Thursday, October 12, 2017

OSMANLI PADISAHININ CENAZE TÖRENI

Osmanlı padişahlarından hasta bulunan biri,son nefesini teslim eder etmez,harem ağalarının olan ve resmi ünvanı Darüssadeağası olmakla beraber daha çok Kızlarağası diye anılan Başhadım,durumu vakit geçirmeden sadrazama bildirir.,o da Kubbe vezirleri ,Şeyhülislam ,Rumeli ve Anadolu kadıaskerleri,İstanbul kadısı,Nakibüleşraf,Defterdar,Nişancı,Kaptanıderya,Yeniçeri ağası,Sekbancıbaşı,Kulkethüdası gibi,ileri gelen devlet ve ordu ricaline bunu haber verip davet eder hepsi sadrazamların resmi makamı olan Paşakapısında buluşup hep birden Topkapı sarayına giderlerdi.Burada,çoğunlukla Kubbealtı denilen ve divan toplantılarına mahsus olan ve bazen sünnet odası’nda yeni padişahın ortaya çıkışını beklerlerdi.

Bu sırada Enderun’un yani iç saray görevlilerinin en ileri gelenlerinden ve genellikle  padişahlara  şahsen en yakın olanlardan Silahtar ağa ile Kızlarağası,tahta çıkış sırası gelmiş bulunan büyük şehzadenin kapalı tutulduğunu Şimşirlik Dairesine giderlerdi.Burası bir tür hapishane olup bir adı da kafesti.Bu iki görevli Şehzadenin yanına girerek padişahın vefat ettiğini  ve saltanat sırasının kendisine geldiğini,haber verip tebrik ve tahta oturmaya davet ederlerdi
Kafeste uzun yıllar ve daima bir ölüm korkusu içinde yaşamış bulunan şehzadeler çoğu zaman buna,inanmaz  gönlünde saltanat sevdasının bulunup bulunmadığının denendiğini sanıp direni,dışarıya çıkmak istemezlerdi.Mesela İbrahim,çok sert ve şiddetli bir padişah olan ağabeysi 4.Murat’ın 17 yıl süren saltanatı sırasında daimi bir ölüm korkusu içinde yaşamış ve öbür üçkardesşi bu padişahın emriyle öldürülmüş olduğu için,henüz yirmisekiz yaşında bulunan ağabeysinin vefatına bir türlü inanmak istemeyip,denendiğini sanmış ,bu yüzden de kendisine saltanat müjdesi getirenlere..
‘ Siz bana hiyle edersiniz ! Bana Taht ve saltanat lazım değil,kardeşim sağ olsun.Benden ne istersiniz ? karşılığını vermiş ve bulunduğu yerden çıkmak istememişti.Bunun üzerine anneleri Mahpeyker Kösem Valide Sultan gelip
-          Arslanım,başın sağ olsun.Gel çık ,taht ve saltanat seni bekliyor demişsse de ,ne ona ve nede hep birlikte
Ettikleri yeminlere güvenmemiş ve dışarı çıkmayı reddetmişti..Sonunda annesi ve Kızlarağası koltuğuna girerek.Varın kendiniz bakın diye adeta zorla dışarıya çıkardılar.Sadrazama Kemankeş Mustafa Paşa,IV.Muratın bulunduğu kapının önünde bekliyordu.Sultan Ibrahim’i o odaya götürdüler ve
Lalan budur padişahım diye tanıttılar
Oda tebrik ve taziyede bulundu.Ancak Sultan İbrahim bu olanlara hala inanamıyor
Siz bana hiya edersiniz deyip duruyordu.Yanındakiler yine yeminler edip
Allah o yattıkça size ömürler versin,taht ve saltanat mübarek olsn diyerek naaşın yanına götürdüler.Emretti yüzünü açtılar,baktı ve ölü kardeşini tanıdı.Oradan taht odasına  giderken kapıdan geri dönerek naaşın yüzünü yeniden açtırarak bir daha baktı ve ancak ondan sonra IV Murat’In ölmüş olduğuna tam anlamıyla inandı.
II.Süleyman ( 1687-1691 ) ise ağabeyisi IV.Mehmet’in saltanat süresince ,kardeşi Şehzade Ahmet ( III.Ahmet ) ile birlilkte 40 yıla yakın bir süre şimşirlik dairesşnde mahpus kalmıştı.O da padişahlık müjdesini getiren kızlarağasına inanmayıp kendisini öldüreceklerini sanmış ve

’ Ortadan kaldırmamiz emir olundu ise,bırakın iki rekat namaz kılayım.Kırk yıldır hapis çekerim,her gün ölmektense bir gün ölmek yeğdir’ diye ağlamıştı.
Kızlarağası ayaklarına kapanıp
Estagfurullah ..Haşa ki cebımıza bir kast olsa,Taht kurulmuş cümle kullarınız sizi bekler diye teminat vermişs,nihayet kardesininde



‘ Buyurun,korkmayın.Ağa yalan söylemez ‘ demesi üzerine dışarıya çıkmaya razı olmuştu.Ancak kalbinde hala korku vardı.Silahtar tarihinin naklettiğine göre,’ Zabit ve sefil,üzerinde bir şey yok .Ancak kırmızı atlas entari ve ayağında tomak yan yumuşak deriden topuksuz bir çeşit bot bulunuyordu.Bunun üzerine kızlarağası kendi samur erkan kürkünü giydirip koltuğuna girerek dışarı çıkardı.Karanlık bir yer olan arslanhanenin geçerlerken

 II.Süleyman
Beni buradamı öldüreceksiniz diye sormaktan kendini alamadı,Ağa ise Behay efendim ,niçin böyle söylersiniz ? Tahta oturmaya gidersiniz  karşılığıı vererek onu Safa köşküne çıkarmış ve havuz başında tahta oturmuştu.Saltanatı ikinci  Viyana kuşatmasını ve ağır yenilgiyi izleyen ve dört devletle süren savaşın en buhranlı zamanına  rastlamıştı.Sadrazamn Siyavuşpaşaya  gönderdiği bir yazıda
‘’ Kırk yıldır bir karanlık yerde mahpus ve hayattan mayus iken yeniden dünyaya gelip gözümü açtıl ve alemi hercümarç içinde buldum ‘’ diyerek çektiği ıstırabı ifade etmektedir Ölürken de
Dört yıllık padişahlıkta,kık yıllık hapishaneden çok derde uğrayıp artık tahammül edemez oldum,bu ne cilve ya rab demiştir
Nihayet padişah olduğunu öğrenen ve buna kanaat getiren şehzade  bir koltuğuna  Silahtar ağa,öbür koltuğuna Kızlarağası girmiş olarak Şimşirlik dairesinden ayrılır.Eski padihaşın ölüsünü  görüp tanıdıktan sonra dışarı çıkar ve üçüncü kapının önünde kurulan tahta oturmak suretiyle padişah olmuştu.
Bazende bu olay mevcut kurallar dışında  geçerdi.Örneğin,I Ahmet’in ( 1603-1617 ) tahta çıkışı bu şekilde olmuştur.Babası III.Mehmet’ın rahatsız bulunduğu saray dışında duyulmamıştı.Sadrazam Yavuz Ali Paşa seferde bulunduğu için kendisine vekalet eden sedaret kaymakamı Kasım Paşa,21 Aralık 1603 günü sabahleyin divan  için kubbe altına gelip oturmuştu.Görüşmelere henüz başladığı sırada Kapıcılar Kethüdası Hüseyin Ağa içeriye davet edilerek, Hattı Hümayun yani padişahın el yazılı  emri diye  Kaymakam paşaya götürülmesi içinbir tezkere verildi.Kasımağa açıp baktı,ancak hem noktasız hem kargacık burgacık yazıldığı için okuyamadı.Bunun üzerine  Hüseyin Ağa’ya
Bunu sana kim verdi ? diye sordu
O da
Kapı ağası Hattı Hümayundur deyip verdi  dedi
Ama,bu noktasız yazı,padişahımızın el yazısına benzemiyor ve pek okunmuyor.İçinde babam sözü geçiyor.Padişahımızın ise hayatta babaları yoktu ‘’
Tabii Kapıcılar Kethüdası bunlaru cevaplayamazdı.Kaymakam Paşa bunun üzerine  Reisülküttab ( Divan kalemlerinin amiri ve dışişleri  ile görevli ) Hasan Beyzadeyi çağırtarak tezkereyi verip okumasını istedi.O da bir göz attıktan sonra Paşa2nın kulağına yaklaşıp başkasının  duyamayacağı kadar hafif bir sesle sunları okudu:
‘’ Sen ki Kasım Paşa ‘sın,Babam Allah emiryle vefat etti.ve ben saltanat  tahtına oturuyorum.Şehri sıkı zaptedesin.Bir fesat olursa başını keserim’’
III.Mehmet2i çok seven Kasım Paşa ,son derece mahzun olmakla beraber,yinede  tam itimat edemeyip Kızlar ağasına
‘’ Bu zaif kula bir hatt ı şerif getirdiler,aslını bilemedik.Yoksa maksat bizi imtihan mıdır ve yajut bir isteğimi vardır  ? Şüphemizi defi buyurasınız  ‘’ diye bir tezkere yazıp HüseyinAğa ile yolladı.Arkasında Kasım paşa yı hemen tek başına arz odasına davet ettiler.Odaya girince yeni padişah 14 yaşındaki I.Ahmet’in  tahtta oturduğunu görüp hemen yeri öperek dışarı çıktı.
Ölen padişahların  tabii şekilde mi,yoksa bir suikaste mi kurban giderek vefat ettiklerini bilmek,Yeniçeri ocağının hakkıydı ve bu usul Sultan Ibrahım’in  öldürülmesinden sonra konulmuştu.Bunun için yeni padişahın resmen izni alındıktan sonra yeniçeriağası  ile sekban başı  öldüğü zaman üzerinden bulunan elbiseleri  henüz çıkarılmamış eski hünkarın harem kapısının önünde ve mermer direkler altında bir çadıra konulmuş olan naaşını görür ve ocak kendisine son vedada bulunurlardı.Bundan sonra naaş yıkanıp,kefenlenir ve hazırlanan tabuta koyulurdu.Elbiseleri ve çamaşırları bir sandığa konur,hazine dairesine kaldırılırdı.Bugun Topkapı sarayında görülen elbiseler bu elbiselerdir.
Bir padişahın öldüğü Ayasofya,Süleymaniye,SultanAhmet,Fatih ve Beyazıt gibi Selatin denilen padişahlar  tarafından kendi adlarına yapılmış ve ibadete açılmış  camilerden sela verilerek ilan olunur ve yenisinin  tahta çıktığı  tellalar vasıtasıyla  ve ayrıca toplar atılıp başkent halkına duyurulurdu.
Cenaze namazını  eğer bir mazereti  yoksa şeyhülislam  aksi halde yeni padişahın  emriyle  Rumeli Kazaskeri  veya Hünkar imamı kıldırırdı.Yeni padişah ise,Üçüncü kapıdan girince,karşıya gelen arzodası kapısının önünde durarak namaza katılırdı.Eski Padişah da onun emrettiği yere alayla götürülür,gömülürdü.Cenaze alayında  saray mensuplarından  yalnız kızlarağası bulunur,ölen padişahın tabutunun üzerine konulan kavuğuna ise siyah sorguç takılırdı.
Padişahın ölümüyle siyah mintan giyilip,siyah sarık sarılarak  en az üçgün  en çok bir hafta yas tutulurdu.
Kanuni öldüğü zaman,devlet erkanının siyah matem elbiseleri giyip,siyah şallara sarındıklarını,solak ve peyklerin  sorguçlarını çıkarıp börklerinin üzerine peştemallar,çeşmigirlerle ve öbür ağaların siyahalr sarıp dilsizlerin  çullar giyindiklerini Selaniki tarihi yazmaktadır.Nitekim,Bizans kaynakları 453 yılında ölen Hun Imparatoru Atillanın  cenaze töreninde yakın hizmetinde  bulunmuş olan maiyetinin çullar giymiş olduğunu kaydettiklerine göre,bunun eski bir türk geleneği olduğu anlaşılmaktadır.
Yeni padişah tahta çıkınca,eskisinin hanımlarını,kızlarını ve hayatta olup kendi anneside değilse annesini eski saray gönderirdi.Şehzadeler ise hemen nezaret altına alınırdı.Bunları idamı kanundu..
III Murat tahta çıktığı gün  5 erkek kardeşini öldürtmüştür.Bununla beraber  oglu III Mehmet 19 şehzadeyi öldürtmüştür.Bu usulü  Sultan I.Ahmet bozmuş,IV Mehmetten  başlayarak Şehzadeler sarayda hapis etmekle yetindiler,Bir askeri darbe ile tahta oturtulup bir süre sonra baska bir darbe ile tahttan inen IV Mustafa ( 1807-1808 ) öldürülen son padişahtır.
Osmanlı Tahtına yeni bir padişahın çıktığı bütün Osmanlu memleketlerine fermanlar gönderilerek ilan olunur,Cuma namazlarında hutbeler yeni padişah adına okunur,paralar basılırdı.Yeni padişah adına basılan altın paraların bir miktarı kırmızı atlas keseler içinde ve ilk Cuma namazından sonra çıkış töreninde darphane defterdarı tarafından kendisine  takdim olunur  oda bunları sadrazamn ve devlet erkanına dağıtırdı.Padişahın tahta çıkmasıyla aynı zamanda askeri ocaklara ,devlet erkanına ve hizmetlilere Cülus bahşişi dağıtılırdı.. Sadrazama ve devlet erkanına görevlerine devam edeceklerine alamet olarak kürkler ve hil atlar giydirilmeside usuldendir






No comments:

Post a Comment