Bizans devrinde Istanbul 14 bolgeye
ayırlmıştı.Bunların biri de Galata iid.Galata ilk zamanlarda Istanbul’un
karşısında küçük bir köydü.Amalfililer ,Pizalılar,Venedikliler ve Cenevizliler
gini Bizans’ın ticaretiyle ilgili olan birçok Latin şehirleri halkı,çok eskiden
beri İstanbul’a yerleşmişlerdi.Hatta bunların,bugünkü Yemiş iskelesi cıvarından
Sirkeciye kadarki bölgede ,asıl şehirden duvarla ayrılmış mahalle ve çarşıları
vardı.Ancak bu yer kendilerine dar geldiği için zamanla Galata tarafına geçip
yerleştiler.Böylece burası yavaş yavaş bir Latin şehri halini almaya
başladı.Ortaçağda Bizans ticaretinin hemen tamamı Latinlerin elinde
bulunuyordu.Bunlar,Bizans’daki bitip tükenmek bilmeyen kargaşalıklardan
faydalanarak imtiyazlarını gittikçe genişletmişler ve kendi kendilerini idare
eden küçük hükümetçikler haline gelmişlerdi.
Burada ilk önce Imparato Zenon devrinde ve
475 tarihinde bir kule
yapılmıştır.Bundan maksat,Galatayı saldırılardan korumakta bu Kule deniz
kıyısındaydı
Galata’ya ilk yerleşenler Venedikliler
olmuştu.Sonra onlarla Bizanslılar arasında geçen savaşta Cenevizliler tarafsız
kaldıkları için ve daha bazı durumlarda onlara yardımda bulunduklarından Galata
tarafında araziye ve geniş imtiyazlara sahip oldular.Hatta 1303 yılında
Imparator II Andronikos Paleologos’ tan şehirlerinin genişletilmesi ve askeri yönden tahkimi için ferman
aldılar.Bunun üzerine ve bundan sonra her fırsatta Galata’nın etrafını surlar
ve hendeklerle çevirdiler.Günümüzde hala bazı kalıntıları olan bu surların bir
Kısmı,Istanbulun alınmasından sonra ve hakimiyet alameti olarak Fatih
tarafından yıkılmıştır.Bugun kalafatyerine doğru olan tarafındaki kısımlardan
birkaç parça duvar ,bir iki kule kalıntısı ve Saint Benoit Manastırları içine rastlayan bir iki kule
harabesnde başa bir şey kalmamıştı..
Incir ağaçları pek bol olduğundan Galata
semtine ilk zamanlarda Incirlik anlamına gelen rumca Sikai denilirdi.Sonra
Imparator I Justinian ( 527-565 ) burada bir saray ve bazı binalar yaptırarak
şehri imar etti.Bu yüzden buraya Justianopolis denildi.Galata adının ne
zamandan beri kullanıldığı bilinmiyor.Pek eski olan bu isim şimdiki Beyoğlunuda
kapsıyordu.
Beyoğlunun adı ise XVIyy da başlar. Venedik
Cumhuiyetinin ‘’ Balyos ‘denilen
İstanbul elçisi olup sonra Cumhuriyetin başına geçen Andrea Grittin nin
Istanbulda bulunduğu sırada güzelliğiyle un salmış bir rum metresi vardı.Bundan
bir oğlu oldu,evlilik dışı olmasına rağmen çocuğa resmen tanıyarak soyadını
verdi.Alaiso Gritti mükemmel bir eğitim alarak istanbula geri döndü,Bugunku
Taksim Gezi parkı civarında güzel bir saray yaptırdı kendine,Makbul Ibrahim
Paşanın iyi bir dostu olan Gritti onun idamından bir sene evveş Venedige dönmüştü.Kendi,gayri
meşru bir kişin,n oğlu olduğu için Türkler ona
Frenk beyin oğlu diye anarlardı,Semt bu yüzden onun adını almış ve
kısaltılaraka Beyoğlu denmiştir
Cenevizliler Galatayı sonrada yalnız Beyoğlu tarafı için kullanılan
ve karşı kıyı anlamına gelen Peramatis sözü kısaltılmış şekli olan Pera diye
anarlardı.Nitekim Kendi topluluklarınada ‘’ Magnifica Communita di Pera ‘’ yani
Kutsal Pera Cemiyeti derlerdi.Rumların
Kelt olarak adlandırdığı 3 yy sonlarında başkanları Breenius ile buradan gecen Tektosages kabilesi nde dolayı
ki Galatlar diye anılır,buraya Galata ismi verildiği söylenir.Rumlar Latineler
Gallos derlerdi
Cenevizliler kaleleri ve Galata kulesini
yapmadan evvel Bizanslıların bu
taraflarda kaleleri vardı.Bunlar eski Galata gümrüğünün bulunduğu yere rastlıyor
ve Haliçi kapsayan zincirin bir ucu buraya bağlı bulunuyordu.Hatta
Cenevizlilere Kasabalarını surlarla çevirme
izni verildiği zaman bu kale onların duvarlarının dışında bırakılmış ve
Bizanslılara ait olarak kalmıştır.Galata kulesi ise Cenevizliler tarafından surlarla birlikte
yapılmıştır.1446 yılında bir miktar daha yukseltilmiis ve Bu kuleye Isa kulesi
adı verilmiştir.. o zamanlar ustunde bir Hac bulumuyordu
Osmanlılar devrinde 1794 yılında çıkan bir
yangında bir hayli zarar görmüş ve külahı
tamamen yanmış ve daha sonra III.Selim tarafında onarılmıştır.1824 yılında II
Mahmut zamanında bir yangında tekrar hasara uğrayınca ,onarılmıştır.Koni
şeklindeki külahı çürüyüp çöktüğü için 1877 yılında son onarımdan evvelki
şekilde tamir edilmişti.Yüksekliği deniz yüzünden 130,bulunduğu yerdeki toprak
yüzeyden 50 m kadardır.Yapıldığından beri değişen yeri yalnız üst kısmı olup
son onarımda burasıda eski şeklini almıştır..
Cenevizlilerin surları tamamladıkları tarih
1341 yılıdır.Galata bu sırada Ceneviz Hükümeti tarafından atanan ve Podesta
denilen bir temsilcisi tarafından tam yetki ile idare olunmaktaydı
Galata surlarının dışında bağlar ve bostanlar
vardı.Kasabanın nüfusu arttıkça oturulan kısım Beyoğlu sırtlarına doğru yayıldı
ve böylece Beyoğlu semti yavaş yavaş
meydana geldi.Pera adıda burası için kullanılmaya başlandı.Asıl kasaba ise
artık sadece Galata diye anılmaya başlandı
Galata aslında dar bir bölgeye sıkışmis olduğundan
Cenevizliler XV yy dan itibaren surların dışında sayfiye evleri edinmeye
başlamışlardı.Zenginler özellikle yaz aylarında burada oturuyorlardı.Fetihten
sonra Türkler evvela Kulekapısı semtinde
yerleşip şimdi Divan edebiyatı müzesi olam meşhur Kulekapııs
Mevlivihanesinin bulunduğu sokağın alt
kısmında Kulekapısı camiini yapmışlardı.Bu karşı kıyıda türkleri inşa ettiği
ilk camiidir.Camii zamanla harap olmuş,mezarlık ise yüksek duvarlar sayesinde
uzun süre yerinde kalmıştır.
Aradan 60 yıl kadar bir zaman geçince
Tophaneden Kasımpaşaya kadar uzanan ve 4
yol ağzına,yani bugünkü kumbaracaı ve Asmalımescit sokaklarının Beyoğlu Caddesiyle kesiştikleri
yere kadar varan kalabalık bir Türk Mahallesi doğmuştur.1492 yılında II.Beyazit
devrinde ise, vezirlerden Iskender Paşanın çiftliğinin bulunduğu yerde yukarıda
adı geçen Kulekapısı mevlevihanesi inşa edilmiş olduğu gibi daha ileride yine
bu tarihlerde aynı padişah tarafından o
zamanlar Galata sarayı diye anılan acemi ocağı kışlası yapılmıştır.Burada
yetişenler kabiliyetlerine göre saray hizmetine veya çok itibarlı bir teşkilat
olan Kapıkulu süvari ocaklarına katılırlardı.Degerli bir ilim yuvası idi,Bugun
orada Galatasaray lisesi bulunmaktadır.Yine bu devirde Tersana kalafatbaşısı
Yunus Ağa ,Dörtyol ağızındaki sonradan dış kapısını saran pek güzel ve
özellikle ince ipek gibi yaprakları pek makbul olan asma ağacı dolayısıyla
Asmalımescit diye anılan camii inşa ettirmiştir.Zamanla semte de kendi adını
vermiştir.Bu camii,bugun aynı ismi taşıyan sokağın alt tarafında ve sol koldaki
Minare sokağının başındaydı.Bugun mevcut değildir.Mezarlığında ve mescide yakın
yerde bulunan Yunus Ağanın kabrie öyle….. Asmalımescitin harap minaresi uzun
süre orada kaldığından sokağa adını vermiştir
Bugünkü Tunelbaşı civarı,tamamen bir türk
mahallesi olmuştu.Galatada sık sık çıkan yangınlar yüzünden yabancı elçilikler yavaş
yavaş Beyoğlu tarafına yerleşmişlerdi.Böylece
Fransa,Venedik,Raguza,Ingiltere,Isvec,Danimarka ve daha sonra Hollanda,Lehistan
,Rusya v.b devletleri tek bir caddeden ibaret ve etrafı dar sokaklarla sarılı
Beyoğlunda güzel konaklar edindiler
Buraya ilk yerleşen Fransa elçiliğidir.Onu
öbürleri izlediler.Bunun üzerine bu elçiliklerin tebaalarıda aileleriyle
birlikte kendi elçiliklerini civarında yerleşmeye başladılar,buralara ev ve
kiliseler yaptılar
Galatadaki en eşki Binalar ise evvelce kilise
iken 665 yılında Istanbul’un Araplar tarafından kuşatılması sırasında caöiye çevrilmiş
Arap camii ve St Paul & St Pierre
Kilisesi ve Saint Benoit Manastırıdır.Bunlar dışında daha yakın zamanlara ait
olmakla berabet Galata köprüsüyle azap kapı arasında eski yapılar
mevcuttur.Kürkçüler Kapısındakş Yelkenciler hanın bazı kısımlar,yemeniciler sokağının
güneyindeki bazı mağazalar,Perşembe pazarı civarındaki evler,Persembe pazarı ve
Galata Mahkenesi sokağını birleştiği köşedeki ev,yine Perşembe pazarı
caddesiyle Bakır ve Samur sokaklarının arasına rastlayan mağazaların bir
kısmı,cadde ile eski Tay çıkmazının birleştiğiköşedeki han,Voyvoda caddesine
çıkan Bankalar sokağındaki kagir bina bunlar arasında sayılabilir..Bunun dış
cephe duvarında ve ikinci kat hizasındaki bir taş levhada şu Fransızca yazı
okunmaktadır ‘ Andre Chenier naqıit dans cette maison le 30.10..1762 ‘’ Andre
checni bu evde 30 ekim 1762 de doğmuştur yazar.
Bu zat Fransız edebiyatının ve Fransız
devrimin tanınmış kişilerdir.iki yaşında bulunduğu sırada ailesiyle birlikte
Fransaya dönmüş ve orada eğitim almıştır.Fransa devrimi sırasında Londra
elçiliğinde memurdu.1790 tarihinde Parise döndüğü zaman terör devir başlamıştı.Kendisi
karşı bulunduğu terör idaresi aleyhine
şiirler yazmaya ve halkı isyana
çağırdı.1794 yılında tevkif ve idam edildi.Babası Louis Chenier,evvelce
istanbula gelerek Galatada yerleşmiş
Fransuz bir çuha tüccarının yanından çalışmış ve aslen Kıbrıslı bir aileden
gelen Elizabeth adlı bir kızla evlenmişti.Andres ise onun gibi istanbulda
doğmus ve 1812 yılında Paris te ölmüş
olan kardeşi Joseph ,bu evliliğin ürünüdür.Louis Chenier ise daha sonra
Fransanın Fas Konsolosluğunda 15 yıl çalıştı.
Bu evin karşısında ve Banka sokağu ile
Perşembe pazarı Caddesinin birleştiği
yerde bulunan bina ise,Ceneviz Podesta’sının eviydi.Yetmişs beş yıl kadar evvel
yıkılmış ve yerine Frankini hanı yapılmıştır.ilk binayı yaptıran Podesta ise
Marinisi dir.Bununla beraber ,Podestaların çoğunlukla resmi bir makamı
bulunmayıp bu memuriyete kim atanırsa onun konağı bu işi görürdü.Nitekim Arap
Camiinin karşısında bulunan binanın alt kısmı da bir zamanlar Podesta konağıydı
Galatanın surları bir katlıydı.Kalenin içinde
ayrıca üç kat bölme hisar duvarı bulunmaktaydı.Dış sur kapıları 11 tane olup
bunlar sırası ile şöyledir.
-Batıda Kasımpaşa tarafından Meyyit Kapısı
-Güneyde Deniz kıyısında Azapkapısı
-Kürekçi Kapısı
-Yağkapanı Kapısı
-Balıkpazari kapısı
-Karaköy kapısı
-Doğuda deniz kıyısında Aya Nicholas veya
Kursunku Mahzen kapısı
-Denize karşı kılıç kapısı
-Denize açılan Demirkapı
-Kara tarafında Tophane kapısı
-Kule tarafında Küçük kule kapısı
-Büyük Kule Kapısı
Ic bölmelerdeki kapılar ise şunlardı
-Karaköy kapısı
-Mihal kapısı
-Meydancık kapısı
-Kilise kapısı
-Icazap Kapısı
-Savak kapısı
Surların uzunluğu ortalama 13.350
metre,duvarların yüksekliği yeryer 10-20 metre idi.Surlar,1864 yılında tamamen
yıktırılıp ortadan kaldırılmıştır
XVII yy da Galatada 18 Müslüman 70 Rum 3 Latin ve 2 Ermeni mahallesi vardı.Bu
sıralarda burada oturanlar gemici,tüccar ,el sanatçısı,marangoz ,kalafatçı gibi
kimselerdi.Halkını çoğu Cezayir kesimi elbise giyerdi.Kaptanları ve
kabadayıları meşhurdu.Meyhanecileri Rum,satıcıları Ermeni,aracıları
Yahudiydi.Ulufeci denilen genç çocuklarla
aracıların işi kotu idi.
Has beyaz ekmeği,elvan şekeri,süslü varaklı
bahar helvası,Baharlı simiti,çeşitli şarapları meşhurdu.Taşmerdiven,Mihalaki,Kefeli,Manyeli,Kaşkaval,Sünbüllü,Konstantin
( Kosta ),Saranda adlı meyhaneciler en
güzel şarapların satıldıkları yerlerdir
Galata bambaşka bir dünya idi,Bugun hala
gizemini koruyan bir semt,ve hep koruyacak
Merhaba. Yazınız çok ilgi çekici. Bu yazıyı yazarken hangi kaynakları kullandığınızı öğrenebilir miyim? Dönüş yaparsanız çok sevinirim. İyi günler.
ReplyDelete