Delilere örgütü,XV.yüzyılı sonuyla XVI.yüzyıl başları arasında kurulmuştu.ilk kez kendini Balkanlarda gösteren bu örgüt,bir çeşit atlı asker sınıfıydı.Osmanı Devleti’nin gözüpek ,hiçbirşeyden yılmayan akıllarına ne eserse onu yapan bu topluluğuna bir ara Deliller adı verildiysede halk yine ilk kuruluş adları ve özellikleri olan Deliler sözcüğünü kullanmıştır.
Osmanlı devletinin bu erleri,kuvveti çokiaklı
yok takımındandı.Deliler savaşta yararlık gösterince ‘ Aga ‘ bu rütbedede
başarılı olunca Delibaşı oluyorlardı….Delibaşı vezir dairelerinde ve sadrazam kapısındakş önemli
kumandanlardandı.Törenlerde ,koruyuculuk göreviyle sadrazamın önünde yürülerdi
Halife Hz Ömer ‘’ Deli ocaklarının ‘ başı
sayılırdı,Deliler bunu böyle kabul ederlerdi.Hayatlarının tek ilkesi Az yaşa,çok yaşa,yazılan gelir başa yargısıydı.Buda
onların ne denli gözükara ve hayatta uzaklaştırılmış olduklarının belirgin
tanımıdır.
İlkin Rumeli Beylerbeyiyle sınıt beylerinin
buyruğunda olan Delilerin örgütleri zamanla genişledi.Anadolu beylerbeyi ve
vezirlerininde buyruğunda örgütleri kuruldu.Silah olarak tekne kalkanlar,eğri
palalar,mızraklar,atlarının eğerine bağlanmış bozdoğanlar taşırlardı.Vahşi hayvan derilerinden yapılmış
ve kartal tüyleriyle süslü külah takarlar.Aslan,Kaplan,tilki ve Kurt
derilerinden elbiseler giyerlerdi.Ayaklarında ‘ serhadlik’ denilen mahmuzlu
,burunları sivri,arkaları yüksek çizmeleri vardı.XVII yy da kıyafetlerinde bazı
değişikler yapıldığı görülür.Bu tarihten sonra başlarına,bir arşın uzunluğunda
siyah kuzu derisinden boru,gibi ,üzeri sarıklı kalpak giymeye başladılar.
Delilerden elli altmışı bir Bayrak olurdu.Bu
bayraklara Kumanda eden kişilere ise Delibaşı denirdi.Deli ocağına giren
genç,ağalardan birinin yanına yetişir,ocağın usul ve adetlerini öğrenir.eger
Deli olması uygun görülürse,din ve devlet için savaşacığına ,hiçbir savaştan
kaçmayacağına yemin ettirilir,tören ver dualarla başına ‘ Deli Kalpağı ‘
giydirilip Ağa çırağı olarak ocağa kayıt ettirilirdi.Yeminini tutmayan deliler
,keçe külah edilerek ocaktan kovulurdur.
Mevcut Kaynaklarda,Delilerin gördükleri görev
karşılığı olarak XVIIyy da 12 ile 15
akça arası bir ücret aldıkları belirtilir.Sonraları bu ücret yalnız savaş
zamanları için verilmeye başlandı….Başlangıçta
büyük yararlılık gösteren ve
imparatorluğa hizmetleri görülen Deliler,XVIII yy başlarından itibaren
bozulmaya başladılar.
Maiyetlerinde bulundukları devlet adamlarının
,vezirlerin ölümleri üzerine ücretleri kesildiğinden ,Anadolu ve Rumelide toplu
halde dolaşmaya başlayıp,köylülerin huzurunu bozmaya başladılar.Özellikle XVIII
yy sonlarında Delilerin elebaşılık ettiği isyanlar çıkmaya başladı.Kütahya
yöresinde Kocabaşı adlı Delibaşı ,bu devirde
büyük bir ün kazanmıştı.Konya’daki
1803 ayaklanmasında Delibaşı Ismail ,asilerle birleşip Konya’ya vali
olarak atanan Ismail Paşa yı şehre
sokmadı.Bir ara Delileri yeniden düzene koymak isteyen Yusuf Ziya Paşa çeşitli
yerlerde bulunanları Istanbul’a getirterek Davutpaşa ve Usküdar daki bir Kışlaya yerleştirdi.Sonra bunları
topluca bağdada yolladı
1829 Osmanlı Rus savaşından sonra Deliler
yeniden Anadoluy geçerek karışıklık
çıkarmak istedilersede Askeri
Örgütlenmede yenilik yapan II.Mahmut bunlaru ortadan kaldırdı.Delilerin bir
bölüğü kaçmayı başarıp Mısır ve Suriyeye sığınmışlardı.Bunlar aslında gözünü
budaktan sakınmayan yürekli ve başıma buyruk kimselerdi.Böylece de savaşlarda
büyük yararlıklar gösterirlerdi.Nitekim
XVII.yy da yapılan Avusturya Savaşlarında gösterdikleri kahramanlıklarla
ün yapmışlardı.Kanuni devrinde Gazi Husrev ve Bali Beyin ..Delileri Kendilerini
efsaneleştirmişlerdi.
Halk arasındada önem verilen bu örgütün
sayısı onbinin üstündeydi.Padişahların
özellikle III.Selim’in halk
arasında değişik kıyafette dolaşırken çok defa DeliKıyafeti giydiği
görülmüştür.
SARICA ÖRGÜTÜ
Kuruluşu XVII.yy olan Sarıca Örgütü Osmanlu
Devletindeki eyalet velilerinin kapı halkını oluşturan bir askeri bölümüydü.Bu
devride devlet düzenindeki bozuklukluklar su yüzüne çıkınca durum eyalet valilerinide etkilemişti. Haval
Nedenlerle verilen ölüm cezaları,işten
çıkarılmalar,devlet yönetiminde olağan sayılmaya başladı..
Genellikle valilere yapılan işlemlerin
haksızlığı onları devlet merkezine karşı kendilerini savunmaya yöneltti.Valiler
bu nedenle yanlarındaki kapı halkını çoğalttılar.Bölgelerinde ocaktan kovulmuş
nice kapıkulu,Sekban eri varsa topladılar.Bunlara Sarıca yahut saruca denirdi.Kumandanları Bölükbaşı
en üstleride Başbölükbaşı denirdi
Bunlar genellikle ipten kazıktan
kurtulmuş,döğüşken hiçbir şeyden yılmaz
kimselerdi.Valiler işten alınır yada öldürülürse ,valiye bağlı Sekban ve
Leventlerle eyleme geçerler ; dilekleri yerine getirilmez ,valiyi makamında
tutmazlarsa dağa çıkar ve eşkıyalık ederlerdi….. Tarihimizde çeşitli olaylara
yol açan Celali isyanları başlarının çoğunluğu Sarıcalar örgütünden
yetişmedir.I.Abdülhamit döneminde Sarıcaların kökü kazanmıştır..
SEKBAN ÖRGÜTÜ
Kuruluşu I Murat devrinde kurulan Sekban
örgütü başlangıçta tazı beslemek ve padişaha birlikte ava çıkmakta
yükümlüydüler.Yıldırım Beyazıtın Niğbolu
Savaşından hemen sonra düzenlendiği bir av partisine 6000 sekban
katılmıştı.Sekban ortaları yani bölükleri ,1451 yılına gelinceye kadar tek
başlarına bağımsız bir kuruluş durumundaydı.Yeniçeri ocağıyla hiçbir ilişkileri
yoktu.Fatih Sultan Mehmetin Karaman
seferi dönüşünde ,Yeniçerilerin ‘’ ilk
seferdir,kullara ihsan gerek ‘’ diye padişahın önünü kesip sefer bahşişi
istemeleri ,bir tür başkaldırma sayıldığından .Fatih kendisine yakın ve bağlı
olduğu 7000 sekbanı Yeniçeri ocağına kattı.Amaca Yeniçeriler arasında disiplini
sağlamaktı.Kapıkulu ocaklarının dışında eyalet paşaları ve sancak beylerininde
sekbanları vardı.Sınır boylarındaki
sekbanların aylıkları devlet,eyalet ve sancakdakilerinki de bağlı bulundukları
örgüt beyleri tarafından verilirdi..Gerektiğinde sınır boylarındaki Sekbanlar
,köylerden yada Hrıstiyanlardan devşilirdi.Eyalet sekbanları,bağlı
bulundukları valinin dışında kimseden
buyruk almazlardı..
Bunlar,valinin bir çeşit fedaisi
durumundaydı..XVII yüzyılda devlet düzeni iyiden iyiye bozulunca ,Sarıcalar ve
Leventlerle birlikte dağa çıkıp kentleri ,kasabaları,köyleri basarak eşkıyalık ettiler,Halk bunlara sekban
eşkıyası adını takmıştı.Başlarında Sekban bölükbaşı yada bayraktarı bulunurdu
belli başlı silahları tüfek ve kılıçtı
Kaynak : Yıllarboyu Tarih dergisi Temmuz 1982 Sn İhsan Birinci
No comments:
Post a Comment