Thursday, May 10, 2018

II.MONTEZUMA'NIN HAZINESI ve HERNAN CORTES

'' Şafağın ilk hafif aydınlığında Ispanyol komutanı kıtasını düzenliyordu.Borular çalıyor,askerler bayraklar altında toplanıyordu.Yalnız sayısız Teocalli'lerin  basamaklı piramit tapınakların sunakları,üzerindeki ,kül renkli sabah sisi içinde belli belirsiz seçilen kutsal ateşler,başkentin yerini belli ediyordu.Sonra, ta Doğudaki  sıradağlardan  yükselen güneşin güzel vadiye döktüğü görkemli  ışıkla tapınaklar,kuleler ve saraylar  göründü.Bugün 8 Kasım 1519 idi; Avrupalıların ilk olarak Batıdaki dünyaya ayak bastıkları tarihin en ayrıcaliklı günlerinden biriydi..

İşte geçen yüzyılın tarihçilerinden biri ( W.H.Presscot ) Ispanyol serüvencisi Hernando Cortez!in ( kendisi mektuplarını Cortes diye imzaladı ) yanındaki 400 İspanyolla Mexico'yu ,Aztek Imparatorluğunun  başkenti ilk gördüğü andır.

Cortez'in birlikleri - yeni yardımcı uluslardan özellikle Azteklerin can düşmanı  Tlascalan'ların 6000 kişilik  bir kuvvet Ispanyolları yanında savaşıyordu- karayı ada kentle birleştiren  set üzerinden  ilerlerken büyük bir kalkar iner köprünün  üzerinden geçti.Şimdi,gücünü yalnızca çevresinde kaynaşan savaşçıların ,yanlızca karşılarındaki dev gibi yapıların  değil,bütün yerlilerin öykülerinin de çok etkili bir biçimde anlattığı bir hükümdarın eline düşmüş olduklarını bilmeyen tek Ispanyol yoktu.

Kentin büyük orta caddesinde vardıkları zaman karşılarından kendilerine doğru dalga dalga,süslü insanlardan ışıl ışıl,bir alay yaklaştı.Altın asalı 3 devlet memurunun  ardında soyluların omuzlarında taşıdıkları altın bir tahtıravan sallana sallana geliyordu.Güneşliği renk renk kuş tüylerinden  işlenmiş,baştan aşağı mücevherlerle süslü,gümüş çerçeveliydi.Bu güneşliği tutan soylular yalınayaktı,ölçülü adımlarla ilerliyor,gözlerini  yerden ayıramıyorlardı.Gereği kadar uzaklıkta  alay durdu,tahtarevandan kırk yaşlarında ,uzun boylu,narin bir adam indi.Yüzünün rengi sıradan halkından daha uçuktu.Siyah saçları düzdü ve çok uzun değildi; sakalı seyrekti.Arkasında  uçları boynundan bağlanmış inci ve mücevher işlemeli bir harmani vardı.Ayaklarına,altınla süslenmiş kayışlarla ayak bileklerine bağlanmış,altın sandallar giymişti.Soylulardan ikisinin kollarına dayanarak yaklaştığı sırada uşaklar,ayakları kirlenmesin diye  önüne pamuklu  örtüler seriyorlardı.İşte Aztek  Devletinin imparatoru II.Montezuma,Cortez'in karşısına böyle çıktı.

Cortez atında indi, on da soylularından ikisinin koluna dayanarak hükümdarın yanına gitti.Cortezin yanındakilerden biri olan Bertal Diaz Elli yıl sonra şöyle yazıyordu.' Bu sahneyi hiç bir zaman unutmayacağım ' der.

İki adamın birbirlerinin gözlerine baktıkları ,birbirlerine,içten gelme değil,yalnz sözde kalan dostluklarını bildirdikleri iki dünya iki çağ karşı karşıya idi.

Ama Cortez bir saldırgandu,araştırıcı değildi.Güzellik onu  ancak pahalı olursa büyüklük de boy ölçüşmek için ilgilendirirdi.Ona gereken kendisi ile Ispanya imparatoru için kazanç sağlamak,olsa olsa Hristiyan Haçını dikmekti.Kesinlikle bilgi peşinde değildi.Cortezin Montezuma ile karşılaşmasından  daha bir yıl geçmeden Montezuma ölmüştü.Bir yıl geçmeden o görkemli Meksika Talan edilmişti.Yanliz kent mi ? Yanlız Meksikamı ? Hayır yalnız o  değil !

Zamanımızın Kültür tarihçilerinden birinin,Spengler'in şu sözlerini buraya almamı gerekir; ' Bu kültür öldürülen tek kültürdür.Bu kültü içinden zayıflayarak çökmedi.,baskı altına girmedi ve önlenmedi; tersine gelişmesinin en görkemli döneminde öldürüldü.Tıpkı rastgele birinin vurup başını kopardığı bir günebakan çiçeği gibi yok edildi''

Bu olayı kavrayabilmek için dönüp,Hristiyan Batı tarihinin bir bölümünü oluşturan ,ateş ve kanın kızıllığına bulanmış,papaz cüppeleriyle örtülmüş ve kılıçla sınırlandırılmış.'' Konquistador'lar dönemi'' dene yollara bakmanız gerekmektedir.

1492 de Cenovalı Kaptan Cristobal Colon,sonraki adıyla Christop Colombus,Hindistan'a gitmek isterken Orta Ameriak açıklarında bulunan Guanahani,Küba ve Haiti'ui daha sonraki yolculuklarında Dominik adaları,Guadaloupe,Puerto Rica,Jamaica'yı sonunda da Güney ve Orta Amerika kıyılarını bulmuştu.Aynı zamanda,Vasco da Gama Hindistannın gerçek,daha doğrusu en kısa yolunu bulduğu sırada Hojeda,Vespucci ve Fernao de Magalhes yeni dünyanın güney kıyılarını inceliyorlardı.John Cabot'un yolculuğu  ve Macellan'ın dünyanın çevresini dolaşmasından sonra artık Amerika Kıtasının,Labrador'dan Ateş ülkesine dek bütün yayılışı biliniyordu.Nunez de Balboa'nın hiçbir büyük kaşifin kendini kurtaramadığı bir gösterişle,zırhı ve silahları  üzerinde olarak  Pasifik Okyanosuna girdiği,Pizarro ile Almagro'nun batı kıyısından Inka'lar ülkesine,bugünkü Peru'ya daldıkları zaman,tek bir insan yaşamı içinde Avrupa'nın büyük serüvenin yolu açılmıştı.Keşiflerin peşi sıra araştırmalar gelebilirdi,ama araştırma istilanın peşinden gitmek zorunda kaldı.Çünkü yeni dünya akıl almayacak denli zengindi.Bu zenginlik iki bakımdandı: Yeni açılacak ticaret kaynağı olarak ve yağma edilecek hazine olarak.

Bu sonuncunun,bugün yanlızca güney Amerikanın ırmaklarında işleyen gemilerin büyüklüğünde gemilerle bir avuç insanın,böyle görülmedik bir deliliği boyuna göze almalarında asıl neden olduğunu ,bütün ahlakçı politik makyevelist duşuncelere kapılmadan,kabul etmek bütünüyle yerindedir.Ama El Dorado nun parlak altınları umudunun tek harekete geçiren  güç olduğunu söylemekte haksızlık olur.Serüvencilikler yanlız kazanç düşüncesi,serdengeçlikle yanlız açgözlülük birleşmiyordu.Çünkü araştırıcılar ve fatihler yanlız kendileri için değil Isabelle ve Ferdinand  için,daha sonrada V.Karl için,nihayet 1493'te dünyayo dümdüz bir kalem çizgisiyle Ispanya ve Portekiz arasında bölen Papa Alexander Borgia için de sefere çıkıyorlardı.Apostolik Haşmetli uğurunda,Meryem'in sancağı altında ,putperesliğe karşı misyoner olarak gitmekteydiler ve hiçbir gemide haçı dikecek papaz eksik değildi.

Araştırmacıların ve Konquistadorların  Amerika'ya seferleriyle insanlık tarihinde ilk olarak ,dünyayı bir küre olduğu anlayışı yerleşti.Düşünce,din,politika ve serüven ruhu buna aynı ölçüde paylarını kattılar.Gökbilgisi,coğrafya ve navigasyon bilgisi '' Toprağında güneş batmayan '' gerçek bir Avrupa Imparatorluğuna genişlemesi için gerekli araçları sağladı.Taasup haline gelmiş bir inanç,serüvencilere kutsal bayrak altında ilgar ettirebiliyordu.Çünkü İspanyol soylularının yürekleri düşlerden yorulmuştu ve başarıla özlem duyuyorlardı.

Bütn Konquestdatorlar arasında Aztek İmparatorluğunu kasifi olduğu için bizi en çok  ilgilendiren Hernando Cortez ,aslında avukat olmayı istiyordu.Aynı nedenle şun ekleyelimki bu nefret ettiği meslekten ilk kaçışı,yani Columbus'un ardılı Nicola de Ovando'nun sefer heyetine katılma girişimi ,sevdiği bir kadının odasına tırmanmak isterken ,yüksek bir duvarın yıkılması ve Hernando'yu yıkıntılar altına gömmesi yüzünden boşa çıkmıştı.Bu Don Juan vari serüvenlerinin bildiğimiz ilki yüzünden aldığı yaralar onu Ovando'nun filosu yola çıkıncaya kadar yatağa düşürmüştü.

Cortez iyileşti ve görülmedik bir hırsla meksikaya saldırdı.On  altı yıl  çnce - ki 19 yaşında idi -Daha yeni Hispoanyola eyaletine gelmişti.Genel valinin yazmanı ona toprak vermek isteyince gururla şöyle demişti : '' Ben buraya altın kazanmaya geldim,köylü gibi tarla sürmeye değil demişti ' Ama Altın kazanmak için bekleyecekti.Yirmi dört yaşındayken Velasquez'in komutasından Kübanın fethine katıldı.Burada kendini göstersede ,Valinin muhaliflerine destek verince kendini hapiste buldu.Kaçtı,yakalandı,yeniden kaçtı,Sonunda Vali ile araları düzeldi.Bir çiftliğe getirdi,Kübaya ilk defa Avrupadan büyük baş hayvanlar getirdi,Altın madeni işletti.3000 castellonuşuk önemli bir para topladı.Yeni dünya yerliisi olup da ona dost olan ender kişilerden Piskopos de la Casas onun için şöyle der'' Bu parayo yerlilerin yaşamı pahasına elde ettiğini bir allah biliyor oda hesabını soracaktır '' 

Bu servertin birikmesi Cortezin bundan sonraki yaşamını belirledi.Yerlilerin anlattığı masalsı yerlere gidebilmek  için Velasquez le birlikte hazırladığı savaş donanmasının her türlü donanınımına para katabildiğinden Donanmanın başkomutanı oldu.Son dakikada Vali Velasquez ile aralarında gene problemler çıkt.Tam tüm servetini yatırdığı filo Trinidad ( Cuba ) dana hareket ederken onu yakalatmaya kalktı.Ancak Cortezin Askerleri ona bağlıydı.Vali askerlerden çekindi.Böylece Cortez on bir gemi ile en önemli serüvenine başladı.Neler ile karşılasacağını bilmeden sefere 110 gemici,553 asker ( bunlardan 32si kundaklı yay,13ü de Tüfek kullanıyordu)10 ağır top,4 hafifkolomborno topu ve 16 at ile çıkmıştı.

Siyah kadifeden altın sırmalı,kırmızı haçlı ve latince olarak '' Dostlar,haçın ardından gidelim,eğer inançlıysak bu nişanla yeneceğiz '' sözleri işlenmiş bayrağın altında askerlerine,bize dek kalmış olan bir söylev verdş.Sonunda şunları söyledi : '' Siz sayıca azsınız,ama azminiz güçlüdür '' Eğer bu sarsılmazsa hiç kuşku duymayın,kafirlerle olan savaşta Ispanyolları hiç bırakmayan ,Tanrı,çevrenizi kalabalık bir düşman sarsada sizi koruyacaktır; çünkü sizin davanız haklı bir davadır ve haçın sancağı altında çarpışıcaksınız .Haydi,neşe ve güvenle ileri ! Başlangıcı böyle tanrının lütfunu vaadeden bu işi zaferle sona erdirin ''

16 Ağustos 1519'da sonrada Vera Cruz'un kurulduğu yerin yakınındaki bir kıyıdan,Meksikayı  ele geçirmek için yola çıktı.Kabilerle çarpışarak  onları yenmek gerektiğini sanmıştı,bir imparatorluğu ele geçirmek zorunda olduğunu biliyordu.Barbar yabancılarla karşılaşacağını zannediyordu ama karşısında Uygar bir krallık bulmuştu.Yolunda köyler ve eski evler bulacağını zannederken,Ovada boy gösteren tapınakları ve yapılarıyla dev kentler yükseliyordu.Bir Kuduz köpek gibi saldırarak Montezumanın başkentine varır.Bölgenin iklimini ve tanımadıkları hastalıklarla savaştı.ellibin kişilik orduları yendi.Yenilmezlik ünü daha varmadan şehirden şehire ulaşıyordu.Komutanlık bilgisine canilik dürtüsünü eklledi.Montezumanın birbiri ardına yolladığı Elçileri armağanlarla geri yollar ve aynı zamanda Aztek kontrolündeki kabileleri kendi tarafına çekmeye çalışıyordu.Büyük düşmanı Tiascanları kendi yanına çekti.Sonundan kendisinden devletin başkentine girmemesini dileyen Montezumanın ( 100.000 savaşçısı vardı ) yarım ve hedefsiz önlemleriyle onu durduramayarak Cortezin hedefine varmasını engelliyemedi.

Bu zaferi açıklamak kolay değildir.Cortez'in gücü,hemen hemen mistik ünüyle teşkilatçı,disiplinli savaş yönetimini birleştirmesinde idi.Ateşli silahları ve disiplinleri büyük bir üstünlük sağladı.Bunun dışında Amerika yerlilerini çok ürküten bir şeyde Atlardı.Bunlar atla binicisini bir vücütmuş sanan Azteklerin gözünde dehşet verici canavarlardı.Komutanlarından bir Prens,bu hayvanlardan birini ele geçirip onu parçalattığı ve parçalarını tüm kentlerine  gönderdiği halde yine bu batıl korkularını yenemezler.

Bu ilerleyişin önüne geçilemeden  başkentin,önce yanlızca bir işgal olan,fetih günü,8 Kasım 1519 geldi çattı.Fakat Cortezin Meksika metropolünde eline düşen ganimet,daha on dokuz yaşında iken hayalini kurduğu bu hazine ve Aztek tanrılarının tapınaklarına vakitsiz dikilen haç,az kalsın Cortez'in Ispanyollarının zaferin tüm meyvelerini elllerinden alacak bir sürü karışıklık doğrumuştu.

10 Kasım 1519 başkente girişinden 3 gün sonra Cortez Aztek imparatorundan  kendisiyle adamlarına ayrılmış olan sarayda  bir kilise kurmak için izin istedi.Bu izin hemen verilidi.Hatta Montezuma ustalar yolladı.

Bu arada İspanyollar çevreyigözden geçirdilerçDuvarda taze bir sıva tabakası gördüler.Evlerdeki aramalardan öğrendiklerine göre bunun arkasında bir kapı olmalıydı.Misafir olmalarına ragmen  duvarı delmekten çekinmediler.Kapıyı bulunca Cortezi çağırdılar.

Cortez'i  açılan odaya bakınca gözlerini yummak zorunda kaldı.Karşısında en zengin kumaşlarla,süs eşyaları ve değerli kaplarla,her çeşit mücevherle  ve yanlız olağanüstü güzel işlenmiş eşya halinde  değil,külçeler halinde  yığılmış altın ve gümüşle dolu bir salon vardı! O sırada Cortezin yanında olan tarihçi Bertal Diaz şöyle demiştir:'' Genç bir insandım.Bana öyle geldiki  bütün dünyanın zenginlikleri burada idi ''

Montezuma nın hazinesni bulmuşlardırçAncak Cortez  kapıyı hemen kapattırdı.Hayal kurmuyordu bir yanardağın kenarında olduğunu biliyordu.Küçük ispanyol birliğinin bu dev kentteki şansının ne olduğunu düşününce bu adamların ataklığı karşısında bugün bizim bile soluğumuz kesilir.

Bu adamlar bu imparatorluğu ele geçirmeye düşünecek kadar deliydiler.Cortez bu deliliği gemliyordu.Başkentte güçlü ve hayatta kalabilmeri konquistadorların  uygulayacakları bir yol vardu.Cortez Motezumanın  bir Papa gibi sayıldığını biliyordu ve yanlız imparatoru ele geçirmenin onun uyruklarının her türlü düşmanlıklarını önlemeye yeteceğini anlamıştı.Bir zaman sonra Montezumayı sarayına davet etti ve Imparatorunda aynı yerde kalmasını istedi.Rica ve gizli tehditler karşık öyle nedenler ileri sürdü ki Montezuma utanç verici bir zayıflıkla kabul etti.

O günün akşamı yeni düzenlene kilisede keşiş Olmedo ile Diaz ayin yapıyorlardı.Tapınma sırasında her ispanyolun kendisini  ortak saydığı hazine,soldaki yan odada duruyordu.Onun sağındada hazinenin sahibi imparatorluğunun ortasında bir imparator olan fakat aynı zamanda bir kaç kişinin elinde bir rehineden başka bir şey olmayan adam oturuyor ve başına gelen ayıp için soylulardan teselli arıyordu.Bu durum için Bertal Diaz,Ayinin çok ciddi geçtiğini yazar.

Ama herşey Cortezin düşündüğü gibi gitmez 

Ispanyollar arasında ile anlaşmazlıklar çıktı.Montezuma'nın tutsak edilişinden  sonra Cortez artık hazineyi  yerinde bırakmak için bir neden görmemişti.Imparator durumunu kurtarmak için tüm hazinesini Ispanya kraına bağişlar ve uyrukluk yemini eder..Cortez hazineti büyük bir salona toplatıp,değerini hesaplattı.Bütün hazinenin değeri aşağı yukarı 162.000 altın peso tutuyordu.Bu da aşağı yukarı 7 milyon dolara geliyordu.Böyle bir hazine hiç bir Avrupa kralının hazinesinde olmamıştı.Askerlerin eşit pay alacağını düşünürsek,herkes zengin olacaktı.Ama cortezin hesabı başkaydı.Cortez şöyle diyordu.''Hazinenin beste biri Ispanya kralının hakkıdır.ikincisi kendisine,üçüncüsü vali velasqueze,dördüncüsü soylulara,topçulara,tüfekçilere,okçulara ve  Vera Cruzda kalan kıyı bekçilerine veriliyorduçAsker yanlızca 1/5 alabiliyordu.Her askere 100 altın peso düşüyordu.Kimse bunu beğenmedi.

Cortez nerede ise bir ayaklanma ile karşı karşıya idi.Kanlı düellolar oldu.Cortez güzel diller araya girdi.Askerleri ikna etti büyük ödül vaad etti.Ancak hazinenin ne kadarı bölüşülmüştü ? Yalnızca beşte biri bölüşülmüş geri kalanı o odada yatıyordu.

Bir kaç ay sonra daha ciddi sorunlar ortaya çıkar.Cortez kıyıda bırakmış olduğu yüzbaşıdan,Narvaez adlı birinin komutasındaki bir filonun Vera Cruza yanaşmış olduğunu bildirdi.Bu Filoyu Corteze kızgın olan Vali Valesquez yollamıştı,Amacı Cortezi tutuklayıp Kübaya götürmekti.Cortez cok ilginç şeyler öğrenir Yüzbaşıdan.çok ilginç şeyler öğrendi.Narveaz'in 18 parça gemiden oluşan filosunda 900 asker vardı.Bunlardan 80 tanesi atlı,80 tanesi Tüfekli,150 si ise kundaklı yay kullanıyordu.Ayrıca bir kaç parçada ağır topları vardı.Cortezin karşısında kendi yurttaşlarından bir ordu vardı.Mexico kentine gelen bu ordy yeni dünyada savaşa sürülmüş en büyük ordu idi.

O zaman akıl almaz bir şey oldu ve o güne dej Cortezin başarılarını yalnızca talihine ,gözüpekliliğine  ve düşmanlarının  kötü silahlanmış yerliler olmasına yoranlar bu düşüncelerini değiştirmek zorunda kaldı.

Cortez Naervez Saldırmaya karar verdi ama nasıl ?

Yüzbaşılarından Pedro  Alvaradoyu  Mexico'yu işgal altından tutmak ve daha önce olduğu gibi şimdide en değerli rehine olan Montezuma'yı beklemek için bırakmayı göze aldı; onun yanınada  kuvvetlerinin üçte ikisibi bıraktı.Kendiside geriye kalan üçte bir ile ki bu 70 kişi idi,Narvaez'e karşı gitti.Başkent'e veda ederken Montezumaya kendisine ihanet eden vatandaşlarını nasıl cezalandırıcağını öyle ıyı anlattıki Montezuam çok korktu.Corteze güven vermeye çalıştı; Tahtarevanı ile sura kadar eşlik etti.

Bundan sonra Cortez,ordusundaki yerlilerle birlikte toplma 268 kişi ile Ovaya Tierra Callienteye indi.Alabildiğine yagmur yağıyor ve fırtına vardı.Cortez Narvaez'in Compolla'ya vardığını öğrenmişti,artık aralarında yanlız bir ırmak vardı.

Askerlik deneyimi hiçde az olmayan Narvaez akşamdan,Cortez'e karşı mevzi almak için  ırmak kıyısına inmişti.Hava korkunçtu ve adamları mırıldanıyordu.O gece Cortezin gelmeyeceğinde emin olan Narvaez,silahlarınında üstünlüğüne güvenerek şehre döndü.

Ama Cortez Irmağı geçti.Düşmanın nöbetçilerine baskın verdi.Bu gece 1520 yılının Pente cote yortusu gecesiydi.Cortez bir avuç kötü donanımlı askerle ve Espiritu Sanat naraları ile başta cortez olarak ordugaha girdiler 

Baskın başarı ile sonuçlandı.Yanlızca yangınlar ve bir kaç kez ateş açan topların  atesleri ile aydınlana gece savaşı ile ordugah ele geçirildi.Narvaez kendini bir tapınak kulesinin tepesinde savunuyordu.Bir mızrak gözünü çıkardı.O acı ile bağırıken Cortez zafer diye bağırıyordu.

Daha sonralaru,Cocuyo'ların,çok büyük bir tür ateş böceklerinin,Cortez'in haklı davasına yardım etmiş oldukarı,ansızın büyük sürüler halinde ortaya çıkarak savunanlarda,büyük bir ordunun yanar tüfek kaısını uyandırdıkları söylendir ! Ana zafe açıktan açığa Cortezindi.Yenilenlerin çoğu Corteze bağlılık yemini edince Cortezin eline büyük bir silah ve ateş gücü geçer.Meksika seferini artık güçlü bir ordu ile yürütecekti.

Ama , o zamana kadar Cortez'in küçük müfrezesinin o denli olağanüstü bir biçimde başarabildiklerini bu güçiü kıta beceremeyecekti............




No comments:

Post a Comment