Tuesday, July 10, 2018

OSMANLI IMPARATORLUĞUNDA ILK GAZETE YI KIM CIKARMISTIR ?



Türkiye de ilk matbaa XVIII yüzyılın ilkyarısında 1720 lerde kurulmuştu.Ancak ilk gazetinin çıkışı için,aradan bir asır daha geçmesi gerekmiştir.Matbaada Avrupa'dan nasıl üç yüzyıl geri kalmışssak,gazetede iki yüz yıl geriden gelmekteydik.Çünkü Avrupa'da ilk gazete örnekleri XVI yy da görülmeye başlamıştı.Şurasınıda hemen belirtmek gerekirki,Türkiye'de ilk çıkan gazete Türkçe olmadığı için çıkaranlarda Türk değildi.

Türkiye'de ilk gazete Izmir'de yayınlaşmıştır ve adı '' Smyrneen' dir.İlk sayısı 1824 Mayıs'ında basılan gazete ' Izmirli' anlamına gelmektedir.Dört yıl kadar,ad ve sahip değiştirerek çıkan bu gazete,1828 de Blak bey adında Türk dostu bir Fransız tarafından satın alınır.Blak bey'in iyi niyetini öğrenen,zamanın padişahı  II Mahmut,onu Istanbul'a çağırtmış ve kendisine sermaye vererek yine Fransızca fakat devletten yana bir gazete çıkarmasını teklif etmiştir.1831 yılında Istanbul'da  yayınlanmaya başlayan ' Moniteur Ottoman ' bu çabanın  ve yatırımın sonucudur.Uzunca bir süre yaşamıştır.

Bu arada ( o yıllarda kendisiyle çekişme halinde bulunmamıza rağmen ) yine de bir Osmanlı bir eyaleti olan Mısır'da da bir gazete çıkarılmıştır. '' Ruzname-i Vakayi-i Mısrıyye '' adını taşıyan bu gazetenin büyük bir bölümü Arapça'dır.Ancak zaman zaman ve yer yer Türkçe yazılara da yer verilmiştir.1829'lardaki bunalımlı döneme rastlayan '' Ruzname-i Vakayi -i Mısriyye ''nin sık sıkı ad değiştirdiği ve yayının uzun sürmediği söylenmektedir.

Yukardan beri adlarını söylediklerimizi bir yana bırakırsak Türkiye'de çıkarılmaya başlanan ilk yerli gazetenin  ' Takvimi-Vakayi '' olduğunu söylememiz gerekir.Çünkü ' Takvim i Vakayi ' bütünüyle Türkçedir;gerçek anlamda  Türkiyenin ilk gazetesidir.Bu gazetenin yayınlanmaya başlamasının tarihi 11 kasım 1831 dir.'' Moniteur Ottoman '' dan bir iki ay sonraya rastlamaktadir.Çıkarılması emrini veren  yine II Mahmut'tu,Ancak gazete özel değil vir resmi gazetedir.Bu özelliğini Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar sürdürmüştür.Hala çıkarılmakta olan ' Resmi Gazete ' , ' Takvim i Vakayı 2 in devamı sayılmaktadır.

Pek çok kimsece bilindiği gibi Türkiye de  Türkler tarafından ,Türkçe ve özel gazete niteliğindeki ilk gazete Şinasi ile Agah efendinin 1860 yılı Ekiminde kurdukları '' Tercüman ı Ahval ' dır.Bundan iki yıl sonra  onun daha gelişmişini,Şinasi tek başına ve ' Tasvir i Efkar ' adu altında çıkarmıştır. '' Tasvir i  efkar'dan sonra Türk gazeteciliği büyük bir ilerleme göstermiş,II Abdulhamit dönemindeki duraklamaya rağmen ikinci meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminde gelişmiştir.

Türkiye'nin ilk ve resmi gazetesi olan  ' Takvim i vakayi 'ile ilk özel  gazetesi 'Tercuman ı Ahval ' arasında bir de yarı remi yarı özel gazete daha vardır. ' Ceride i Havadis ' adını taşıyan bu gazetenin çıkışının oldukça acı bir hikayesi bulunmaktadır.Burada söz konusu edeceğimiz bu gazetedir

1838 yılı sonlarında Kapitülasyonların en baskılı ve en geçerli dönemiydi.Bu yüzden pek çok yabancı uyruklu kimse Istanbul'da  tam anlamıyla imtiyazl bir hayat sürdürmekteydiler.Bunlardan biri de William Churchill adında bir ingiliz tüccarıydı.Avlanmayı çok seven Willliam Churchill ,boş vakitlerinde çiftesini kaptığı gibi soluğu Karacaahmet'le Selimiye sırtlarındaki ormanlık bölgede alıyordu.O zaman buraları hemen hemen bütünüyle boş ıssız yerlerden ibaretti.Çeşitli ağaçlarla doluydu.

Birgün Churchill yine bu bölgede gezinip avlanırken,Necati Efendi adında bir adamın sekiz on yaşındaki çocuğunu yaralamıştı.Çocuk o taraflarda kuzusunu otlatırken herif uzaktan kuzuya nişan almış,bu arada kuzu yerine sahibini vurmuştu.Çevre halkı zaten bu ' gavur'un ikide birde gelip,sanki dağ başıymış gibi,başına buyruk avlanmasından öfkeli ve  doluydu.Olay üzerine hemen şuradan buradan birer ikişer bitip etrafını sarmışlardı.Churchill'in
-- Ben onları uzaktan domuz sanarak atşe tteim '' gibilerden kendisini savunmasını dinlememişler,şöyle hatırı sayılır bir dayak attıktan sonra onu zabıtaya teslim etmişlerdi.Daha sonraları Donanmayı kaçırıp Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya teslim ettiği için;Firari diye anılan Ahmet Fevzi Paşa o sırada Üsküdar muhafızı idi.O da olaya kızmış,Churchill'e biraz da kendi makamında dayak attırdıktan sonra,tersanede hapsettirmişti,Ancak bu hapis olayı kıyametin kopmasına neden olmuştu;Bu olanlara Ingiltere elçiliği kızıyordu.Bir Ingiliz vatandaşına Türkler nasıl dayak atabilir,onu nasıl hapsedebilirir ? Olacak iş miydi bu ?  Protestolar,tehditler gırla gidiyordu.İş kısa zamanda siyasi bir havaya büründürülmüş ,hatta bu yüzden Türkiye'nin ilk hariciye nazırı  ( reisülküttaplık ) Akif paşa azledilmişti.Ingilizler bununla da yetinmiyorlardı.Hükümet olaydan dolayı Churchill'e hem tarziye hem de maddi tazminat vermeliydi.Yazık ki bu istekler de kabul edilmiş,Churchill'e tarziyeden başka,maddi tazminat da verilmiş ve adam bu tazminata Türkiye'de bir gazete çıkarmak imtiyazını ekletmişti.Hükümet,meseleyi kapatmak için buna razı olmuş ce Ingiliz'e Türkiye'de,Türkçe bir gazete çıkarma izni verilmişti.Oysa o zamana kadar,devletin yayımladığı ' Takvim i vakayı ' dışında hiçbir Türk'ün Türkçe bir gazete çıkarması söz konusu olmamıştı.

Yediği biraz dayağın ve yattığı bir kaçgünlük hapsin karşılığında,ummadığı br nimete konan,bir fırsatı eline geçiren William Churchill hayatından memnundu.Aldığı tazminatla  hemen bir matbaa kurma işine girişmiş,hazırlıklarını tamamlamış ve '' Ceride i Havadis '' adını verdiği gazetesini,1840 yılının 1 Agustos tarihinde çıkarmaya başlamıştı.Ancak,devlet,bu adama imtiyaz verirken bir şart koşmuştu;Gazete bütünüyle bağımsız olmayacak,yarı resmi bir nitelik taşıyacaktı.İşte bundan dolayıdırk, ' Türkiye de Türkler tarafından çıkarılan ilk hususi nitelikli gazete tercüman ı ahval dır '' denilmektedir.Zira 'Ceride i havadis yarı resmi yarı ozel bir yayın organıydı.

Ticaret hayatından gelme,pratik bir işadamı olan Churchil gazetesini tutundurmak,halka tanıtmak ve sevdirmek için ,ilk üç sayısını parasız olarak dağıttı.Böylece okuyucunun dikkat ve ilgisini topladıktan sonra, dördüncü sayıdan itşbaren parayla satmaya başladı.

' Ceride i havadis ' değil günümüze göre,yirmi yıl sonra çıkacak olan  'Tercüman ı Ahval '' ve ' Tasvir i efkar' a göre bile basit ve ilkel bir hava taşımaktaydı.Günlük olayları günü gününe vermek imkanından yoksundu.Yazılarını  daha çok Avrupada geçen bir takım garip olaylara,Amerika,Çin ,Hindistan gibi uzak ülkelere ilişkin coğrafi ve meraklı konular oluşturuyordu.Gazeteden fazla,dergi çeşnisi içindeydi.Okuyucularını ise genellikle Istanbul'un yüksek tabakası,büyük devlet memurleru,levanten denilen tatlısu Frenkler'i teşkil etmekteydi.Geniş halk yığınları gazeteye pek iltifat etmiyor,hatta tek tük alıp okuyan bazı kimseleri züppelikler suçluyorlardı.

Churchill'in gazetesi,Türkler için onur kırıcı ve acı bir olay üzerine ve bundan yararlanılarak  kurulmuştu ama,hemen bütün yayınlarında içten bir Türk dostu olarak,bir yol izlemiş memleket ve millet hizmetinde yürümüştü.Kuruluştan altı yıl sonra William Churchil ölmüş,yönetimi oğlu Alfred Churchill'e kalmıştı. O da babasının yolunu ve planını uygulamakt devame etmişti.

' Ceride i Havadis ' ilk çıktığı hal ve şekli ile,belirli hemen hiçbir değişme göstermeden,on altı yıl kadar yayınını sürdürdü.1854-1855 Kırım savaşı sırasında bir yenilik yaptı.Savaş haberlerini en kısa zamanda okuyucuya ulaştırıcak ilaveler yayınlamaya başladı.O sırada bu ilaveler pek büyük ilgi görmüş ve halk bunları adeta kapışır olmuştu.Bazı günler halk matbaanın önünde birikiyor,makinelerden çıkan,mürekkepleri kurumamış ilaveleri bekliyordu.Çoğu zaman ,o günlerin gelişmemiş imkanlarıyla çalışan makineler,bu istekleri yeterince karşılayamiyordu.

Gazetenin genel yapısındaki ilk büyük değişiklik,Şinasi ve Agah  Efendinin  ' Tercüman ı Ahval ' ı çıkarmaya başlamaları üzerine görüldü. 'Tercüman-ı Ahval ' çıkıncaya kadar rakipsiz olan 'Ceride havadis   '' ,karşısında anlamına daha uygun ve daha derli toplu bir gazete görünce,kendisini toparlamak zorunda kaldı.Bazı yeniliklere başvurdu. '' Ruzname-i Ceride -i Havadis '' adı altında magazin niteliğinde günlük ilaveler düzenledi.Bu ilaveler önce bir yaprak,dört sayfaya çıkarıldı.ilk hikayeler ve ilanlar bu ilavelerde göze çarpmaktadır.Bir süre sonra '' Ceride-i Havadis '' kendisini kapattı.'' Ruzname-i Ceride-i Havadis ' asıl gazetenin yerini aldı.
t17 Eylül 1864 tarihini taşıyan yeni şeklin bu ilk nüshasında ,yapılan değişme,okuyuculara şu satırlarla anlatılmaktadır.

'' Babam olan Ceride -i Havadis gazetesi,yaşının fazlalılığından dolayı,artık istirahat köşesine çekilmekte,bu haber dünyasına vede etmekte ve onun bütün dertlerini mihnetlerini bana terkeylemektedir.Gerçi be daha parmağını emen yaşta bir çocuk isem de,babamın bana bıraktığı vazife ve hizmeti yerine getirmeyi kendime bir borç sayıyorum.Böylece şimdilik haftada beş gün( cuma ve pazarlar hariç ) olmak üzere çıkacağım.Babama layık olmaya çalışacağım.Fakat bu meslek,onun zamanına göre hayli gelişmiş olduğundan  ilk günlerde biraz kusurlarım olursa,muhterem okurlarımdan bunların affını rica ederim ''

Bu mizah karakterli satırlar,gazetenin o zamanki yazarlarından Sait Efendi'nin  kaleminden çıkmıştır.Bu Sait efendi,sonradan devlet hizmetine geçerej hızla yükselen,Abdülhamit ve ikinci Meşrutiyet dönemlerinde tam dokuz kere sadrazamlık makamına gelen Ünlü Sait Paşa.

Ceride i Havadis bundan sonra sık sık atılımlar yapmış,kendini yenilemeye çalışmış,fakat hızla gelişen basın hayatından artık öyle fazla bir tutunma imkanı bulamamış,ikinci sınıf gazete derecesine düşmüştür.Sütunlarında yetiştirdiği başta Ahmet Rasim olmak üzere yazar ve devlet adamlarının sayısı bir hayli kalabalıktır.En son,Mehmet Efendi adında bir zatın malı iken XIX yy sonlarında birgün sessiz sedasız kapanmıştır.Altmış beş yılı aşkın bir yayım hayatı vardır..

No comments:

Post a Comment