Haçlı
Seferleri döneminde,bir çok haçlı kralı ve Lideri,Türklere esir
düşmüştür.Yüzyıllarca süren bu dönemin savaş ve
mücadeleleri sırasında ,bu gibi pek çok örnek vardır.Bunlardan
biriside,Kudüs Kralı II.Baudouin'in ( 1118-1131) iki defa türklerin
eline düşmesi olayıdır.
Hikayemizin
dışında kalmakla beraber,belirtmek gerekir ki,II Baudouin henüz
Urfa Kontu iken ,7 Mayıs 1104 tarihindeki Harran savaşı sırasında
,yine Artuklu ailesinden Artuklupğlu sökmen beyin eline esir
düşmüştü.
Yıllar
sonra ise ,Artuklu beyi Nuruddevle Belek,1121-1122 yıllarında
amcası ilgazi ile Kuzey suriye bölgesine yaptıkları seferden
ülkesine geri dönerken Urfa Kontluğu bölgesinden geçtiği
sırada,kendisini gafil avlamak isteyen Urfa Kontu Joscelin de
Courtenay'ı ve Birecek hakimi Galeran'ı yanındaki 60 kişi ile
esir aldı ( 13 Eylül 1122 )
Joscelin'in
Türklerin eline esir düşmesi,Haçlılar arasında ,çok büyük
bir moral bozukluğu yarattı.Çünkü,üç sene önce ,Belek'in
Amcası Ilgazi,kanlı meydan savaşında Antakya'nın hakimi Roger
de Salerne'i yenilgiye uğratıp öldürünce,Antakya haçlı devleti
başsız kalmıştı.Bu defa da Joscelin'in esir düşmesi ile Urfa
kontluğu lidersiz kalmış oluyordu.
Antakyanın
idaresini üstlenmiş olan Kudüs Kralı II.Baudouin bu durumda Urfa
kontluğunun idaresinide üstüne almak zorunda
kaldı.II.Baudouin,Joscelin'in esaretini ve onun Harput kalesine
hapsedildiğini öğrenince,derhal Antakya dan Harput yönünde
harekete geçti.Bu arada Belek,bütün dikkatini bölgesinde
huzursuzluk çıkaran Gerger'a yöneltmişti.Çünkü Gerger'i alarak
bölgedeki gücünü arttırmak istiyordu.Gerger'in Ermeni hakimi
Mikhail ise,Müslüman Türklerin akınlarına daha fazla
dayanamayacağını bildiğinden ,şehri II Baudouin'e teslim etmek
istiyordu.
Baudouin,Asarab'ı
kuşattığı sırad,Belek'in yeniden Gerger'i kuşatmış olduğu
haberini aldı.Bunun üzerine Baudouin hemm Joscelin ve Galeran'ın
intikamını almak hem de Belek'i bu bölgeden tamamen uzaklaştırmak
amacıyla derhal kuzeye yöneldi.
Baudouin
bütün kuvvetlerini toplayarak Ra'ban şehrine geldi.Belek,onun
kendi bölgesine yaklaştığını duyunca,Haçlı kuvvetlerini gafil
avlamak için,üzerlerine yürüdü.Haçlılar,Artuklu beyi,Belek'in
kendilerine bu kadar yaklaşmış olduğundan habersizdiler.
Baudouin,Senç-Gandar
( Sence ) köprüsüne gelip nehri geçti ve Sınçirig ( Köpek
suyu ) denilen yerde kamp kurdu:niyeti,biraz dinlenmekti.Adamları
ile şahin avına çıkmak için hazırlandı.
Tam
bu sırada Belek tüm kuvvetiyle hücum ederek haçlıların çoğunu
kılıçtan geçirdi ve Baudouin'i esir etti ( 18 Nisan 1123 ) Onuda
Urfa kontu ile aynı yere Harput kalesine hapsetti.
Belek
böylece,hem Baudouin'i,hemde Urfa kontu Joscelin'i hemde Birecik
hakimi Galeran'ı esir almakla büyük bir ün kazandı.Ancak onun
esas isteği,Amcası Ilgazi gibi Haleb şehrini ele geçirmekti.
Nitekim,Baudouin'i
esir aldıktan iki ay sonra Haleb'i ele geçirdi ( 17 Haziran 1123 )
.Ne var ki kısa bir süre sonra Kefertab kalesinde kendisine karşı
bir isyan çıktığını haber alınca ,değerli esirlerini Harput
kalesine hapsedip,ordusu ile kuzey suriye bölgesine Kefertab
üzerine yürüdü.Ancak,kuşatma sırasında Harput'tan gelen bir
haber onu çok şaşırttı.
Harput'ta
zindanda bulunan haçlı liderlei ,şehirdeki Ermeniler ile
anlaşarak,dışarıdan yardım sağlamayı başarmışlardı.
Karşılıklı
yeminlerden sonra,Urfa'dan buraya 50 kadar casus gönderildi.Bunlar
kendilerini ,ticari eşya taşıyan veya satan fakir tüccarlar gibi
gösterdiler.Kalenin iç kalesine kadar sokuldular.
Bu
sırada Kale Komutan'ı esirlerin dostu olan bir ermeni ile satranç
oynamakta idi.Tüccar kılığındaki bu casuslar güya,kendilerine
yapılan haksızlıklar şikayet etmek istiyorlarmış gibi,ihtiyatla
ve göze çarpmadan kumandana yaklaşıp onu öldürdüler.Hiç vakit
kaybetmeden esirleri kaçırdılar.
Fakat
bunlar henüz kaleden çıkamadan,olay duyulur ve civardaki türk
askerleri tarafından kale sarılır,giriş vr çıkışlar
kapatılır.Kral Baudouin bunu görünce hepsinin kaleden kaçıp
kurtulmasının imkansızlığını anladı.İçlerinden yanlızca
birinin yardım toplamak üzere kaçmasını ileri sürdü .Bu
görev Urfa kontu Joscelin de Courtenay' verildi.
Joscelin
,arkadaşlarını kurtarmak için bir ordu toplamak amacıyla kaleden
kaçtı.
Gündüzleri
saklanarak,geceleri yürüyerek sonunda Teli -Başir'e vard.Buradan
da Antakya vce Kudus'e giderek Harput kalesindeki mahpus
arkadaşlarını kurtarmak için birlikler toplamaya başladı ve
yanındaki Haçlı birlikleri ile Teli Başir'e döndü..
Fakat
burada,Belek'in tekrar Harput Kalesin'ni ele geçirdiği ve
Baudouin'i yeniden hapsettiği yolundaki haberlerini
öğrenince,Joscelin'in kralı ve yandaşlarını kurtarma planları
suya düştü.
Bu
arada Harput'taki isyanı haber almış bulunan Belek,çağdaş
bir tarih yazarının ifadesiyle ' bir kartal uçuşu sürati '
ile,Harput önüne gelmiş,Haçlılardan kaleyi kendisine teslim
etmelerini istemiş,fakat Kral II.Baudouin bu teklifi kabul
etmemişti..
Bunun
üzerine Belek,kaleyi bir hafta içinde ele geçirmiş ve isyan eden
esirlerin çoğunu öldürterek,Baudouin'i bu defa Harran kalesine
götürüp hapsetmişti.
Ne
varki,bu olaydan kısa süre sonra Artuklu Beyi Belek,Menbiç
kalesi'ni ele geçirmek üzere buraya gelmiş ve kuşatma sırasında
içeriden atılan bir ok ile köprücük kemiğinin üstünden
yaralanmıştı.
Belek
saplanan oku çekip çıkarttıktan sonra üzerie tükürerek'' Bu
bütün Müslümanlara isabet eden bir musibettir '' demiş
ve kısa bir süre sonra,aldığı bu yara dolayısıyla ölmüştü.
Belek'in
mirasını,amcası Ilgazi'nin oğullaru Timurtaş Şemsüddevle
Süleyman ve diğer amcası Sökmen'in oğlu Davud aralarında
paylaştılar.Bu arada Harran kalesinde bulunan Baudouin,Haleb
bölgesi ile birlikte Timurtaş'ın hissesine düşmüştü.
Timurtaş
ne yazıkki babası,amcası ve amca çocukları gibi kahraman bir
lider değildi.Sakin ve huzurlu bir hayatı tercih etmekte,Haçlılara
karşı mücadeleye girişmek istememekteydi.
Fakat
Müslümanlar arasında çıkan miras problemleri,pekala Haçlıların
işine yaramaktaydı.Urfa kontu jocelin ,Şabahtan bölgesine
saldırdığı gibi,Gerger kalesi de yine Ermeni Mikhail'in eline
geçti.
Bu
arada Timurtaş,esir kralı Haleb'e getirmiş ve buradaki kaleyi
hapsetmişti.Ancak,Baudouin'in esaretten kurtulması için yapılan
tekliflere de önem vermekteydi.
Kral
Baudouin'in serbest bırakılışını,ünlü tarih yazarı Ibnü'l
Adim eserinde şöyle kaydetmiştir '' 16 Haziran 1124 tarihinde
Haleb zindanında bulunan II Baudouin ile Timurtal arasında
Asarib,Zardana,El Cezr,Kefertab ve ayrıca Azaz
kalelerinin,Müslümanlara teslimi,20 bini peşin olmak üzere ve
80 bin dinar fidye ödenmesi ve Timurtaş'ın Hille emiri Dübeys bin
Sadaka'ya karşı girileceği harekata,Baudouin'in askeri yardımda
bulunması karşılığında Kudüs kralının serbest bırakılması
için anlaşmaya vardılar''
Ibnü'L
Adim'in aktardıklarına göre ,Baudouin hapisten çıkarılır ve
Timurtaş'ın huzuruna götürülür:'' İkisi karşılıklı konuşup
içki içtiler,Timurtaş krala hükümdarlık cübbesi,altın
işlemeli başlık,mesh ve tozluk giydirdi ve hatta Belek'in onu esir
ettiği gün ganimet olarak aldığı atını da iade etti.Bundan
sonra,II.Baudouin bu ata binerek 19 Haziran 1124 tarihinde Şeyzer'e
gitti.Timurtaş'a ettiğ vaatlere sadık kalacağına dair yemin etti
ve kendi ülkesinden gönderilecek rehineleri burada bekledi.Rehine
olarak kararlaştırılan küçük kızı Joveta,Joscelin'in oğlu (
sonraki Urfa kontu II.Joscelin,o sırada 11 yaşında idi ) diğer
Frank ileri gelenlerin çocuklarından oluşan 12 kişilik
grup,önceden ödenmesi ön görülen 20 bin dinar ile birlikte
gelince,Ebu'l Asakir 30 Agustos 1124 tarihinde Baudouin'i serbest
bıraktı,o da Antakyaya gitti.
Baudouin
serbest kalıp Antakya'ya ulaştığında ,Timurtaş ile yaptığı
anlaşmanın,hiç olmazsa,Müslümanlara terk etmeye söz verdiği
kalelerle ilgili kısmını yerine getirmeye niyeti olmadığını
açıkca ilan etti.
Bunun
için hazırlamiş olduğu bahane de ilginçti; Antakya Patriği
kendisine kurtuluş şartlarını sormuş ve Azaz'ın teslimi
hakkındaki maddeyi duyunca,krala bunu yerine getirmeyi yasaklamıştı
!
Bu
arada,Hille emiri Dübeys bin Sadaka da olaya karıştı;Dübeys,daha
İlgazinin elinde,bulunduğu sıralarda,Haleb'e göz
koymuş,Timurtaş'ın zamanında da Haleb'i ele geçirmeye
çalışmış,ama başarılı olamamıştı.
Şimdi
ise,Timurtaş ile Antakya'da buluna Baudouin arasında
kararlaştırılmış olan fidyenin ödenme şeklini tespit eden
elçiler gelip giderken;Dübeys,Caber kalesi sahibi Halim bin Malik
aracılığı ile,Urfa kontu Joscelin ve Kral Baudouin'e
başvurarak.Haleb'i ele geçirmesi konusunda kendisine yardımcı
oldukları takdirde,Haçlıları metbu tanıyacağını bildiriyordu
!
Timurtaş,Haçlıların
yeminlerine sadık kalmayacağını haber alınca,ağabeyi,Şemsüddevle
Süleyman'ın yardımı ile asker toplamak için 8 ekim 1124 de
Mardin'e gitti.
Nihayet
30 Eylül 1124 tarihinde,anlaşmanın tamamıyla bozulduğu ve
Baudouin'in Haleb'i kuşatmak üzere Artah'a yöneldiği haberi
geldi.Baudouin 8 Ekim 1124 de Haleb kapısı önünde idi...
Dübeys
bin Sada ve Joscelin de Tell-Başır'den hareketle,Baudouin'in
kuvvetleriyle birleştiler.Böylece Haleb önünde 200'ü Haçlılara
ve 100'ü Arap reislerine ait bir ordu ile halep kuşatıldı.
Bu
kuşatma Musul'un Türk Valisi Aksungur El Porsuki'nin birlikleriyle
beraber Haleb şehrinin yardımına gelişine,30 Ocak 1125 tarihine
kadar sürdü.Haleb tarihinde çok acı bir sayfa olan bu
kuşatmayı,ünlü Islam tarihçisi Inbü'l Adim eserinde şöyle
tasvir eder..
''
Haçlılar Haleb'e saldırdılar,ağaçları kestiler,çok sayıda
türbeyi tahrip ederek Müslüman mezarlarını soydular,ölülerin
tabutlarını çadırlarına götürerek yiyeceklerine sandık olarak
kullandılar,kefenleri soyup mafsalları ayrılmamış ölülerin
ayaklarına ip bağlayarak,Müslümanaların gözü önünde
sürüklediler.Bunlara işaret ederek '' İşte Peygamberiniz
Muhammed '' ,'' İşte sizin Aliniz '' diye alay
ediyorlardı.Haleb'in dışındaki türbelerden bir mushaf alarak,''
Ey Müslümanlar kitabınızı görün '' diyen bir Haçlı,kutsal
kitabı delip bir ip ile atının eyeri arkasına bağladı..At,kitap
üzerine pisledikçe bu adam elini şaklatıp kahkalar
atıyordu.Yakaladıkları Müslümanların ellerini ve cinsel
uzuvlarını keserek geriye gönderiyorlardı.Müslümanlarda
onlardan aldıkları esirler aynı şekilde davrandılar.Müslümanlar
surlar üzerinden '' Eyy Dübeys Eyy Ugursuz diye ''
bağırıyorlardı.Şehri Musul valisi Aksungur kurtardı
No comments:
Post a Comment