Thursday, October 4, 2018

MONTESQUIEU 1689 - 1755




Kısaca Montesquieu olarak anılan Charles Louis de Secondat Monstquieu bir asker olan Jacques de Secondat ve Marie Francoise  de Pesnel'in oğlu olarak 16 şubat 1689 tarihinde Bordeaux şehrinde doğdu.1696 yılında annesi öldükten sonra iki kuzeniyle birlikte Oratorian okuluna giderek klasik eğitim aldı.1705 yılında doğduğu şehre döndü ve amcasının hukuk bürosunda avukat olarak çalışmaya başladı.Amcası ileride onu soyluluk unvanını ve mirasını bırakacaktır.1709 yılında Paris'e taşındı.,ancak 1713 yılından babasının ölmesi üzerine tekrar Bordeaux'ya  geri dönüp ailesi ile ilgilenmeye başladı.1715te Mrs Jeanne Lartigue ile evlendi ve ertesi yılda Amcasının ölümü üzerine ,Montesquieu Baronu oldu.1721 de ' Acem mektuplarını ' yayınladı.1728 de  Fransız Akademisine seçildi ve o dönemde  Osmanlı Imparatorluğu topraklaru,Macaristan,Italya,Almanya ve Ingiltereye seyahatler yaptı.1730 da Londra'da Kraliyet Derneğinin üyesi oldu.1748 de en ünlü yapıtı Kanunların Ruhu adlı kitabını yayınladı .Bu kitap ölümüne kadar yirmi iki baskı yaptı.Montesqieu 10 Şubat 1755 de doğduğu şehir de Bordeaux da hayata gözlerini yumdu.

Montesquieu asıl olarak '' Kuvvetler ayrımı '' esasını ortaya atmıştır.Yirmi yıldan fazla bir süre üzerinde çalıştığı '' Kanunların ruhu ''  adlı kitabında yasama,yürütme ve yargıyı birbirlrinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.Bir siyaset sosyolojisi geliştiren  Montesquieu esas ününü toplum,hukuku ve yönetim  tarzı konusunda  gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır.Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve ampirist bir yaklaşım benimseyen filozof,olguları kaydetmek yerine anlamayı,görüngüleri konu alan karşılastırmalı bir soruşturmayı,tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmayı itmiştir.Siyaset konusuna ,bir tarih filozofu olarak yaklaşan Montesquieu ,farklı politik toplumlaraki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere; örneğin halkın karakterine,ekonomik koşullara ,iklime vs.göreceli olduğunu söylemiştir.O işte bütün bu temel koşullara ' kanunlaru ruhu ' adını vermiştir.Montesquieu bu bağlamda üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke,iklim ve topraktan söz etmiştir.Buna göre,despotizm büyük devletlere,sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır.Britanya örneğinde olduğu gibi,ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü,orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi monarşidir..söz konusu yönetim şan ve şerefe dayanır.Buna karşın ,soğuk iklimlere ve küçük devletlee uygun düşen yönetim biçimi,demokrasidir.;demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu,Tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı  prensibini ortaya atmıştır.Montesquieu yasaların ve geleneklern '' sonsuz çeşitliliği'ni dikkate alırken,genellikleri içinde değerlendirmek amacıyla tiplere ayırırken,bunları birbirine bağlayan gerekli ilişkileri araştırırken büyük olasılıkla felsefei idealiteyi ve soyutlamayı bırakarak ayağını oldulr gerçekliğinin  sağlam zeminine basmıştır.

Montesquieu aynı zamanda bir sosyolog olarak  da kabul edilir.Tartışma büyük olasılıkla Montesquieu'nün hangi tip sosyolojiye angake olduğu konusunda yoğunlaşmaktadır.Bir yanda E.Cassirer ya da R.Aron gibi  Montesquieu'yü kapsamlı bir sosyolojinin öncüsü gibi görenler vardıki bu kategori içinde yer alanlar yönetm tipolojisini ( üç yönetim biçiminin - Cumhuriyet,Monarşi,Despotizm- her birini anlamlı bir birlik haline getiren doğal ikiliği ) webervari bir ideal tip anlayışına indirgerler.

Öte yanda Auguste Comte  ve Durkheim'la birlikte Montesquieu'yü nedensel ilişkiler arayışı içinde olan açıklamalı bir sosyolojinin öncüsü gibi görenler vardır;ama bu onu iklim teorisiyle birlikte indirgeyeci ve doğalcı bir determinizme teslim olmakla suçlamaktır.Althusser gibi filozoflar Hegel'den sonra,Montesquieu'nün  de sosyla bütünlüğü ( ikliminden dine kadar,bir toplumda etkin olan tüm faktörler küreselleştirici genel anlayışı sayesinde ) keşfetmesinin ve bunun sağladığı tarih felsefesinin üstünde dururaaö yeni bir tartışma başlatmıştır.Bu dinamik vizyonu ideal tip yorumunun ön plana çıkardığı sosyal statikle karşıtlaştırıyordu.Bu durumda büyük olasılıkla bir karara varmak gerekiyordu : bu tarihsel dinamiği tüm faktörleri  birbirine bağlayan  anlamsal bir bütünlüğünün dinamiği olarak mı anlamak gerekirdi,yoksa bunlardan biri son tahlilde bile belirleyici olabilir miydi Althusser böylelikle yönetimin doğası ilkesini,ekonomisinin siyaseti belirlemesinin bir öncelemesini görüyordu.

No comments:

Post a Comment