Wednesday, September 26, 2018

ANADOLU'DA ASUR TICARET KOLONILERİ





Anadolu ve Asur arasındaki yaygın ticaret ağının kurucusu,yönetim merkezi Asur şehriydi.Yabancı bir toprakta ticaret kolonisinin  varlığını kanıtlayan Kültepe-Kaniş'te bulunan ve sayıları 20.000 ne ulaşan tablete rağmen bu tür belgelere şimdiye kadar ne Ortadoğuda ne Akdeniz ve Ege dünyasında  ne de Asur şehrinde rastlandı.


Asur şehri,Kültepe Kanişin bin kilometre güney doğusunda ,Bağdatın 350 km kuzeyinde,Anadolu'yu kuzey,güney mezopotamyaya ve Iran'a bağlayan nehir ve kervan yollarının üzerindeydi.III.Ur hanedenın yıkılmasından sonra M.O 2112-2038 yılları arasında bağımsızlığını kazanan Asur Kralı I.Irisum zamanında Anadolu ile ticarete başladı.Uygulamalara göre bu ticaret reformu ,devletin tekelini kaldırması,ticaretin aile fertlerinin kuracağı firmalar tarafından sürdürülmesi  ve kolektif ticaret prensiplerine dayanıyordu.Ticarette deneyim sahibi Asurlular zamanla bu süreci ticaret kolonisi anlamında geliştirdiler.Bu dönemde şehir devletleri ile yönetilen Anadolu,başta Kültepe Kaniş olmak üzere Karumlar ( Ticaret Merkezi ) kurdular ve yaptıkları kısa süreli kervan yolculuğu ,deneme ziyaretlerinde sonra buraya yerleştiler.

Kültepe-Kaniş,Hattuşa kentinin 124 km güneyinde,Kayserinin 8 km kuzeydoğusundadır.Kent,Sivas'tan gelen doğu batı yönünde,Malatya ve Adana'dan gelen doğal,tarihi yolların üzerinde yer alır.Höyük kesimi ve aşağı nehirden oluşam Kültepe -Kaniş ova seviyesinden 21m yükselir ve çapı 550 m ye ulaşır.Höyük,içkale ve aşağı şehir ayrı surlarla çevrilidir ve aşağı şehrin çapı 2 km ye ulaşır.Anadoluda tarihi başlatan Kültepe Kaniş,Hititlerin ilk başkenti olmanın yanında en eski,uzak mesafeli organize ticaretin koloni merkezidir.

Kültepe Kaniş çiviyazılı Asurca belgelerin,yasadışı yollarla,antika pazarlarında görüldüğü 1881 den beri bilinmektedir.1893,1894 ve 1906 yıllarında Fransız ve Alman Arkeolog ekiplerin sürdürdüğü kazıları,1925'te Hitit dilinide çözen B.Hrozny nin kazısı izler.Höyük kesiminde aranan tabletleri bulamayan Hrozny tepedeki kazısını bırakarak çalışmalarına aşağı şehirdeki tarlada devam eder ve büyük bir gizliliği aydınlatır.Arşivlere göre Asurlular aşağı şehrin II.yapı katında yaklaşık 120 bin metrekarelik  bir bölümüne yerleşmişlerdi.Bu düzen geç çağların koloni sistemine benzer.

Kültepe Kaniş karumu Anadolu Ticaret Merkezlerini yöneten bir koloni merkezi idi.Bütün karumlar Kültepe-Kaniş'e o da Asura bağlıydı.Karum evi ( Bet Karim ) Asurlu Tüccarların kentteki yönetim merkeziydi ve Asur'daki Şehir Evi'nin ( Bet Alum ) en yüksek karar merkezi olan meclisin denetimindeydi.Onun başındaki otorite de Waddum adı verilen Kraldı.Anadolu Koloni merkezleri Asurdan gönderilen ' şehrin elçileri ' tarafından denetlenirdi.Asur da idari,hukuki kararlar vermeye yetkili diğer iki organdan biri yaşlılar meclisi,diğeri yıllık seçilen ve yönetim süresine adını veren limmu denilen yetkili kişiydi.Bunlar aynı zamanda Asurdan Kültepe Kaniş'e gidip gelen Asur daki büyük aile gruplarının temsilcileriydi.Üyelerinin mali durumlarına göre değerlendirildikleri bildirilen  meclis de yetkili bir karar organıydı.Ayrıca kolonilerde yerel sarayla anlaşma  yapmaya yetkili olduğu düşünülen 10 üyeden oluşmuş bir yönetim kurulu bulunuyordu.

Asur Ticaret Kolonileri Çağına ait Kültepe Kaniş tabletleri içinde en büyük grubu,iş mektupları oluşturur.En çok bulunan belgeler borç senetleri,çeşitli kayıt ve mahkeme tutanaklarıdır.Az sayıda da aile hukukunu ilgilendiren evlenme,boşanma,miras konuları,ev ve köle satışları hakkındaki belgeler bulunur.Bu belgelere göre,yerlilerde  kadın ile erkek arasında eşitlik vardı.Evlenme,boşanma tanıklar huzurunda karara bağlanırdı.Anadolu halkı bunu Asurlulara da kabul ettirmişti.Yerli çiftler hayattayken veya ölüm halinde mallarda eşit haklara sahipti.II.yapı katında adını bilmediğimiz bir kraliçenin  ispatladığı gibi kadınlar kraliçe olabiliyordu.Bu Asur için düşünülemez bir olaydı.Tanrıça aynı zamanda yerli panteonun da başındaydı.

Bulunan tarih belgeleri ve antlaşma metinlerinin sayısı çok azdır.Tarih belgesi niteliğindeki iki mektuptan biri Mama Kralının Kültepe Kaniş kralına gönderdiği diğeri ise Harşamna Kralının Hurmeliye yazdığı mektuptur.Ayıca Akad Kralı Sargon ( M.Ö 2334 - M.Ö 2279 ) hakkında,Eski Asur lehçesinde yazılmış hikaye metninide Kültepe Kaniş'te yasayan Asurlu bir tüccar anılarında yaşattığı efsanevi kralın kahramanlık öyküsü olarak evinde korumuştu.

Yabancılar,Anadolu Krallarıyla Asur arasında yapılan anlaşmalar uyarınca ticaret yapıyorlardı.Bu tür belgelere çok az rastlanır.Karumda ilki Kültepe Kaniş ile Asur ,diğeri ticaret merkezi Hahhum ile yaplan iki antlaşma metni bulundu.Bunlarda yerlilerle Asurluların hak ve sorumlulukları hakkında değişik yorumlar içeren hükümler vardır.Prof.Günbattı'ya göre,metinlerde,Asurluların mallarının  zorla alınmayacağı,cinayete uğrayan için kan parası ödeneceği,kayıp malın bulunarak sahibine verileceği,yerli saraya getirilen dokumanın onda birinin gümrük vergisi olarak alınacağı,taraftar hakkında adil kararlar verileceği antlaşma hükümlerinden bazılarıdır.

Asurlular bakır kaynakları zengin Anadoluya Büyük olasılıkla,Afganistandan getirdikleri kalayı ve yerlilerin çok beğendikleri Babil dokumalarını satıyorlardı.Dokumanın bir bölümü tüccar aileler tarafından Asur da hazırlanıp,ailenin Anadoludaki reisine gönderilirdi.Ailenin ekonomik düzene entegre olması,Asur ticaretinin esasını oluşturuyordu.Kalayın tamamı,dokumanın bir bölümü ticaret malıydı.Ayrıca süs taşlar,lapis lazuli,akik,hematit de getirilip satılıyordu.Bunlar,yerlilere,alınan fiyatın iki katına ,altın ve gümüş karşılığında verilirdi.Amaç satmak,kazanılan gümüşü yeni mal temini için Asura göndermekti.

Asurlular Anadolu içinde bakırın,yerli yünün ,yerli dokuma ürünlerinin belli türlerinin ticaretini yapıyordu.Yün iç ticarette önemli bir yer tutuyordu ve bu nedenler Asura yün gönderilmezdi.Kent evi bu ticareti organiz eden,yatırımların toplandığı merkezdi.Bu kolektif ticaret ,hissederlarına sürekli gümüş kazandırıyor,örneğin tüccar ucuza satın aldığı yünü,pahalı şehirlerde iyi karla satılıyordu.Bakır ticaretinde olduğu gibi yünde önce bakırla değiştiriliyor,bakır yerlilere gümüş ve altın karşılığında satılıyordu.Yerlilerin rol aldığı bu yün ve bakır ticareti,butun Anadoluya yayılmıştı.

Bakır Ticaretini de organize eden,ticarete katılan merkez Karum evi idi.Asurluların kontrol altında tuttukları bu ticarette yerlilerin de önemli bir yeri vardı.Uygulama aynıydı: tüccarlar ithal mallarını önce düşük kaliteli bakırla,sonra tasfiye edilmiş yüksek kaliteli bakırla değiştirdikten sonra ,onu Yerli halka gümüş karşılığı satıyorlardı.Yerli krallarında bakır ticaretine katıldıkları,depolarındaki düşük kaliteli bakırı kalitelileri ile değiştirdikleri belirtiliyor.Saray ve seçkinler  de Asurlulardan çok miktarda kaliteli bakır satın alırdı,onların zenginliği bakır ve gümüş kaynaklarına sahip olmalarına bağlıydı.

Bakır,dokuma,en çok 14 eşekten oluşan kervanlarla getirilir,Kültepe - Kaniş yolculuüu 6 hafta sürerdi.Kalay yükü 65 kilo eken masraf için yapılan ilavelerle 90 kiloya ulaşır.20-30 parça dokuma 70-80 kiloyu bulurdu.Yük Asur da Kanişte tartılır,kil mühür baskıları kırılır ve tanıkların yanında açılırdı.Bakır,Kalay yerliler arasından para olarak da kullanılırken asıl para gümüştü.

Osmanlı döneminde Kültepe Kaniş yerleşmesinin eteklerinde Karahöyük köyü bulunuyordu.Höyükteki en yeni arkeolojih dolgu ise Roma ve Hellenistik döneme aitti.Burada bulunan taunç ve gümüş sikkeler M.0 323 MS 180 yılları arasında basılmışlardı.4-5 yapı katları döneminde Kültepe Kaniş Tabal ülkesinin merkezlerinden biriydi ve M.Ö 10 yy dan 8 yy a kadar önemini korumuştur.M.Ö 9 yy da tarihlenen koruyucu  tanrı kabartmalı bazalt dikilitaş,bu çağın anlamlı temsilcisiydi.6.yapı katı aşağı şehirdede la dönemiyle çağdaştır ve MÖ 17 yy olarak tarihlenir.7.yapı katı ise aşağı şehrin lb döneminde ile eşleşir ve M.Ö 1800-1700 yıllarına tarihlenir.Buna göre aşağı şehir çok geç kurulmuş ve çok erken terkedilmiştir.M.Ö 1945-1835 yıllarına tarihlenen Asur ticaret kolonileri çağının parlak evresi 8.yapı katı ve aşağı şehirdeki çağdaşı II dönemi şiddetli bir yangınla tahrip olmuştu.Aşağı şehrin III ve IV  dönemleri ile höyükteki  çağdışı 9-10.yapı katları yaklaşık 70 yıl sürmüştü.Bunlar Kültepe Kanişte yerli Hatti kültürünün son evreleriydi.Aşağı şehrin başlangıç evresini temsil eden IV dönemi anatoprak üzerinde  kuruluyken höyük kesiminde daha eskiye M.Ö 2000 - 2300 yıllarına tarihlenen ilk Tunç Çağı tabakaları bulunuyordu.

Asur ticaret kolonileri çağında Kültepe Kaniş sokakları meydanlara açılan düzenli evlerin oluşturduğu mahallerden oluşuyordu.Sokakların arabaların geçebilecdği genişlikteydi,tabanları toprak ve taş döşeli sokaklarda üzeri taşlarla örtülü atık su kanallarıyla gelişkin bir kent görüntüsü sunuyordu.Taş temelli yapılar tek yada iki katlıydı,yapı içlerinde mutfak ve kiler bölümleri ayrılmıştı.Mekan içlerinde sabit ya da taşınabilir ocaklari,fırın,tandır,maltız ve mangallar özenle yerleştirmişlerdi.

Ölüler genelde mutfak tabanlarının altına  gömülüyordu.Tüccar evlerinde sıkça arşivlere  rastlanırken bunların zemin katın özel odalarında korundukları görülür.Tablet,mühür,kil zarf ve etiket gibi  arşiv buluntuları taban üstünde raflarda,çanak ,çömlek içinde hasır yada kilimden torbalara sarılı olarak saklarlardı..

Çağın sarayları,hem yönetim hem de ekonomi merkezleriydi.Saray ticarete ,özellikle bakır ve dokuma ticaretine katılırdı.Asurlu tüccar,saraya yüzde 3 dokuma,yüzde 5 kalay vergisi öderdi.Memurların çoğu,23 kişilik depolarda çalışırdı ve bu yapılar profan ağırlıklıydı.Kültepe Kaniş de içkalae de 7.tabaka bulunan saray yapısı yine alttaki yangınla tahrip olmuş bir sarayın üstüne kurulmuştu.120x110 metrelik bir alanı kaplayan  sarayın 42 odası ve salonu ortaya çıkarıldı.Küçük merdivenler salonlardan bazılarının iki katlı olduğunu ,küp ve kil bullalar ise saray depolarının varlığını kanıtlıyordu.Az sayıda tabletin de bulunduğu saray yapıısı kent ile birlikte bir yangın sonucu tahrip edilmişti.Anadolunun en eski poterni,sarayın korunmasınsa sur ile bir bütün oluşturuyordu.

İlk Hititçe yazılmış  Anitta metnine göre babası Kuşşara Kralı Pithana Neşa'yı ( Kültepe ) zapt etmiş ve Kralını esir almıştı.Bu Kral olasılıkla Warşama'ydi.Baba oğul krallar ülkeye hakım olma çabalarını Kültepe Kanişten yönetmişler,ancak başarılı olamamışlardır.

Kültepe Kanişin parlak dönemlerine tarihlenen İçkaledeki ikinci saray,yan yana kurulu üç ayrı  yapıdan oluşuyordu.Bu homojen saray tipinden farklıdır.Saray planı,tabanı taş döşeli avluya açılan koridorun iki yanındaki odalardan oluşur.Yapının batı kanadından15.doğudakinde 14 oda korunmuştur.Odaların bazıları koridora açılaır.Büyük ocaklarla  ısıtılan  mutfaklar,küplerle dolu depolar,hizmet bölümler, sıralar halinde koridora paralel dizilidir.Plan Kültepe Kaniş'e özgü bir yenilgi yansıtır.Sarayın şiddetli bir yangından sonra terk edildiği anlaşır.

Tapınaklar müstakil yapılar şeklindedir,plan  ortada büyük bir salon ve iki odadan oluşur.Bunlar Büyük Kral Anitta'nın inşa ettirdiğini bildirdiği tapınaklardır.

Tüm yapıları yıkan yangın adeta şehir devletleri krallarının aralarındaki rekabet ve hakimiyet savaşlarının sonucudur.Asurlular bu kavgaya  ortak değildi;onlar kazançlarını sürdürmeyi,antlaşmaların devamını,kazandıkları gümüş ve altını Asur'a göndermeyi amaçlıyorlardı.

Sonradan Hitit adını alan Hatti çanak çömleğinin en yüksek seviyesine  Kültepe Kanişin  8.Yapı katından ulaştığı anlaşır.Bu dönem buluntuları Yakındoğu'da kendine özgü bir çanak çömlek grubudur.Kap biçimlerinin çoğu madeni kapların taklitidir.Parlak açkılı yüzeylere sahip çanak çömlek geniş bir biçim yelpazesi sunar.

Hititlern Bibru olarak adlandırdığı  hayvan biçimli kil kaplar,törenlerde kült nesensi olarak kullanılan adak ve libasyon kaplarıdır.Bunların arasında tanrı,tanrıça simgeleri olarak bilenen her türlü hayvan şeklini görmek mümkündür.Ayakta duran Arslan,antilop,domuz,kartal,keklik,köpek,boğa,tavşan şeklinde biçimlendirilen Bibrularla tanrılara içki sunulmuş,onurlarına içilmiştir.

Akik,Obsidyen,kaya kristali  ve serpantinden yapılmış yatan boğa,arslan,domuz,arslan başı biçimli kutular ,Kültepe Kaniş ustalarının  her türlü taş işçiliğinde gösterdikleri ustalık ve üslup inceliğinin yüksek kaliteli eserleridir.Bunlara yanlızca mezarlarda rastlanır.

Ayrıca kap emziklerinin,kulp uçlarının hayvan başı; kulplarının çift at,kartal,insan ;ağız kenarlarının da antilop ve kartal başları ile süslenmesi yaygın bir uygulamadır.Biri sakallı ölü insan başı,diğer, kadın ve erkek başı kabartmalı,boğa boynuzları ile bezeli kadehler de kült kapları arasındadır.Kültepe-Kaniş'in bir geç dönem mezarında bulunan,suaygırı dişinden  yüksek taburede oturur durumda göğüslerini tutan,çıplak tanrıça heykelciği,üslubuyla döneminin tek örneğidir.

Yerli sanatkarlar hazırladıkları kült kapları ile Anadolu'da eski Mezopotamya geleneğinin yaşamasını sağlaşmışlardır.Bunun en çarpıcı örneği tapınaktaki tanrıçayı taşıyan tanrı kayığıdır.

Göğüslerini tutan çıplak tanrıça ve yan yana oturan giyimli tanrıça ve tanrı heykelcikleri önemli mezar hediyeleri arasındadır.Kültepe -Kaniş de ayrı simgeleriyle,ayrı tanrıları,tanrı ailelerini,mitolojik varlıkları yansıtan yassı kurşun figürleri ve taş kalıpları  bir tanrıyı,tanrıçayı veya ikisini yan yana veya bir veya iki çocuktan,kutsal hayvanlardan oluşan gruplar halinde sunulmuşlardı.Bunlar bulundukları özel evlerin koruyucu tanrılarıydı.

Kültepe Kaniş'in kozmopolit sosyal yapısına uygun olarak kil zarflar ve etiketler üzerindeki silindir ve damga mühür baskıları çok çeşitli üslupları yansıtır.Bunlar eski Babil,Asur,Suriye ve Hatti olmak üzere dört ana gruba ayrılır.Hatti üslubu güçlü Mezopotamya etkisine rağmen ,zengin motif hazinesi ve özgünlüğü ile diğerlerinden  büyük farklılık gösterir.Bu üslupta yerli ve Mezopotamyalı tanrılar bir arada görülebilir.Diğer üsluplardan III.Ur ve Eski Babil mühürleri de doğrudan doğruya Mezopotamyalı karakteriyle ithal edilmiş ve genellikle ikinci kez kullanılmışlardır.


N.B : Bu yazı Prof Dr Tahsin Özgüç'ün 2004 yılında Atlas Arkeo adlı dergisindeki makalesinden alınmıştır.

No comments:

Post a Comment