Charlemagne Imparatorluğunun parçalanması üzerine 843 ve 870 yıllarında yapılan Verdun ve Mersen antlaşmalarıyle Flandre ' Charles le Chauve ' a bırakılmıştı.Fransa Krallığına bağlı bütün beyler gibi,Flandre beyleri de,egemenliği altında bulundukları ülkenin zayıf anlarını kollayıp bağımsızlıklarına kavuşmak için savaştılar.
Capet Hanedanı başa geçince,Fransa'yı yeniden birleştirmek amacıyla çalışmaya başladıkları zaman,en büyük direnmeyi Flandre'dan gördüler.Fransa Krallarıyla Flandre Kontlukları arasında yıllarca süren çetin savaşlar oldu.
Bu arada Flandre halkının toplumsal sınıflara ayrılmasıyla bunalım daha da artmıştı.Flandre'daki kumaş sanayiinin büyük ölçüde gelişmesi ve Bruges,Gand,Ypres,Cassel,Furnes ve başka şehirlerin büyümesi,halkı birbirleriyle uzlaşmaz sınıflara bölmüştü.Bunlar,büyük toprak sahipleri,orta burjuvalara ve işçi sınıflarıydı.
Kentleri dışında Köylüler soylulara para vererek ,özgürlüklerini satın alıyor ve yarıcı durumuna yükseliyorlardı.Flandre'ın kuzeybatısında özgür köylülerin sayısı durmadan artıyordu.Kentler geliştikçe ,köylülerden daha iyi yaşam koşullarına kavuşuyorlardı.Çünkü köylüler Kentlere besin ürünleri ve işlenecek hammaddeleri getiriyorlardı.
Bir süre sonra derebeylik düzeninin kalkması sonucu vergi toplayamadıklarından durumları sarsılan soylular eski haklarını yeniden elde etmek istediler.Köylüler,kazandıkları özgürlüklerini geri vermek niyetinde değildiler.Soylular için tek yol,Fransa Kralına yakınlaşmaktı.Köylülerle esnaf ise,Fransa'ya karşı yaptıkları savaşlrdan ötürü,Flandre kontluklarının yanında yer aldılar.
XIII yüzyılın sonlarına doğru Fransa Kralı Philippe Le Bel,ordusuyle Flandre2a girdi.Soylular ve zenginler bu durumu sevinçle karşıladılar.Esnaf ve köylülerse karşı koymaya başladılar.1280 de Flandre'ı işgal eden Fransız Ordusu,1302 yılında Courtrai savaşında,köylü ve esnaftan oluşan milis birliklerince bozguna uğratıldı .Fakat Kraliyet ordusu Mons -en Pevele 'de 1304 de yapılan savaşı kazandı.Yapılan Athis antlaşması köylülere çok ağır vergiler yüklüyordu.Savaşı,Fransa'yla birlikte,soylular ve zenginler kazanmıştı
Çok geçmeden Flandre'ın bir çok kesiminde direnmeler başgösterdi.Köylü ve esnaf ağır vergiler altında ezildikçe ,ayaklanmadan başka çıkar yol bulamamıştu.Sonunda Bruges şehri,genel ayaklanmanın bayrağını açtı.1323 yılında başlayan bu köylü ve esnaf ayaklanması 1328'e kadara sürdü.Köylüler bu ayaklanmalarda büyük yararlılıklar gösterdiler.Bruges,Cassel,Ypres köylü ve esnaftan Gand şehriyse soylu ve zenginlerden yanaydı.
Ayaklananlar,hem Fransa Krallığına hem de Papalığa karşı savaşmak zorunda kalmışlardı.Papa,ayaklanan köylü ve esnafı aforoz etmişti.Fransa Kralı ise varlıklıların ve soyluların korunmasu için askeri birlikler göndermiş,isyancıların bulunduğu bölgelerle bütün ticari bağların kesilmesini emretmişti.
Ayaklanmanın belli başlı önderleri ,köylü Nicolas Zannekin ve esnaf Jacob Peyt'ti.Peyt açıkca toplumsal nitelikte düşünceler ileri süren bir kişiydi.Egemen sınıflara şöyle sesleniyordu Peyt :
'' Yaşamınızı borçlu olduğunuz topluluğun,iyiliğinden çok,prenslerin sevgisini kazanmak için uğraşıyorsunuz ''
Peyt,Papa'nın aforozonun önemsenmemesi gerektiğini,papazların sözlerinin dinlenilmemesini,ancak Isa'nın yolundan gidilerek,onu gönülden sevip kutsallaştırmanın doğru olduğunu söylüyordu.Peyt,kalleşçe ele verilip Furnes'de öldürüldü.Papazlar,onu bir dinden sapmış kişi olarak gördüklerinden ateşte yakılmasını emrettiler.Halk,ölümünden sonra Peyt'i kutsallaştırdı.
Başlangıçta ayaklananlar parlak başarılar kazandılar.Hemen hemen tüm bölgeler onları destekliyordu.Soylular ve varlıklılar Paris'e kaçarak,IV Charles'a ve ondan sonra tahta geçen Philippe de Valois'ya ,toplum düzenini tehlikeye soktuklarını söyledikleri isyancılara karşı,silahlı bir eylemde bulunmaları konusunda türlü düzenler çeviriyorlardı.Bu sırada ,Flandre Kontluğunun başında,bulunan ve yumuşaj bir kişiliğe sahip Louis de Nevers,olan bitenlere seyirci kalıyordu.Philippe de Valois,Fransa Kralı olunca,1328'in haziran ayında,büyük bir orduyla Arras'tan geçip,Flandre üzerine yürüdü.Gand şehrinin verdiği askerlerin de yardımıyle,ayaklananları Cassel' de yenilgiye uğrattı.
Bu yenilgi sonunda 9binden fazla köylü ve esnaf savaş alanında can vermişti.Ayaklanan şehirler birer birer teslim olmuşlar fakat Fransız ve Flandre soylularının gazabından kurtulamamışlardu.Çocuklarla kadınlar bile öldürüldüler.Flandre köylü ve esnafının ayaklanması böylece bastırılmış,soylular ve varlıklılar,halka ağır vergiler yükleyen ve onları köleleştiren düzeni yeniden kurmuşlardı.
Fransa Kralı Philippe de Valois'nin Flandre'da kazandığı zafer,Ingilterenin hiç hoşuna gitmemişti.Çünkü,Flandre'dan yün alan ülkelerin başında Ingiltere geliyordu.Ingiltere Kralı III.Edward'ın Flandre üzerinde hak iddia etmesiyle başlayan savaşlar,aşağı yukarı yüz yıl sürdü ve tarihe de '' Yüz yıl savaşları '' adıyla geçti.Her iki ülke de birbirini izleyen yenilgiler ve zaferlerle bitkin düşmüştü.Haydutluk,kargaşılık her yanı sarmıştı.En güç durumda kalanlar da yine köylülerle esnaftı.
1356 yılı 19 eylülünde Poitiers'de Ingiliz ordusuyla savaşmakta olan Fransa Kralı II.Jean,beklenmedik,bir biçimde yenilmiş ve Gal Prensine tutsak düşmüştü.Onun Ingiltereye götürülmesiyle hoşnutsuzluklar açıkca ortaya vurulmaya ,soyluların sömürüsüne karşı direnme çabalarına girişilmeye başlandı.
Kralın tutsak olarak Ingiltereye götürüldüüğ tarihte,Etienne Marcel adında biri,Paris'teki '' Nehir yoluyla Ticaret Yapanlar '' örgütünce Esnaf Kahyası seçilmişti.Bu örgütün Paris'te büyük bir gücü vardı.Belediye Reisi olmayan bu şehirde,dolayısıyla Etienne Marcel,Parisin gerçek hakimi durumundaydı.Yüz yıl önce kurulmuş bir dokumevinin sahibi olan Etienne Marcel.Veliaht Charles'ın babasını kurtarmak için asker ve para toplamaya kalkışmasından yararlanma yolunu aradı.Veliaht 30.000 asker ve o zamanın parasıyla 5 milyon frank istiyordu.Bu amaçlat Etats Generaux'yu toplantıya çağırdı.En büyük yük,esnaf,tüccar ve işçinin sırtına yüklenecekti.Bu durumda Etienne Marcel yönetiminde Etats Generaux da egemenliği ele geçiren tüccar ve esnaf ,bazı şartlar ileri sürdü.Buna göre para ve asker Etienne Marcel başkanlığında toplanacak,ancak Maliye Etats Generaux'nun seçeceği bir kurul tarafından denetlenecekti.Veliaht Charles 'ın kabul ettiği bu şartlarla,iktidar Krallıktan Eyalet Meclislerine geçmiş oluyordu.
Ne varki,soylular ve din adamları buna karşı çıktılar.Etats Generaux üç ayrı meclisten oluşuyordu.Bunlardan birini soylular,ikincisini din adamlaru ve üçüncüsün de tüccar ,esnaf ve orta sınıf yani burjuvalar meydana getiriyordu.Çıkarlarının elden gittiğini gören ve egemenliği burjuvalara kaptırmak üzere olan soylular ve din adamları meclisi bu kara desteklemediler.
Burjuvazinin yenilmekte olduğunu gören Etienne Marcel 1358 yılının 22 şubatında silahlı adamlarını topladı.Üç bin kişiyle saraya yürüdü.Yolda Kral taraftarı bilinen bir avukatın linç edilmesinden sonra,Etienne Marcel,birkaç kişiyle birlikte Charles'ın yatak odasına girdi.Charles yanında iki mareşalı ile odaydı.Aralarında şiddetli bir tartışma başladı.Marcel'in adamları marelallerin üzerine atılarak,ikisinide öldürdüler.Ceserler pencereden atılırken,Etienne Marcel
'' Haşmetmeap,korkuya kapılmayınız.Böyle emredildi ve emrin yerine getirilmesi zorunluydu '' dedi.Sonra taraftarlarının giydiği kırmızı mavi başlığı kendi başından çıkarıp Veliahta giydirdi,onun şapkasınıda kendi başına geçirdi.
Etienne Marcel olup bitenleri anlatmak üzere,halk topluluklarının biriktiği Greve Alanına gitti.Halk,iki Mareşalin öldürülmesini onaylamıştı.Marcel yeniden Veliahtın yanına dönerek:
'' İki Mareşal halkın isteği üzerine öldürülmüştür.Siz de bu kararı olumlu karşılamalısınız dedi '' Bu arada bütün saray halkının Parislilerin giydiği kırmızı mavi başlıklardan yaptırmaları için iki top kumaş gönderdi.
Marcel bu sıralarda Compiegnede başlayan bir köylü ayaklanmasıyla da ilişki kurmuştu.Fransa için için kaynıyor,ayaklanmalar birbirini izliyordu artık.Vendee 'de serbest bırakılan köleler,yoksulluk içinde yüzen köylülerle birleşerek şatolara saldırmaya başladılar.Ayaklanma,Paris ve Amiens arasındaki bölgeye yayılmıştı.Parisin içinde de birbirleriyle boğazlaşan soylular ve burjuvalar yüzünden kan gövdeyi götürüyordu.Veliaht,kargaşılık nedeniyle Paris'ten kaçmıştı.Burjuvaların,Kralcıları,halkın soyluları ,soyluların ayaklana burjuvaları öldürdüğü Paris'te egemenliği Etienne Marcel ele geçirmişti.Veliaht Charles da boş durmuyor,kendine bağlı şehirleri dolaşarak para ve asker topluyordu.
Öte yandan '' Jacquerie'' adı verilen köylü ayaklanmasıda bütün şiddetiyle sürüp gidiyordu.Köylüler,soylulara karşı çok acımasızca davranıyor,yıllardır yoksulluk içinde yaşamanın hıncını onları öldürerek çıkarıyorlardı.Çok geçmeden soylularda derlenip toparlanmaya başladılar.Veliahttan da yardım gören soylular,karşı saldırıya geçerek,Meauc ve Clermont-Beauvoisis'de köylülerle iki savaş yaptılar.İyi silahlanmış köylülerin bu savaşta binlercesi öldü ve yenildiler.
Bu arada Veliaht Charles topladığı ordunun başında Paris'e giriyor ve Etienne Marcel,Tüccar ,esnaf be orta tabakadan oluşan burjuva sınıfıyla köylülerin çıkarlarını korumaya çalışan Esnaf Kahyası,Fransa da parlamentarizmi kurma çabasına girişen bu devrimci öldürülüyordu.
Parisin dışında da durum köylüler için olumsuz bir yönde gelişmekteydi.iki savaşta yenilen köylülere karşı,soylular korkunç bir toptan kıyıma giriştiler.Olaylara tanık olan bir tarihçi şöyle yazıyordu:
'' Krallığın can düşmanı olan Ingilizker bile,soyluların köylülere karşı davrandığı kadar acımazsıca davranamazdı ''
Silah bırakışması yapmak bahanesiyle Veliaht Charles tarafından Paris'e çağrılan köylü ayaklanmasının önderi Guillaume Calle,işkenceyle öldürüldü.Köylülerin Kralı olduğu söylenerek Calle'ın başına akkor haline getirilmiş bir taç giydirilmişti.Sonra da başı kesilerek öldürüldü.
Oise,Seine,Marne dolaylarındaki bütün köyler yakıldı.Bu köylerde yaşayan kadınlar ve çocuklar bile kılıçtan geçirildi.Böylece Etienne Marcel'in Paris te bir burjuva hareketi olarak başlattığı ve sonradan köylülerin de katıldığı ayaklanma bir kan seli içinde boğuldu.
Başlangıça bütün insanlar eşitti.Efendi ve köle ilişkileri zor kullanma ve baskı isteklerinden doğmuştur.Artık köleliliğin boyunduruğunu kırmak zamanı gelmiştir.Eğer halk toplulukları gerçekten istiyorlarsa,bu boyunduruktan kurtulabilirler.Toplum yaşayışı bir tarlaya benzer.Akıllı çiftçiler fena otları koparır,toprağı ve ekini bu yararsız bitkilerden kurtarırlar.O halde,Senyörler,avukatlar toplumun bütün gücünü emen fena otlardır.İşte bu nedenle bunlardan kurtulmak gerekir.Bu durum sağlanırsa tarlalarının ürünlerinden yalnız çiftçiler yararlanır ve mutlu bir hayat sürebilirler.Sonuç olarak,bütün insanlar özgürdürler..
1381 yılında Ingiltere'de ilk köylü ayaklanmasını düzenleyenlerden biri olan köy papazı John Ball,ayrıca şunu soruyordu :
'' Adem çift sürüp Havva yün eğirdiği zaman,Soylular neredeydi acaba ?? ''
1381 köylü ayaklanmasında Ingiliz köylüleri,kendilerinin soylulara ve din adamlarına karşı korunmalarını istiyorlardı.Köylülerin dileği,emeklerini diledikleri gibi kullanabilmek ve derebeyler için bedava çalışmalarına neden olan yükümlülüklerin ortadan kaldırılmasıydı.
Fransa ve Flandre köylü ayaklamalarında olduğu gibi,Ingiltere dede Güney deki kentlerin yoksul halkının çoğunluğu,köylülere yakınlık duyuyor ,varlıklılar ise ,soyluları tutuyorlardı.Londra da yaşayan işçiler ve esnaf,zenginlerden nefret ediyor,yerli işçi kullanmayan yabancı tüccarlara karşı da düşmanca duygular besliyorlardı.
Ayaklanma Ingiltere'nin güney ve doğu kesimlerinden Wat Tyle,Jack Straw,John Ball,John Littlewood ve Richard Walingford gibi önderlerin yönetiminde hızla yayılmıştı..Ayaklanan köylüler Londra'ya doğru yürümeye başladılar.Yol boyunca rastladıkları şehirlerin yoksul halkı,onlara yardım ediyordu.Londra'ya vardıklarında atelye işçileri ustalarını öldürmeye,bankerlerin,evlerini yağmalamaya ve yaklaşan köylülere kolaylık olması için,şehrin kapılarını denetimleri altınaalmaya başladılar.
11Haziran 1381 de ayaklana köylüler Londra'nın güneydoğusundaki Blackheath'e gelmişlerdi.John Ball burada bir konuşma yaptı ve halkı ayaklanmaya çağırdı.Yeterli ölçüde yiyecek olmadığından ayaklananların bir bölümü geri gönderildi.Köylüler ertesi gün Londra'nın kıyı mahallelerine varmışlardı.Genç Kral II.Richard,danışmanları,birtakım soylular ve Arşövek köylülere karşı direnemeyeceklerini anlayarak kaleye sığındılar.
Köylüler Londrayı kolayca ele geçirip acımasızca kıyımlara giriştiler.Lancaster Dükünün sarayına girdiklerinde değerli eşya ve altın yemek takımlarına el sürmediler.Saraydan değerli eşya ve altın çalmaya kalkışan bir köylü ateşe atılarak yakıldı.
Ayaklananlar '' Biz eşitliğin ve gerçeğin savunucularıyız,hırsız değiliz '' diyorlardı.
Şehirdeki bir çok devlet binasını yıkıp belgeleri yaktılar.Yüksek memurlardan halkın nefretini kazanmış olan bir bölümünüde öldürdüler.14 Haziran günü kaleye yürüyerek Karl II Charles'la görüşmek istediklerini ve Londranın doğusundaki Mile End'a gelmesini bildirdiler.Kral bu isteğe boyun eğdi.Kalenin kapıları açılır açılmaz içeriye saldıran köylüler Kralın danışmanlarını dövmeye başladılaır.Bu arada Arşövek Sudbury ile Hazine Nazırınıda öldürdüler.
Bunlara rağmen II.Richard köylülerin kendisiyle görüşmek istediği Mile end e geldi.Köylü temsilcileri burada halkın şikayetlerini Krala açıkladılar ve Köylüler eşit,özgür olmasını ,ayaklanma sırasında işlenen suçların bağışlanmasını istediler.Kral,danışmanlarıyla görüştükten sonra köylülerin isteklerini yerine getireceğini ve bunu yazılı bir belge ile ilan edeceğini söyledi.Ancak,Kral II.Richardın da bazı şartları vardı.Ayaklanan köylülerin çoğu hasat için Londradan ayrılarak köylerine dönecek,halka özgürlük veren kararnamenin yazılmasına kadar şehirde silahlı ufak bir birlik kalacaktı.
Köylü önderleri bu şartları büyük bir saflık içinde kabul ettiler.Köylülerin çoğu Kralın sözüne inanarak yerlerine döndüler.Kralın imzaladığı belgede şunlar yazılıydı.
' Bu belgede imzası bulunan ben,Ingiltere,Fransa ve Irlanda Kralı Richard bu Kararnemeyi duyacak tüm uyruklarıma selamımı gönderir ve şunu bildiririm:
Kendi isteğimizle bütün uyruğumuzu ve başka bağımsız kimseleri özgür ilan ediyoruz.Onları her türlü kötülükten kurtarıyor ve işledikleri tüm suç ve cürümleri bağışlıyoruzz....''
Köylülerin çoğunluğu Londradan ayrılınca soylular karşı harekete geçmeye karar verdiler.Kralıda kendi yanlarına çeken soylular,şehirde kalan köylülere ve onların önderlerine karşı kanlı bir oyun düzenlediler..17 Haziran 1381 de köylü önderlerden Wat Tyler küçük bir toplulukla Smithfield Marlte de Kralla konuşmak istedi.II.Richard yanında soylular,şövalyeler ve varlıklılar olduğu halde görüşmeye geldi.Tyler köylüleri özgürlüğe kavuşturucak olan kararnamenin bir an evvel yürürlüğe girmesini istiyordu.Bu sırada Şövalyelerden biri kılıcıyla Tyleri atından yere düşürdü.Öbür şövalyelerde saldırarark Köylü liderin, öldürdüşer.Tylerin yanındaki adamaları önce direnmek isteselerde Kralın :
'' Gerçek önderiniz Tyler değiş benim.Sizlere vaat ettiğim,özgürlükleri vereceğim '' şeklinde konuşması üzerine çarpışmaktan vazgeçtiler.
Ne var ki,köylülere vaat edilen özgürlüklerin hiçbiri verilmedi.Üstelik ayaklanmanın önderlerinden Jack Straw ve John Ball birer birer yakalanıp öldürüldüler.Ayaklanmaya katılan köylülerde cezalandırıldılar.
Durumunu güçlendiren Kral artk köylülere karşı şöyle konuşmaktan bir sakınca görmüyordu:
'' Köleydiniz,köle olarak kalacaksınız ! Fakat şimdiye kadar oldubiçimde değil,çok daha kötü şartlar altında yaşayacaksıznı ''
Köylü ayaklanmaları,Flandre,Fransa ve Ingiltere sınırlarından dışarı da taştılar.Çünkü bütün Avrupa da köylüler aynı durumdaydılar.Soyluların ve derebeylerin baskısı altında eziliyor,köle olarak boğaz tokluğuna çalıştırılıyorlardı.
Ayaklanmalar önce on beşinci yüzyılın başlarında Çek ve Slovakya bölgesine sıçradı.Alman kontrolunden kurtulmak ve soylulardan bir takım özgürlükler koparmak gibi isteklerin dışında,dini etkenlerin de rol oynadığı nedenlerle Jean Hus'un yaydığı düşüncelerin ışığında ayaklandılar.Milliyetçi,dini ve toplumsal nitelik taşıyan bu köylü hareketi önceleri başarı kazandıysada sonunda yenilgiyle bitti.Jean Huss 6 Haziran 1415 te Constance da ateşe atılarak yakıldı.Ayaklanma bir süre daha devam ettiyse de 1433 de yenilgiyle sonuçlandı.
1525 yılında da Almanya da Thomas Münzer'in önderliğinde başlayan köylü ayaklanması,1536da bastırılmıştı.Thomas Münzer:
'' Beyler ve Efendiler daima hakli istekler ileri süren yoksul insanların ilgisini ve umudunu hep öteki dünyada gerçekleşecek eşitliğe cevirmişler,onun saf inancından kendisini boyunduruk altında tutmak için yararlanmışlardır.Oysa,Tanrının Saltanatı bu dünyada kurulucak,hak ve eşitlik umudu gerçekleşecektir.Ne bu dünyada cin ve şeytan vardır,ne de öbüründe cennet ve cehennem.....! '' diyen yoksuların ve köylülerin önderi,16 Mayos 1525 yılında Thüringen şehrinde,başı koparılarak öldürüldü.Onun izinden yürüyenler,ayaklanmayı 1536 ya kadar sürdürdülerse de ,yenilmekten ve öldürülmekten kurtulamadılar.
Avrupayı baştan aşağı saran bu köylü ve esnaf ayaklanmaları,dinsel etkilerin de ufak,çağta rol oynamasına rağmen tek amaçla birleşiyordu: Soyluların köleliğinden ve sömürüsünden kurtulup özgürlüğe kavuşmak..... Ve hepsi de şaşılcak bir biçimde birbirlerine benziyorlardı.Önceleri büyük başarılar kazanıyorlar,sonunda yenilip önderlerinin öldürülmesi ve kendilerinin toptan kıyıma uğramalarıyle,yeniden eski kötü yaşantılarına boyun eğmek zorunda kalıyorlardı.
O çağlarda yaşamış bir Çek yurtseveri,yanlız ülkesinin köylülerinin değil bütün Avrupa köylülerinin ayaklanmaları sonucu başlarına geleni şu cümlelerle anlatıyordu.
'' Köylüler,yenildikleri her yerde sopayla değil,akreplerle cezalandırıldılar ''
No comments:
Post a Comment