Tuesday, March 23, 2021

ATLANTIK'IN IKI KIYISINI BAĞLAYAN TELGRAFIN HIKAYESI

 


Eski bir İstanbul türküsünde olduğu gibi,,artık telgrafın kuşlar konan telleri ve semaya bakan direkleri yok hayatımızda.Ama bir gerçek varsa,o da ‘’ Elektrikli Telgraf’ın tellerinin direkler üzerindeki ilk defa suya inişinin üzerinden nerede ise 2 asır geçtiğidir.

Günümüzün iletişim olanakları karşısında,Elektrikli telegraf,çok ilkel görünsede; bugun vardığımız teknojiye giden yoldaki taşlarda biri olduğunu hatırlamalıyız.Telgrafın icadından ve oldukça yayılma imkanı bulmasından sonra bile,devlet hizmetleri haricinde,Istanbul –Londra arasında bu vasıtadan istifadeyle  karşılıklı haber göndermek isteyen tüccarın veya halktan birinin bu isteği ancak 24 saat,yani bir gün sonra gerçekleşebiliyordu.

Bu yüzden ‘’ Ceride i Havadis ‘’ gazetesi  telgraf görevlilerinin gayretiyle bu sürenin 16 saate indirilmesini ve bir defasında Manchester’dan çekilen bir telgrafın Istanbul’daki tüccar’a 4 saate ulaşmasını büyük bir haber olarak,duyurmuştu.( 1856 )

Tarihte,M.ö 500 yıllarında, Persler bir tür telgrafı kullanmışlardı.Karşılıklı kuleler ,yardımıyla,bu kulelerden verilen çeşitli işaretlerle değişen iklim ve değişen zamanlarında haberleşmeye çalışılıyordu.Bu usul aslında telgrafın en basit uygulaması olduğunu kabul edebiliriz.

Morse’un icadından önce karşılılı kuleler vasıtasıyla ve belirli bir sistem içerisinde haberleşmenin en güzel örneğini,önceleri Fransa’da,sonra bütün Avrupa ülkelerinde yayılma imkanı bulan Claude Chappe ( 1763-1809 )’ın elektriksiz,’’ Havai Telgraf’ında görmekteyiz.1791 ve 1793 te gelime devam etmiştir.

Elektriğin telgrafa uygulanmasıyla elde edilen ‘’ elektrikli telgraf ‘’ ise bu konuda bağlı başına büyük bir olaydı.

Aslında bu satırlarımın başında da belirttiğim gibi ‘’ Suya giren ilk kablo ve onun takipçilerinin kısa öyküsünü ‘’ sizlere anlatmak istiyorum.Inançlı insanların neler yapabildiğini bu yazıda hatırlayabilrisiniz.

Telgraf ve telefon ,bugüne gelmemize yardımcı olan en kıymetli eserlerdir.Bunlar için,günümüzde sayısız kabloların hala yeryüzünde olduğunu hatırlamamız lazım.Ama,Osmanlı Devleti’nin resmi gazetesi olan ‘’ Takvim i Vekayi ‘nin kaydına göre 1866 yılında telgraf hatlarının uzunluğu,dünyayı yedi defa kuşatacak seviye de idi.Kısa bir süre önce,kabloların yer altı ve denizlatında olduklarını unutmayalım.

Zamanımızdaki iletişim kablolara ihtiyaç duymamaktadır,Fakat insanalrın yakınlarına bir sahiferlik mektuplarını ancak atlı,arabalı postalarla gönderdikleri dönemler için kablo aracılığı ile alıcı verici telgraf makinalarının sağladıkları kolaylık daha açok ortaya çıkar.

Amerika’dan sonra ilk telgraf hatları Ingiltere’de görülmeye başlandı.Fakat hem kabloların korunması güçlüğü vardı,hem de yapım teknikleri zayıftı.Ancak  tren yolları boyunca kurulabilen hatlar,tinel geldiğinde rutubetten çekinildiğinden tepe ve yamaçları tırmanarak ,yollarına devam edebiliyorlardı.İşte bu noktadan başlatabileceğimiz hatların dayanıklı ve kullanışlı yapılabilmeleri çalışmaları,çok da uzak sayılmayacak bir gelecekte,yeni dünya ile eski dünyayı bağlayabilecek,bütün bir okyanusu geçerek,Amerika’nın haberlerini Avrupa’ya ulaştırabilecek  seviyeye erişecekti….Başlangıç ile bu durağı düşünmek bile azmederek ,ne istediğini bilerek,çalışmanın parlak sonucunu bize göstermeye yetecektir

 Daha tünellerdeki rutuberin telgraf kablolarını etkilediği dönemlerde,Ingiliz Bret,Manş’ın altından bir kablo geçirerek,Ingilitere ve Fransa’yı bağlamayı düşünmeye başlamıştı bile.Bret’in bu iş için Ingiltere ve Fransa hükümetlerinden bir imtiyaz almaya çalıştığı sıralarda daha Fransa’da elektrifli telgraf yoktu.Bununla birlikte  1849’da Ingilter kıyılarındaki Dover’den Fransa sahillerine doğru hareket eden bir vapur Manş’da ilk kabloyu indirmeye başladı.Hız saatte 6-7 kilometre  idi.Bir kazaya uğramadan Fransa’ya bağlanmış olan hattan,Ingiltere’ye ilk defa ‘’ Artık Fransa’nın haberi Ingiltere’ye gecikme bilmeyen,fırtınadan korkmayan bir posta ile gelecek ‘’ telgraf çekildi.

Fakat çok geçmeden bir balıkçının ağlarına takılıp,balıklarla birlikte su yüzüne çıkan kabloyu ,önce bir denize bitkisinin kökü zanneden balıkçı,içinin parlak sarı rengini görünce talihin kendisini özü altın olan olan bir bitki ile karşılaştığını düşünerek sevinmişti.Tabii ki kopan hatla birlikte haberleşme de durmuştu.Şirketin zararı büyüktü .Ayrıca,böyle bir sistemin kurulamayacağını iddia edenlerin seslerinin yükselmesine fırsat verilmişti.

Bu başarısızlık yeni bir şirketin kurulmasıne daha dikkarli çalışılarak,daha da dayanıklı bir kablonun gerçekleştirilmesine be bunun çekilmesine sebep oldu.( 1851 )

Ingiltere ile Fransa’nın denizden birleştirilmesi başarısı,yeni yatırım sahiplerinin daha büyük başarılara ulaşmaya olan inançlarını ve azimlerini kuvvetlendirdi. 1852 yılında Ingiltere Irlanda ,1853 de Ingiltere Belçika,Hollanda ile Danimarka’nın değişik kısımları deniz kabloları ile birbirine bağlandı.Ülkemiz sınırları içerisinde ise ilk deniz kablosu,Kırım savaşı sırasında Balıkoba yakınındaki Saint George Manastırı’ndan Varna yakınına ve oradan da Florya’ya kadar döşendi.Önceleri Ingilizler tarafından işletilen bu hat  daha sonr Osmanlı Telgraf idaresi’ne devredildiği gibi,geniş imparatorluk sınırları içerisinde,gerek yabancılar tarafından  gerekse doğrudan doğruya Telgraf idaresi tarafından kara hatlarının yanında bir çok deniz hatları da vücuda getirildi.Özellike Akdeniz’de bir çok yönlere gidip gelen hatlarla kıyı ülkeleri birbirine bağlandı.

Telgraf kablosunun denizler içindeki macerasının en büyük kısmını ise Avrupa’dan Amerika’ya uzanan  bir hattın kurulması çalışması oluşturur.Avrupa’da telgraf konusunda çeşitli çalışmalar yapılırken,bazı Amerikalılar da Atlas Okyanus’u aşarak,Avrupa ile Amerika arasındaki haberleşmeyi sağlayacak,kablonun gerçekleştirilmesi yönünde çatışmalara başladılar.Bu büyük bir çalışmaydı.

Çünkü Avrupa çevresinde  çekilen hatlarla,haberleşmeye bir iki günlük bir sürat kazandırılıyordu.Halbuki,düşünülen gerçekleştirildiğinde  15-20 günlük bir hız ,yani bu kadar zamanda Avrupa’dan Amerika’ya ulaşacak bir haberin derhal iletilmesi  mümkün olabilecekti.Fakat iki büyük kara parçası arasındaki en yakın noktalaeın arası Irlanda’dan Amerika’ya 3000 kmden fazla idi.Derinlikse,daha önce kablo döşenen denizlere kıyaslanmayacak durumda idi.Bu durumda imal edilecek gerekecekti.Bu da herşeyden önce,büyük bir sermayeye muhtaçtı.Bütün bu güçlükler dolayısıyla çok değişik fikşr ve görüşler arasıdna iki kıtayı birleştirecek hattın Grönland veya Bering Boğazı’ndan geçmesi söz konusu idi.

Nihayet kablonun yapımına  Ingiltere’deki fabrikalarda başlandı.Elde bu yolda birikmiş tecrübeler vardı.Kablo 4000 kilometre uzunluğunda ve 3000 ton ağırlığından idi.Kablo içerisindeki tellerin uzunluklarının toplamı ise 500.000 km idi.

Kablonun Atlas Okyanusu’na döşenmesi için Ingiltere tarafında ‘ Agememnon ‘ Amerika tarafından ise ‘ Niagara ‘ adlı vapurlar görevlendirildi.Her iki gemi üzerinde  yapılacak işe göre gereken,değişiklikle yapıldı.Yeni makinalar takıldı.iki parçalı tablonun ilk kısmını ‘ Niagara’ Irlanda dan denize bırakmaya başlayacak,yarı yolda ‘ Agamemnon’a ‘ bağlanacak,kablo onun vasıtasıyla geri kalan kısımda denize indirilicekti.Kablo bırakılma işlemi için en uygun yolun bulunması için Atlas Okyanusu’nun derinden yeni haritaları yapıldı.En sakin ve fırtınasız mevsim seçildi.

Nihayat 1857 yılının Ağustos ayında kablo döşenmeye başlandı.Niagara,beraberinde ,Agememnın ve diüer yardımcı gemiyle birlikte Irlanda’da Valencia limanındaki merkeze bağlanan kabloyu denize bırakmaya başladı.10.km de kablo koptu.Fakat kabloyu bulup onarılıp ,çalışmalara devam edildi.Niagara’nın çalışmaları 5 gun iyi gitti.Şiddetli bir fırtına yüzünden kablo koptu.Sahilden beşyüz mil açılınmıştı ve deniz çok derindi.Çaresiz kablo bırakıldı.Geri dönüldü.Yeniden kablo yapıldı.

Ertesi sene kablo döşenmesi için yeni bir usulün denemesine karar verildi.Bu sefer iki gemi Atlas Okyanusu ortasından buluşucak ve buradan lelimlenen kablo iki zıt yöne doğru denize bırakılıcaktı.Böylece fırtınadan kurtulunulacak ve döşenme zamanı kısa sürecekti.Herhangi bir kopam durmunda kaybedilen kablonun uzunluğu 1000 miil geçmedikçe gemiler Ingiltere’ye geri dönmeyeceklerdi.Önce Kuzey Denizi’nde bunun bir denemesi yapıldı be başatılı olundu.

1858’de Niagara ve Agememnon iki savaş ve iki de nakliye gemisiyle Ingiltere’den ümit ve başarma azmi yüklü olarak yola çıktılar.Sanki çalışmalarını güçleştiren sebepler de onlarla beraber göreve başlamışlardı.Daha kablnun lehimleneceği yere gelmeden çıkan bir fırtına ‘ Niagara ‘ ya fazla tesir etmedi,Agememnon’u etkiledi.Yoluna devam edemeyen gemi 3 gün fırtınanın içinde kaldı.Gemi epey zarar gördü.

Nihayet çalışmalar her iki kablonun lehimlenmesi ve gemilerin zıt yönlere hareketleriye başladı.Fakat daha pek az ayrılmışlardı ki kablo koptu.Gemiler tekrar başa döndüler.Lehimlenmeden sonra tekrar zıt yönlere doğru birbiriden ayrılrıken,artık 500 milden fazla kablo kaybederlerse,tekrar birleşmeyecek ve döneceklerdi.

Talihsizlik devam ediyordu.500 milden daha fazşa kablonun denize indirildiği bir sıarda kablo yeniden koptu.Gemiler için Liverpool’e dönmekten başka çare kalmamıştı.Fakat dedikodular o kadar artmıştı ki,şirket gemileri eldeki kablo ile hemen yola çıkardı.29 Temmuz’da yeniden birleşen gemilerk çalışmaya başladılar.Bu sırada Agememnın tarafından gelen bir balina kablo için tehlikeli oldu.Bundan biraz sonra da kablonun 20 dakika içinde denize indirilmesi gereken kısmında bir hatanın olduğu farkedildi.Tamirat bitirilemedi.Bunun üzerine çok tehikeli olacağı bilindiği halde kablo döşeme işi durduruldu.Hızla denize inen kablo ağrılık nedeniyle kopabilirdi.Çok yavaş be titizlilikle yapılan işlemlerle bu tehlike önlendi,tamirat yapıldı.

Altı gün gayet düzenli devam eden çalışmaladarn sonra bu defa da ‘ Agamemnon’nun önüne büyük bir buz dağı çıktı.Rota değiştirilse kablonun kopması,aynı istikamette devam edilse,buz dağına çarpmak ihtimali vardı.Tehlike atlatıldı.Daha sonra bir yelkenli geminin Agememnon’a geldiği görüldü.Çarpışma söz konusu idi.Savaş gemisi kazayı önledi.5 Agustos kablo karaya ulaştı.

Artık karşılıklı telgraflar gönderiliyordu.Birleşik devletler başkanı ,ıngiltere kraliçesine mesaj yolladı.Büyük masraf ve emek harcayarak yapılan kablo,açılışından itibaren yalnızca 23 gün kullanılabildi.Bu sürede ancak 400 kadar telgraf geçirilebilmişti.Telgrafa karşı olanlar çok mutlu idi.Fakat şirket mensupları başarılı olmak istiyordu.Yeniden kablo döşemeye başladılar.

Dört yıllık bir çalışma ile 1862’de 17 milyon frank sermayeyye sahip yeni bir ortaklık kuruldu.Kablo imalatında büyük yenilikler ve gelişmeler kaydedildi.Bu iş için büyük bir gemi tahsis edildi.Kablo döşeme makinalarından değişiklikler yapıldı.Nihayet sayılması oldukça uzun sürecek bir çok engellerle karşılaşıldı ise de hepsi aşıldı ve 1864 Temmuzunda Valencia’dan kablolarla yüklü bir gemi hareket ettirebildi.Kesin başarı elde edildi.Mukemmel kablo ile ii kıta birleşti.daha sonra ikinci bağlantı yapıldı.

Böylece iki kıta bağlandı.

 

 

No comments:

Post a Comment