Thursday, October 11, 2018

DAVID HUME 1711 - 1776



David Hume 26 Nisan 1711'de Iskoçya'nın başkenti Edinburgh'da dünyaya geldi.Asıl soyadı olan ' Home ' Iskoç telaffuzunda ' Hume ' gibi çıktığı için,sonunda o da Hume adını kullanmaya başladı.On beş yaşlarındaki gençlerin devam ettiği Edinburgh Üniversitesi'ne gittiği zaman  12 yaşındaydı.Önceleri avukat olmak istediyse de dürtülerinin ona felsefeye yöneltmesine engel olamadı.

Insan zihninde olup bitenleri Newton'ın deneysel yöntemini uygulayarak,yeni bir insan bilimi kurmayı ve geliştirmeyi öneren Hume,tüm iyi niyetine ve yüksek amaçlarına rağmen,Ingiliz ampirizminin temel tezlerini koruduğu için,son çözümlemede kuşkuculuğa düşmekten kurtulamamıştır..Hume bizim yalnızca kendi zihnimizde doğrudan ve aracısız olarak tecrübe ettiğimiz ideleri,duyum ve izlenimleri bilebileceğimizi,bilgide kendi zihnimizin ötesine geçemediğimize ve bundan dolayı herhangi bir şeyin insan zihninden bağımsız olarak varolduğunu  söyleyemeceğimizi belirtir.Insan zihnini bilgi bakımından  analiz ettiği zaman,insan zihninin tüm içeriklerinin bize duylar ve deney tarafından sağlanan malzemeye indirgenebileceğini görmüştür,bu malzeme ise algılardan başka hiç bir şey değildir.

Ona göre bilinçteki tasarımlar '' izlenimler '' ve '' ideler '' olarak ikiye ayrılır.Izlenimler kısaca tüm duyumlardır.Dış dünyadan alınan tüm etkiler izlenimleri oluşturur.İdeler ise hatırlama ve hayalgücü gibi tasarımlardır.Ideler kendiliklerinden ortaya çıkmazlar,ancak bir izlenim yolu ile oluşurlar.Yani tüm ideler izlenimlere bağlıdır.Izlenimlerinden ok farklı gibi görünen idelerin bile,yeterince araştırılırsa bir izlenimin sonucu olduğu bulunur.Düşünmek yolu ile de bu ideler birleştirilir,değiştirilir,genişletilir veya daraltılır.Örneğin Tanrı idesine,iyilik ve bilgelik gibi ideleri sınırlarının dışına genişletmekle ulaşılmıştır.

Bu noktada tüm ideler izlenimlere sık sıkıya bağlanmıştır.Ancak,ınsanlarda izlenimlere aykırı ideler de olabilmektedir.Bunun yanıtı ise idelerin zamanla canlılıklarını yitirmelidir.'' Hatırlama '' dedğimiz şey idelerin tekrar oluşturulmalıdır ki bu idenin ilk halinden daha soluk daha cansız olmasına neden olur.Dahası,idelerin hatırlama sırasında yanlış izlenimlere bağlanması veya tersi bir durum yanlışlığa ve aykırılığa neden olur.Bunda ise en büyük olü hayalgücü oynar.Ancak hayalgücü de kontrolsüz bir yeti değildir ve bazı kurallara bağlı bie mekanizmadır.İşte Hume bu mekanizmanın kurallarını bulmaya çalışmıştır.Bu yolla '' Çağrışım Psikoloji''sinin gelişmesinde çok önemlidir.

Hume,ruh kavramını da reddeder.Ona göre ruh bir tasarımlar bağlamıdır,pekçok tasarıın bir araya gelmiş halidir.Ve ruhun bir töz olduğu,cisimlerin bir tözğ olduğu düşüncesi de yanlıştır;çünkü biz tözü algılayamayız.Töz kavramı aynı şeye ait duyuların hep aynı algılanması sonucu ortaya çıkar.Insanlar algılarına algılanan şeyin nitelikleri ile birlikte bir de töz ekler ve bu töz aslında gerçekten algılanmaz.

Hume nedensellik ilkesini de eleştirir.Ona göre töz kavramında olduğu gibi nedensellik ilkesi de asla algılanamaz.Bir olayın bir diğerinin nedeni sayamka için aradaki neden etki bağının algınabilir olması gerekir.Bu iki olayın kendilerinde de bu neden etki bağının algılarını bulamayız.Böylece nedensellik ilkesi kanıtlanamaz olur,Insanlardaki bu nedensellik idesinin kaynağı ise töz kavramında olduğu gibidir ; Insanlar iki olayın hep birbiri ardından gerçekleştiğini algılayınca bu olaya bir nedensellik eklemişlerdir.Hume bu eleştirisi ile deneysel bilimi tehlikeye atmış oluyorsa da bu nedensellik kavramına inanmak gerektiği düşünmüştür.Çünkü bu pratik yaşam için zorunludur.

David Hume 25 Ağustos 1776'da Ediburgh'da öldü.Arkadaşlarına her zaman '' ölümden sonra hayatın mantıkdışı bir fantezi '' olduğunu söyleyen Hume,mezarının  başına üzerinde sadece adı,soyadı yazan ve doğum ölüm tarihlerini gösteren bir taş dikilmesini vasiyet etmiştir.Ünlü düşünürün mezarı şu anda aynen vasiyet ettiği gibidir

No comments:

Post a Comment