Monday, July 6, 2020

OSMANLI IMPARATORLUĞUNU RESIMLERINDE YAŞATAN INGILIZ RESSAMLAR





Bu yazımı İngiliz ressamlara ayırdım, duvarlarımızı süsleyen pek çok gravürü ve resmi yapan bu insanlara çalışmalarından dolayı, yazıma başlamadan teşekkür etmek isterim.

Osmanlı İmparatorluğu’nda güzel sanatlardan ‘ Hat sanatı, sülüs, nesih, talik ve Kufi yazı olmak üzere büyük bir gelişme görülmüşse de, bütün Müslüman milletlerde olduğu gibi Türkler ’de de resim ihmal edilmiştir. Bunun dini açıklaması yani resim ve tasvirin yasak olduğu gibi düşünceler bunda etkili olmuşsa da, bazı yabancı ressamların gelip Osmanlı Topraklarında çalışmasına da izin verilmiştir. Bunun en canlı örneği de Gentile Bellini’nin yapmış olduğu Fatih Sultan Mehmet tablosudur. Tabii, Ressamın bir davet üzerine gelip gelmediği veya hayali bir çalışma olup olmadığı ise hâlâ tartışma konusudur..

Buna rağmen-Osmanlı da Resim sanatı XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra kendisini hissettirmeye başlamış, fakat Doğu'nun minyatür sanatı karşısında istediği ilerlemeyi sağlamamıştır. Böyle olmakla beraber Osmanlı zevkine göre özel bir ekol olarak ilerlemiştir. Osmanlı İmparatorluğunda Batı’daki büyük tablolar halinde yapılmadığından, ufak boyda kitap resimleri, minyatür zevkine uygun dekoratif nitelikte kendini göstermiştir.

Evliya Çelebi, XVII. yüzyılda resim yapan sanatçıların İstanbul’daki dükkanlarından söz etmektedir. Ancak, Türk Ressam ve nakkaş üstatlarının savaş resimleri , kaleler, hayvan resimleri ve portrelerde kendilerini gösterdikleri belirtmektedirler.

Kısaca, Osmanlılardaki resim ve nakış sanatı, mimarlığın ayrıntılarından sayıla gelmiştir. Bazı kaynaklarda, XVII. yüzyılda Fasihi Ahmet adında bir ressamın varlığından ve resimli dergisinden bahis edilir.

İngiliz ressamları, Türkiye’yi ziyaret ettikleri zaman, Türk resim sanatı değişik bir yolda, minyatür tarzından eserler vermekteydi. İngiliz ressamları ,karşılarına çıkan bu yeni doğa, mimarlık ve güzellik hazinelerini gravürlerinde ve resimlerinde yaşatarak , bize, bugün tarihe mal olmuş eski Türk uygarlığının güzelliklerini bizlere armağan etmişlerdir.

İngiliz ressamlardan Osmanlı imparatorluğunu ilk ziyaret eden Richard Dalton (1720 – 1791) olmuştur. 1720 yılında Cumberland şehrinde doğan bu gravür ressamı ve desinatörü Dalton, İtalya ve Yunanistan üzerinden topraklarımıza yolculuk ta bulunmuş ve sonra Mısır’ı ziyaret etmiştir. Dönüşünde ve ölümünden on yıl önce yayınladığı ‘’ Manners and Customs of Present Inhabitants Turkey and Egypt ‘’ (Bugünkü Mısır ve Türkiye halklarının gelenek ve görenekleri) adlı eserinde gravürlerden pek çok örnek görülür.Özellikle Galata’dan yaptığı Sarayburnu ve Üsküdar’ı gösteren renkli gravürü çok ilgi çekicidir. Önce Gal Prensi’nin Kütüphaneciliğini, daha sonra, Kral’ın madalya, resim ve tablolarının muhafızlığını yapan Daltan,1791’de St. James sarayında ölmüştür.

1763 yılında Lord Baltimore’la birlikte Osmanlı İmparatorluğuna gelmiş ve gravürleri sözü geçen Lord ’un hazırladığı kitapta yer almış Francis Smith ile 1770 yılında memleketimize gelip, İstanbul’a ait bazı desenler ve portreleri bulunan Bateley’in eserlerinden Topkapı sarayı yayınlarından söz edilmektedir.

Memleketimizi ziyaret ederek, gördüklerini eserlerinde canlandırmaya çalışan ikinci ünlü İngiliz ressamı, Glasgow 1774 doğumlu Henry Aston Barker’dır. Panorama ressamı olarak ün yapmış bulunan babasının atölyesinde yetişen Barker, Avrupa gezisini Türkiye’ye kadar uzatmış ve İstanbul’un görünümüne hayran kalarak, burada bir süre geçirip, panoramalar yapmıştır. Bugün, Deniz müzesinde ‘’ İstanbul’un Galata’dan görünüşü ‘’ adlı yedi paftadan oluşan bir sulu boya eseri, Sarayburnu'ndan Haliç’e kadara ayrıntılı bir İstanbul panoramasını gözler önüne sermektedir. IV. George’un Taç Giyme Töremi adlı son eserini yaptıktan sonra,1856 da Bristol ‘da  ölmüştür..

Bu arada, ülkemizde görev yapmakta olan İngiliz Büyükelçilerinin de zaman zaman yabancı ressam getirterek, kendilerine gravür ve resim yaptırdıklarını görüyoruz. Bunlardan Şövalye Ponsonby’yle İstanbul’a gelmiş ve Lord W.Bessborough eşliğinde Ege Adaları’nı ve İzmir’i ziyaret ederek, resimler yapmış olan Fransız Jeanne Etienne Liotard’ın kendisine ‘’ Türk Ressamı ‘’ ünvanını kazandıran eser ve desenleri Louvre müzesinde bulunmaktadır.

1775-1794 yılları arasında İngiltere’nin Babıali nezdindeki Büyükelçisi Sir Robert Ainslie’nin getirttiği İtalyan asıllı ressam Luigi Mayer, Büyükelçi ile beraber kabul ve tören sahnelerini çizdi. Osmanlı ülkesinin çeşitli yörelerinden görüntüler sunan arkeolojik yerleri ve önemli binaları belgeleyen resimler yaptı. Büyükelçinin çevirmeninin ressam olan kızı Clara ile evlendi. 1794 yılında Büyükelçi ile beraber Britanya’ya dönüp ,ölümüne kadar orada yaşadı.

Büyükelçi ile Anadolu’daki arkeoloji gezilerine ressam olarak katılan Luigi, sulu boyalarında imkan verdiği gibi pastel tonların hâkim olduğu son derece zarif İstanbul betimlemelerine imza attı. Resimlerinin çoğu sulu boya ve guvaş tekniğindeydi. Çok sayıda desen yaptı. Kimi desenlerinde ‘Aloysius Mayer, Romano ‘ imzasına rastlanır.

Ressam’ın Sir Robert Ainslie’i için yaptığı 27 resim, Thomas Milton tarafından gravürlenerek bir kitapta basıldı. Çizimlere, tarih, coğrafya, mimarı hakkında bilgiler içeren metinlerde eşlik etmekteydi. Napolyon Bonaparte’in 1798 Mısır seferi nedeni ile bu kitap İngiliz halkı tarafından büyük ilgi gördü. Sanatçı 1803 yılında öldü., İstanbul ve diğer illerimizin görünümlerini 96 adet renkli resimlerle canlandırmış ve sonra, bu resimler 1802 tarihinde ‘’ Views in the Ottoman Empire chiefly in Caramania ’’ (Osmanlı İmparatorluğu’nun karamandan görüntüler) adlı kitapta yayınlanmıştır. Bunu takiben ölümünden sonra 1804 yılında Filistin'de görüntüler (View of Palestine) ve 1810 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Asya ve Avrupa kolonilerinden görüntüler (Views in Ottomon Dominions in Europe and Asia )adlı kitaplar yayınlandı ve gravürlendi. Özgün suluboyalarının çoğu bugün Londra Victoria ve Albert Müzesindeki Rodney Searight koleksiyonundadır. Mayer’in eserleri arasında Istanbul’un çeşitli açılardan çizilmiş panoramaları, Belgrad Ormanın, Silivri, Rumeli görüntüleri ile Büyükelçi Sir Robert Aisnlie’nin Sadrazam tarafından Davutpaşa Kışlası’nda kabulünü gösteren resimler önemli belgelerdir.

Luigi Mayer eşi ile birlikte İstanbul’un çeşitli açılardan çizilmiş panoramalarını yaptı.  Çift, şehrin pek çok noktasını gerçekçi bir üslupla resmetmiştir.  Suna ve İnan Kıraç Resim Koleksiyonu’na Nina Joukowsky Köprülü bağışladığı dokuz tablo, İstanbul Pera Müzesi’nde sergilenmektedir.

Bir başka Büyükelçi Sir Robert Liston’la birlikte 1794-95 yılları arasında İstanbul’a gelen Gaetani Mecati’nin İstanbul’a ait çeşitli manzara resimleri ve giysilere ait desenleri James Dallaway’in 1797 yılında yayımlanan ‘’ Constantinople, Ancient, Modern ‘’ (Eski ve Yeni İstanbul) adlı eserinde yer almıştır.1799-1803 yıllarında İstanbul ‘da görev yapan İngiltere Büyükelçisi Lord Elgin’in ressamı Luciari de pek çok İstanbul resmi ile yurduna dönmüştür.

Tüm ressamla, ,Büyükelçilerle topraklarımıza gelmemiştir. Kendi başlarına veya bazı yayın evleri içinde gelenler vardır. Örneğin Wiley Revely adlı ressam 1786 yılında Museum Warsleyanum adlı bir yayınevi tarafından Osmanlı devletine yollanmıştır. Ressam burada bazı mimari yapılarla anıtların resimlerini yapmıştır. Bir diğer ressam da Malta asıllı İngiliz uyruklu Preziosi’dir.1851 yılında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında Şehrimize hayran kalmış, yaşam ve doğa resimlerini sulu boya ile canlandırmıştır.1867 Paris Milletlerarası Fuarı’nda sergilenen İstanbul tablolarıyla portreleri büyük bir takdir toplamış ve bunlardan 28 tanesi 1873 yılında Paris te basılan ‘ Stamboul Moeurs et Coutumes ‘ (İstanbul Örf ve Adetleri) adlı eserde yer almıştır.

Memleketimizi ziyaret eden bir başka İngiliz ressam da Sir David Wilkie’dir. 1840 yılında İstanbul’a gelen ve birçok manzara resimleri yanında Abdülmecit’in bir portresini de yapan Sir David, Ülkesine dönerken gemide hayata gözlerini yummuştur.

Topraklarımızı ziyaret etmiş olan İngiliz ressamlarından belki en ünlüsü William Henry Barlett’dir.1809 yılında doğan ve topografik peyzaj ressamı olarak yerleşen Bartlett, önceleri mimari ve resimli topografik eserler yazarı John Britton’un yanında çalışmış ve onun adına birçok seyahate çıkmıştır. Daha sonra, İstanbul ve Anadolu’ya 1835-1853 yılları arasında yaptığı üç ayrı gezide binden fazla gravür çizen Bartlett’in birbirinden güzel bu eserleri Dr. Beattle tarafından kaleme alınmış 19 büyük cilt eserde yer almıştır.

O tarihte, Londra’daki Elçiliğimizin binasının bulunduğu Bryanston Square’e yakın oturan Türk dostu kadın seyyah ve yazar Miss Julie Pardoe’nun yurdumuza yapmış olduğu yolculuk izlenimlerini diler getirdiği ‘’The Beuaties of the Bosphorus ‘ (Boğaziçi'nin güzellikleri) adlı eserinde, Barlett’in 86 gravüründe yayınlanmıştır. Bu gravürlerin kopyalarının pek çoğu bakanlıklarımızın duvarlarını süslemektedir.

Bunları, yazmak için araştırma yaparken Yahya Kemal’in sözlerini hatırladım ‘’Resimsizlik ve nesirsizlik. Bu iki eksiğimiz olmasaydı, bizim milletimiz bugün olduğundan yüz kat daha güçlü olurdu ‘’.

Evet, Usta Şair ’in haklı olduğunu kabul etmemiz lazım. Tarihimizi, ,Atalarımızın başarılarını, yüzlerini göremememiz büyük bir kayıptır. Eski şehirlerimizi, binalarımızı, mimari eserlerimizi hatta eski kıyafetlerimizi bilmiyoruz. Büyük zaferlerimizin bile resimlerini yapan hep yabancı ressamlar veya daha sonra hayal edilerek yapılmıştır. Tarihimizi yabancı ressamlarımızın gözüyle tanıyor ve biliyoruz. Ancak, Tarih yargılanamaz. Bugünün bakış açısı ile o yüzyılları ve inanlarını eleştirmeye hakkımız yok. Bize düşen ülkemize gelip resimleri ile dünyamızı bugüne taşına bu ressamlara teşekkür etmeyi bir borç alırım. Onların iyi niyetleri ve çabaları ile bugün bu eserleri görebiliyoruz.

No comments:

Post a Comment