Thursday, January 17, 2019

AVRUPA'DAKI BUYUK VEBA SALGINI UZERINE BIR DENEME






Veba,eski halk hikayelerinde önemli bir izlekti,günlük hayatta daha da önemli bir yere sahipti.Insanlar Veba bakiyelerinden,bizim hava durumundan bahsettiğimiz gibi söz ederlerdi.Boşuna da değildi bu :Insanların çoğu  otuz yaşından önce,birbiri ardına gelen salgınlarda ölürdü.Köylüler bir sonraki salgının hayatlarını ne zaman ve nasıl değiştireceğini bilemezlerdi.

Soğuk savaşın şiddetli yıllarında,Birleşik devletler Atom enerji Komisyony nükleer bir savaşınbir kıtayı nasıl zehirleyebildiğini aslında bilmediğini kabul etti.İki Atom bombasının sonuçları ve Hiroşima radyasyon kayıtları elindeydi,ama bunlar yeterli değildi.Böylece,nükleer bir felaketin çok daha detaylı bir resmini yapması için bir firma ile anlaşıldı.Kaliforniyada bulunan bu şirket akademisyenlerinden birini derhal kütüphaneye gönderdi.Uzun araştırmalardan sonra,beyin takımının analisti 1348’deki Kara Ölüm konusunda otuz bir sayfalık bir rapor yazdı.Bu rapor daha sonra ‘’ Nükleer bir savaşın biyolojik  ve çevresel sonuçları konulu daha kapsamlı bir çalışmanın parçasını oluşturdu.Bu çalışmayı yapanlar,bu salgını tarihin kaydettiğien büyük felaketlerden biri olduğu için seçmişti.Bu hastalık iki yıl içinde 30 milyon insanın ölümüne sebep olmuş ve vrupa nüfusunun üçte ikisinin yok olmasına neden olmuştu.Veba salgını bir Nükleer savaşın verebileceği zarar kadar etkili olduğunu tespit ettiler.Karşılaştırmayı yapana anallist,veba salgının yalnızca bir özelliği karşısında hayal kırıklığına uğramıştı ;Kara ölüm savaşların aksine mala zarar vermemişti
Büyük ölüm veya Veba evlere ve manastırlara  dokunmadı ama içlerinde yaşayanları öyle hızlı öldürdü ki 1720 ye kadar üçyüz yıl boyunca ,iki ve yirmi yılda bir ortaya çıkarak  ürkütücü bir simetri kazandı.Salgınlarla gelen büyük ölümler,büyük değişikliklere yol açtı.

Nüfusun azalması,kaçınılmaz biçimde ücretleri artırdı,feodalizmi yıktı ve ormanları korudu.Ayrıca mezarlıkları genişletti,Yahudi katliamlarına neden oldu,koyun sayısını artırdı,kamçı cezasına ilhma verdi ,hatta entelektüerl ilişkilerde Ingilizce nin kullanılmasına yol açmıştı.
Floransalı Petrarca,bir yangının tiyatroyu boşaltması gibi vebanın şehrini boşaltmasını gözlerine inanamayarak izledi.Sonraki nesillerin hastalığın 1348 de Avrupada yarattığı korku ve vahşeti anlamayacaklarını düşünüyordu. ‘’ Ey mutlu nesiller,böyle derin bir kederi yaşamayacak,yaşadıklarımıza masal gözüyle bakacaksınız ‘’
  
Vebadan çok önce,basiller,pireler,fareler e Cenovalı tüccarlar tarihi karşılaşma için bir araya geldi.Ortaçağ Toplumu ,kalabalık Avrupa ailesini sefalet ve kıtlıkta tanıştıracak felaketi hazırladı.Hıç kuşkusuz Iklimin de küçük bir rolü oldu.Ortaçağ boyunca devam eden uzun ve sıcak yazlar,kısa ve serin kışlar,köylüleri daha çok ürün yetiştirmeye ve daha çok üremeye teşvik etti.Bu iklim yüzünden 700 yıllarında iyi beslenen 25 milyon insan 1250 yılında 75 milyon aç insana çıkarak,kıtayı içinde bakterilerin kaynadığı bir deney tübüne dönüştürmüştü.

Felaketin ilk belirtileri,Avrupa’nın çok işlenmiş ve verimsizleşmiş topraklarında ortaya çıktı.Köylüler,giderek artan sayılarını besleyebilmek için ormanları yok ettiler,bataklıkları kuruttular ve dik dağ yamaçlarını ektiler.Yeni topraklar verimsizdi.Daha çok tahıl ekebilmek için köylüler otlakları işgal edip,inek ve koyunları yerlerinden ettiler,böylece gübre üretimi azaldı..Toprak zayıflayıp aşındıkça,buğday ve arpa mahsulleri azaldı.Köylülerin sofrasındaki kara ekmek somunlarının  boyu bir parmaktan daha kısaydı.

Bu arada iklim değişmeye başladı.Soğuma ya da ters sera etkiis ,sonraları ‘’ Küçük  Buzul Çağı ‘’ olarak adlandırıldı.Alpler’deki otlaklar buzullarla  kaplandı.Thames nehir ve Baltık Denizi birkaç kez dondu.Grönland’daki Viking yerleşimleriyle bağlantı koptu ve buzullar arasına hapsolunan kolonistler açlıktan öldü.1300’lerin ilk yarısında bulutlarla dolu gökyüzü ve erken bastıran donlar,ürünleri birbiri ardına kırdı.Aşırı yağmurlar ve güneşin pek az görünmesi,köylüleri etleri bile tuzlayıp saklamaya itti.

1308-1332 yılları arasında Avrupalıları  bir deri bir kemiğe döndüren kıtlıklar,insanları ısırganotu,güvercin pisliği yemeğe zorladı.Birçok şehirde kedi ve köpekler kazanlar içinde yok olurken,aç kalabalıklar katillerin ve hırsızların etlerini kapışmak için darağaçlarına koşturdu..Ingilterde yalnız zenginler at eti satın alabiliyordu.

Bu toprakları mahveden ve ilk kez Moğol bozkırlarında ortaya çıkan ‘ Yersinia Pestis ‘ adlı bakteri ,bugün hala o topraklarda yaşıyor ve tarla farelerinde nezle benzeri bir rahatsızlığa  ya da tünel kazan dağ sıçanları ve sincaplar arasında ölümcül bir hastalığa yol açıyor.Dünya ikliminin 1330’larda ki değişimi bozkırlardaki kemirgen hayatını yok etti.Sıcak ve kuru rüzgarlar,bakterileri,pireleri ve hayvanları çölden kaçırıp hiçbirşeyden kuşkulanmayan Moğol yerleşimlerine sürdü.Mideleri yersina’yla dolu pireler,Moğolların sırtında yepyeni baharat,ipek ve hastalık yükleriyle Asya ile Avrupa’yı dolaştılar.Çin,Hindistan ve Kafkasya’da hiçbir engelle karşılaşmayan veba,ardında  haydutların pusu için kullanabilecekleri yükseklikte ceset yığınları bıraktı.

Vebaya yakalanan ilk Avrupalılar ,biyolojik savaşın ilk kurbanlarıydı.Kırım’ın ticaret şehri Kefe’de Tatarlar tarafından kuşatılan Cenevizli tüccarlar,vebaya yakalanmış ‘ bitkin,sersemlemiş ve şaşkın’ düşmanlarının,ölülerini  şehir surlarından aşağı atmalarını dehşetle  izlediler.Bakteri bombardımanından aşağı atmalarını dehşetle izlediler.Bakteri Bombardımanından kurtulan tüccarlar,kısa bir süre sonra vebayla birlikte kendi limanlarına döndüler,Ceneviz ve Messina sakinlerini  gemilerini sevinçle karşıladılar,ama hastalarla  ölülerden oluşan gemiciler onları hayal kırıklığına uğrattı.Kalyonlar ve hasta denizcileri,gittikleri her kentte,dehşet içindeki kentliler tarafından yanan oklarla püskürtüldüler.Artık korkuyu da yanına alan Veba ,Avrupa’ya yayldı ve her Ortaçağ evinde bolca bulunan kara sıçanlarla pirelere yerleşti.İki yıl içinde ,Avrupa’nın ahşap,toprak zeminli,saman dolgulu kulübeleri,Asya bozkırlarındaki kemirgenlerin tünellerine döndü.

Avrupalılara musallat olan veba iki türlü idi.Hıyarcıklı veba ve akciğer vebası.Enfeksiyonlu bir pirenin ısırmasıyla başlayan hıyarcıklı vebada,önce siyahımsı bir leke oluşuyor,bunu koltukaltlarında ,kasıklarıda  ya da boyunda oluşan yumurta benzeri şişlikler izliyordu.Ateş ve hezeyanın eşlik ettiği hıyarcıklı vebabir hafta içinde kurbanlarının yarıdan fazlasını öldürüyordu.Hasta ölmeden önce teri,idrarı ve tükürüğü yoğun kokuyordu.Akciğer vebası pireden bulaşmıyor,soğuk havalarda,mikrobun akciğerlere yerleşmesiyle ortaya çıkıyor ve burundan kan gelmesine yol açıyordu.Enfeksiyonlu kişinin öksürüğünden ve tükürüğünden bulaşan,öldürücülüğü oldukça yüksek olan veba türü,insanları yirmi dört saat içinde öldürüyor ve hızla yayılıyordu.Büyük ölüm çalışmaya başlamıştı.

 Büyük ölüm zamanında seyahat etmek çok tehlikeliydi.Gemiler başıboş o kıyıdan öbürüne yüzüyordu.Tarım durmuş,ekinler biçilemiyor,hayvancılık yapılamıyordu.Akbaba ve kuzgun sürüleri,gökyüzünü kaplarken,aç köpek ve kurtlar ölü bednleri parçalıyorlardı.Şehirlerdeki Dilenciler ve evsiz takımı,havayı temizler umuduyla yakılan ateşlerin etrafında toplanıyorlardı.Ateşin etrafında ölüler dans ediyor gibiydi.

1348 salgını sırasında  Insanlar kendi çocuklarını ve ailelerini gömüyorlardı.Bir gün vaaz veren papaz,ertesi gün can çekişiyordu.Dünyanın sonu gelmiş gibiydi.

Veba Avrupada yayıldıkça,korku dolu insanlarr öfkelerini Yahudiler yakark  çıkarmaya çalıştılar.Ortaçağda bir çok meslekte çalışmaları yasaklanmış  olan Yahudiler,rehincilik,tefecilik yada mezar kazıcılığı gibi işler yapıyorlardı.Katolik Kral ve Kraliçeler,el koydukları faiz karlaraina rağmen,tüm nefret ve kızgılığın Yahudiler yönelmesine göz yumdular.Isterik veba kurbanları,Yahudileri kuyu sularını zehirlemek ve havayı bozmakla suçladığından,özellikle borçlular ve yoksullar Yahudileri kitleler halinde öldürmeye başladılar.O kadar büyük bir katliamdiki,1351 de yani salgından yalnızca iki yıl sonra,Orta Avrupada neredeyse hiç Yahudi kalmamıştı.Kurtulanlar ise Polonya ve Rusya’ya kaçabildiler.

En azimli Yahudi yakıcıları arasında kamçıcılar olarak adlandırılan bir grup vardı.Bu kamçıcılar elli yada yüz kişilik gruplardan oluşurdu,bunlar kasaba kasaba dolaşıp ,kendilerini ya da birbirlerini düğümlü deriyle veya demir topuzlarla kamçılarlardı..Insanlığın günahlarını affetmek için belden yukarı soyunurlar,haçlar üzerinde birbirlerini kamçılarlar ve Baklre Meryem hakkında kederli şarkılar söylerlerdi.Kanlı gösterileri kalabalıkları gözyaşlarına boğar,hele kamçıcılardan biri yada birkaı ölmüşse,kalabalık kendinden geçip çığlıklar atardı.Vebayı durduracak ve dünyanın zarar görmesini önleyecek kutsal bir görevleri olduğuna inanan kamçıcılar,günah keçisi olarak Yahudileri gösterirlerdi.Kamçı töreni öncesinde ya da sonrasında Yahudileri yakmaya yönlendiriyorlardı.Avrupanın büyük bir kesiminde ,yoksullar bu tarikatın üyelerini kahraman ya da şehit olarak kabul eder,onların saçlarını,kanlarını,kesik tırnaklarını toplarlardı.
Ancak,Haç kardeşliğide denen bu hareke ,büyüyüp vahşileştikçe,sınırlarını fazlasıyla aşmaya başladılar..Kamçıcılar ölüleri dirilticeklerini iddia etmeye başladılar;dünyanın sonu hakkında garip ve sapkın fikirleri yaymaya başladılar.1349 yılında Papa IV.Clement sonunda tarikatı yasadışı ılan edip,aforoz etti.Ustaları idam edildi.Ve Tarikat dağılıp, yok oldu
Vebanın gerçek nedenini bilmeyen Avrupalılar bunu Tanrının bir cezası olduğuna inanırken.Astrolog Hekimlerde,Mars ve Jupiterin yüzünden ortaya çıkan bir tür kötü hava olduğuna inanıyorlardı.Vebaya çeşitli isim ve adlar verilsede ;Insanlar zamanla Veba ile yaşamaya alıştılar ve uyum sağladılar.Kimi yemeye içmeye kendilerini verdi,Kimi doğal yoldan iyileşmeye çalıştı.Ama,hayatta kalanlar yanlızca,arkalarına bakmadan kaçanlar oldu.

Papa IV Clemenet’in ölü sayıcılarına göre 1348 ile1351 yılları arasında büyük ölüm 23.840.000 insanı aldı.Yani,o dönem avrupasını yüzde otuzbirini.Daha az yerleşimin olduğu,kuzey topraklarında ise,nüfusun yüzden on belini yok etti.Bu hesaba göre Fransanın yarı nüfusu veya Ingilterenin üçte birinin yok olmüştur.1348 deki büyük salgından sonra,veba 1362 de yeniden ortaya çıktı ve çok sayıda çocuğu öldürdü.1369 da gene ortaya çıkıp pek çok can aldı.Şehirleri boşaldı,nüfus kaybettiler.Örneğin Floransa şehirinin sekiz büyük Veba salgınından sonra yüzyirmi bin kişilik nüfusu otuz yedibin kişiye düşer.Avrupa Ortaçağ nüfusuna ancak üç asır sonra ulaşır.
Bu kadar çok ölümün sonucunca,ortaya çıkan cesetleri ortadan kaldırmak için Toplu mezarlar kazıldı.

Büyük ölüm Ortaçağ toplumunu altüst etti.Bunda ilk darbeyi alan kurum Feodalizm idi .Köylülerin toplu ölümlere,emek kıtlığına neden oldu.Issızlik ortadan kalkmıştı.Ama Toprak sahipleri korkudan ücretleri iki katına çıkardılar,topraklarını böldüler ve daha önce kölesi olan insanlara kiraladılar.Veba sonrası emek pazarı,köylüler ile toprak sahipleri arasındaki geleneksel saygı bağını kopardı.Çünkü iki sınıfta yeni sömürü kuralllarını belirlemek hedefindeydi.Bu da Köylü isyanlarının nedenlerinden biri idi.

Veba salgını sırasında Tüccarlar seyahat etmeye başladılar.Kendi kentlerinde müşteri sıkıntısı çektikleri için uzaklara yelken açtılar.Belkide emperyalizmin tohumlarıda bu salgın yüzünden atıldı.Kara ölüm,Insanlara ,saatlerin ve dakikaların çok öneli oludğu bir yeni zaman anlayışıda getirdi.Avrupada salgın öncesi hayat çok sakindi.Zamanıb akışını hasat zamanları ve kilise törenleri belirliyordu.Ancak,kara ölümden sonra  emekçi sayısınun azalması ve sanayi ürünlerine olan ihtiyaç,ınsanların belli zamanlarda çalışma şartlarda çalışmak zorunda kaldılar.Saat hayatın akışını değiştirdi.

Kırsal alanda ise toprağı işleyenlerin yok olması,dramatik olaylara neden oldu.Kıtlık ortaya çıktı ve başıboş kalan küçük ve büyük başlar sayıca kalabalıklaşdı.Ormanlar yeniden hayat buldu.
Avruplaılar veba ile birkaç yıl geçirdikten sonra salgının zenginlerden öçok yoksulları tercih ettiğini fark etti.Yaşamın aslında bir çeşit ölüm anlamına geldiği kötü beslenen yoksul halk,mikroba hiçbir dirence gösteremiyordu.Farelerin kaynadığı toprak evler onların zaten mezarıydı.Bu  salgını Avrupalılar ı ‘ Dilencilerin hastalığı ‘  yada ‘ yoksulların vebası ‘ diye adlandırıyorlardı.

Zenginler için vebadan korunma hızlı bir at ve ülkeyi terk etmek demektir.Veba,zenginlerin kır evlerini sağlıklı yaşamla özdeşleştirme alışkanlığını perçinledi.Venedikte 1456 yılındaki salgında o kadarsoylu ve iyi yurttaş şehirden kaçtılar,terkedilen evleri yağmadan koruyabilmek için on altı tekne dolusu silahlı adamlar getirildi.Birkaç salgındaki ölümden sonra,Zenginler hastalıktan korunmak için kır evleri aldılar.

Zenginler,boşalttıkları  kentlerine dönmeden önce kenttek konutlarını dezenfekte ederek  tütsücüler tuttular.;Evler sülfürle ilaçlandıktan sonra,bir erken uyarı sistemi olarak birkaç haftalığına eve yoksul bir kadın yerleştiriliyordu.Kadını ölmesi halinde,evin sahibi kır evindeki kalışını uzatıyordu.

Veba tüccar ve soylulardan çok din adamlarını etkiledi.Hastalara destek  olmak isteyen rahip ve rahibeler hastalanıp,öldü.Veba mikrobu,titizlikle korunan kiliselerdeki fare ve pierele arasınada yerleşince çok sayıda rahip ve rahibeyi yok etti.Bu kadar çok din adamının ölmesi özellikle kültür ve eğitim tarzında büyük değişikliklere yol açtı.Uluslararası bir dil olan Latinceyi öğretecek din adamı ve keşiş kalmadı.Bu sorun karşısında Kilise isteksizce,her halkın kendi dilini öğrenmesini ve yaygın dillerde ibadet edilmesine izin verdi.Pekçok eser yaygın dillere çevrildi.Böylece eğitim sıradan insanlara ulaşabildi.
  
Veba salgını ,Kilisenin otoristesinide zayıflatt.Yok olan kaliteli din adamlarının yerini,daha çok maceracı ve yeteneksiz din adamları doldurdu.Ahlaksızlık ve hırsızlık yayıldı.Din adamlarını yozlaşması,halkın kiliseye olan güvenini sarsttı.Zaten salgın sırasındaki etkisilikleri akılları karıştırmıştı.Insanların hayal kırıklığı ya mistitizmle ya da Reform’la sonuçlana hoşnutsuzluk kendini gösterdi.

Vebanın öldürme karşısında etkisiz kalan Katolik kilise büroktasinin aracılığı olmaksızında,Tanrı ile doğrudan konuşabilme olanağını olduğu fikir ortaya çıktı.Uc büyük salgından kurtulan Martin Luther,tüm din adamlarına salgından örnek vererek kafa tutuyordu.Vebanın kiliseye rağmen ,kimseyi ayırım yapmadığını söylüyordu.
Veba salgını Hekimleride etkiledi.Salgın sırasında dürüst bir hekimin hastasna önerebileceği tek reçete,olabildiğince hızla,uzağa kaçmasıydı.Hekimler,hastalık kapma korkusuyla ya sivri gagalı tuhaf maskeler takıyorlar yada hastalara bakmaya gitmiyorlardı.Bununla birlikte,Veba Hekimleri yıldırmadı.Bazıları hastalar şeker dağıtır gib, reçeteler verirken,bazılarıda muskalar verdiler.
Salgın hastalıklar tıp biliminin henüz çok genç olduğu bir dönemde ortaya çıktı.Ancak ,Halk sağlığı konusunda ilk temeller bu dönemde atıldı.Özellikle,Almanya ve italyanın zengin şehir devletlerinde ,tüccarlar ve soylular koltukaltlarını şişlerden korumak için,sağlık heyetleri ve veba evleri kurdular;karantina uyguladılar ve vebanın kasabadan kasabaya ilerleyişini  izlemek amacıyla ölü kayıtları tuttular.

1348 yılında Venedik Cumhuriyeti hastalık taşıyan gemileri ,insanları ve mallerı bir adada tutmak üzere üçler komitesi atayarak bir uygulama başlattı.Karantina merkezlerinde hamallar yünlüleri güneşe yayıp havalandırdılar,tüylü hayvanları sirkeyle yıkadılar.Komite,bir günde yaklaşık altıyüz kişinin hastalıktan ölmesi üzerine ölüm cezası uygulamaya başladı.Gemilerin ‘ quaranti giorni ‘ 40 gün boyunca alıkonulması bir denizcilik kuralı olarak günümüze kadar gelmiştir.
Milano şehir ise karantina konusuna başka bir bakış açısı getirdi.Hastaları,açlıktan  yada vebadan  ölsünler diye evlere hapsettiler.Hatta Cüzzamlılara o çağlarda yapıldığı gibi,şehir dışına sürdüler.Her ne kadar,bu uygulamalar eleştirilsede,Milano bu salgınlarda en az zaiyatı veren şehirdi.

Bir çok şehir Milano ve Venedik örneklerini takip etti.Insanları bulaşıcı hastalıklardan korumak için bir tür veba bürokrasisi yaratıldı.Bu salgın hastalıklara karşı savaşanlar arasında belediye hekimleri,ölü kaldırıcılar,mezar kazıcılar,ev temizliyicleri ve tütsücüler bulunuyordu.Bu Insanların her türlü yetkisi  olmasna rağmen çoğu zaman,gerektiği gibi hareket edememişlerdir.Köyküler kadar az bir gelire sahip şehir halkı,bu tür hizmetler için gerekli ödemeleri yapamıyorlardı.Doktorların bazen bir yıl boyunca pis ve kanlı elbiselerle dolaştıkları görülüyordu.Karantina kurallarına soylular ve din adamları pek uymuyordu.

 Veba savaşçılarının en cesur olanları mezar kazıcılardı.Köle kanyonlarından toplanan bu insanlar,sokaklarde günümüz çöpçülerin ustalığıyla ölüleri kaldırıp gömüyorlardı.Bu emekçiler kimseyle konuşmazlardı.Şehrin ayrı bir yerinde yaşar ve erken ölülerdi.Halk sağlığı rahipleri denen bu insanlar gündüz çalışır,geceleri  meyhanelerde içerlerdi.Ancak zamanla rüşvet almadan ölüleri kaldırmamaya ve zaman zamanda can çekişenleri öldürdükleri görülmeye başladı.En çok tepki çeken davranışlarıda,cesetlerin elbislerini çalıp,giymeleriydi.Bu kişiler dolaşırken ayaklarına takılı ziller çalardı.Onlar bir evdeki cesetleri toplayıp çıktıktan sonra,üzerlerinde  Kırmız haçlar olan cüppeler olan tütsücüler gelir ve evi dezenfekte ederlerdi.Bunun için sülfür kullanıyorlardı ve üzerine veba yapışmış olması muhtemel her şeyi,yatakları,kürkleri,elbiseleri ve halıları yakmakla görevliydiler.
En berbat halk sağlığı kurumu veba evleriydi.Zenginler kır evlerine sığınırken,alt sınıflardan hastlarbüyük ve kalabalık hastahanelerde yirmi ile seksen gün arasında değişen sürelerde tecrit altına alınıyorlardı.Bazı veba evlerinde tüm hastalar bir koğuşa konulurken,bazılarında ise oda sistemi uygulanıyordu.Hastalığın kendilerine bulaşacağından korkan doktorlar,bu evlerden uzak duruyor ve oralarda kalan cerrahlara yapılması gereken tedaviyi sokaktan bağırarak anlatıyorlardı.Veba evlerinin çok az yemek ve battaniyesi vardı.Ancak,hasta yakınları ,hastaların soyulduğunu ve aç bırakıldığını söyleyip,şikayet ediyorlardı
Hastalığa karşı örülen bu duvarların adaletsizliğine rağmen halk sağlığı programları,tecrit edilmiş kasaba ve şehirler vebanın ılerleyişini durdurdu.Çöp toplam ve pazardaki etlerin kontrolü bu dönemde başlar.Bununla birlikte ,seyyahların ve mikroplarının iyi çalıştığu Venedik gibi kalabalık şehirlerde veba direndi ve önce 1575 de sonra 1630 daki salgınlarla,nüfusun üçte birini yok etti.Gelişen sağluk hizmetleri ve halk sağlığı kurumları hastalığı geriletti ama Avrupa’dan sökemedi.
Vebaya karşı kazanaılan zaferin en büyük nedeni konutların yeniden planlanmasıdır.Veba salgınları sırasında,yoksullar penceresiz kulübelerini kurutulmamış keresteyle yapıyor,damlarda saman kullanıyorlardı.Zengin evlerini yoksullarındakinden ayıran,kerestenin sağlamlığı  ve bolca kullanılmasıydı.Ortaçağ’ın saman tavanları,kara sıçanlar için iyi bir yuva,pireler için de aşağıdaki habersiz insanların üzerine toz gibi dökülecekleri bir zemin sağlıyordu.Sıçanlar,tabandaki samanların,duvarları dolduran sazlarn ve tahıl çuvallarının içinde kolayca ürüyorlardı.
Aslında şehirde yaşayanları saman damlı evlerden vaz geçiren,veba değil yangın korkusu oldu.Örneğin londrada veba son kez 1665 ‘te görüldü,çünkü 1666 deki Büyük Yangın’da 13.200 ahşap ev yok olmuştu.Londralılar,eski evlerinin yerine kiremit damlı 9.000 tuğla ev inşaa etti.Evler kagir oldukça,kara sıçanlar artık yaşayacak yer bulamaz oldular.Volga’nın karşı yakasından yüzerek gelen gri sıçanlar,kara sıçanları kovaladı.Ama onlar evleri değil lağım çukurlarini tercij ettiler.Onlarında pireleri vardı ama insanlara zarar veren cinsten değildi.
Uygun barınma koşullarını yitiern veba,son gösterisini 1720’de Marsilye şehrinde  seksen bin kişiyi öldürerek yaptı.Ancak veba kayıp olunca,onun  yerini bitlerin sebep olduğu Tifüs aldı.
Salgın hastalıkların en büyük etkilerinden biri,Aile yapısının değişmesine neden olmasıdır.Eskiden genç yaşta evlenip çok çocuk sahibi olan kadınların yerini geç evlenen,aile oluştururken az çocuk isteyen kadınlar aldı.Aileler küçüldü ve daha sağlıklı oldu.

Salgın hastlalıkların en büyük öğretisi,Insanın doğaya hükmetme isteğini ortaya çıkardı.Insan doğaya karşı savaşmak ve kontrol etmek için makineleri kullandılar.

Veba salgını,milyonlarca insanın canını alsada,Insanlık tarihinin değişmesine ve Insanlığın gelişmesine neden oldu.Tarihte hiçbir şey sebepsiz değildir.











,

No comments:

Post a Comment