Saturday, December 15, 2018

III.SULTAN SELIM ve KABAKCI AYAKLANMASI


Sarayın Karanlık denilecek loşluktaki odalarından birinde olduğunuzu hayal edin.Köşedeki geniş sedirde yatmakta olan kadın,efendisine bir evlat kazandırabilmek için acılar içinde kıvrandığını düşünün.Doğum vakti gelmiş fakat kadının başucunda elindeki saatle beklemekte olan Hekimbaşı,bir tülü müdahele edememektedir.Çünkü,devlet işlerinin bile gökteki yıldızlarom hareketlerine göre düzenlendiği  o dönemde,bir şehzade ya da sultanın uğurlu vaktinin doğmasına çok büyük önem verilirdi.İşte bu nedenle Hekimbaşı,gözünü saatten ayırmakta,büyük bir sabırla uğurlu anı beklemekteydi.

Müneccimlerin ve öbür görevlilerin bütün çabalarına rağmen,çocuğu istenilen zamanda dünyaya getirmek mümkün olmamış fakat hekimbaşının elindeki saatin akrep ve yelkovanını kimseye belli etmeden oynatmasıyşa ,şehzadenin eşref  saatta doğması sağlanmıştır ! Bu ufak hile Padişah ve Valide Sultandanda saklandığı içinğı için,onlar da Şehzadedenn uğurlu saatta doğduğuna inanmışlardı.Dolayısıyle ilerde çok zeki ve eşi bulunmaz bir cihangir olacaktı.

Şehzadeye Selim adı verildi.Başına bir kaza gelmezde tahta çıkarsa,Osmanlı Imparatorluğunda saltanat sürmüş Selimlerin üçüncüsü olarak anılacaktı.

Babası III.Mustafa 1774 yılında öldüğünde ,Şehzade Selim 13 yaşındaydı.Tahta I.Abdülhamit geçmiş,bu durumda Selim,Osmanlı hanedanının en büyük şehzadesi olduğundan veliaht ilan edilmişti.

Veliahtların tahta geçinceye kadar sürecekleri hayat,Osmanlı sarayından belirli bir takım kurallara bağlanmıştı.Çoğunlukla veliaht ve şehzadeler bir hapis hayatı yaşarlar,Padişahların denetimi üzerlerinden eksik olmazdı.Padişah kuruntulu ve korkak yapılı bir kimseyse,veliahtın hayatı tam anlamıyla dört duvar arasında ,dış dünyayla ilişkisi kesilmiş olarak geçerdi.Fakat şehzadede  Selim'in Amcası I.Abdülhamit,hoşgörü sahibi olduğundan onu fazla sıkmadı ve iyi bir öğrenim görmesi için çaba harcadı.Selim bu arada şiir ve musikiye de merak sarmış,güzel sanatların bu iki dalında gerçekten başarı göstermişti.

Braz daha büyüdükten sonra,devlet işleriyle daha yakından ilgilenmeye,Padişah amcasını eleştirmeye başlamıştı.Yaşlı Padişahı :

'' Devlet  aliyeye bu rehavet neden iktiza ediyor ? Ben şimdi saltanatta olsam,işler başak türlü olurdu !! '' gibi sözlerle hırpalamaktan çekinmezdi.

Şehzade Selim'in bu düşünceleri bazı devlet adamlarınca da paylaşılmaktaydı.Başta Sadrazam Halil Hamit Paşa olmak üzere,yenilik taraftarı kimseler I.Abdülhamit'i fazla yumuşak ve ıslahat hareketlerinde çok yavaş buluyorlardı.Onlara göre genç Selim'in tahta geçmesi imparatorluğunda gençleşmesi demek olacaktı.Bu amaçla gizli bir örgüt bile kurulmuştu.Fakat I.Abdülhamitin haber almasıyla,Halil Hamit Paşa,önce Sadrazamlık görevinden uzaklaştırılmış,sonra da öldürülmüştü.

I.Abdülhamit,bu olaydan sonra Selim'i daha sıkı bir denetim altına aldı.Veliaht geçirdiği bu tehlikeye rağmen yolundan dönmemiş,kendisine bağlı adamlarıyla ülke sorunlarını öğrenmeye devam etmişti.Hatta daha da ileri giderek Istanbul'daki Fransız elçisi Kont de Choiseul Gouffier'yle ilişki kurmuştu.1786 eylülü başlarından Fransa'daki yenilikleri öğrenmesi için kız kardeşinin  oğlu ıshak Bey'i XVI.Louis'ye bir mektubuyla birlikte gönderdi.Velihat Selim'le Fransa Kralı arasında,Sarayın ve Babalia'nın bilgisi dışında uzun süre mektuplaşma devam etti.Veliaht Selim,Rus Düşmanı ve Fransız dostudur.Hem de tahta geçtiğnde Fransa'dan yardım bekledğini açık açık belirtmekte bir sakınca görememektedir.

I.Abdülhamit aslında iyi niyetli bir padişahtı.Fakat Şehzadeliği sarayda dört duvar arasında geçmiş,ağabeys III.Mustafa ölüp tahta geçtiğinde ,kendsini tecrübesiz bir padişah olaral Osmanlı Rus savaşının içinde bulmuştu.On beş yıl süren saltanatı sırasında arka arkaya gelen bir çok felaketlerle karşılaşmıştı.Küçük Kaynarca Antlaşmasıyle Kırım'a bağımsızlık vermek zorunda kalmış;Mora,Suriye ve Mısır da çıkan ayaklanmaları bastırmakla uğraşmıştı.Imparatorluğun hergeçen gün çökmekte olduğunu,yeniçeri sınıfının yozlaştığını görüyor,bu gelişmelere içindeki  Avrupa devletlerine yetişmek için bir takım yeniliklerin yapılması gereğine inanıyordu.Ne var ki,savaşlar ve ayaklanmalar ona bu düşüncelerini uygulama olanağını vermiyordu.Buna rağmen '' Mühendishane i Berri Hümayun '' ( Teknik Üniversite )  adı verilen okulun kurulması ve İbrahim Mütefferika matbaasının yeniden işletilmesi gibi olumlu adımları onun döneminde atıldı.

I.Abdülhamit,yorulmuş,yıpranmıştı.Rusya'yla yapılan savaşın aleyhimizde gelişmesi,onu gerçekten üzüyordu.Ölümü de bu yüzden oldu.Özi kalesinin Ruslar eline geçtiğini 6 Nisan 1789'da ögrendiği zaman öylesine üzüldüki,o gece sabaha karşı,kalp krizi sonucu öldü.7 Nisan 1789nda ilk saatlerinde Kızlarağası Idris Ağa,hareme,Şehzade Selim'in dairesine gitmiş,yer öperek saltanat sırasının kendisine geldiğine bildirmişti.

III.Selim adıyla tahta çıkan padişah,yıllardır kafasında geliştirdiği düşünceleri gerçekleştirebilirdi artık,Aşağı yukaru yüz yıldır her alanda yenilmekte ve gerilemekte olan Osmanlı Imparatorluğunu eski gücüne kavuşturabilirdi.İlk iş olarak Fransa'dan ordu ve tersane işlerinden çalışacak uzmanlar getirtti.Tersaneye yeni bri düzen verildi ve Kağıthane çayırıyle,Levent çiftliğinde askerin talim yapması için tesisler kuruldu.Yeni talim ve eğitim yöntemlerine uymak istemeyen yeniçerilere karşı,Nizami Cedit adı altında yeni bir piyade sınıfı ve çekirdeği atılan  bu ordunun  işleriyle uğraşması için 'Talimli Asker Nezareti ' diye bir de bakanlık kurulmuştu.

III.Selim yanlızca askeri alandaki ,yenilikler de yetinmedi.Devletin bütün kuruluşlarını yenileştirmeye ve eskilerinin yerine Avrupa'dan olduğu gibi alınan örnekleri geçirme işine girişti.Padişah, bu taklit kurumlarla Avrupaya yetişeceği,Imparatorluğu geri kalmışlıktan kurtaracağına inanıyordu.Oysa bu girişimler,sonucu etkilemeyen,üstelik bazı gerici ve çıkarcı çevreleri kendisine düşman etmekten başka,bir işe yaramayan çabalardı.Bütün iyi niyetine rağmen yabancı hayranlığını,' Batı' yı taklit etmekler,yabancı uzman kullanmakla kalkınmanın  gerçekleşebileceği gibi bilinçsiz ve yanlış eylemleri,düşünceleri Türkiyeye soktu.Bu yüzden de,çürük temeller üzerine oturtulmaya çalışılan yenileşme,hareketlerinin iki yüz yıldır başarısızlıkla sonuçlanmasına bilmeden yol açmış oldu.

Fransız Devriminin başladığı yıl tahta geçen,III Selim,bir çok olay atlatarak,XVIII.yy Osmanlı Imparatorluğunun kaderini ellerinde tuttu.Belkide çevresini sraan hoşnutsuzluk ve düşmanlık çemberine rağmen daha uzun yıllar tahtta kalabilirdi.Fakat önemsiz gibi görünen bir olay,1807 mayısında Kabakçı ayaklanmasını doğurdu.

Nizam ı Cedit'in kurulmasında büyük yararlıkları görülen Karaman Valisi kadı Abdurrahman Paşa azledilmiş,onun yerne Ragıp Paşa adında biri getirilmişti.Bu yeni vali,Padişaha yaranmak için,Karadenizli kavaslarından bir kaçına Nizamı Cedid elbisei giydirmek istemiş,kıyamet de bundan kopmuştu,Karadenizli kavaslar soluğu doğruca Istanbulda Boğaz daki hemşehrilerinin yanında almışlardı.

Bir süre önce,Bogaziçindeki  kalelere Trabzon dolaylarından iki bin kadar Karadeniz uşağı getirtilerek  yerleştirilmişti.Ragıp Paşa'nın kavasları,işte bu yamak adı verilen askerlerin arasına girmişler,Karaman Valisinin tedbirsizce giriştiği bir işi,Sanki III Selim'in emriyiş gibi bire bin katarak anlatmaya başlamışlardı.Söylentiler hızla yayılmaya başlamıştı :

'' Padişah bütn Osmanlı'yı Nizamı Cedit yapması için Ragıp Paşaya tuğ vermiş... '' 
'' Boğaz kalesi kumandanı Raif efendi de ,yamaklarına Nizamı cedit elbisesi giydirecekmiş''
'' Macar Tabyası kumandanı Halil Haseki de bunlara dahilmiş...'' 

26 Mayıs 1807 de yamaklarının bir araya toplanıp gizli gizli konuştuklarını gören Halil Haseki,ne olup bittiğini anlamak için yanlarına giderek sordu :
'' Bre namertler ! Ne konuşursunuz fısıl fısıl ?.... ''
Yamaklar :
'' Bizim için Istanbul'dan Nizamı Cedit elbisesi gelmiş,Sen de bu elbiseleri bize giydireceğine söz vermişsin.Ocağımızın elbisesinden başka elbise giymeyeceğiz ...''' dediler.Halil Haseki,bu söylentilerin gerçekle ilgisi bulunmadığına yamaklari,boşuna inandırmaya çalıştı.Hiç biri onun sözlerine kulak asmadığı gibi,üzerine  üşüsüp parçalamaktan da çekinmediler.Olayı penceresinden izlemekte olan  Kale Kumandanı Raif efendi,sıranın kendisine geldiğine anladığından bir sandala atlayıp canını kurtarmak istediyse de,yamaklar  yetişip onu da öldürdüler.

Raif efendinin Mühürdarı canını zor kurtarıp saraya koştu ve olanları anlattı.O gece,Babıali de veziler ve padişah ne yapacaklarını kararlaştırmak için toplandılar.Ayaklanmanın en büyük kışkırtıcısı,Istanbul Kaymakam vekili Köse Musa Paşaudı.Toplantıda kendi ayaklandırdığı yamakalrın davranışını önemsiz bir olay gibi göstermeye çalıştı.Amacı,yamakların üzerine asker gönderilmeden onların Istanbula gelerek yeniçerilerle  birleşmesini sağlamaktı.Bunda da başarıya ulaştı;yumuşak yürekli ve korkak yaradılışlı III Selim onun sözüne inanarak yamakların üzerine asker gönderilmeden yalnızca nasihat edilmesine karar vermişti.

Ayaklananlar,bir kaç gün beklemişler,kendilerini dağıtmak için asker gönderilmediğini görünce daha da azgınlaşarak  Büyükdere de toplanmışlardı.Kabakçı Mustafa denilen adamı kendilerine baş seçtikten sonra şu kararları almışlardı:

1- Islam ya da Hristiyan kim olursa lsun,hiç kimsenin malına canına ve namusuna dokunulmuyacaktır.Aksine davranışta bulunanlar hemen idam olunacaklardır.
2-Şeyhülislam Kapısından onaylanmadıkça hiç bir eyleme geçilmeyecektir
3-Et  Meydanında toplanılıp istekleri kabul olunmadıkça dağılmayacaktır

Toplantı bittikten sonra bu şartlara sadık kalacaklarına Kuran üzerine  yemin edip kılıçtan atladılar.Büyükdereden Istanbula dogru yürüyeşe geçen bu topluluk  ancak 500 kişi kadardı.Kabakçı Mustafadan  başka onun yardımcıları durumundaki Arnavut Ali,Bayburtlu Süleyman ve Memiş Çavuşlarının  yönettiği isyancılar yol boyunca taraftar topluyorlardı.Sayıları kısa süre içinde iki bin kişiye  yükselmişti.Yollarının üzerindeki Levent çiftliğinde,Nizamı Cedi askeri bulunuyordu.Bunlara verilecek bir emirle,isyancıların darmadağın edilmesi işten bile değildi.Fakat,korkak ,yumuşak ,yürekli ve kesin karar verme yeteneğinden yoksun III Selim böyle bir emir vereceğine Nizamı Cedit askerlerine kışlalarında kalmasını söyledi.

Isyancılar direnme görmeden Rumelihisarına geldiler.Kalabalığın önünde bulunan çığırtkanlar:
'' Ya Tanrının kulları ! Bizim istediğimiz Nizamı Ceditin kaldırılmasıdır.Başkaca niyetimiz yoktur.Müslüman olanlar kendisini Ocaklı bilenler bizimle birlikte gelsinler ! '' diye durmadan bağırıyorlardı.

Tophaneye  vardıklarında,Topçularda bunlara katıldılar.bu sırada III.Selim ,sanki hiç bir şey olmuyormuş gibi,saraya kapanmış,ayaklanmanın bastırılmasını gerçek kışkırtıcı olan Köse Musa Paşaya bırakmıştı.En sonunda Isyancılar Et Meydanında toplandılar.Kısa bir görüşmeden sonra yeniçerilerle birlikte hareket etmeyi kararlaştırdılar.Yeniçerilerin  ünlü kazanı ortaya çıktı,cebeciler de bu topluluğa katılınca Nizamı Cedit dışında tüm askeri birlikler ayaklanmış oldu.

Daha önceki ayaklanmalarda,bütün dükkanların kapanaması ve Istanbul halkının evlerine çekilmesi gelenek haline gelmişti.Yine öyle oldu.Fakat bu sefer oldukça disiplinli hareket eden isyancıların başları,bu durumu önlemek için tellalar çıkartarak :

'' Dükkanlar açılsın !...Kimse işinden gücünden geri kalmasın ! Kimseye zararımız yoktur.Bizim istediğimiz Tanrının kullarının rahatı ve devletin düzenidir ! ...''  diye bağırttışar.Halk bundan cesaret alarak sokaklara döküldü,dükkan ve çarşılar açıldı.Isyancılar,gerçekten hiç kimseye zarar vermediler ve aldıkları her malın karşılığını ödediler.

III.Selim ayaklanmanın bütün Istanbul'a yayıldığını görünce,iyi eğitim görmüş ve o çağın en gelişmiş silahlarına sahip Nizamı Cediti harekete geçirip ısyancıları ezeceği yerde,Babıaliye Nizamu Ceditin kaldırdığını ve ayaklananların her istediğini yerine getireceğini bildiren bir hattı hümayun gönderdi ''

Isyancılar,Padişahın bu fermanına çok sevinmişlerdi.Çünkü,Nizamı Cedit askerinden gerçekten korkuyorlardı.İstekleri gerçekleşmişti.III Selim'in isteğine uyarak dağılmak üzereydiler ki,işe yeniden Köse usa Paşa karıştı.... Ayaklanmanın önderi durumundaki Kabakçı Mustafanın eline onbir kişilik bir liste ulaştırıldı.Dizginleri Köse Musa Paşa'nın elinde bulunan bu sözde ayaklanma önderi baldırı çıplak,şimdi birden ağız değiştirmiş,listede adları yazılı on bir kişinin kellerinin istiyordu.Bu onbir kişi,yenilik taraftarı olarak bilinen yöneticilerdi.Listenin başında,III.Selim'in en gözde adamlarından Ibrahim Kethüda bulunyordu.

Şeyhülislam Ataullah Efendi,Kabakçının listesini onaylayıp Padişaha göndermişti.Bütün yeniçeri ayaklanmalarında olduğu gibi,bu seferde kendilerine Ulema adı verilen kişiler,yani Imparatorluğun din ve bilim adamları,başkaldırıcların yanında yer almışlardı.Ataullah Efendi,listenin,III Selim'e gönderilmesinden sonra,Rumeli ve Anadolu Kazaskerleriyle birlikte Et Meydanına geldi.Şeyhülislamnın üstdadı Münir efendi ve daha birçok sarıklı din adamı da meydana gelmekte gecikmediler.

Sarayda ise,Padişah çaresizlik içinde kıvranıyordu.Köse Musa Paşa,istenilen  kelleler  verilmedikçe ayaklanmanın bastırılmayacağını söyleyip III.Selimi  sıkıştırmaktaydı.Padişah sonunda Ibrahim Kethüdayla sevdiği iki kişi dışında  ötekilerin idamlarına razı oldu.Fakat Köse Musa Paşa,III Selimin haberi olmadan haberi olmadan onları da isyancılara teslim etti.

Et Meydanındaki kalabalık yine de dağılmamıştı.Padişah Köse Musa Paşadan isyancıların hala niçin dağılmadıklarını ve yine ne istediklerini sorduğunda şu karşılık aldı :

'' Irad ı Cedit in kaldırılmasını istiyorlar......''

Irad ı Cedit,Nizam ı Cedit askerinin masraflarını karşılamak için konulmuş bir vergiydi.Bu vergiyi Istanbul halkıda istemiyordu.Çünkü,Irad ı Cedit le Istanbul halkının ödediği vergi iki katına çıkmıştı.Padişah,bunu da kabullendi ve söz konusu vergiyi kaldırdı.

Ertesi gün,Isyancılar yine ağız değiştirmişlerdi.Şİmdi de :
'' Abdülhamit Han Şehzadelerinden Sultan Mustafayla Sultan Mahmutun yanlarına emniyetli adamlar koyup muhafaza edeceğiz '' diyorlardı.

Duygulu ve yufka yürekli III Selim'in sözümona,bu iki şehzadeyi öldürmesinden korkuyorlardı.Oysa böylesine bir davranış,Padişahın aklının köşesinden bile geçmemişti.Çünkü kendisi kısırdı,o güne kadar çocuğu olmamıştı.III Selim,buna da ' evet ' demek zorunda kaldı ve Babıaliya şu yazıyı gönderdi.

'' Benim zürriyetim yoktur.Şehzadeler benim evladım ve gözümün nudurudurlar.Ben onlara,suikast ile ,tertemiz Osmanlı hanedanının yok olmasına ve Osmanoğulları Devletinin çökmesine sebep olmak,hiç hayal ve hatıra gelir şeymidir ? Allah o günler göstermesin ''

Artık istenecek tek bir şey kalmıştı;III Selim'in tahttan indirilmesi!.. Sonunda onu da istediler.Köse Musa Paşa,Şeyhülislam Ataullah Efendi ve ayaklanmanın önderi  durumundaki zorbalar,eninde sonunda Padişahın kendilerinde intikam alacağı korkusu içinde,isyancıları bir kere daha kışkırtılar.Şöyle bir oyun düzenlendii;Yeniçeri Ağaları gidip İsyancılara başka istekleri olup olmadığını soracaklar,sonra da bu istekleri Şeyhülislam'a bildireceklerdir !...

Yeniçeriler yeniden Et Meydanında toplandılar.Toplantıyı Istanbul kadısı Murat Efendi yönetiyordu.Bu danışıklı dövüş sonunda ,Yeniçeriler III Selim'in tahttan indirilmesini ve yerine Şehzade Mustafa'nın cıkarılmasını istediler 

Yeniçeri Ağaları,Isyancıların bu isteklerini Şeyhülislama şu sözlerle bildirdiler.
'' Sultan Selimin Saltanında gelecek yok,yönetimi bir takım zalimlerin eline verdi.Kendisi zevk ve sefayla meşgul.Arkasını devlete veren herkes,halka ve fukaraya zulum etmekte ! ''

Oyun başarıyla oynanmıştu.Şeyhülislam ve ulemanın kararıyle,isyancıların istekleri yerine getirildi..III.Selim tahttan indirilip yerine Sultan Mustafa geçirildi.

III.Selim'in durumu öğrendipinde tepkisi saray kapılarını kapattırmak ldu.Bu gülünç tedbir işe yaramadı.Kısa bir süre sonra Köse Musa Paşa'yla Şeyhülislam Ataullah Efendiyi karşılarında  gören kapıcılar ardına kadar açmakta sakınca görmediler

Sultan Mustafa haremnden alınarak tahta çıkarılmış,III Selim ise ,direnmeden bunuada boyun eğerek haremdeki dairesine kapanmıştı.

Devrik Padişah III Selim alınyazısna boyun eğerken,onun tahttan indirilmesini hoş karşılamayan,boyun eğmek niyetinde olmayan biri vardı: Alemdar Mustafa Paşa..

Bu serhat Beyi ilk önce amacını gizlemesini çok iyi bilmiş ve IV Mustafayla aynı adı taşıyan Sadrazam Çelebi Mustafanın güvenlerini kazanmıştı.Onlardan ordusuyla birlikte Istanbul'a gelmek için izin aldı.Alemdar,III Selim'in tahttan indirilmesiden bir yıl iki ay sonra,yirmi bin askeriyle 28 Temmuz 1808 de Rumeliden Istanbul'a gelerek Veliefendi çayırında ordugah kurdu.Aynı gün Babıaliyi bastı ve Sadrazam Çelebi Mustafadan sadaret mührünü zorla aldı.

Daha sonra başta Şeyhülislam Ataullah Efendi olmak üzere din adamlarını ve vezirleri çağırttı.Sarayda din  ve devlet işlerini görüşmek gerekçesiyle hepsini önüne katıp Topkapı sarayının yolunu tuttular.Fakat daha onlar saraya varmadan,haberciler duruu IV Mustafaya anlatmışlardı bile... Padişah ve adamları korku içindeydiler.Önlerinde tek bir kurtuluş yolu vardı:III Selim'le genç Veliaht Mahmutu,Alemdar saraya gelmeden öldürürlerse IV.Mustafa tek başına kalacaktı.

Bu kanlı düşünce aceleyle uygulama alanına konuldu.Alemdar Mustafa Paşa,saray kapısından girdiği sırada ,IV Mustafa nın adamları dairesinde kitap okumaka olan III Selim'i hançer ve kılıç vuruşlarıyla öldürdüler.Fakat,Şehzade Mahmut'un dairesine gittiklerinde,işleri ters gitti.Yiğit bir cariye,suikastçilerin gözüne kül serpip onları oyalarken bir kaç kişide Şehzadeyi dama çıkartarak kurtardılar.

O sırada Alemdar Mustafa Paşa Harem dairesininin kapısını kırdırıp içeri girdiğinde ,III Selim'in kanlar içindeki cesediyle karşılaştılar .Koca Alemdar,çok sevdiği efendisinin başı ucunda çocuklar gibi ağlıyordu.Yanındakiler:
'' Aglamak zamanı değil,iş yapmak zamanıdır ... '' diyorlardı.Alemdar ie kendinden geçmiş bağırıyordu.

'' Vah efendim '.. Ben seni tahta çıkarmak için b kadar yoldan geleyim de,seni bu halde göreyim ! Şİmdi bütün saray halkını kılıçtan geçireyim de,intikamı alınmış olsun ! '' 

Alemdar tahta genç Şehzade Mahmutu çıkarttı ve onun izniyle III Selim'in öldürülmesine adı karışanlar öldürüldü

Padişah II Mahmut da genç yaşında tanık olduğu kanlı olayları ve bir cariyenin kendini feda etmesş karşılığı kurtulduğunu unutmadı.Bu ocağı 1826 da ortadan kaldırdı.

No comments:

Post a Comment