Friday, June 5, 2020

SÜMERLERDE OKUL VE EĞITIM




Uygarlık tarihi açısından bakılınca,Sümer’in kazandığı en üstün başarılar,çiviyazısının gelişmesi ve bunun doğrudan uzantısı olan resmi eğitim sistemiydi.M.Ö Üçbinyılın başlarında yaşayan isimsiz,uygulamaya eğilimli Sümer bilginleri ve öğretmenlerinin yaratıcılığı ve azmi olmasaydı,günümüzün entekektüel ve bilimsel başarılarının pek olanaklı olamayacağını söylemek bir abartma değildir.Hiç şüphesiz ilk Sümer işaretleri olan resimyazısını icat edenler,daha sonraki zamanlarda,geliştiği haliyle okul sistemini kolay kolay öngöremezlerdi.Fakat öncelikle üzerlerinde ekonomi ve yönetimle ilgili yazılar bulunan binden fazla resim yazılıküçük tabletten oluşan,bilinen en eski yazıyla yazılmış belgeler ( Erek’te bulunanlar ) arasında bile okuma ve alıştırma yapma amaçlı sözcük listeleri içeren pekçok tablet bulunmaktadır.Bu da daha MÖ 3000 lerde bile yazı yazıcıların öğretme ve öğrenme üzerine düşünmüş olduklarını gösterir.Bunu izleyen yıllarda ilerleme yavaşladı.
Fakat M.Ö Üçüncü bin yılın ortalarından itibaren bütün Sümer de yazı yazmanın resmi olarak öğretildiği bazı okullar bulunmuş olmalıdır..Sümerli Nuh’un memleketi olan Şuruppak kentinde elli yıl önce yapılan kazılarda,yaklaşık olarak MÖ 2500 yıllarından kalma çok sayıda ‘ ders kitabı’ çıkarıldı;bunlar,tanrı,hayvan ve eşya listeleriyle çeşitli sözcük ve deyim listelerinden oluşuyordu.
Ne varki,Sümer okul sisteminin olgunlaşıp gelişmesi M.Ö Üç bin yılın ikinci yarısında oldu.Bu döneme ait onbinlerde kil tablet çıkarılmıştır.Tabletlerin büyük çoğunluğu yönetimle ilgilidir ve Sümer ekonomik yaşamanın her evresini kapsar.Bu metinlerden ,o yıllarda bu mesleği yapan binlerce yazıcı olduğunu öğreniyoruz;kıdemsiz yazıcılar  ve yüksek yazıcılar,kraliyet ve tapınak yazıcıları,yönetsel etkinliklerin belli alanlarında uzmanlaşmış yazıcılar ve yönetimde üst derecelere yükselmiş yazıcılar vardı.Bu nedenle ülkenin her yanına dağılmış oldukça büyük ve önemli,çok sayıda  yazıcı okulu bulunduğunu kabul etmek için yeterli neden vardır.

Fakat erken döneme ait bu tabletlerin hiçbiri Sümer okul sistemi,örgütlenmesi  ve işleyiş yöntemlerini doğrudan ele almaz.Bu tür bilgi için M.Ö ikinci binyılın ilk yarısına gitmemiz gerekir.Kazılarda bu dönemden öğrencilerin günlük okul ödevlerinin parçası olarak hazırladıkları her türden alıştırmayla dolu yüzlerce uygulamalı çalışma tableti çıkarılmıştır.Bu tabletler,’ birinci sınıf ‘ öğrencilerin acemice çiziktirmelerinden ,ilerlemiş ve mezun olma noktasına gelmiş öğrencilerin zarifçe yazdıkları yazılara kadar büyük bir çeşitlilik gösterir.Bu eski çağ yazı defterlerinden Sümer okullarında geçerli olan öğretim  yöntemi ve müfredat programını yapısı hakkında çıkarsama yoluyla pekçok şey öğrenebiliriz.Daha da Önemlisi,Sümer öğretmenlerinin kendileri de okul yaşamı hakkında yazmaktan hoşlanıyordu ve bu denemelerden bazıları kısmen de olsa ele geçirmiştir.Bütün bu kaynaklardan Sümer okullarının amaçları ve hedefleri,öğrencileri be öğretim kadrosu,müfredat programı ve öğretim tekniklerinin bir tablosunu elde edebiliyoruz;Bu ise insanlık tarihinin bu kadar eski dönemi için eşsiz bir örnektir.

Sümer okulu Edubba ,yani tabe,let evi adıyla biliniyordu.Edubba’nın başlangıçtaki amacı ‘mesleki’ diyebileceğimiz bir eğitim vermekti;yani ilk olarka ülkenin ekonomik ve yönetsel gereksinimlerini,önceliklede tapınağın  ve sarayın gereksinemlerini karşılayacak yazıcıların eğitilmesi için kurulmuştu.Bu Sümer okulunun bütün varlık süresi boyunca ana amaşç olmaya devam etti.Bununla birlikte büyümesi ve gelişmesi süresince,özellikle de müfredat programının giderek genişlemesi sonucunda,Sümer de bir kültür ve öğrenim merkezi haline geldi.Edubba’nın duvarları içinde,zamanında geçerli olan teoloji,bitkibilim,hayvanbilim,coğrafya,matematik,dilbilgisi ve dilbilimle ilgili tüm bilgileri  inceleyen ve kimi durumlarda da bu bilgilere katkıda bulunan kişi,akademisyen yetişti.

Ayrıca günümüzdeki öğretim kurumlarında farklı olarak,Sümer okulu yaratıcı yazarlık diyebileceğimiz şeyin de merkeziydi.Geçmişin yazınsal yaratılarının incelenip kopyanlandığı  yer burasıydı;yenilerinin,oluşturduğu yer de yine burasıydı.Bu nedenle,Sümer okullarından mezun olanların büyük çoğunluğunun tapınak ve saray ile ülkenin zengin ve güçlü kişilerinin hizmetine giren yazıcılar oldukları doğruysa da,yaşamlarını öğretmeye ve öğrenmeye adayanlar da vardı.Bugünün üniversite profesörleri gibi,bu eskiçağ bilim adamlarının çoğu da geçimlerini sağlamak için maaşlarına bağımlıydılar ve boş zamanlarını araştırma ve yazmaya ayırıyordu.ilk zamanlar işe büyük olasılıkla tapınağın bir uzantısı olarak başlayan Sümer okulu,zamanla dindışı bir kurum haline geldi.Anlayabildiğimiz kadarıyla öğretmenlere öğrencilerden toplanan ücretlerden  ödemede bulunuluyordu.Müfredat programıda din dışı idi

Kuşkusuz eğitim ne genel nede zorunluydu.Öğrencilerin büyük çoğunluğu varlıklı ailelerden geliyordu;yoksullarsa uzun bir eğitimin gerektirdiği para ve zamanı kolay kolay bulabilecek durumda değildi.Yakın zamanlara kadar bunun doğru olduğu mantıksal çıkarsama yoluyla kabul ediliyordu.Fakat Nicolaus Schneider isimli Luksemburglu bir çiviyazısı uzmanı bunu çağın kaynaklarından yola çıkarak ustalıkla kanıtladı.Yaklaşık M.Ö 2000 den kalma ekonomi ve yönetimle  ilgili belgelerden yayımlanmış olanların binlercesinde ,aşağı yukarı beşyüz kişi listelerde kendilerini yazıcı olarak belirlemiş,bazılarıysa daha fazla tanıtıcı bilgi vermek amacıyla babalarının adını ve mesleğinide eklemiştir.Bu verilerden bir liste derleyen  Schneider yazıcıların,yani okul mezunlarının babalarının vali,kent kurucusu,elçi tapınak yöneticisi,subay,kaptan,yüksek mevkili vergi memuru,çeşitli türden rahipler,işletme yöneticileri,denetçi,ustabaşı,yazıcı,arşivci ve sayman olduklarını saptadı.


Bu listelerde yazıcı olarak yanlızca  tek bir kadının adı verilmektedir;bu nedenle,Sümer okullarındaki öğrenciler büyük olasılıkla yanlızca erkeklerden oluşuyordu..Sümer okulunun başı ‘ Okul Babası ‘ da denen Ummia’ydı. ‘uzman’,’profesör’,’öğrencilere’,’Okuloğlu’, mezunlaraysa ‘eski günlerin okul oğlu’ deniyordu.Öğretmen yardımcısı  ‘ağabey’ olarak adlandırılıyordu ve görevlerinden bazıları öğrencilerin kopyalaması için yeni tabletler yazmak,öğrencilerin kopyalarını gözden geçirmek ve ezberlerini dinlemekti.Diğer öğretim görevlileri arasında,örneğin ‘çizimden sorumlu kişi’ ve ‘ Sümerceden sorumlu kişi ‘ bulunuyordu.Ayrıca öğrencilerin okula devamından sorumlu gözetmenler ve disiplinden sorumlu özel görevliler vardı.Okul Müdürünün ‘ okul babası ‘ olması dışında,okul personelinin birbirleri karşısındaki derecelerinin ne olduğu konusunda hiçbir bilgimiz bulunmuyor
Sümer okullarının müfredat programına gelince,elimizde insanlık tarihinin erken döneminde gerçekten de eşsiz olan bu okulların kendilerinden elde edilen zengin veriler bulunmaktadır.Çünkü bu konuda eskiçağ insanlarının ifadelerine ya da dağınık bilgi parçalarından yapılmış çıkarsamalara bağımlı olmamız gerekmektedir.Yeni başlayanların ilk denemelerinden ileri düzeydeki öğrencilerin öğretmenlerinkinden ayırt edilemeyecek kadar iyi hazırlanmış kopyalara kadar okul çocuklarının ellerinden çıkmış yazılı gerçek ürünlere sahibiz..Bu okul ürünlerinden anlıyoruz ki,Sümer okulundaki müfredat programı belli başlı iki bölümden oluşuyordu:Birincisi bölüm yarı bilimsel  ve eğitici ,ikinciysa yazınsal ve yaratıcı olarak tanımlanabilir.



Birinci ya da yarı bilimsel konularda oluşan grup ele alındığında,bunların bilimsel bir dürtüden ,gerçeğin gerçeklik uğruna araştırılmasından kaynaklandığını vurgulamak önemlidir.Bunlar daha çok okulun yazıcılara Sümer dilini yazmayı öğretmek olan ana amacından çıkıp büyümüştür.Çünkü bu pedagojik gereksinimi karşılamak için  Sümer yazısı öğretmenleri öncelikle dilbilimsel sınıflandırmadan  oluşan bir öğrenim sistemi geliştirmişlerdi;yani Sümer dilini birbiriyle ilişkili sözcük ve deyim grupları halinde sınıflandırmışlar ve öğrencilere,kendileride bunları kolayca tekrarlayabilene kadar ezberletip kopyalatmışlardır.M.Ö 3000 yıllarında ,bu ders kitapları giderek daha tamamlanmış hale geldi ve yavaş yavaş bütün Sümer okulları için kalıplaşmış ve standartlaşmışkitaplara dönüştü.Bunlar arasında ağaç ve kamış,her türden hayvan ( böcekler ve kuşlar da dahil ) ülkeler,kentler ve köyler ,her türden taş ve maden adından oluşan uzun listeler görüyoruz.Genel olarak bakıldığında bu derlemeler bitkibilim,hayvanbilim,coğrafya ve mineralbilimle ilgili bilgiler denebilecek konulara hatırı sayılır bir aşinalık olduğunu göstermektedir bu olguysa bilim tarihlerince daha yeni anlaşılmaya başlamıştır.

Sümeri öğreticiler ayrıca çeşitli matematiksel çizelgeler ve çözümleriyle birlikte birçok ayrıntılı matematik  problemi hazırlamıştır.Dilbilim alanındaysa,Sümer dilbilgisi incelemelerinin iyi bir şekilde temsil edildiğini görüyoruz.Birçok okul tabletine,isim tamlamalarından ve fill çekimlerinden oluşan uzun listeler yazılmıştı;bu ise olduk.a incelikli bir dilbilgisel yaklaşıma işaret etmektedir.
Üstelik,MÖ 3000 son çeyreğinde Sümerlerin giderek Sami Kökenli Akadlarca fethedilmesinin bir sonucu olarak,eskiçağ profesörleri insanlığın en eski sözcükleri hazırlamışlardır.Çünkü Sami kökenli fatihler yanlızca Sümer yazısını kabul etmekle kalmamış,Sümerce konuşma dili olmaktan çıktıktan çok sonra bile Sümer yazınsal yapılarına büyük değer vererek onları incelemiş  ve taklit etmişlerdir.Bu da Sümerce sözcük ve deyimlerin Akad diline çevrildiği sözcükler için Pedagojik bir gereksinim doğurdu.

Sümer Müfretdat programnın yazınsal  ve yaratıcı yönüne gelince,bunlar öncelikle,M.Ö 3000 yılının ikinci yarısında ortaya çıkıp geliştirilmiş  olması gereken geniş ve çeşitli yazınsal yapıt gruplarının incelenmesi ,kopyalanması  ve taklit edilmesinden oluşmaktaydı.Bu eskiçağ yapıtlarının sayısı yüzlercedir;hemen hemen tümü şiirsel biçimde olan bu yapıtlar,uzunluk olarak bin dizeye yakın olanlardan elli dizeden az olanalara kadar çeşitlilik gösteriyordu.Bugüne kadar bulunanların genellikle şu türlerden oluştuğu görülür;Sümer tanrılarının ve kahramanlarının eylemlerini ve serüvenlerini kutlayan şiirsel anlatı biçimindeki mitler ve destansal öyküler;tanrılara ve krallara adanmış ilahiler;ağıtlar,yani Sümer kentlerinin sık sıks başına gelen yıkımdan duyulan üzüntüleri dile getiren şiirler;atasözleri,hayvan hikayeleri ve denemeler de dahil olmak üzere bilgelik yapıtları.Sümer kalıntılarından  ele geçen yaklaşık beşbin yazınsal tablet ve parçanın birçoğu eskiçağ öğrencilerinin acemi elinden çıkmadır..

Sümer okullarında uygulanan öğretim yöntemleri ve teknikleri konusunda henüz fazla bir şey bilinmemektedir.Sabah okula gelen,öğrecni ,bir önceki hazırladığı tablet üzerinde çalışırdı.Sonra,’ağabey’ yani öğretmen yardımcısı yani bir tablet hazırlar,öğrenci de bunu kopyalayıp çalışmaya başlardı.Ezber,öğrencinin çalışmasınında ,kuşkusuz büyük bir rol oynuyordu.Bundan başka,öğretmen ve yardımcısı,öğrencilerin kopyaladığı ve incelediği basit listeleri,çizelgeleri ce yazınsal metinleri,hatırı sayılır ölçüde sözlü ve açıklayıcı malzemeyle desteklemiş olmalıdırlar.


Fakat Sümerlerin bilimsel ,dinsel ve yazınsal düşüncelerini anlamamız için paha biçilmez değerde olabilecek bu dersler büyük bir olasılıkla  hiçbir zaman yazıya geçirelememiştir;bu nedenle bizim için sonsuza kadar yitirilmişlerdir.

Sümer okulu,ilerici eğitim diye adlandırabileceğimiz yöntemle hiçbir şekilde ‘lekelenmiş’değil sede müfretdat programı en azından bir ölçüde pedagojik yönelimliydi.Böylece acemi öğrenci çalışmalarına tu-ta-ti,nu-na-ni,bu-ba-bi,zu-za-zi vb oldukça basit hece alıştırmalarıyla başlıyordu.Bunun ardından telaffuzlarıyla birlikte tek bir işaretten meydana gelen yaklaşık 900 maddelik bir işaret listesi üzerinde çalışmalar ve araştırmalar yapılması geliyordu.Sonra,şu yada bu nedenle tek bir işaretten değil de iki ya da üç işaretin oluşturduğu bir grupla yazılan yüzlerce sözcüğün yeraldığı listeler geliyordu.Bunları,anlamlarına göre düzenlenmişs binlerce sözcük ve deyimi içeren derlemeler izliyordu.Nitekim ‘’ doğabilimleri ‘’ alanında insan ve hayvan bedeninin bölümlerinden,yabani ve evcil hayvanlardan,kuşlar ve balıklardan,ağacalar ve bitkilerden ,taşlar ve yıldızlardan oluşan listeler vardı.Eşya listeleriyse şunlaru içeriyordu : Tahtadan yapılma nesneler(işlenmemiş tahta parçasından kayık ve arabaya kadar değişen 1500 askın nesne)kamış,post,deri, ve metalden yapılmış nesneler,çeşitli türde çanak çömlek,giysi,yiyecek ve içecek.Bu listelerin özel bir grubu yer adlarını ele alıyordu:Ülkeler,kentler ve köyler,ayrıca ırmaklar,kanallar ve tarlalar.Bunlara,yönetsel ve hukuksaş belgelerde en çok kullanılan ifadelerden yapılmış bir derlemenin yanı sıra mesleklerin,akrabalık ilişkilerinin,insan bedenindeki sakatlıkların vb.adlarını veren sekizyüz sözcükten oluşan bir liste de dahildi.

Öğrenci ancak Sümercenin karmaşık sözcük dağarcının yazılıiına aşina olduktan sonra kısa cümleler,atasözleri ve hayvan öyküleriyle Sümer’in ekonomik yaşamında büyük bir rol oynayan hukuksal belgelerin düzenlenmesinde  çok önemli olan şözleşme ‘ örneklerin’den yapılmış derlemeleri kopyalamaya ve ezberlemeye başlıyordu.Bu dilbilimsel eğitimin yanı sıra öğrenciye matematik dersleri de veriliyorud;bu dersler ,hacim,uzunluk ve ağırlık ölçülerini içeren ölçüm tablolarının ve hesaplamalarda kullanılmak üzere çarpım ve dönüştürme tablolarının öğretilmesi biçiminde yapılıyordu.Daha sonra öğrenciye ücretlerle,kanal kazımıyla ve inşaat işleriyle ilgili uygulamalı problemler çözdürülüyordu.

Disiplin söz konusu olunca değnek hiç esirgenmiyordu.Kuşkusuz öğretmenler öğrencileri iyi çalışmaları için övgü ve takdirde de teşvik ediyordu,ama hata ve kusurlarını düzeltmek için önceliklesopaya güveniyordu.Bu nedenle öğrencinin işi hiç e kolay değildi.Hergün gündoğumundan günbatımına kadara okula gidiyordu.Yıl içinde kimi tatilleri olması gerekir,ama bu konuda hiçbir bilgimiz bulunmuyor.Yıllarını okul çalışmalarına veriyor,ilkgençliğinden genç bir adam oluncaya kadar okulda kalıyordu.Öğrencilerin şu ya da bu konuda,ne zaman ve ne ölçüde uzman olmalarının beklendiğini bilmek ilginç olurdu.Fakat okul etkinlikleriyle ilgili birçok başka konda olduğu gibi bu konuda da kaynaklarımız yetersiz kalmaktadır.

Sonuç olarak okul binası hakkında da birkaç söz söyleyebiliriz.Mezoptamya da yapılan birçok kazıda şu ya bu nedenle okul olabileceği düşünülmüş binalar ortaya çıkarılmıştır.Bunlardan biri Nippur da,diğeri Sippar’da ve bir üçüncüsüde Urda dır.Fakat odalarda çok sayıda tablet bulunmuş olması dışında ,bunları sıradan evlerin odalarından ayıran pek bir şey yoktur ve saptama yanlışta olabilir.Bununla birikte Nippur’un batısında bulunan eski Mari kentinde kazı yapan Fransızlar,bir ,iki ya da dört kişinin oturabileceği pişmiş tuğladan yapılmış sıraların bulunduğu,kesin olarak bir okul sınıfının karakteristik özelliklerini sergileyebilecek iki oda bulunmuştur..

Eskiçağdan Sümerli bir öğretmenin yazdığı muammalı bir bilmecede okul binasının biçimine bir gönderme yapılıyor olabilir.Bilmece şöyledir..

Gök gibi sabanı olan bir ev,
Bakır bir ibrik gibi bezle örtülü
Bir kaz gibi yere basar
Gözü açılmamış olan ona girer
Gözü açılan ondan çıkar
Dilerim bu yazı size eski Sümerdeki Okul ve eğitim sistemi konusunda bilgi vermiştir.

No comments:

Post a Comment