce tamamı ile Ispanyollaştırmıştır.

Cortez evet bir vahşi olabilir ama bilmedende büyük bir uygarlığı ortaya çıkardı.



No comments:

Post a Comment