Monday, October 9, 2017

ISTANBUL'UN GALATA SEMTININ HIKAYESI USTUNE BİR ÇALIŞMA

Bizans devrinde Istanbul 14 bolgeye ayırlmıştı.Bunların biri de Galata iid.Galata ilk zamanlarda Istanbul’un karşısında küçük bir köydü.Amalfililer ,Pizalılar,Venedikliler ve Cenevizliler gini Bizans’ın ticaretiyle ilgili olan birçok Latin şehirleri halkı,çok eskiden beri İstanbul’a yerleşmişlerdi.Hatta bunların,bugünkü Yemiş iskelesi cıvarından Sirkeciye kadarki bölgede ,asıl şehirden duvarla ayrılmış mahalle ve çarşıları vardı.Ancak bu yer kendilerine dar geldiği için zamanla Galata tarafına geçip yerleştiler.Böylece burası yavaş yavaş bir Latin şehri halini almaya başladı.Ortaçağda Bizans ticaretinin hemen tamamı  Latinlerin elinde bulunuyordu.Bunlar,Bizans’daki bitip tükenmek bilmeyen kargaşalıklardan faydalanarak imtiyazlarını gittikçe genişletmişler ve kendi kendilerini idare eden küçük hükümetçikler haline gelmişlerdi.

Burada ilk önce Imparato Zenon devrinde ve 475 tarihinde  bir kule yapılmıştır.Bundan maksat,Galatayı saldırılardan korumakta bu Kule deniz kıyısındaydı
Galata’ya ilk yerleşenler Venedikliler olmuştu.Sonra onlarla Bizanslılar arasında geçen savaşta Cenevizliler tarafsız kaldıkları için ve daha bazı durumlarda onlara yardımda bulunduklarından Galata tarafında araziye ve geniş imtiyazlara sahip oldular.Hatta 1303 yılında Imparator II Andronikos Paleologos’ tan şehirlerinin  genişletilmesi  ve askeri yönden tahkimi için ferman aldılar.Bunun üzerine ve bundan sonra her fırsatta Galata’nın etrafını surlar ve hendeklerle çevirdiler.Günümüzde hala bazı kalıntıları olan bu surların bir Kısmı,Istanbulun alınmasından sonra ve hakimiyet alameti olarak Fatih tarafından yıkılmıştır.Bugun kalafatyerine doğru olan tarafındaki kısımlardan birkaç parça duvar ,bir iki kule kalıntısı ve Saint Benoit  Manastırları içine rastlayan bir iki kule harabesnde başa bir şey kalmamıştı..

Incir ağaçları pek bol olduğundan Galata semtine ilk zamanlarda Incirlik anlamına gelen rumca Sikai denilirdi.Sonra Imparator I Justinian ( 527-565 ) burada bir saray ve bazı binalar yaptırarak şehri imar etti.Bu yüzden buraya Justianopolis denildi.Galata adının ne zamandan beri kullanıldığı bilinmiyor.Pek eski olan bu isim şimdiki Beyoğlunuda kapsıyordu.
Beyoğlunun adı ise XVIyy da başlar. Venedik Cumhuiyetinin  ‘’ Balyos ‘denilen İstanbul elçisi olup sonra Cumhuriyetin başına geçen Andrea Grittin nin Istanbulda bulunduğu sırada güzelliğiyle un salmış bir rum metresi vardı.Bundan bir oğlu oldu,evlilik dışı olmasına rağmen çocuğa resmen tanıyarak soyadını verdi.Alaiso Gritti mükemmel bir eğitim alarak istanbula geri döndü,Bugunku Taksim Gezi parkı civarında güzel bir saray yaptırdı kendine,Makbul Ibrahim Paşanın iyi bir dostu olan Gritti onun idamından bir sene evveş Venedige dönmüştü.Kendi,gayri meşru bir kişin,n oğlu olduğu için Türkler ona  Frenk beyin oğlu diye anarlardı,Semt bu yüzden onun adını almış ve kısaltılaraka Beyoğlu denmiştir

Cenevizliler Galatayı  sonrada yalnız Beyoğlu tarafı için kullanılan ve karşı kıyı anlamına gelen Peramatis sözü kısaltılmış şekli olan Pera diye anarlardı.Nitekim Kendi topluluklarınada ‘’ Magnifica Communita di Pera ‘’ yani Kutsal Pera Cemiyeti  derlerdi.Rumların Kelt olarak adlandırdığı 3 yy sonlarında başkanları Breenius ile  buradan gecen Tektosages kabilesi nde dolayı ki Galatlar diye anılır,buraya Galata ismi verildiği söylenir.Rumlar Latineler Gallos derlerdi


Cenevizliler kaleleri ve Galata kulesini yapmadan  evvel Bizanslıların bu taraflarda kaleleri vardı.Bunlar eski Galata gümrüğünün bulunduğu yere rastlıyor ve Haliçi kapsayan zincirin bir ucu buraya bağlı bulunuyordu.Hatta Cenevizlilere Kasabalarını surlarla çevirme  izni verildiği zaman bu kale onların duvarlarının dışında bırakılmış ve Bizanslılara ait olarak kalmıştır.Galata kulesi ise  Cenevizliler tarafından surlarla birlikte yapılmıştır.1446 yılında bir miktar daha yukseltilmiis ve Bu kuleye Isa kulesi adı verilmiştir.. o zamanlar ustunde bir Hac bulumuyordu

Osmanlılar devrinde 1794 yılında çıkan bir yangında bir hayli zarar görmüş  ve külahı tamamen yanmış ve daha sonra III.Selim tarafında onarılmıştır.1824 yılında II Mahmut zamanında bir yangında tekrar hasara uğrayınca ,onarılmıştır.Koni şeklindeki külahı çürüyüp çöktüğü için 1877 yılında son onarımdan evvelki şekilde tamir edilmişti.Yüksekliği deniz yüzünden 130,bulunduğu yerdeki toprak yüzeyden 50 m kadardır.Yapıldığından beri değişen yeri yalnız üst kısmı olup son onarımda burasıda eski şeklini almıştır..

Cenevizlilerin surları tamamladıkları tarih 1341 yılıdır.Galata bu sırada Ceneviz Hükümeti tarafından atanan ve Podesta denilen bir temsilcisi tarafından tam yetki ile idare olunmaktaydı
Galata surlarının dışında bağlar ve bostanlar vardı.Kasabanın nüfusu arttıkça oturulan kısım Beyoğlu sırtlarına doğru yayıldı ve böylece Beyoğlu semti  yavaş yavaş meydana geldi.Pera adıda burası için kullanılmaya başlandı.Asıl kasaba ise artık sadece Galata diye anılmaya başlandı
Galata aslında dar bir bölgeye sıkışmis olduğundan Cenevizliler XV yy dan itibaren surların dışında sayfiye evleri edinmeye başlamışlardı.Zenginler özellikle yaz aylarında burada oturuyorlardı.Fetihten sonra Türkler  evvela Kulekapısı semtinde yerleşip şimdi Divan edebiyatı müzesi olam meşhur Kulekapııs Mevlivihanesinin  bulunduğu sokağın alt kısmında Kulekapısı camiini yapmışlardı.Bu karşı kıyıda türkleri inşa ettiği ilk camiidir.Camii zamanla harap olmuş,mezarlık ise yüksek duvarlar sayesinde uzun süre yerinde kalmıştır.

Aradan 60 yıl kadar bir zaman geçince Tophaneden Kasımpaşaya kadar uzanan  ve 4 yol ağzına,yani bugünkü kumbaracaı ve Asmalımescit  sokaklarının Beyoğlu Caddesiyle kesiştikleri yere kadar varan kalabalık bir Türk Mahallesi doğmuştur.1492 yılında II.Beyazit devrinde ise, vezirlerden Iskender Paşanın çiftliğinin bulunduğu yerde yukarıda adı geçen Kulekapısı mevlevihanesi inşa edilmiş olduğu gibi daha ileride yine bu tarihlerde aynı padişah tarafından  o zamanlar Galata sarayı diye anılan acemi ocağı kışlası yapılmıştır.Burada yetişenler kabiliyetlerine göre saray hizmetine veya çok itibarlı bir teşkilat olan Kapıkulu süvari ocaklarına katılırlardı.Degerli bir ilim yuvası idi,Bugun orada Galatasaray lisesi bulunmaktadır.Yine bu devirde Tersana kalafatbaşısı Yunus Ağa ,Dörtyol ağızındaki sonradan dış kapısını saran pek güzel ve özellikle ince ipek gibi yaprakları pek makbul olan asma ağacı dolayısıyla Asmalımescit diye anılan camii inşa ettirmiştir.Zamanla semte de kendi adını vermiştir.Bu camii,bugun aynı ismi taşıyan sokağın alt tarafında ve sol koldaki Minare sokağının başındaydı.Bugun mevcut değildir.Mezarlığında ve mescide yakın yerde bulunan Yunus Ağanın kabrie öyle….. Asmalımescitin harap minaresi uzun süre orada kaldığından sokağa adını vermiştir

  
Bugünkü Tunelbaşı civarı,tamamen bir türk mahallesi olmuştu.Galatada sık sık çıkan yangınlar yüzünden yabancı elçilikler yavaş yavaş Beyoğlu tarafına  yerleşmişlerdi.Böylece Fransa,Venedik,Raguza,Ingiltere,Isvec,Danimarka ve daha sonra Hollanda,Lehistan ,Rusya v.b devletleri tek bir caddeden ibaret ve etrafı dar sokaklarla sarılı Beyoğlunda güzel konaklar edindiler
Buraya ilk yerleşen Fransa elçiliğidir.Onu öbürleri izlediler.Bunun üzerine bu elçiliklerin tebaalarıda aileleriyle birlikte kendi elçiliklerini civarında yerleşmeye başladılar,buralara ev ve kiliseler yaptılar
Galatadaki en eşki Binalar ise evvelce kilise iken 665 yılında Istanbul’un Araplar tarafından kuşatılması sırasında caöiye çevrilmiş  Arap camii ve St Paul & St Pierre Kilisesi ve Saint Benoit Manastırıdır.Bunlar dışında daha yakın zamanlara ait olmakla berabet Galata köprüsüyle azap kapı arasında eski yapılar mevcuttur.Kürkçüler Kapısındakş Yelkenciler hanın bazı kısımlar,yemeniciler sokağının güneyindeki bazı mağazalar,Perşembe pazarı civarındaki evler,Persembe pazarı ve Galata Mahkenesi sokağını birleştiği köşedeki ev,yine Perşembe pazarı caddesiyle Bakır ve Samur sokaklarının arasına rastlayan mağazaların bir kısmı,cadde ile eski Tay çıkmazının birleştiğiköşedeki han,Voyvoda caddesine çıkan Bankalar sokağındaki kagir bina bunlar arasında sayılabilir..Bunun dış cephe duvarında ve ikinci kat hizasındaki bir taş levhada şu Fransızca yazı okunmaktadır ‘ Andre Chenier naqıit dans cette maison le 30.10..1762 ‘’ Andre checni bu evde 30 ekim 1762 de doğmuştur yazar.

Bu zat Fransız edebiyatının ve Fransız devrimin tanınmış kişilerdir.iki yaşında bulunduğu sırada ailesiyle birlikte Fransaya dönmüş ve orada eğitim almıştır.Fransa devrimi sırasında Londra elçiliğinde memurdu.1790 tarihinde Parise döndüğü zaman terör devir başlamıştı.Kendisi  karşı bulunduğu terör idaresi aleyhine şiirler yazmaya  ve halkı isyana çağırdı.1794 yılında tevkif ve idam edildi.Babası Louis Chenier,evvelce istanbula gelerek  Galatada yerleşmiş Fransuz bir çuha tüccarının yanından çalışmış ve aslen Kıbrıslı bir aileden gelen Elizabeth adlı bir kızla evlenmişti.Andres ise onun gibi istanbulda doğmus  ve 1812 yılında Paris te ölmüş olan kardeşi Joseph ,bu evliliğin ürünüdür.Louis Chenier ise daha sonra Fransanın Fas Konsolosluğunda 15 yıl çalıştı.

Bu evin karşısında ve Banka sokağu ile Perşembe pazarı Caddesinin  birleştiği yerde bulunan bina ise,Ceneviz Podesta’sının eviydi.Yetmişs beş yıl kadar evvel yıkılmış ve yerine Frankini hanı yapılmıştır.ilk binayı yaptıran Podesta ise Marinisi dir.Bununla beraber ,Podestaların çoğunlukla resmi bir makamı bulunmayıp bu memuriyete kim atanırsa onun konağı bu işi görürdü.Nitekim Arap Camiinin karşısında bulunan binanın alt kısmı da bir zamanlar Podesta konağıydı
Galatanın surları bir katlıydı.Kalenin içinde ayrıca üç kat bölme hisar duvarı bulunmaktaydı.Dış sur kapıları 11 tane olup bunlar sırası ile şöyledir.
-Batıda Kasımpaşa tarafından Meyyit Kapısı
-Güneyde Deniz kıyısında Azapkapısı
-Kürekçi Kapısı
-Yağkapanı Kapısı
-Balıkpazari kapısı
-Karaköy kapısı
-Doğuda deniz kıyısında Aya Nicholas veya Kursunku Mahzen kapısı
-Denize karşı kılıç kapısı
-Denize açılan Demirkapı
-Kara tarafında Tophane kapısı
-Kule tarafında Küçük kule kapısı
-Büyük Kule Kapısı
Ic bölmelerdeki kapılar ise şunlardı
-Karaköy kapısı
-Mihal kapısı
-Meydancık kapısı
-Kilise kapısı
-Icazap Kapısı
-Savak kapısı
Surların uzunluğu ortalama 13.350 metre,duvarların yüksekliği yeryer 10-20 metre idi.Surlar,1864 yılında tamamen yıktırılıp ortadan kaldırılmıştır
XVII yy da Galatada 18 Müslüman 70 Rum  3 Latin ve 2 Ermeni mahallesi vardı.Bu sıralarda burada oturanlar gemici,tüccar ,el sanatçısı,marangoz ,kalafatçı gibi kimselerdi.Halkını çoğu Cezayir kesimi elbise giyerdi.Kaptanları ve kabadayıları meşhurdu.Meyhanecileri Rum,satıcıları Ermeni,aracıları Yahudiydi.Ulufeci denilen genç çocuklarla  aracıların işi kotu idi.
Has beyaz ekmeği,elvan şekeri,süslü varaklı bahar helvası,Baharlı simiti,çeşitli şarapları meşhurdu.Taşmerdiven,Mihalaki,Kefeli,Manyeli,Kaşkaval,Sünbüllü,Konstantin ( Kosta ),Saranda adlı meyhaneciler  en güzel şarapların satıldıkları yerlerdir
Galata bambaşka bir dünya idi,Bugun hala gizemini koruyan bir semt,ve hep koruyacak



1 comment:

  1. Merhaba. Yazınız çok ilgi çekici. Bu yazıyı yazarken hangi kaynakları kullandığınızı öğrenebilir miyim? Dönüş yaparsanız çok sevinirim. İyi günler.

    ReplyDelete