Wednesday, October 10, 2018

TAGORE 1861-1941







Geleneksel Hint Kültürüyle Batılı modernizmin birleştiren ve bu nedenle '' Doğu ve Batı'nın arabulucusu '' olarak anılan  şair/düşünür  Rabindranath Tagore  7 Mayıs 1861 de doğdu.Çiftlik sahibi Hindu dini reformcusu Maharishi Debendranath Tagore ile Sarada Devi'nin 14.oğlu olarak Thakur soyadını taşıyan yazar Ingiliz egemenliğindeki Hindistan'ın başkenti Kalküta'da dünyaya geldi.17 yaşına bastığında Brighton'da bir okula kaydını yaptırdı.Ancak bir süre sonra eğitimini yarım bırakarak pahasına da olsa Hindistan'a döndü ve ilk müzikli oyununu yazdı.

1880'li yılların ortasından sonra yazdığı çok sayıda şiir kitabı,öykü ve oyunlarını birkaç gazetede yayımlayan Tagore tüm yapıtlarını  Bengal diliyle kaleme almış ve bir bölümünü kendisi Ingilizceye cevirmiştir.1901 yılında sahip oldukları Huzurun evi adlı çiftlik eviyle aynı adı taşıyan özel okulu,elli yıl sonra uluslararası devlet üniversitesi olarak kabul edilmiştir.Huzurun evi Tagore'un yönetimi altında Doğu ve Batı kültürleri arasında bir köprü görevi üstlenmiştir.

Düşünür yüzyılın başlarında Bengal dilindeki ilk gerçekçi psikolojik roman olma özelliği taşıyan ' Gözündeki kum' u yazdı.Tagore bundan sonradaki romanı ' Deniz Kazası '' oldu.Ikı romandada Hindu toplumunun aşka ve duygulara  düşman zorlayıcı unsurlarını inceledi.En önemli nesir yapıtı olan '' Gora '' da da ayrı tavrı sergileyen yazar siyasal ve dinsel alanda hoşgörüyü savundu.Kırkdokuz yaşında yayımladığı ilahiler adlı şiirleriyle 1913 Nobel Edebiyat ödülüne değer bulundu.Bu yapıt Tagore tarafından seslendirilmiş,şarkı biçimine dönüşen çoğunlukla melankoik 115 şiir kapsamaktadır.Şiirlerinde çoğunlukla Tanrı özlemi,sevgi,aşk ve doğa tasvirlerini tema edinen yazarın eserlerinde sembolizmin etkisi görünmekte ve bu eserle mistik bir bütünlük gözlenmektedir.Lirik ve felsefi yapıtları yirmi sekiz cildi kapsayan Bengal edebiyatının yenileyicisi Tagore,bu eserlerinden dolayı 1915 yıllarında sonra ülkesinde büyük saygı uyandırmıştır.

Izleyen yıllarda başta Amerika ve Avruanın çeşitli ülkeleri olmak üzere,milliyetçilik ve Batı kültürüyle Asya kültürünün kaynaşmasına yönelik konferanslar vererek hedeflerini anlatan Tagore,1915 yılında Ingiltere Kralı tarafından Sir asalet ünvanı aldı.Ancak Tagore,Amritsar Katliamı adıyla tarihe geçen olayı protesto etmek amacıyla bu unvanı dört yıl sonra iade etti.Bundan sonraki romanlarında ana temalarının yanı sıra bütün ırk ve sınıfların dayanışmasına yönelik görüşlerini dile getirirken,yapıtlarında bir taraftan insanın saygınlığını,diğer taraftan ise toplumun giderek teknikleşmesini ve totalitarizmi işledi.Insan düşman olan bu tür gelişmelere karşı açılan savaşlardan hemen hepsini hümanizm kazanıyordu.

Sanatın hemen her dalıyla ilgili olan Rabindranath Tagore,1930 lu yıllardan itibaren daha çok resim sanatına yoğunlaştı.Bu yıllarda aynı zamanda bestelerinin bir kısmı da kendisine ait olan şirr ve şarkı derlemelerini çıkardı.1940 yılına kadar yaptığı,çoğu fantastik masal yaratıklarını içeren yaklaşık iki bin tablosu topkı olgunluk dönemi edebi eserlerinde olduğu gibi ekspresyonizme dönmesinin kanıtı sayıldı.Son romanı ' Dört Bölüm'' de bir kez daha aşk konusuna yönelen yazar,giderek yükselen faşizm tehlike oluşturmaya başlamasının ve İkinci dünya savaşının çıkma ihtimalinin oluşmasıyl birlikte bir kez daha politik çalışmalara hız verdi.1941 de yazdığı '' Uygarlık Buhranı '' adlı denemesinde belirttiği gibi Nazi Almanyasının eleştirir

'' Bütün insanların ruhlarının tek hakimi sensin '' adlı şarkısı 1950 yılında Hindistan'ın ulusal marşı haline getirilen ve aynı zamanda Bangladeş Ulusal Marşının bestecisi olan Rabindranath Tagore 7 Agustos 1941 de Kalkütada ölür.

Bazı Dizeleri :

* Kendi Sabahları Tanrı'yı bile şaşırtır

* Silahları Tanrı yapmış kendine
   Silahları yenince kendi yeniliyor

* Yıldızlar ateşböceği sanılmaktan korkmazlar

* Yaşam,bize verilmiştir;biz onu vererek kazanırız

* Küçük çicek tomurcuklanınca bağırır '' Sevgili Dünya,solma,n'olursun

*Tanrı büyük krallıklardan bıkar,ama küçük çiçeklerden hiç bıkmaz 

* Yaprak,sevince çicek olur
   Çicek,tapınca yemiş olur

* Yapraklarını koparmakla güzelliğini toplayamazsınız çiceğin

* Tanrı insanların fenerlerini kendi büyük yıldızlarındanda çok sever

* Durmadan öleceğim- yaşamın tükenmeyeceğini öğreninceye kadar

* Yaşamın durgun suyunun kıpırdatır ölüm çeşmesini

* Insanlık tarihi,ezilen insanın yengisini sabırla bekliyor

No comments:

Post a Comment