Monday, July 6, 2020

TOPKAPI SARAYI'NDAKI HANCERIN HIKAYESI


          


Bu yazımda size Topkapı sarayı hazinesinde bulunan ilginç bir hançerin hikayesini anlatacağım.Belki Topkapı sarayı nı gezdiniz belkide gezmediniz.Ama mutlaka geziniz.Orada göreceğiniz her taş,her eser tarihin  en büyük ımparatorluğunun gücü hakkında sizeler bir bilgi verecektir.Şimdi Topkapı Hançerinin hikayesine dönelim


Osmanlı Imparatorluğu ile Iran arasında XVII.Yüzyıl ilk yarısı içinde ilişkililer artık düzelmekteydi.Uzun süren ,sonuç alanmayan savaşlar iki tarafıda yormuştu.İki ülke,çok değerli armağanlarla birlikte karşılıklı elçiler göndermeye başlamıştı.

O yıllarda tahtta Sultan I.Mahmud vardı.24.Osmanlı Padişahı olan I.Mahmut 1696 yılında Sultan II.Mustafa’nın oğlu olarak dünyaya gelmişti.Annesi Saliha Sultan’dı.Lale Devri’nin sonunda patlak veren Patrona Halil Isyanı sonunda tahttan indirilen amcası III.Ahmet’in yerine 34 yaşında ilen tahta çıktı.24 yıl hüküm sürdü.Iran’da onun zamanında Nadir Şah hüküm sürüyordu.I Mahmud ,58 yaşında iken,Cuma selamlığından dönerken at üzerinde fenalaşıp öldü.Yerine küçük kardeşi III.Osman geçti.Onu Insaatına başlattığı ancak kardeşinin tamamladığı Nuruosmaniye camiinden hatırlıyoruz.

Sultan I .Mahmut tarafından Iran’a gönderilen Elçi Mustafa Nazif Efendi Nadir Şahın  huzuruna vardığı zaman oldukça iyi karşılanır.Elçiden Hümayunnameyi ( Padişah Mektubu )alan Nadir Şah,Osmanlı padişahın’dan  ‘ Karındaşım’ diye ve övgüyle sözeder.Ayrıca,karşı elçi göndereceğini  ve o anda oturduğu çok değerli bir tahtı armağan olarak Istanbul’a yollayacağını da yazılı olarak vurgular.


Elçi Mustafa Nazif Efendi dönüp Istanbul’a geldiğinde  Sultan I.Mahmut’un huzurunda bunları anlatır.Sultan’da bir fermanla hazinesinden çok değerli armağanlarla birlikte Kesriyeli Ahmet Paşa’yı ve maiyetini elçi olarak Iran’a gitmekle görevlendirir.Elçi Paşa ‘ o güne kadar görülmemiş armağanlar’ götürecektir.


Sultan I.Mahmud’un özel tarihçisi,Izzi Süleyman Efendi bu olayı tüm ayrıntıları ile anlatır.Bu çok değerli tahta karşılık ki bu taht ta Topkapı sarayı hazine dairesinde sergilenmektedir;Iran’a gönderilecek armağanlar  bir kurulca saptanır,Izzi tarihinde bu eşyaları saptayan kurulun kimlerden oluştuğu ve bu hazine eşyalarına değer biçilmesi oldukça ilginç biçimde anlatılmaktadır.Eşyaların Hazine i Hümayun’dan çıkarılması,İran’a gönderildiği güne dek geçirdiği hazırlık evreleri herhalde önceki ve sonraki yüzyıllarda da uygulananbir yöntem olarak oldukça önemlidir.

Izzi,bu konuda ağdalı Osmanlıca ile kısaca şunları anlatır.Iran’a gönderilecek armağanlar arzodasında toplanan kurul tarafından Sultan I.Mahmut’a sunulur ve onayı alındıktan sonra da,bu yüksek kurulun  gözetiminde,Kuyumcubaşı Ağa ve Bezezistan Kethüdası (değerli eşyaların satıldığı çarşının yöneticisi ) ve diğer görevlilerle  birlikte eşyaların değerleri saptanır.

Kuruş olarak bedelleri saptanan bu armağanlar için bir de defter tutulur.Daha sonra da ,İzzi’nin onbeş sözcükle tanımladığı Sadrıazam tarafından mühürlenmek üzere,zarf ve kılıflarına konulmak için,Hazine Kethüdası’na görev verilir.Bu armağanlar defterine  bir  de ilginç açıklama eklenir.Bu kadar örneği görülmemiş  ve paha biçilmez ,çok yüksek değerli hediyeler Osmanlı İmparatorluğu için denizde bir kum gibidir.

  

Bu açıklamanın bize gösterdiğine göre bu hediyeler,o güne kadar yollanmış en değerli hediyelerdi.

Izzi Süleyman Efendi günlüklerinde armağanların,Osmanlı Elçisi Kesriyeli Hacı Ahmed Paşa’ya teslimi anlatılmaktadır.Armağanlara,daha önce değer biçilmiş ve Sadrıazam herbirini ayrı ayrı mühürlenmiş ,zarfve kılıflarına konulması  için Enderun u Hümayına göndermişti.Çünkü bu arada da Elçi nin Iran yolculuğu için bazı hazırlıklar yapması gerekiyordu.Daha sonra Elçi saraya davet edilmekte ve armağanlar kendisine teslim edilerek konağına taşınmaktadır.

Yabancı ülkelere armağanlar’la birlikte elçi gönderilmesi  geleneğinin bir başka ilginç yönüde  şudur.Eşyalara değer  saptayan,daha önceki kurul üyeleri içinde Nadir Şah’ın Istanbul elçiside hazır bulunuyordu.Kurul değerlendirme işlemini arzodaısndan bitirdikten  sonra Revan Köşkü’ne gitmekte ve orada ‘ tatlı ve kahve merasimi ‘ yapılmaktadır.Bu merasim  zorunlu bir gelenekti.

Iran Şahı nın Elçisine bu tören sırasında Sultan I.Mahmut tarafından beşbin kuruş değeriden mücevherlerle bezenmiş bir kutu içinde ‘ Nişan ı Hümayun ‘ ,iki tenzu ( ter kokusunu gideren özel hamur ),bir altın bazubent ve bir de panzehir taşı armağan edilir.Bu tören sonunda da çok görkemli bir şekilde donatılmış bir ata bindirilen  Şah’ın elçsi Sadrıazam ile beraber yolcu edilir.

Osmanlı elçisi Kasriyeli Elhaç Ahmet Paşa nihayet Iran’a gidecektir.Ancak yolculuk sonunda Iran’a varan elçi paşa 1747 yılı Temmuz ayında bir İsyan sırasında Nadia şah’ın öldürüldüğünü öğrenir.Beraberinde tüm hediyelerle Bağdat’a geri dönerek Istanbul dan ferman bekler.

Ferman uzun bir süre sonra gelir. Kesriyeli Elhaç Ahmet Paşa’nın hediyelerle  birlilkte Istanbul’a geri dönmesi istenir.Elçide hediyelerle İstanbul’a geri döner.

Böylede ,bir taht’a karşılık olarak  gönderilen armağanlar  ve bu arada zümrütlü hançer Topkapı Sarayı’na ,tahtla birlikte geri dönmüş olmaktadır.

Bu,zümrütlü ve saatli hançer bugün Topkapı Sarayı Müzesi Hazinesi’nde  sergilenen en önemli eserler arasındadır.Bu hançerin uzunluğu 350 mm ölçüşümdedir.

Kabzasının bir yüzünde 30-40 cm boyutlarında bombe traşlı üç iri zümrüt,diğer yüzünde meyve dolu üç sepet içeren kabartma mine süsleme bulunmaktadır.Kabza tepesine ise bir küçük saat yerleştirilmiştir.Saatin üzerini,sekizgen  biçimde bir zümrüt  ve çevresi altın yuvalı masa kesimli küçük elmaslarla süslü bir kapak örtmektedir.

Hançerin tabanı kendinden kabartma çizgili ve süslemesizdir.

Kını altın ve kum kakma zeminlidir.Bir yüzünde altın oyma tekniğiyle işlenmiş 1 ile 3-4 kratlık gül ve basamak kesimli elmaslarla bezenmiştir.Kının bu yüzünün orta yerinde ve arka yüzeyinde de yine yeşil zemin üzerinde beyaz bir sütun tarafından taşınan içi çeşitli meyvelerle dolu bir sepetten oluşan kabartmalı ,mine süslemeler yer almaktadır.

Kının çamurluğunda küçük bir habbe biçiminde delikli zümrüt bulunmaktadır.

Yukarıda size filmlere konu olan  Topkapı Hançeri’nin hikayesini anlatmaya çalıştım.Topkapı sarayı yalnız bir saray değil,Akıl ve büyük bir organizasyon üzerine kurulmuş Insanlık tarihinin en önemli Imparatorluğunun sarayıdır.Hazine dairesini gezerken,gördüğünüz eserlerin,Osmanlı hazinesinin ufak bir parçası olduğunu unutmayınız.Bu arada bu hazineyi bugünlere kadar saklayan ve koruyan hem saray görevlilerine hemde Cumhuriyeti kuran Insanların  en parasız dönemlerinde dahi Ata yadigari diye koruyan herkes teşekkür etmeyi bir borç alırım.Onların iyi niyetleri ve çabaları ile bugun bu eserleri görebiliyoruz.


No comments:

Post a Comment