Tuesday, October 9, 2018

IBNI HALDUN 1332-1406





Arapça'dan Latince'ye eserlerin çevrilmesi hareketi zayıfladığı için,Ibn Haldun'un düşünceleri Avrupa'ya  oldukça geç XIX yüzyıl ortalarında girdi.Fırtınalı hayatını umumi tarihine ek olarak yazdığı kısımdan öğreniyoruz.1332 yılında Tunus'ta doğan Ibn Haldun,Hadramut'tab Ispanya'ya göçmüş çok eski bir aileden geliyordu.XII.yy da Ispanyanın III Ferdinand tarafından zaptından sonra Ibn Haldun'un ailesi Tunus'a sığındı ve düşünür Kuzey  Afrikanın bu önemli şehrinde doğdu.

Ibn Haldun,Ebu Abdullah M.el Ansari'den ders aldı.Erkenden bilginlerin meclisine girdi.Bir seyahatte Fas emiri Ebu Inan'ın veziri oldu.Kendisini kıskanan memurların iftiraları yüzünden hapsedildi.Bu emirin ölümünden sonra yerine geçen onu serbest bıraktı ve genel yazmanlık yaptı.Fakat buda uzun sürmedi ve kabilelerin  isyanı üzerine emir,iktidarı kaybetti.Memleketin siyasal hayatından rahatsız olan Ibn Haldun Endülüs'e gitmek için izin aldı.Granada Ispanya'da Islam devletinin son sığınaydı.Tarihçi İbn el Hatib orada vezirdi.Ibn Haldun orada tarihi çalışmaları için en elverişli ortamı buldu.Abdullah onu Kastılya kralına elçi olarak gönderdi.Ibni Haldun ile Ibni Hatib arasında içten rekabet İbni Haldun'u Granada'dan ayrılmaya ve Becaye emiri Ebu Abdullah'ın devletini kabule mecbur etti.Bir memlekette vezir oldu.Becaye ile Konstantiniyye arasındaki gerginliklerin halli ile uğraştı ve siyasi hayatın devamlı huzursuzluğu onu yeniden memleketi bırakmaya  ve Telemsan'da  bilimsel çalışmaları için yerleşmeye zorladı.

Tunus'ta Beni Hafs,Cezayir'de Beni Abd el Vaad,Fas'ta  Beni Merini Hanedanları vardı.Fakat gerçekte her şehirde ayrı bir hükümet olup sahra da hiç bir güce bağlı değildi.Hanedanlar arasında savaş,şehirlerin güvensizliği,kervanlar ve köylerin kabileler tarafından yağma edilmesi onları istikrarlı bir hayatta bırakmıyordu.Ibni Haldun,Kuzey Afrika'dan umutsuzluğa kapıldı ve Endülüs'e dönmek istedi.Fakat Granada emirinin iyi karşılamasına rağmen onun hakkında '' Ebu Hamu'nun casusudur '' şeklinde yapılan dedikodular onu yeniden Ebu Hamu'yu aramaya mecbur etti.Kırkyedi yaşındaydı ve devamlı okumaları  ve siyasi tecrübeleri ile büyük bir bilgi biriktirmişti.Bundan sonra siyasi hayatı bırakmaya ve kendi deyimiyle 'yeni bir bilim' i yazmaya karar verdi.Bu suretle Umumi Tarihi'nn başı olan 'Mukkadime'yi yazdı ve onu kütüphanesinde tamamlamak için Tunus'a döndü.Tunus Sultanı bu önemli eseri yazılmasıyla çok ilgilendi.Eserini Sultana ithaf etti ve yazma nüshayı kütüphaneye verdi.Mukkadime önce Paris'te Etienne Marc Quatremere tarafından,Kahirede Mustafa Fethi tarafından bastırıldı.İlk çeviriler Türkiye'de Pirizade Cevdet Paşa tarafından yapıldı.18yya kadar batı bu filozofu tanımıyordu.XIX yüzyıl başında Sylvestre  de Sacy onun önemini gördü.Garcin de Tassy,Ibn Haldun'un eserinden bir kaç bölümünü çevirdi.Etienne Marc Quatremere eseri '' Prologemenes '' adıyla yayınlamıştı.Özel halinde Fransızcaya çevirdi,fakat bitiremedi.İlk defa tam çevirisini Baron de Slane yaptı.O zamandan beri Batı ülkelerinde Ibn Haldun'dan çok bahsedilmektedir.Eserin tamamlanmasından sonra Ibn Haldun Hacca gitti.Dönüşünde hayranlıkla karşılandığı Mısır'a yerleşti.El Ezherde ders verdi ve kadıların kadısı oldu.Bazı hoşnutsuzluklara rağmen hukuki reformlar yaptı ve lüçük bir aralıktan sonra yeniden aynı işe tayin edilerek ölümüne kadar kaldı.Timurlenk Beyazıd'ı yendikten sonra Mısır'a yönelmişti.Melik Nasır tehlikeyi atlatmak için Ibn Haldun'u Şam'a elçi olarak gönderdi.Gerçekten bu görev Mısır'ı istiladan kurtardı.Ibni Haldun 19 Mart 1406 tarihinde,bölgenin Maliki kadısı seçildikten  yaklaşık bir ay sonra kahire de öldü..

No comments:

Post a Comment