Thursday, August 9, 2018

OSMANLI TARIHINDEN SAYFALAR :ISTANBUL ESNAFI KAZAN KALDIRIRSA

Fatih II.Mehmet Osmanlı devleti'ne 570 yıl başkentlşkj edecek olan İstanbul'u fethetmek azmiyle kuşattığında  şehir pek perişan bir haldeydi.Bizans 1204 yılında uğradığı ve 57 yıl devam eden Katolik Haçlı isilası sonunda fakir ve harap bir hale gelmiş eski haşmeti yokolmuştu,devlet istanbul şehrine çok yakın yerlerden ibaretti.Şehir bu sırada daha çok tepelerde ve kıyılardaki mahalleler halindeydi.Bunların arasını ise,büyük bahçeler ve bostanlar ayırmaktaydı.Sultan Yıldırım Beyazıtın ilk kuşatmasından beri başlayan daimi türk tehdidi,evvel sermaye sahibi zenginlerin ve sonra yavaş yavaş orta halillerin burasını terk edip gitmelerine  ve böylece nüfusun 50-60 bine kadar inmesine  ve hatta bu arada şehirde sayıları pek çok olan bir kısım kilisenin cemaatsiz kalıp terk edilmesine yol açmıştı.Bu sırada Bizans'da ahlak bozukluğu da en son haddine ulaşmış bulunuyordu.
Istanbul Türkler tarafından alındıktan sonra üç yıl içinde kalabalık ve mamur bir şehir halini aldı.Anadolu ve Rumeliden gelen göçmenler şehrin çeşitli yerlerine iskan edilmişler ve yeni mahaller kurmuşlar,hatta Aksaray,Çarşamba ,Arnavutköy gibi yerlere geldikleri yerlerin adlarını koymuşlardırŞehir Kalabalıklaştılça gerekli zabıta teşkilatıda ona göre düzenleniyorudçBu durumda özellikle Sadrazam Mahmut Paşanın ( 1453 -1467 ) büyük gayreti geçmiştir.Istanbulda ilk belediye teşkilatıda kurulmuştur.ilk Belediye başkanı karıştıran Süleyman Bey ,ilk kadısı ise Nasreddşn Hoca'nın kızının torunu Kadı Celalzade Hızır Bey Çelebidir.
Bütün bu değişiklik ve yeniliklere ragmen  Bizansdan İstanbul' kötü bir miras kalmıştı : Vurgunculuk.Bu fena alışkanlk şehir nüfusunun hızla çoğalmasına ve her türlü maddelerine olan ihtiyacında aynı ölçüde artmasına paralel olarak yerleşiyor,ençokda şehirde yaşayan gayri müslimler aracılığıla yaygunlaşarak devam ediyordu.
Bunun üzerine hemen gerekli tedbirlere başvuruldu.Fatihin emriyle Nişancı Abdurrahman Paşa hazırladığı kanunnameye ' Kanun ı  Divan ı Çarşamba ' adlı bir bölüm ekledi.Buna göre Sadrazamlar yanlarında gerekli memurlarla şehri teftiş ve ihtiyaç maddelerinin toptan ve perakende fiyatlarını kontrol edecekler,bunlara narh denilen azami satış fiyatı koyacaklar ,kar hadlerini,kalite ve standartlarını tespit edecekler,kuralalrı uymayanları ise hemen ve yerinde cezalandırıcaklardı.Verilen  ceza suçun ağırlığına göre Falakaya yatırmak,kulağından çivilemek veya Dükkanının önünde asmaktı.
Mesela Sadrazam fırınlara uğrar,pişen ekmeği alıp ortasından böler,rengine ve tadına bakar,sonra tarttırıp ağırlığını kontrol ederdi..Bir kusur bulamazsa ne ala..Bulursa fırıncı hemen sokağın ortasından yere yıkılır,halkın gözü öününde falaka çekilir,ayrıca ekmekleri müsadere edilip fakir fukaraya bedava dağıtılırdı.
Sadrazamdan başka Istanbul kadısıda şehird ekol gezerdi.Özellikle sefer zamanlarında fiyatların artmamasına dikkat olunur ve bu sıralarda suçu görülenler daha da ağır cezalandırılırdı.Böyle durumlarda mesela kulağından dükkanın kapısını çivilenenler bir gün bir gece öyle bırakılırlardıç.Gerek Sadrazam ve gerekse Istanbul kadısı kol gezdikleri sırada ihtisap ağası denilen belediye başkanı da maiyetlerinde bulunurdu.

IV.Mehmet ( 1648-1687 ) zamanında Melek Ahmet Paşa Sadrazamn bulunduğu ( 1650-1651 ) sırada bir gün Unkapanına  gelmiş ve uncuları,ekmekçileri,gemi reislerini ve navluncularu toplayarak meseleyi derinlemesine inceledikten sonra 300 dirhem ( 962.1 gram ) has ekmeğe 120 akça bir altın hesabıyla narh koymuştu.Aynı gün pirinç,nphut,fasulya,mercimek,şeker ve kahve için azami satış fiyato tespit edilmişti.Semiz ve Ala koyun etinin okkasıda yedi akça,yani ortalama elli iki lira narha bağlanmişti.Bir okka ise 1282.2 gram tutmaktaydı.

Ancak bu arada esnafında bazı şikayetleri vardı.Mesela Saraya ve Yeniçeri ocağına yakın bazı nüfuzlu kimseler,sanatları  ticaret olmadığı halde  Anadolunun çeşitli  yerlerinde  besin ve diğer ihtiyaç maddeleri getirterek  bunları kendilerine zorla ve perakende fiyatların bile üstünde bir fiyatla satıyor,parasınıda peşin alıyorlardı.Esnaf,bu malları aldığı fiyata bile satsa vurgunculuk yapmuş sayılıyordu,üstelik ardiyelerde gittikçe artan stoklara müşteri bulunamıyordu

Birkaç kere şikayette bulundularsada dertlerini dinleyen ve çare arayan çıkmadı.Öte yandan devlet hazinesinde para darlığı son derece arttığından ve yakında askere maal verilmesi gerekeceğinden içinde altın ve gümüşü çok az,gayet düşük değerli para bastırdılar
Bu o devirde uygulana enflasyon usulü idi.Ayrıca Meyhane ve Batakhanelerden  böyle düşük ayarlı ve kırkık paraları topladılar.Bunları askere verseler,kısa zaman evvel olduğu gibi,Yeniçeri ve Sipahi ocakları ayaklanırdı.Bunun üzerine Sadrazam,kendince bir çare olarak,tam ayarlı para ile değiştirilmek ve her yüz onsekiz akçasına bir altın alınmak üzere bunları esnafa dağıttı

Ancak bu,bardağı taşıran damla oldu ve Istanbul Esnafı ayaklandı,dükkanlarını kapatıp Şeyhülislam Karaçelebizade Abdülaziz Efendiye başvudurlar ve dertlerini anlattılar

Şeyhülislam 
- Paşanın kendisine vardınızmı diye sordu ?
- Vardık,bizi kovdu! Bu zulmün kaldırılmasını  Padişahımızdan rica ederiz,Kalk,alimizi saadetlu hunkara bildirir!

Ancak Abdülaziz efendi sarayın yakın adamı ve padişahın amcasının kızı Kaya Sultanı alıp hanedana damat olmuş olan Melek Ahmet Paşa'dan çekindiği için 
-Bu işe ben karışmam ve vazifem dahi değildir.Padişahımıza kendiniz varın ' cevabını verdi ve esnaf kethudaları kendisine bağırıp çağırdılarsa da fayda etmedi.Bunun üzerine onu zorla ve tehditle önlerine katığ dükkanlarını kapatmış onbinen fazla esnafla Topkapı Sarayına vardılarve Üçüncü Kapı'ya kadar gelerek,hasırlar yakıp ve başlarına toprak serpip..
'' Imdat padişahım ,imdat ! diye haykırdılar
IV.Mehmet durumu haber alınca Ucuncü Kapı'nın önünde taht kurdurup ayak divanına çıktı ve şikayetlerini sordu.Onlarda başlarına gelenleri anlattılar,Sonunda da
' Padisahim ,bu zülme takatımız yoktur.Sana geldik ,sne hakkımızı yerine getirip bu belayı üstümüzden def te ' dediler
IV.Mehmet isteneni yağarak züyuf denilen ayarı düşük paranın onlara yüklenmemesiini emretti.Lakin esnaf,başlarına daha büyük belalar,getirmesinden çekindikleri için Sadrazamın  azlinde ısrar ettiler.Esasen kısa zaman evvel donanma için masrafı kendi cebinden verilmek üzere yaptırdığı kalyan denize indiriilirken yüzemeyip batmış ve bu sırada altmış kişi boğulmuştu.Bunun üzerine şehirde:
' Rüşvet ve zulümle  toplana akçanın elbette hayrı olmayıp onunla yapılan kalyonda batar ve sahini yerinde durdukça maaşallah devlet de batar... '' şeklinde sözler çıkmış ve bunlar padişahın da kulağına kadar geldiğinden Melek Ahmet Paşa gözden düşmüştü.Gayet şişman bir hanım olan Kaya Sultan da bir süre önce çocuk doğururken öldüğü için sarayda artık kendisini pek tutanda kalmamıştı.
Padişah tarafındanda davet edildiyse de kelleyi verme korkusundan gelemeyip saklandı.Bunun üzerine azledilerek sadrazamlık eski KaptanıDerya Siyavuş Paşaya verildi.bunun üzerine esnaf dağılıp herkes dükkanının bve tezgahın başına gitti

No comments:

Post a Comment