Saturday, September 7, 2019

HAÇLILAR UZERINE BIR DENEME .BOLUM 1



Haçlı Seferleri döneminde,bir çok haçlı kralı ve Lideri,Türklere esir düşmüştür.Yüzyıllarca süren bu dönemin savaş ve mücadeleleri sırasında ,bu gibi pek çok örnek vardır.Bunlardan biriside,Kudüs Kralı II.Baudouin'in ( 1118-1131) iki defa türklerin eline düşmesi olayıdır.

Hikayemizin dışında kalmakla beraber,belirtmek gerekir ki,II Baudouin henüz Urfa Kontu iken ,7 Mayıs 1104 tarihindeki Harran savaşı sırasında ,yine Artuklu ailesinden Artuklupğlu sökmen beyin eline esir düşmüştü.

Yıllar sonra ise ,Artuklu beyi Nuruddevle Belek,1121-1122 yıllarında amcası ilgazi ile Kuzey suriye bölgesine yaptıkları seferden ülkesine geri dönerken Urfa Kontluğu bölgesinden geçtiği sırada,kendisini gafil avlamak isteyen Urfa Kontu Joscelin de Courtenay'ı ve Birecek hakimi Galeran'ı yanındaki 60 kişi ile esir aldı ( 13 Eylül 1122 )

Joscelin'in Türklerin eline esir düşmesi,Haçlılar arasında ,çok büyük bir moral bozukluğu yarattı.Çünkü,üç sene önce ,Belek'in Amcası Ilgazi,kanlı meydan savaşında Antakya'nın hakimi Roger de Salerne'i yenilgiye uğratıp öldürünce,Antakya haçlı devleti başsız kalmıştı.Bu defa da Joscelin'in esir düşmesi ile Urfa kontluğu lidersiz kalmış oluyordu.

Antakyanın idaresini üstlenmiş olan Kudüs Kralı II.Baudouin bu durumda Urfa kontluğunun idaresinide üstüne almak zorunda kaldı.II.Baudouin,Joscelin'in esaretini ve onun Harput kalesine hapsedildiğini öğrenince,derhal Antakya dan Harput yönünde harekete geçti.Bu arada Belek,bütün dikkatini bölgesinde huzursuzluk çıkaran Gerger'a yöneltmişti.Çünkü Gerger'i alarak bölgedeki gücünü arttırmak istiyordu.Gerger'in Ermeni hakimi Mikhail ise,Müslüman Türklerin akınlarına daha fazla dayanamayacağını bildiğinden ,şehri II Baudouin'e teslim etmek istiyordu.

Baudouin,Asarab'ı kuşattığı sırad,Belek'in yeniden Gerger'i kuşatmış olduğu haberini aldı.Bunun üzerine Baudouin hemm Joscelin ve Galeran'ın intikamını almak hem de Belek'i bu bölgeden tamamen uzaklaştırmak amacıyla derhal kuzeye yöneldi.

Baudouin bütün kuvvetlerini toplayarak Ra'ban şehrine geldi.Belek,onun kendi bölgesine yaklaştığını duyunca,Haçlı kuvvetlerini gafil avlamak için,üzerlerine yürüdü.Haçlılar,Artuklu beyi,Belek'in kendilerine bu kadar yaklaşmış olduğundan habersizdiler.

Baudouin,Senç-Gandar ( Sence ) köprüsüne gelip nehri geçti ve Sınçirig ( Köpek suyu ) denilen yerde kamp kurdu:niyeti,biraz dinlenmekti.Adamları ile şahin avına çıkmak için hazırlandı.

Tam bu sırada Belek tüm kuvvetiyle hücum ederek haçlıların çoğunu kılıçtan geçirdi ve Baudouin'i esir etti ( 18 Nisan 1123 ) Onuda Urfa kontu ile aynı yere Harput kalesine hapsetti.

Belek böylece,hem Baudouin'i,hemde Urfa kontu Joscelin'i hemde Birecik hakimi Galeran'ı esir almakla büyük bir ün kazandı.Ancak onun esas isteği,Amcası Ilgazi gibi Haleb şehrini ele geçirmekti.

Nitekim,Baudouin'i esir aldıktan iki ay sonra Haleb'i ele geçirdi ( 17 Haziran 1123 ) .Ne var ki kısa bir süre sonra Kefertab kalesinde kendisine karşı bir isyan çıktığını haber alınca ,değerli esirlerini Harput kalesine hapsedip,ordusu ile kuzey suriye bölgesine Kefertab üzerine yürüdü.Ancak,kuşatma sırasında Harput'tan gelen bir haber onu çok şaşırttı.

Harput'ta zindanda bulunan haçlı liderlei ,şehirdeki Ermeniler ile anlaşarak,dışarıdan yardım sağlamayı başarmışlardı.

Karşılıklı yeminlerden sonra,Urfa'dan buraya 50 kadar casus gönderildi.Bunlar kendilerini ,ticari eşya taşıyan veya satan fakir tüccarlar gibi gösterdiler.Kalenin iç kalesine kadar sokuldular.

Bu sırada Kale Komutan'ı esirlerin dostu olan bir ermeni ile satranç oynamakta idi.Tüccar kılığındaki bu casuslar güya,kendilerine yapılan haksızlıklar şikayet etmek istiyorlarmış gibi,ihtiyatla ve göze çarpmadan kumandana yaklaşıp onu öldürdüler.Hiç vakit kaybetmeden esirleri kaçırdılar.

Fakat bunlar henüz kaleden çıkamadan,olay duyulur ve civardaki türk askerleri tarafından kale sarılır,giriş vr çıkışlar kapatılır.Kral Baudouin bunu görünce hepsinin kaleden kaçıp kurtulmasının imkansızlığını anladı.İçlerinden yanlızca birinin yardım toplamak üzere kaçmasını ileri sürdü .Bu görev Urfa kontu Joscelin de Courtenay' verildi.

Joscelin ,arkadaşlarını kurtarmak için bir ordu toplamak amacıyla kaleden kaçtı.

Gündüzleri saklanarak,geceleri yürüyerek sonunda Teli -Başir'e vard.Buradan da Antakya vce Kudus'e giderek Harput kalesindeki mahpus arkadaşlarını kurtarmak için birlikler toplamaya başladı ve yanındaki Haçlı birlikleri ile Teli Başir'e döndü..

Fakat burada,Belek'in tekrar Harput Kalesin'ni ele geçirdiği ve Baudouin'i yeniden hapsettiği yolundaki haberlerini öğrenince,Joscelin'in kralı ve yandaşlarını kurtarma planları suya düştü.

Bu arada Harput'taki isyanı haber almış bulunan Belek,çağdaş bir tarih yazarının ifadesiyle ' bir kartal uçuşu sürati ' ile,Harput önüne gelmiş,Haçlılardan kaleyi kendisine teslim etmelerini istemiş,fakat Kral II.Baudouin bu teklifi kabul etmemişti..



Bunun üzerine Belek,kaleyi bir hafta içinde ele geçirmiş ve isyan eden esirlerin çoğunu öldürterek,Baudouin'i bu defa Harran kalesine götürüp hapsetmişti.

Ne varki,bu olaydan kısa süre sonra Artuklu Beyi Belek,Menbiç kalesi'ni ele geçirmek üzere buraya gelmiş ve kuşatma sırasında içeriden atılan bir ok ile köprücük kemiğinin üstünden yaralanmıştı.

Belek saplanan oku çekip çıkarttıktan sonra üzerie tükürerek'' Bu bütün Müslümanlara isabet eden bir musibettir '' demiş ve kısa bir süre sonra,aldığı bu yara dolayısıyla ölmüştü.

Belek'in mirasını,amcası Ilgazi'nin oğullaru Timurtaş Şemsüddevle Süleyman ve diğer amcası Sökmen'in oğlu Davud aralarında paylaştılar.Bu arada Harran kalesinde bulunan Baudouin,Haleb bölgesi ile birlikte Timurtaş'ın hissesine düşmüştü.

Timurtaş ne yazıkki babası,amcası ve amca çocukları gibi kahraman bir lider değildi.Sakin ve huzurlu bir hayatı tercih etmekte,Haçlılara karşı mücadeleye girişmek istememekteydi.

Fakat Müslümanlar arasında çıkan miras problemleri,pekala Haçlıların işine yaramaktaydı.Urfa kontu jocelin ,Şabahtan bölgesine saldırdığı gibi,Gerger kalesi de yine Ermeni Mikhail'in eline geçti.

Bu arada Timurtaş,esir kralı Haleb'e getirmiş ve buradaki kaleyi hapsetmişti.Ancak,Baudouin'in esaretten kurtulması için yapılan tekliflere de önem vermekteydi.
Kral Baudouin'in serbest bırakılışını,ünlü tarih yazarı Ibnü'l Adim eserinde şöyle kaydetmiştir '' 16 Haziran 1124 tarihinde Haleb zindanında bulunan II Baudouin ile Timurtal arasında Asarib,Zardana,El Cezr,Kefertab ve ayrıca Azaz kalelerinin,Müslümanlara teslimi,20 bini peşin olmak üzere ve 80 bin dinar fidye ödenmesi ve Timurtaş'ın Hille emiri Dübeys bin Sadaka'ya karşı girileceği harekata,Baudouin'in askeri yardımda bulunması karşılığında Kudüs kralının serbest bırakılması için anlaşmaya vardılar''

Ibnü'L Adim'in aktardıklarına göre ,Baudouin hapisten çıkarılır ve Timurtaş'ın huzuruna götürülür:'' İkisi karşılıklı konuşup içki içtiler,Timurtaş krala hükümdarlık cübbesi,altın işlemeli başlık,mesh ve tozluk giydirdi ve hatta Belek'in onu esir ettiği gün ganimet olarak aldığı atını da iade etti.Bundan sonra,II.Baudouin bu ata binerek 19 Haziran 1124 tarihinde Şeyzer'e gitti.Timurtaş'a ettiğ vaatlere sadık kalacağına dair yemin etti ve kendi ülkesinden gönderilecek rehineleri burada bekledi.Rehine olarak kararlaştırılan küçük kızı Joveta,Joscelin'in oğlu ( sonraki Urfa kontu II.Joscelin,o sırada 11 yaşında idi ) diğer Frank ileri gelenlerin çocuklarından oluşan 12 kişilik grup,önceden ödenmesi ön görülen 20 bin dinar ile birlikte gelince,Ebu'l Asakir 30 Agustos 1124 tarihinde Baudouin'i serbest bıraktı,o da Antakyaya gitti.

Baudouin serbest kalıp Antakya'ya ulaştığında ,Timurtaş ile yaptığı anlaşmanın,hiç olmazsa,Müslümanlara terk etmeye söz verdiği kalelerle ilgili kısmını yerine getirmeye niyeti olmadığını açıkca ilan etti.

Bunun için hazırlamiş olduğu bahane de ilginçti; Antakya Patriği kendisine kurtuluş şartlarını sormuş ve Azaz'ın teslimi hakkındaki maddeyi duyunca,krala bunu yerine getirmeyi yasaklamıştı !

Bu arada,Hille emiri Dübeys bin Sadaka da olaya karıştı;Dübeys,daha İlgazinin elinde,bulunduğu sıralarda,Haleb'e göz koymuş,Timurtaş'ın zamanında da Haleb'i ele geçirmeye çalışmış,ama başarılı olamamıştı.

Şimdi ise,Timurtaş ile Antakya'da buluna Baudouin arasında kararlaştırılmış olan fidyenin ödenme şeklini tespit eden elçiler gelip giderken;Dübeys,Caber kalesi sahibi Halim bin Malik aracılığı ile,Urfa kontu Joscelin ve Kral Baudouin'e başvurarak.Haleb'i ele geçirmesi konusunda kendisine yardımcı oldukları takdirde,Haçlıları metbu tanıyacağını bildiriyordu !

Timurtaş,Haçlıların yeminlerine sadık kalmayacağını haber alınca,ağabeyi,Şemsüddevle Süleyman'ın yardımı ile asker toplamak için 8 ekim 1124 de Mardin'e gitti.

Nihayet 30 Eylül 1124 tarihinde,anlaşmanın tamamıyla bozulduğu ve Baudouin'in Haleb'i kuşatmak üzere Artah'a yöneldiği haberi geldi.Baudouin 8 Ekim 1124 de Haleb kapısı önünde idi...

Dübeys bin Sada ve Joscelin de Tell-Başır'den hareketle,Baudouin'in kuvvetleriyle birleştiler.Böylece Haleb önünde 200'ü Haçlılara ve 100'ü Arap reislerine ait bir ordu ile halep kuşatıldı.

Bu kuşatma Musul'un Türk Valisi Aksungur El Porsuki'nin birlikleriyle beraber Haleb şehrinin yardımına gelişine,30 Ocak 1125 tarihine kadar sürdü.Haleb tarihinde çok acı bir sayfa olan bu kuşatmayı,ünlü Islam tarihçisi Inbü'l Adim eserinde şöyle tasvir eder..
'' Haçlılar Haleb'e saldırdılar,ağaçları kestiler,çok sayıda türbeyi tahrip ederek Müslüman mezarlarını soydular,ölülerin tabutlarını çadırlarına götürerek yiyeceklerine sandık olarak kullandılar,kefenleri soyup mafsalları ayrılmamış ölülerin ayaklarına ip bağlayarak,Müslümanaların gözü önünde sürüklediler.Bunlara işaret ederek '' İşte Peygamberiniz Muhammed '' ,'' İşte sizin Aliniz '' diye alay ediyorlardı.Haleb'in dışındaki türbelerden bir mushaf alarak,'' Ey Müslümanlar kitabınızı görün '' diyen bir Haçlı,kutsal kitabı delip bir ip ile atının eyeri arkasına bağladı..At,kitap üzerine pisledikçe bu adam elini şaklatıp kahkalar atıyordu.Yakaladıkları Müslümanların ellerini ve cinsel uzuvlarını keserek geriye gönderiyorlardı.Müslümanlarda onlardan aldıkları esirler aynı şekilde davrandılar.Müslümanlar surlar üzerinden '' Eyy Dübeys Eyy Ugursuz diye '' bağırıyorlardı.Şehri Musul valisi Aksungur kurtardı



No comments:

Post a Comment