Friday, October 6, 2017

OSMANLI TARIHINDEN SAYFALAR :CANBULADZADENIN HIKAYESI

Akdeniz’de bayrağını dalgalandıran Türk Donanması,üç kıtaya yayılmış toprakları arasında ulaşımına engel olan adalara sığınımıs ve yerleşmiş Venedik egemenlığıne  vermek kararındaydı.Özellikle bazı eski tarihçilerin belirttiklerinin aksine Kıbrısın  fethi Yusuf Nassinin isteği yüzünde değildi.Sultan II.Selim Osmanlu imparatorluğunun geleceğine kötü planlar hazırlayarak çelme takmak isteyen Kıbrıs’ta yerleşmiş Venedik egemenliğine son verme kararı alınmış ve uygulanmıştır.

Lefkosenin alınmasından sonra Lala Mustafa Paşa,Beylerbeyi Mustafa Paşa’yı kendi eyalet kuvvetleriyle Magosa kalesinin ne suretle ele geçirebileceğini inceleme amacıyla Magosa’yı göndermişse de,Venedikli komutan,hiçbir suretle kanını akıtmadan kaleyi teslim edemeyeceği yanıtını vermişti.Bu kesin cevap karşısında Türk kuvvetleri 22 Eylül 1570’de kuşatmaya başlamışlardı..

Magosa adanın güney doğusunda her biri o çağa göre ikişer,üçer yüz gemilik birer donanma alabilecek genişilikte iki limanın ortasına girmiş bir burnun üzerine kurulmuştu.Kentine ve kalenin kuruluş yönünde ,karadan kaleyi dövecek uygun yerde yoktu.Denizden kıyıya fazla etki yapabilecek bir liman olduğundan,etrafı düzenli bir rıhtımlada çevrilmişti.Limana ancak bir geminin girmesine uygun yer bırakılmış,diğer kısım eskiden Haliç’te olduğu gibi kalın bir zincirle kapatılmıştı.Karadan ve denizden dışarı ile haberleşme yeraltında yapılmış bir takım gizli yollardan sürdürüldüğünden buranın birkaç saldırıyla kolayca ele geçirilmesi mümkün görülmüyordu.
Venedikliler Akdeniz’de Türk egemenliğinin kendisini göstermesi üzerine Kınrıs’ı elde tutabilmek amacıyla1495’ten beri aralıksız bir çalışma içindeydiler.

Ünlü tarihçi Hammer,kaleyi kendtin valisi olan Baglione ve askeri komutan Bragedino ile kale topçu komutanı olan Martenengo’nun savunduğunu belirtir.Kaleyi 7000 asker ile savunmakta olduğunu yazar.75  büyük topları vardır.Kalenin dört tarafı ise 35 metre derinliğinde bir hendekle çevrilmiş olup üstü de 320 kadar top kmazgalını taşımaktaydı.Ayrıca kale içinde birçok barınak ve depolarla  asker için yatabilecek yerle bulunmaktaydı..
Birçok ikmal maddeleriyle olan kalelerde gerektiğinde  gemi ve top yapabilmek için ufak bir tersahane ile bir dökümhane yer alıyordu.
Kale komutanı Bragadino Türkler’in Lefkoşeyi aldığını öğrenince Magosa’da eli silah tutamayacak ne kadar adam varsa köylere dağıtmış,bulabildiği kadar  cephane ve yiyeceği de uzun sürebilecek bir kuşatma için içerede depo etmişti.
Havaların birden bozması Türk donanmasının Kıbrıs sularından uzaklaşmasına neden olmuştu.
Piyale ve Ali Paiaların donanma ile uzaklaşmasından sonra yalnız Rodos valisi Arap Ahmet Bey,40kadar gemiyle Anadolu’dan askere yiyecek taşıma görevini yüklemişti.Türk donanmasının uzaklaştığını gören  Venedikliler bunu fırsat bilerek 15 kadar büyük gemiyle Magosa limanına giriverdiler.Böylece kaleye yeniden 2000 asker ve bir hayli cephane sokulmuş oluyordu..

Eylülen Mayıs’a kadar süren uzun kuşatma ve saldırılaın sonuç vermemesi ,komutan  ve askerler üzerinde bir yılgınık bırakmıştı.Komutanlar birbirleriyle yarış halindeydiler ve kendi askerlerine birer örnek olacak kahramanlık hareketleri gösteriyorlardı..

Ilık bir Mayıs sabahında Türk Ordusu harekete geçti.Kilis eyalet beyi Canbulatzade ,kendi erlerinin bulunduğu deniz tarafında açtırdığı lağımı arttırarak kale duvarında açılan ufak gediklerden yalınkılıç içeriye sızıp saldırıya girişmişti.Başarıya ilk anlarda ulaşan saldırı,dışarda bulunan derin hendeklerin kolaylıkla ellerine geçmesinide sağlamıştı

  
Fakat neye yarardu ki,Venedikli Komutan yapılıcak böyle girişimlere karşı yer yer ihtiyat kuvvetleri bırakmış,saldırıya karşı saldırıyla cevap vermeyi planlamıştı..Şimdi iki kuvvet arasında kıyasıya bir savaş başlamıştı.Şimdi iki kuvvet arasında kıyasıya bir savaş başlamıştı.Canbulatzade Mustafa Bey,elinde kılıcı erleri arasında ‘’ Haydi Benım aslanlarım’’ diye nara atarak savaşıyordu.Kıyasıya süren savaş sonu içeriye giren kuvvetlerimizin kement alıp çifte bacak kullanarak burçlara çıkmakta gösterdiği çabaları ne yazıkki,zafere ulaşamamıştı.
Daha sonra Muzaffer Paşa ile  Anadolu Beylerbeyi İskender paşa’nın da düzenlediği girişimde  beklenen sonucu veremiyordu.
Bu çabalardan sonra Lala Mustafa Paşa’nın emriyle bütün kuvvetler büyük hendeğin kenarına yaklaştırıldı.Getirdikleri taş ve toprakla hendeğin bir bölümü doldurularak buradan kaleyi kuşatmayı denediler.Kale komutanı  bundada tedbirliydi.Hendeğin o bölgesinde önceden hazırlamış olduğu lağamı ateşlediğinden saldırı sırasında özellikle  Avrupa’lı tarihçilerin  yazdıklarına göre üçbin kadar Türk Çocuğu göklere yükselivermişti..
Sayısız saldırıları sırasında kendi eyaletlerinin bayrak ve alemlerini ellerine alarak kuvvetlerinin başına geçen Antep,Kars,Divrik Beyleri de bu büyük savaş yolunda kanlarını akıtarak Kıbrıs’ın topraklarına gömüldüler..
Canbulatzade Mustafa vey,Kilis eyaletine atandığı zaman henüz yirmi bir yaşındaydı.Asil bir aileden geliyordu,kişisel meziyetleriyle  devlet adamları arasında genç yaşına rağmen bu makama getirilmişti.Özellikle kendisinin yönetimindeki kabilyetini ilk önce seçen de Sokollu Mehmet Paşa olmuştu.Kilise atanalı daha altı yedi ay olmuştu.Savaşa giderken  kendisine uygun gördükleri Kilis’in ileri gelenlerinden birisinin kızıyla ailesi onu nişanlamış ve düğün hazırlıklarına  bile başlamışlardı.Fakat Kınrıs’t görev aldığını öğrenir öğrenmez,nişanı bozmayı doğru bulmuş,bu davranuşından dolayı kendisini sevenlerinin ve yakınlarının eleştirlmesini ‘’Ben savaşa gidiyorum ,görevim sırasında şehitde düşebilirim,nişanlımı beni düşünmek ve onu ardımda üzüntülü ve yaslı bırakmamak için böyle davranmak zorundayim ‘’ diye cevaplandırmıştı
Canbulatzade Mustafa Bey,Magosa kuşatmasını hayırlı bir sonuca ulaştırmak amacıyla ilk lağamı kendi düzenlenmiş,kale dibindeki hendekte kalarak cesaretini herkes kabul ettirmişti.Askerlerine öncü olarak kale burcuna çıkma yönünden de büyük başarı göstermiş,gecenin karanlığında yaklaştığı burca safak zamanı çifte  bacak kullanmak sureti ile bugun Akkale adı verilen burca tırmanmıştı.Arkasından yetişen kahraman  erlerinin yardımıyla ipek kuşaklarını  birbirine bağlamıştır,böylece atını bile yukarıya çıkarmışlardı..Böylece burçta toplanan seksen kadar kahramanla kaleyi ekine geçirivermişti.Ardından Türklerin  hücumu korkusuyla Venediklilerin bir büyük kiliseye sığındıklarını öğrenince de düşmanın Akkaledeki toplarını oraya çevirererek kiliseyi dövmüştü..
Bu kahramanca hareket,kalenin tümüyle ele geçirilmesini sağlayacaktı.Kendisi kalenin alınmasıyla uğraşırken kalede her nasılsa kapatıldığı yerden kaçmayı başaran tutsak bir türk eri Venediklilerin ordu kaleyi aldıktan sonra patlatılmak üzere deniz tarafında büyük bir lağım hazırladığını,bu lağımın nerede ise patlatmak üzere olduğunu öğrenmişti..Ordusunu bu felaketten kurtarmak isteyen bu kahraman,yanına  aldığı birkaç erle lağımın bulunduğu yere kadar ulaşmış,lağımın hazırlandığı yerin ise bir hayli uzak ve düşman erleriyle dolu olduğunu görüncede kılıcına sarılıp yol açarak henüz bağlanmamış  olan lağımın kenarına kadar varabilmişti.İçerde bulunan bin kanter barutu ateşlemiş,kendi askerini yok edecek olan lağımı hayatını kaybetmek bahasına havay uçuruvermişti.Böylece vücudu ve ruhu göklere yükselirken ülkesinide en büyük hizmeti yapmış oluyordu..
  

Lala Şahin Paşa,Canbulatzadenin kaleye çıktığını öğrenince bütün kuvvetlerin birden saldırısını emretmişti.Canbulatzadenin  o kadar az bir kuvvetle gösterdiği kahramanlık ve elde ettiği başarı kale içinde bulunanları büyük bir şaşkınlık ve korku içinde bırakmıştı.Kılıçlar havada savruluyor,başlar yuvarlanıyor,zırhla parçalanıyordu.Kıyasıya bir savaş başlamıştı.


1 Agustos 1571 günü kale tümüyle Turk kuvvetlerinin eline geçtiği zaman Akkale ile Canbulatoğlunun yattığı yer arasındaki yolun iki tarafında bulunan duvarlarda bu savaşların büyük izleri kendini gösteriyordu.Akan kanlarının renklerinin bile solmadığı o duvarlar cesur yiğitlerin izini taşır
 

No comments:

Post a Comment