Tuesday, October 2, 2018

CEM SULTAN IN HİKAYESI





Istanbul'u alarak yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet,1481 yılının 3 .Mayıs günü öldüğünde  geride iki şehzade  bırakmıştır.Beyazit ve Cem

Şehzade Beyazit 34,Cem Sultan ise 22 yaşındadır ve geleneğe göre büyük oğlun Osmanlı tahtına  çıkması  gerekmektedir.Oysa Şehzade Beyazıt,dünya ve devlet işlerinden çok din ve ahret sorunlarıyla uğraşan ,bu yüzden de ileride ' Sofu ' ve ' Veli ' lakaplarıyla anılacak biri.Babası Fatih Sultan Mehmet'le  aralarında en küçük benzerlik  yoktu,Yumuşak başlı,derviş yaradılışlı bir şehzade idi.

Cem Sultan babasının tipik bir örneğidir.Yaşının küçüklüğüne rağmen sert,otoriter ve saltanat tutkusuyla yanıp tutuşan bir şehzade idi.Üstelik Fatih vasiyetnamesinde,Cem Sultan dan uzun uzadıya söz edip one verdiği önemi  '' Varis -i -mülk -i Süleymani,nur-ı Hadeka-i Sultani ....''  cümlesiyle belirtmiş,öldükten sonra yerine kimin geçmesi gerektiğini göstermiştir.

Fakat Fatih'in ünlü '' Kanunnamesi'nde birde şu madde vardır:

'' Her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola,karındaşları nizam-ı alem için katletmek münasiptir.Ekser-i ulema dahi tecviz etmiştir.Anınla amil olanlar...'' Yanikim Osmanlı Tahtına otururs,Imparatorluğun çıkarları uğruna erkek kardeşlerini öldürücekti.Fatih Sultan Mehmet,sebepsiz yere bu kanunu yürürlüğe koymamıştır.Yıldırım Beyazıt'ın Timur karşısında yenilmesinden sonra,şehzadelerin taht uğruna nasıl imparatorluğu kana boyadıklarını ve ülkeyi bir kargaşannın içine sürüklediklerini biliyordu.Bu durumun bir kere daha tekrarlanmaması için,Osmanlı tahtı üzerinde söz sahibi olacak şehzadelerin ortadan kaldırılmasını uygun bulmuştu.

Şehzade Beyazıd tahta oturursa,Fatih'in Kanunnamesi gereğince Cem Sultan öldürülücekti.Belki de yumuşak başlı Sofu Beyazıt,babasının koyduğu bu kuralı dikkate almayacak,kardeşi Cem'e yaşam hakkı tanıyacaktı.Bu konuda,Beyazıt lehine bazı belirtiler ve olaylarda vardır.Ama Cem Sultan,daha Osmanlı tahtı boşken,Ağabeyi Beyazıt'in nasıl davranacağını nereden bilerbilirdi ki ? Üstelik bu tutkulu ve üstün  yetenekli Şehzade,tahtı kolay kolay bırakmak niyetinde değildir.Fatih'in bu gözde şehzadesi,Padişahlığı  ağabeyinden çok kendisinen layık görmektedir.

İşte bu ve buna benzer duyguların etkisindeki Cem Sultan,dizginleyemediği tutkuların tutsağı olarak kötü alın yazısını biraz da kendi hazırlamış oldu.

Sadrazam Karamani Mehmet Paşa,Fatih öldüğünde bunu bir süre saklamaya çalıştı.Amasya'daki Beyazıt'la Konya daki Cem Sultan'a birer haberci göndermiş,her iki şehzadeyi Istanbul'a çağırmıştı.Mehmet Paşa,Fatih'in vasiyetnamesinin de etkisiyle Osmanlı tahtında Cem Sultan'ı görmek istiyordu.Sultan Cem'in ağabeyi Beyazıt'tan  önce payitahta gelip tahta oturacağını umuyordu.Ama olaylar Sadrazam Karamani Mehmet Paşa'nın istediği yönde gelişmedi,Devlet yönetiminde söz sahibi oland devşirmeler,Cem Sultan'a giden haberciyi yolda pusuya düşürüp öldürttüler.Bu nedenle Cem Sultan,babasının öldüğünü iş işten geçtikten sonra öğrenebildi.Sadrazam Mehmet Paşa'nın  Fatih'in ölümünü gizlemek için aldığı tüm tedbirler boşa gitmişti.Bu büyük hükümdarın gözlerini  kapamasından 12 saat sonra,devşirmelerin çabalarıyla Fatih Sulatn Mehmet'in ölümü  tüm Istanbul'a duyurulmuştu.Yeniçerileri kışkırtan devşirme Ishak Paşa duruma hakim olarak,Türk kökenli Karamani Mehmet Paşa'yo öldürtmüştü.

Ishak Paşa,Şehzade Beyazıt Amasya'dan gelinceye kadar,onun oğlu Korkut'u saltanat naibi ilan etmişti.Çeşitli uluslardan toplanarak eğitilen ve yönetiminde önemli köşe başlarını ellerinde tutan devşirmeler,Şehzade Beyazıt'in tahta geçmesini istiyorlardı.Bu yumuşak başlı,aşırı dindar Şehzadenin padişahlığında diledikleri gibi davranıp egemenliklerini sürdürebileceklerdi.

Şehzade Beyazit babasının ölümünden on sekiz gün sonra,21 Mayıs ta Istanbul'a gelmiş ve tahta çıkmıştı.Bu arada yeniçerilere  'yanlızca devşirmelerin iktidara getirileceği '' konusunda bir de söz vermişti.Türk kanı taşımayan yeniçerilerin,kendileri gibi Türk Kanı taşımayan devşime devlet adamlarının iş başına getirilmelerini istemeleri acı olduğu ölçüde ilgi çekicidir.

Cem Sultan,ağabeyi Beyazıt'in padişah olduğunu öğrenince  28 Mayıs 1481 de Bursa'ya girdi.Şehrin önünde  Ayas Paşa,iki bin yeniçeriyle Cem Sultan'ın Bursaya girmesini önlemek istemişse de yenilmiş tutsak edilmiştir.Cem Sultan'ın Defterdarı  ve Nedimi Haydar Bey tarafından yazıldığı sanılan '' Vakı'at ı Sultan Cem '' de bu savaş şöyle anlatılır:

'' ... gece yarısı,İnegö'den bin kadar ademile yürütüb güneş doğarken  Bursa'ya vardı.Kaplıca bayırlarında ve bağlarında Istanbul'dan Bursa'yı korumak için gönderilen iki bin yeniçeriyle Ayas Paşa'yı Butanye'den ( Mudanya ) gelürken karşı koyub şehre komadı.Bozuldular.Ayas Paşa'yı ve Sekbanbaşını ve yeniçerileri tutdı.Bu iki bin yeniçeriden beş on kişiden fazla kurtulan olmadı .Lakin Muharevede iki taraftan çok adam ziyan olduki,anın hesabı yok.Sonunda bu tutulan halkın hepsi af idup azad eyled, ve bir nice gün Bursa'da duruldu....''

Ayas Paşa'nın Cem Sultan'ın kuvvetlerine yenilip tutsak düşmesi,Istanbul'da  büyük korku yaratmıştı.Padişah II.Beyazıd kendi yönettiği  yirmi bin kişilik bir ordunun başında  Bursaya yürüdü.Bu sırada Cem Sultan  Bursa'da kendi adına hutbe okutup para bastırmış,yani padişahlığını ilan etmişti.İki ordu 20 haziranda Yenişehir önlerinde karşılaştılar.Cem Sultan'ın ordusunda ancak 3-4 bin kişi vardı.Kuvvetler arasındaki dengesizlik yetmiyormuş gibi,Cem Sultan'ın lalası Astinoğlu Yakup Bey emrindeki kuvvetlerle birlikte,savaşın en kızgın döneminde karşı tarafa geçti.Devşirme Sadrazam Ishak Paşa,daha önce yüz bin  akçayla Anadolu Beylerbeyliğini vereceği sözü vererek Yakup Paşayı kandırmıştı.Cem Sultan için kaçmaktan başka çıkar yol kalmamıştı.Kendisine bağlı küçük bir birlikte,günlerce at koşturarak 25 Haziranda Konyaya vardı.Fakat Beyaztin ordusu arkasından Konya'ya doğru geliyordu.Bu şehirde üç gün kaldıktan sonra halkın göz yaşları arasında ,ailesi ve kendisine bağlı kalanlarla birlikte,Mısır'a gitmek  üzere 28 haziran da yola çıktı.'' Vakı'at-ı Sultan Cem 'in deyişiyle 

''' Konya'nın ve sair Karaman memleketi halkının feryat ve figanın,ağlaşmaların gören kıyamet kopdı sanurdı.Adamlarından bozgundan kurtulanlar bir taraftan acele ile yakınlarını toplamakla meşgul olurlar iken ancak kır kader adem ile yola çıkıldı.Amma günden güne yetişmeye başladılar.Birer ikişer gelüb erişirler idi.Amma Bulgar dağının Üveys bey kavminden bazı edepsizler gicede ve gündüzde çok şirretlik itdiler.Amma bazısına bir şeyler virmekle,bazısını avutarak ' Bu yaz bu yaylaklarda yaylarız.Şam'a gitmeziz '' dimekle gurur virüp ikinci gün Cemaziyeelevvelin on birinci salı günü ( 19 Temmuz ) Tarsus sahrasına varıldı....'''

Bu adamlar padişah tarafından ödüllendirilecekleri umuduyle,yaptıkları marifeti Sultan Beyazıt'e anlatmaktan da çekinmediler.Fakat umduklarının tam tersi oldu.Kendisine takılan Veli lakabına gerçekten uyan bir yaradılışta olan Beyazıt onlara şöyle demişti:

'' Halka gereken saltanat kime nasip olursa ona itaat etmektedir.Devlet Büyüklerine kılıç çekmek büyük suçtur! Siz kim oluyorsunuz da Cem' e saldırıyorsunuz ? Sonra da bu alçaklığımıza karşı ihsan istemeye geliyorsunuz ' '''

Padişaha yaranacaklarını ,onun övgüsünü kazanıp para koparacaklarını sananlar,bu davranışlarını hayatlarıyla ödediler !

26 Eylülde Sultan Cem Kahire'ye varmış,parlak törenlerle karşılanmıştı.Sultan Kaytbay,Cem'i sarayında kabul ederek kucaklarmış :
'' Sen benim oğlumsun,gam çekme '' demişti.
Gördüğü bu yakınlıktan cesaret alan Cem Sultan,Katbay'ı ağabeysi II Beyazıt'a karşı kışkırtıyor,bazı Anadolu beyleriyle birlikte Istanbul'a yürümeye zorluyordu.Bunda başarı kazanamayınca Hacca gitti.Hac dönüşü  yine Mısır daydı..Sözü burada gene Vakı'at ı  Sultan Cem'e bırakalım

'' ...... bu aralıkta defalarca Karamanoğlu Kasım bey'den ve Engürü ( Ankara ) Bey'i Mehmed Bey'den  adem adem üzere gelüp Rum memleketine ( Anadoluya ) saltanat sevdasına tahrik itdüler......Arada çok çekişme olunca Kaytbay icazet virdi: Bir kişi kendü isteğüyle gelüb,hac idüp yine gitmek isterse biz ne tutalım ? ''' diyüp selameledi....

Kaybay'dan büyük ölçüde para yardımı gören Cem Sultan,karısını,çocuklarını ve annesini Mısır'da bırakarak Anadolu'ya yöneldi.Karamanoğlu Kasım Bey'le Ankara Bey'i Mehmet Bey,Cem Sultan'ı Halep'te karşıladılar ve 14 Mayıs 1482 de Adana 'ya vardılar.Cem sultan,oradan daha ileriye gidip Konya Ereğli'sine vardığında ,kardeş kavgasına son vermek isteyen II Beyazdo gönderdiği elçilerle saltanat davasından vazgeçerse yılda bir milyon akçe ödenek vereceğini bildirdi.Ayrıca Cem Sultan'ın Kudüste oturmasını şart koşuyordu.Fakat Cem Imparatorluğun ikiye bölünmesini,Anadolu'nun kendisine verilmesini istiyordu.Beyazid bu teklifi şu sözlerle kabul etmedi.

'' Anadolu öylesine başı örtülü ve namuslu bir gelindirki,iki damadın saltanatına dayanamaz ve ortaklaşa kullanılma kahrını çekemez '''

Cem Sultan bundan sonra,sırasıyla Konya ve Ankaraya saldırdı.Her ikisinde de başarısızlığa uğradığından,Karamanoğlu Kasım Bey'le birlikte Antalyaya doğru kaçmaya başladı.Hiç olmazsa şimdilik saltanat davasından vazgeçmiş,Mısır'a dönebilmek için çareler aramaya başlamıştı.Bu arada,savaş alanlarında birbirlerini yok etmeye çalışan iki kardeş mektuplaşıyor,yazdıkları şiirlerle karşılıklı sitem ediyorlardı.

Cem Sultan'ın çevresindekiler,özellikle Kasım bey onu Rodos'a gitmeye kandırdılar.Buradan rahatça Mısır'a  ya da Rumeliye geçebilirdi.Cem Sultan bu öğütlere uymakla hayatının en büyük hatasını işledi ve ancak öldükten sonra dönebileceği  yurt topraklarından ayrılma kararını verdi.Cem Sultan,Doğan ve Süleyman adlı elçilerini Rodos'a göndererek,Rodos Şövalyelerinin Reisi Pierre d'Aubusson'dan gemi istedi.Haçlı şövalyeleri Cem Sultan'ın bu isteğini sevinçle karşılamışlardı.Müslümanlığın bu en koyu ve amansız düşmanları,Cem Sultan'ı ele geçirmekle,onu Osmanlı Imparatorluğuna karşı bir silah olarak kullanmak düşüncesindeydiler.

Pierre d'Aubusson,12 Temmuz 1482 tarihli bir mektup yollar ve Cem'i davet eder.Cem Sultan Rodos adasında 34 gün kaldı.Şövalyeler,Sultan II Beyazıdın bir saldırısından korktukları için onu Fransaya göndermeyi uygun buldular.1 Eylül de Cam yanındaki adamları ve satın aldığı yirmi Müslüman tutsakla birlikte yola çıkarıldı.Uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra 17 Ekim 1482 de Nice şehrinde karaya ayak basmışlardı.Cem Sultan'ın amacı,buradan Macaristan'a geçmek ve toplayacağı orduyla kardeşi  Beyaztın üzerine yürümekti.Fakat onnu dört ay Nice şehrinde oyaladılar.İlk önceleri bu şehirdeki tatlı hayat Cem Sultan'ın da hoşuna gitmişti.

Kaleden Kaleye kuleden kuleye  götürülen Cem Sultan,Fransa'da tam 6 yıl 3 y ve 26 gün tutsak hayatı yaşadı.En yakın adamlarını bile yanından uzaklaştırdılar.Bütün Avrupa Kralları,hatta Mısır Sultanı Kaytbay bile bu sırada Cem Sultan'ı ele geçirmek derdindeydi.Gösterişli törenlerin,parlak ziyaretlerin yaldızı arkasında Cem,değerli bir tutsak II Beyazıt'a karşı kullanılmak istenen bir silahtı.

Papa VIII .Innocentus Kaytbay'ın bir milyon duka altın teklif etmensine rağmen,Cem Sultan'ı Rodos Şövalyelerinin ve Fransa kralının elinden dini otoritesine dayanarak aldı.Rodos ve Fransa'dan sonra talihsiz şehzadenin tutsaklık hayatında üçüncü dönem başlıyordu..1489  yılının 13 martında Cem Sultan Roma'ya vardı.Ertesi gün Papa'nın huzuruna çıkarılacaktı.Şehzadeye dedilerki:
'' Bütün Ülkelerin kralları buraya geldiklerinde bir adet vardır;Papa'nın ayağını öperler,Yanlız Alaman Kralı dizini öper.Şimdi sizler de,yol budur ki,ayağını öpesiniz.Hiç öpmezse dizini öpmeniz uygun olur.....''
Bu sözler Cem Sultan'ı yüreğinden yaralamıştı.Hristiyanlık,onun kişiliğinde,Bizans imparatorluğunu  yok eden babası ,Fatih Sultan Mehmet'ten oğluna Papa'nın ayağını öptürerek intikam alacaktı:
Cem Sultan :
'' Bunlar ki Papanın ayağını öperler,ya gayri beyleriniz birbirleriyle buluştuğunda,niçin küçüğü büyüğünün ayağını öpmez? Ayrıca içlerinde Papa dan bile büyükleri vardır '' dedi.
Karşılık şu oldu :
' Onlar,ayak öpmekle günahlarının bağışlanmasını umarlarmış.Ben,günahlarımın bağışlanmasını Tanrı'dan umarım.Bu hususta Papa'ya ihtiyacım yoktur.Ölümüme razı olurum,dinime ihanet ve zarar olacak iş işlemezem.Ama ben aranıza  yeminle verilmiş söz üzerine gelmiş bir garibim.Bunca zamandır beni zulümle hapsettiniz.Sonunda seni Papa çağırdı diye buraya getirdiniz.Gerisini  nasıl bilirseniz öyle yapın ' diye bağırdı.

Papanın adamları durumu gidip VIII Innocentius'a bildirdiler.Papa:
'' Bırakın ve zorlamayın'' dedi '' Nasıl isterse öyle davransın..... '' 

Ertesi gün Cem Sultan Papa nın huzuruna çıktı.Başıyla belli belirsiz bir selam verdikten sonra gururla yürüyüp Papanın yanına yaklaştı ve elini sıktı.Çıkarmasını istedikleri kavuğuda başındaydı.Başta Papa VIII.Innocentius olmak üzere bütün kardinaller ayağa kalkmışlardı.Papa Cem Sultan'ı kucaklamış,boynunun iki yanından öpmüştü.Şehzade,Papa'yla yanlız görüşmek isteğinde bulundu.Birkaç gün sonra ikisi karşı karşıya ve baş başaydılar.

Cem Sultan7 yıllık acı ve üzüntüyle dolu tutsaklık hayatını anlatırken ağlamaya başlamıştır.Çoluk,çocuğundan karısından ve annesinden ayrı düşmüştü.Onlara kavuşmak,için Papa'dan Mısır'a gitmesine izin vermesini istedi.Cem Sultan başına gelenleri anlatırken,VIII.Innocentius da ağlıyordu.Fakat Mısır'a gitme işine gelince yine bildiğinden şaşmadı.

' Mısır'a gitmeniz iancak saltanat umudunun yok olmasından sonra düşünülebilir.Size tahtınızı sağlamak için herşey, yapacağız.Güvenin ve müsterih olun '' 

Oysa Cem Sultan,saltanat davasından çoktan vazgeçmişti.Tek düşüncesi Mısır'a gidip yıllardır görmediği  ailesine kavuşmaktı.Papa'nın amacı da onu Macaristan üzerinden bir Haçlı ordusunun başında Osmanlı Imparatorluğuna saldırtmaktı.Fransa'ya geldiğinde,Cem Sultan'ın düşüncesi de bu yoldaydı.Ama aradan geçen yıllar Cem Sultan'ı değiştirmişti.O,Hristiyanların  elinde ağebeysine  ve Osmanlı imparatorluğuna karşı bir maşa olmak istemiyordu.

Birgün Papa Cem'i yanına çağırıp ağzını aradı:
'' Senin ağabeyine karşı zafer kazanman için en iyi cephe Macaristan'dır.Eskiden  çok istemişsin oraya gitmeye,ne dersin ?  Göndereyim mi seni oraya ? ''
Cem Sultan :
'' Macaristan'a gidince onlarla birlikte İslam ordusu üzerine  yürümek gerekir.Böylece olunca da ,ülkemin alimleri haklı olarak benim küfrüme hükmeder.Ben dinimi dünya saltanatına vermem ! Sultan Osman'ın  yurdu ve kanı nerede kaldı ? diye karşılık verdi.
Papa bu sözlere öfkelenmiş ve Latince olarak 
'' Öyleyse git,bir köşede köpeklerle yat ! '' diye bağırmıştı.Cem Sultanın bu dili bilmediğini sanıyordu.Şehzade  düzgün bir Latinceyle Papaya şu karşılığı verdi:
'' Size sığınan zaten köpekten beter olmayıp  da ne olabilir ?? '' 

İyi yürekli Cem Sultan Roma'da gezintiye çıktığı zamanlar yoksullara sadaka dağıtırdı.Onun bu davranışı yanlış yorumlanmış kendisinden Hristiyanlığa karşı bir eğitim belirdiği sanılmıştı.Papa yine bir gün Cem'i çağırtıp ona :

'' Mısırdan oğlunu getirt,Ona Kardinallik verelim.Bizim dinimize girsin '' dedi.
Yüreğine işleten bu sözler karşısında Cem Sultan 
'' Ne günlere kaldık ? Bizi kendi dininize çağırmaktan bile çekinmezsiniz ! '' diyebildi ve öfke içinde ayağa kalktı.Papa,Cem Sultan'ın üzüldüğünü görünce avutucu sözlerle gönlünü almaya çalıştı.

Papa VIII Innocentius 1492 ağustosunda öldü ve yerine ahlaksızlıklarıyla ve cinayetleriyle tarihe geçecek olan VI.Alexandre Borgia seçilmişti.Yeni Papa,Sultan II.Beyazıt'a bir mektup yazarak Cem Sultanın tutsaklığı karşılığında her yıl verilen 40.000 duka altını istedi.Borgia'nın Beyazıta bir başka teklifi daha vardı.eğer II Beyazıt  bir kereye mahsus olmak üzere 300 bin düka altını verrise,Cem Sultanı öldürecekti.Bazı kaynaklar,Osmanlı Hanedanından bir şehzadenin  düşman ellerinde utanç verici bir hayat yaşamaktansa  ölmesini yeğ tuttuğunu ve Papa'nın teklifini kabul ettiğini yazarlar.

Bu sırada Fransa tahtında büyük hayaller ardında koşan VIII Charles oturmaktaıdr.Doğu Roma Imparatorluğunun  yani Bizansı yeniden canlandırmak,,Kudus'ü Müslümanların elinden kurtarmak gibi düşleri vardır.Fransa Kralı,bu konuda Cem Sultan'dan da yararlanmayı düşünüyordu.Cem Sultan Osmanlı İmparatorluğunda bir iç savaşa yol açacak VIII Charles da güçsüz düşen Beyazıd'in üzerine  Haçlı ordularıyle yürüyüp amacına erişecekti.

1494 yılı ekim ayında Fransa Kralı ordularının başında italya'ya girdi ve Cem Sultan'ı zorla Papa'nın  elinde aldu.Cem o sırada San Angelo şatosunda kalıyordu.Fransa Kralı Charles ve Papa Borgia birlikte şatoya gittiler.Papa büyük bir saygıyla sordu:
'' Sizi Fransa kralı alıp gitmek ister.Ne buyurursunuz Prensim ? ''
Yıkılmış,umutları kırılmış Cem'in karşılığı :
'' Ben Prens filan değilim,bir tutsağım isteyen bırakır iteyen alır,bence hepsi bir .... '' oldu

Fransa Kralı yanına Cem Sultan'ı da alarak Güneye Napoliye doğru ilerlemeye başladı.Fakat gün geçtikçe gücü kuvveti azalıyordu.At üzerinde duramaz hale gelmişti.Yüzü gözü ve boynu şişmişti.Tahtırevana benzer bir şey yapılmış.Cem Sultan onun üzerine yatırılmıştı.Kralın doktorları ellerinden geleni yapıyorlar  ama,sonuc vermiyordu.VIII Charles yol boyunca sık sık Cem'İn yanına geliyor,sağlık durumunu  soruyordu.Şehzadenin  yürekler acısı durumu Kralı da etkilemişti.Birgün Cem'e :
'' Prensim,hatırın hoş tut,gayret eyle,şimdiden sonra sen özgürsün,Kendini hapis ya da tutsak kabul etme '' dedi .Cem Sultan bu sözlere çok sevinmiş ve :
'' Tanrıya şükürler olsun.Özgürlük ve kurtuluş sesi kulağımıza erişti '' demiştir.Ancak bu sevinci uzun sürmedi.Kurtuluş müjdesini aldığı günün  akşamı ağırlaştı ve 25 Şubat 1495 te Napoli de öldü.Ölünceye kadar aklı başındaydı.Sık Sık Allaha yakarıyor.
'' Ya Rab! Eğer bu kafirler beni,bahane edip ehli islam üstüne  huruc etmek ,kasdın iderler  o günlere eriştirme,canımı la '' diyordu.

Cem Sultanın eceliyle ölmediği kesindir.Tarihçiler,genellikle bu talihsiz Şehzadenin zehirlendiğinde birleşmekte,fakat bu işi yapanın kimliği konusunda anlaşamamaktadırlar.En yaygın söylendti,II Beyazıd'le Papa Borgia arasında varılan anlaşma sonucu,etkisi yavaş yavaş ortaya çıkan bir zehirler öldürüldüğü yolundadır.Zehir konusunda büyük bilgisi ve ustalığı olan Borgia'nın Cem Sultanı zehirledikten sonra Fransa Kralına teslim ettiği ileri sürülmektedir.Osmanlı Kaynakları ise Cem Sultan'ın  Mustafa adında bir dönme tarafından zehirli usturayla traş edindiğini,ölümün bu yüzden olduğunu yazmaktadır.
Cem Sultan yabancı ülkelerde tam 12 yıl 4 ay 29 gün tutsak  hayatı yaşamış,bu süre içinde ağabeyi II.Beyazıt,Rodos Şövalyelerine ,Papalığa 600 bin duka altını ödemiştir.Cem'in talihsizliği ölümünden sonra da peşini bırakmamış,cenazesi ancak dört yıl sonra yurduna getirtilmiştir.II.Beyazıd,Cem'in tutsaklığı boyunca yanından ayrılmayan adamlarına iyi davrandığı gibi,onu da Bursa'da ağabeysi şehzade  Mustafa'nın türbesine gömdürdü.
Tarihçi Sanuto,Cem Sultanı Roma'da görmüş ve şunları yazmıştır :
'' Şehzade'nin davranışlarında büyük bir savaş adamının nitelikleri  görülmektedir.Böyle bir prensin,Osmanlının başına geçmemiş olması,Hristiyanlar için büyük bir şansttı '' 

Cem'in talihsizliği çocuklarının da yakasını bırakmamıştır.II.Beyazıd,1482 yılnda Cem Sultan'ın Osmanlı topraklarında bulunan oğlu Oguz Han'ı öldürtmüştü.Cem'in ölümünden sonra,Bayezıt'in çağırmasına rağmen öteki oğlu Murat,ülkeye dönmeyerek ,Mısırdan Rodos'a geçti.Babası Cem'in hatasını tekrarlayarak Rodos şövalyelerine sığındı.1522 yılından,Kanuni Sultan Süleyman Rodos'u ele geçirmiş,şövalyelerin adadan ayrılmalarına izin vermişti.St Jean Şövalyeleri arasında zırhlar giymiş birinin saklanmaya çalıştığı fark edilir.Bu Cem Sultanın oğlu Şehzade Murat'dan başkası değildi.Kanuni can düşmanı,Şövalyelerini bağışladığı halde,Şehzade Murat'la oğlunu Fatih Kanunnamesi gereğince oracıkta öldürttü.............

No comments:

Post a Comment