Tuesday, July 10, 2018

OSMANLI TARIHINDEN SAYFALAR :BIZANS SARAYINDA OSMANLI ŞEHZADELERI

Aksak Tümur'un bölüp parçaladığı Osmanlı Devleti'ni eski haliyler yeniden canlandırmak  ve babası Yıldırım Beyazıt 'ın Anadolu ve Rumeli'de gerçekleştirilmiş olduğu Türk birlik ve beraberliğini tekrar kurmak için büyük bir mücadeleye atılan Çelebi Sultan Mehmet sonunda başarılı olmuş ve 1402 yılının 28 temmuz günü,Yıldırım'ın yenilip esir düşerek intihar etmesiyle başlayan Fetret Devrini ona erdirip 10 temmuz 1413 günü parçalaro birleştirmiş devletin tek hükümdarı haline geldiği zaman,Osmanoğullarından dört kişi hayatta idi.Bunlardan biri,babasının yenik düştüğü Ankara Meydan savaşında Timur tarafından esir edilerek Semerkand'a götürülen ve onun 1405 yılındaki ölümü üzerine serbest bırakılan ağabeyisi Mustafa Çelebi idi ve nerede olduğu,ne  yaptığı kesin şekilde bilinmiyordu.Resmi olarak meydan savaşında kayıp olduğu ilan edilmişti.

İkincisi Yıldırım Beyazıt'ın en küçük oğlu Kasım Çelebiydi.Hünkar'ın büyük oğlu Emir Süleyman,savaşın kaybedildiğini  anlayınca yanındaki  kuvvetler ve  başta Sadrazam Çandarlı Halil Paşa olmak üzere bir kısım devlet adamlarıyle Bursa'ya doğru çekilmiş,Ancak Timur'un torunu Mehmet Hüdabende süvarileriyle arkasından yetiştiği için en küçük kardeşi Kasım Çelebiyle kızkardeşi Fatma Sultan'ı yanına alarak Gemlik'e ve oradan bir gemi ile babasının yaptırmış olduğu Anadoluhisarına saklanmıştı.

Sonra,yüksek hakimiyetini tanımak şartıyla ,Timur'la anlaştı ve ondan Rumeli tarafını aldı.Bundan sonra da Bizans ile sınır pazarlığına girişip bunun sonunda Rumeli tarafındaki  bir kesim toprakları terke razı olduğu gibi Kasım Çelebi ile kızkardeşi Fatma Sultan'ı rehine olarak Imparator II Manuel Paleologos'a teslime razı oldu.

Bazı tarihçiler,hayali Bizans rivayetlerine dayanarak Şehzade Kasım Çelebi'nin Hristiyan dinini kabul ettiğini yazsalarda gerçekliği  tartışılır.Kasım çelebi 1417 yılında Veba dan ölür. Ölmeden önce Vaftiz edildiği ve bu bugun imrahor camii olarak bildiğimiz '' Aya Studion Manastırı '' nın bahçesine gömüldüüğü söylensede ,böyle bir propopaganda malzemesini II Manuel'in kaçırması söz konusu olamazdı,böyle bir olay hakkında tarihte bir belge yoktur.

Muhtemelen,Şehzade Kasım Çelebiye Hristiyan olması için pek çok telkin ve ısrarlarda bulunulmuştur.Lakin o bunlara ölünceye kadar direnmiş ve bu azmi karşısında hiç birşey yapamayan Hristiyanlarsa nihayet kendisi öldükten sonra,can çekişirken Hristiyan olduğunu iddia ederek naaşını bir kiliseye gömmüşlerdir.Ancak,Allah'ın yardımı bu saf ve temiz bir Müslümanla beraberdi.Nitekim bu olaydan 36 yıl sonra Türkler tarafından alınınca bu kilise camiye döndürüldü ve böylece talihsiz Şehzade Kasım Çelebi,bir islam mabedinde yatar.

Bizans'da Orhan adlı iki Osmanlı şehzadesi bulunmuştur.Bunların biri,yukarıda adı geçen Şehzade Kasım Çelebi'nin oğlu Orhan,ikincisi Emir Süleyman'ın bir Bizanslı prensesten doğan ve onun,kardeşi Musa Çelebi tarafından bertaraf edilmesi üzerine  Bizans'a sığınan oğlu Orhan Çelebilerdir.

Tarihçiler,adaş olan bu iki Orhan'ı çok zaman birbirleriyle karıştırmışlar ve bazen de Emir Süleyman'ın oğlunun adını Kasım diye kaydedip Beyazıt'ın oğlu Kasım Çelebi ile adaş sanmışlardır.

Emir Süleyman'ın öldürülüşünden hemen sonra Rumeliye tamamen hakim olan kardeşi Musa Çelebi,şehzadeler mücadelesinde ağabeyinin tarafını tutan Bizans İmparatoruna düşmandı.Bu yüzden ordusuyla Bizans üzerine yürüyüp evvela Emir Süleymanın aralarındaki anlaşma gereğince II Manuel'e terkettiği yerleri tamamen geri aldı; sonra da ilerleyi  Istanbul'u kuşattı.Imparator buna karşılık Emir Süleyman'ın kendisine sığınmış olan oğlu Orhan Çelebiyi yanına kuvvetler verip donanma ile Selanike yolladı.Orhan Çelebi burayı kolaylıkla ele geçirdi,sonra da tüm Teselya'yı işgal etti.Şehzadenin yanında fazla bir kuvvet yoktu.Bu başarıya ulaşmasının sebebi ise,Musa Çelebi'nin şahsından ve onun idare tarzından nefret eden Rumeli beylerinin kendi tarafını tutmuş olmalarıydı.

Musa Çelebi ise,Istanbul'u abluka altında bırakıp hemen Orhan Çelebi'nin üzerine yürüyerek kuvvetlerini dağıttı.Şehzade ise kaçıp Selanike sığındı .Musa çelebi şehri kuşatsada ele geçiremedi.

Osmanlı Devletinin başına belalar açmaktan başka bir şey düşünmeyen  II Manuel,Çelebi Sultan  Mehmet'in Musa Çelebiyi bertaraf ederek Edirnede tahta çıktığını duyunca ,Selanikden Istanbul'a gelmiş olan Orhan Çelebiyi tekrar,fakat bu sefer karadan Rumeliye yolladı.Orhan Çelebi evvela Eflak tarafına geçti ve saltanat davasın kalkışarak başına bir çok kimse toplayıp Yanbola geldi.Çelebi Mehmet bunu haber alınca ordusuyla üstüne yürüdü.Orhan Çelebinin yanında bulunan kuvvetler karşı koyamayacaklarını anlayıp dağıldılar.Yanlız kalan Şehzade ise,Terzibaşı Zağanos Ağa tarafından yakalanıp,Padişaha teslim etti.O da öldürmeye kıyamayıp yanlız Nizamı Aleme için zararsız hale getirmek maksadıyla gönül gözünü açtı.Sonra Geyve civarındaki Akhisar köyünü mülk olarak verdi.O sırada elegeçen kızkardeşi Fatma Sultanda namlı bir sancakbeyi ile evlendirdi.

Çelebi Sultan Mehmet,bu macera sonunda gözlerini ve görme kabileyetini kaybetmiş olan Orhan Çelebi ile her zaman ilgilenir ve tarihçi Solakzadenin dediğine göre '' Her ne zaman Bursaya gelseler huzurlarına getirtip nice ihsanlarla mahzun gönlüü şad ederdi ''

Orhan Çelebi,Bursada bulunduğu sırada 1428 yılında vefat etmiştir.Bazı tarihçiler Emir Süleymanın Mehmet şah adında bir oğulun varlığından söz edilsede bir kanıt yoktur.Buna karşılık Orhan Çelebinin oğlu Süleyman ve kızı Fatma Mısıra kaçırılmışlardır.Süleyman,1437 yılında Mısırda vefat etti.Fatma Sultan ise,Melih Zahir Çakmak ile evlemişsede daha sonra ondan boşanıp Emir Barçbay ile evlenmiş ve onun nikahında bulunduğu halde 1455 yılında kahirede ölmüştür.

Şehzade Kasım Çelebi'nin oğlu öbür Orhan Çelebi ise Bizansda yaşamaya devam etmiş ve Fatih  Istanbul'u kuşattığında Bizanslılarla berabet ona karşı savaşmıştır.Şehir düşünce  şehzade teslim olmamak için intihar etmiştir..

Mustafa Çelebi ise Ankara Meydan Savaşında babasının yanından hiç ayrılmamış ve onunla birlikte Aksak Timur'a esir düşmüşyü.Anadolyu yakıp yıkan ve askerlerine yağmalatan Hakan,Türk birlik ve beraberliğini de bölüp parçaladıktan sonra evvelce söylediğimiz gibi,Semerkand' dönerken onu da birlikte alıp götürmüştü.Kardeşlerinin en okumuşu,en akıllısı ,en cesur ve en savaşcısı olduğu için onu geride bırakmak istememişti.Aksak Timur,1405 yılında ölünce,birçok tutsaklar gibi,Mustafa Çelebide serbest bırakıldı.Genç Şehzade,uzun ve zor bir yolculuktan sonra Anadoluya ulaştı.Kendisinin savaş meydanında kaybolduğu ilan edildiği için  varlığı resmen kabul edilemiyordu.Mustafa Çelebi,evvela Karamanoğlu Mehmet Bey'e sığınıp bir süre onun yanında kaldı.Ancak,kendisnin tutsak olarak bulunduğu Semerkandan geri dönmüş olduğu hemen duyuldu.Onu sevenler,özellikle Rumeli Beyleri arasında taraftarları pek çoktu.Bunlar ,Sultan Beyazıt'ın hayattaki en büyük oğlu olduğu için kendisini Osmanlı tahtının tabii sahibi sayıyorlardı.

Mustafa Çelebi,bununla beraber ordusuz,parasız ve yardımcısız hiç birşey yapamayacağını kestirdiğinden ve Çelebi Sultan Mehmet'le herhangi bir çatışmaya girmekten çekinen Karamanoğlunun kendisini desteklemeyeceğini anladığından onun yanından ayrılıp gizlice Bizans'a geldi ve Osmanlı tahtını ele geçirmek için Imparator II Manuel'den yardım istedi.

Osmanlı Devletinin Timurlenk tarafından parçalanması Bizans'a derin bir nefes aldırmışsa da Çelebi Mehmet şehzadeler mücadeles sonunda üstün gelerek  Osmanlı ülkesine tek başına hakim duruma geçmiş ve devleti adeta yeniden kurmuştu.Bizansın politikası ise,kendi gücüyle başedemediği ve varlığı için mutlak bir tehlike olarak gördüğü Osmanlı Devletini mümkün olduğu kadar ,iç gaile ve kargaşalarla yıpratıp ona rahat nefes aldırmamaktı.Bu yüzden İmparator Mustafa Çelebinin kendisine başvurmasını  büyük bir fırsat saydı.Onun başarıya ulaşıp Osmanlı tahtını ele geçireceğini pek tahmin etmemekle beraber,Osmanoğullarıın en yaşlısı olduğu için kendisini destekleyip sahneye sürmesinin Çelebi Sultan Mehmet'in karşısına yeni bir problem çıkarıcağını ve bu sayede  Sultandan tavizler koparabileceğini düşünmekteydi.Bu yüzden Mustafa Çelebi ile anlaşarak kendisine istediği yardımı vaat etti,buna karşılık şehzade,muvaffak olup tahtı ele geçirirse Türklerin Bizanslılardan almış oldukları bir kısım yerleri  geri vermeyi kabul etmişti.

Mustafa Çelebi,kendisine faaliyet sahası olarak Rumeliyi seçmişti.Nitekim buraya geçer geçmez Eflak Prensinin yardımının gördüğü gibi  Gelibolu Sancakbeyi Izmiroğlu Cüneyt beyde hemen ona katıldı.Çelebi Mehmet bu hareketi haber alınca ,vakit kaybetmeden üzerine kuvvetler gönderdi.Yanına henüz yeteri kadar asker toplayamayan Şehzade yenildi ve veziri Izmiroglu ile beraber o dönemde Bizans Imparatorluğunun elinde olan Selanik kalesine sığındı.Sultan,onu Imparatordan istediysede red cevabı aldı.II Manuel,Selanik valisi ve Kale komutanı Demetrios Laskarise iki mültecinin kendisine gönderilmesini emretti ve Istanbula geldikleri zaman onları parlak bir törenle karşıladı.Ancak,Imparator Mustafa Çelebiye Istanbulda bulunmasının Sultanı ve ordusunu üzerlerine çekeceğini izah ederek kendisini Limni adasına gönderdi.Sultanda o yaşadığı sürece şehzadeyi serbest bırakmayacağını vaat etti.Çelebi Sultan Mehmet de bu yüzden katlanacağı masraflar için II Manuel'e 300.000 akçe ( yaklaşık 6000 altın ) verecekti.Izmiroğlu Cüneyt Bey ise ,papazların gözetimi altında yaşamak üzere bir manastıra kapatılmıştı.

Imparator Sultan ölünceye kadar  sözünde durdu.Ancak,II Murat  tahta geçince ,anlaşmanın devamı için Sultan Çelebi Mehmet'in vasiyetinin böyle olduğunu  iddia ederek öbür üç oğlunun ,yani Ahmet,Yusuf ve Mehmet'inde kendi himayesine verilmesini istedi.II Murat bunu kesinlikle reddedince de II Manuel'in oğlu ve saltanat ortağı VIII Ioannis Paleologos'un ısrarıyla ,Demetreos Laskaris hızlı bir kadırga ile Limni adası'na yollanıp Mustafa Çelebi Istanbul'a getirildi ve yanında Izmiroğlu Cüneyt bey bulunduğu halde bir kısım biznas kuvvetleriyle denizden gelibolu üzerine gönderildi.

Mustafa Çelebi,Gelibolu önlerine varınca,padişahlığını ilan ederek kalenin kendisine teslimini istedi.Kale direndi;ancak onun hakikaten Yıldırım han'ın oğlu olduğu anlaşılınca  civar halkı,hükümranlığını kabul eti.Kale Kumandanı Şah Melik ve yanındaki askerler yinede kaleyi teslim etmediler.

II Murat,Birinci vezir ve Rumeli Beylerbeyi Beyazıt paşayı 30.000 kişilik bir kuvvetle şehzadenin üzerine gönderdi.Aynı zamanda onun Yıldırım Han'ın oğlu değil ' Düzmece ' bir sahtekar olduğunu ilan etti.iki taraf 30 Agustos 1421 günü Sazlıdere mevkiinde savaşa tutuştular.Ancak,maiyetindeki askerler Mustafa Çelebinin yanına geçince Beyazıt paşa teslim olmak zorunda kaldı.Şehzade,onu maiyetine almayı ve tecrübesinden  faydalanmayı düşünüyordu;ancak can düşmanları Cüneyt Bey ve Evrenuzoğulları'nın ısrarıyla ertesi günü idam etti.Bu zafer üzerine bütün Rumeli Mustafa Çelebiye katıldı.O da Edirneyi ele geçirip tahta oturdu.Bu arada Komutan Şah Melikte kaleyi teslim etti.

Mustafa Çelebi,ordusunu büyük bir hızla hazırladıktan sonra Anadolu tarafına geçip Bursa üzerine yürüdü.II Murat da Bursa dan ordusu ile hareket etti.iki taraf Ulubad'da karşı karşıya geldiler,Ancak bu sefer Şehzadenin ordusunun büyük bir kısmını meydana getiren Rumeli Akıncı Beyleri II Muratın yanına geçtiler.Cüneyt bey de bu davanın kaybedilmiş olduğuna inandığı için kendi adamlarıyla beraber orduyu terk edip gitti.

Mustafa Çelebi için Rumeliye dönmekten başka çare kalmamıştı.Hemen özel maiyetiyle yola çıkıp hızla ilerledi ve gemi ile Geliboluya geçti.II Murat da onu aynu hızla takip etti.Gelibolu kalesi,evvela dirensede  Sultan'a teslim oldu ve bunun üzerine amansız bir takip başladı.Mustafa Çelebi,çabucak Edirneye varıp hazineyi aldıktan sonra Eflak'a dogru hareket etti.

II Murat Edirneye girip tekrar tahta çıktı.Mustafa Çelebi'yi takip etmesi için en hızlı süvari birliklerini göndermişti.Bunlarda Şehzadeyi Tuna kıyısında Karaağaç Yenicesinde yetiştiler ve kendisini yakalayıp Edirneye getirdiler.II Murat ,yüzünü bile görmek istemez ve ..

- Yarın meydanda asın !  emrini verdi.Böylece onun bir hanedan mensubu değil bir sahtekar olduğunu anlatmak istiyordu.Çünkü geleneğe göre,hanedan  mensuplarının alenen değil,kapalı bir yerde boğularak öldürülmeleri gelenekti .

Mustafa Çelebi 

- Bu yol ve erkan değildir.Biz Ali Osmandan olup ölüm iktiaza ederse haydut eşkiyası veya reaya ve ahaliden biri gibi gözönünde idamımız olmaz dedi.Ancak emir kesindi ve hemen yerine getirilmesi lazımdı.Celladlardan biri ' Bre kişi ' dedi hakkında ferman çıkmış,canından olacaksın,hala da yol erkan derdindesin !''

Şehzade acı acı güler 
' Biz bu canı yol erkan ugruna mezada koydk,artırranın üstünde kaldı '

Sonra çaresiz boyun eğdi ve götürdüler.Edirne kalesinin burcuna astılar.Üstelik II Muratın emri ile ceste cürüyünceye kadar orada bırakıldı.

Herkes onun kim olduğunu biliyor ve uzuluyordu

No comments:

Post a Comment