Monday, May 1, 2017

IBN MISKEVEYH

Ebu Ali Miskeveyh el Razi Ibn Semhten ayrılıp Ihvanı Safanın ardından giderek ahlaki felsefeyi yayıyor,mantığa hizmet etmiyordu.Ikıncı ahlakcı filozof olan Miskeveyh ilk önce Ebu Tayyip el raziden kimya,sonra Ebul Hassan el Amirinin kölesi Ebul kasım el katipin isogacı kategorilere yazdığı açıklamalar sayesinde mantık bilimini öğrenmiş,daha sonra Ebu Hayr'dan felsefe ve tıp okumuştu.Ibn el Amide el Kumide tarih ve edebiyatta üstadı sayılabilir.Mıskeveyh felsefe,tıp,tarih ve edebiyata yüksek bir mevki kazanmış,kılgısal felsefede Ibn Sinadan başka çağdışını görmemişti 1030 da İsfahanda öldü..

Miskeveyh felsefe,tıp,edebiyat ve tarih hakkında eserler yazdı.Metafizik hakkında yazdığı El Fevzul Asgar adlı yapıtı çok değerlidir.Ahlak hakkındaki eserleri daha yüksektir.El Tahare adlı yapıtı Nasreddin Tusi tarafından Farsçaya çevrilmişti,El Tahare gibi yazılan Tehzibul Ahlak adlı kitabı eğitim üzerine önemli bir kaynaktır.Edebul arabi ve Fars ,şe Cavidanı hirede doğubilimcilerce en çok incelene eserlerdir.Bu eserler Hind,Iran,Yunan,Arap Filozoflarının ahlaki öyküleri ile hikmetli sözlerinden oluşan birer derlemeydi.Sokratesçi olan Kabesin kılgısal felsefeye ilişkin olarak yazdığı Levha adlı yapıtı,Insani mutluluga götüren iyilik ve kötülüğü bildiricek bütün kötülüklerinden kuratacağı düşüncesiye Arapçaya çevirmiş,adına Lugazı Kabes demişti.Bu eser esasen az açık olmakla birlikte bambaşka bir başka biçimde mecazi idi.Karşılıklı konusmalar biçiminde duzenlenmişti.Suavi Ali Efendi turkceye cevirdi..

Miskeveyhin tıbba ilişkin eserleriiçinde aşçılığın temelleri üzerine yazılan bir eseri ile Kitabul Eşribesi vardir.Edebiyata ait eserleri içinde Unsul Ferid adlı yapıtı hikmetli söz ve ahlaki  öyküleri yararlı bilgileri içeren eserdi.Bu konuda yazılan eserlerin en güzelidir.Tarihe ilişkin yazdığı Tecaribul Umemi muazzam bir eserdir..siyasi bir tarihtir,bir tarih felsefesidir.Tarihi kişiler hakkında ilk kez eleştiri düşüncesi izleyenbu kitaptır.Miskeveyh deneysel bir yöntem izleyerek olaylardan ibret almış,gözlemlerin hiçbirini ihmal etmemiştir.Ulusalcı bir tarih anlayışına sahipti..

Miskeveyh  bir çok konuda Ihvani safayi izliyor,yanlız uzun açıklama ve ayrıntılara girme hususunda onlardan ayrılıyordu.Bilimlerin tasnifinde Matematiği başa,Metafiziği sona koyuyor,Filozofları bilginlerden üstün tutuyordu.Bilgi Kuramında duyu ve aklın her ikisinide önem veriyorsada,duyudan çok akıl yolundan gidiyordu.Aristotelesten cok Eflatına dönen Miskeveyh duyu ile kalı bilgi vasıtaları olarak görüyor,fakat duyumlarla şartlanmış olduğumuzu düşünerek makul kavrama konusunda akıl duyumsal formlardan kurtarmayı bunun ıcın uzun rizayetlerle ıdman yapmayı öneriyor,aksi durumda duyumsal fromların anlaşılırlar adına gözönüne geleceğini ,anlaşılırların gerçeklerini öğrenemeyeceğimizi söylüyordu.Ona göre riyazet yöntemleriyle yapılan idmanlardan sonra akla sımsıkı sarılan,duyuların ve duyumsal formların etkisinden kurtulan kimse,Peygamberlerin davet ettikleri ve filozofların gördükleri gerçeği görebilir.Miskeveyj İhvanı safanın arınma yönetimine karşılık riyazeti,sabır ve sebatı öneriyor.Ihvanı safa duyumcularla uyuşurken,Mıskeveyh akılcılarla uyuşmuş olur.

Miskeveyh,değişim ve dönüşüm kuramını bilimsel bir üslupla açıklayan ikinci kişidir.Doğal cisimler arasındaki farkları ve benzerlikleri varlıların mertebelerini gösteren Miskeveyhe göre hayvan mertebelerinin sonunda insanı andıran,insana benzeyen bir hayvan bulunmaktadır.Maymun ile Maymuna benzeyen bu hayvanlar bu hayvanın örneğidir.Insan aşamasının ilk mertebesini de kuzey ve güneyde yerleşim alanları dışından yaşayan vahşiler oluşturuyor.Hayvanın son mertebesi ile insanın ilk mertebesi arasında bir bitişme görülür.

Miskeveyh,Yeni Eflatunculardan etkilenerek evrende bir tertip bulunduğunu kabul ediyorsa da İhvanı safanın dokuz mertebesini beşe indiriyor.Bu Beş mertebe  Tanrı,iilk akıl,nefs,feleke ve doğadan oluşuyor.Miskeveyh,küçük ve büyük evren kuramınada ilgi gösteriyor.Küçük evren olan insanda,büyük evrende neler varsa hepsinin bir benzeri bulunuyor,Insan büyük evrenin bir özeti oluyor.Miskeveyh,Meşşailer gibi atom ve halayo atarak madde ile formu ele alıyor..

Miskeveyh Metafiziği Tanrı,nefs ve peygamberlik gibi 3 önemli bölüme ayırıyor.Buradada esas itibari ile Ihvanı sefadan ayrılmaz

a ) Nur olması bakımından Tanrının anlaşılması kolay,fakat aklımızın yorgun ve zayıf olması bakımından anlaşılması en zor alışkanlıklarımızdan çok uzak diyerek bilinememezcilige yöneliyor.Aristotetelesten göz güneşe bakınca nasıl yoruluyorsa akılda ( Hakkı evvel) Tanrıya bakınca öylece yorulur'' sözünü aktararak Farabi ve El Amiri gibi '' Tanrı açıklığımım şiddetinden dolayı gizlidir '' ilkesini benimsediğini gösteriyor.Yalından bileşiğe doğru gittikçe güçlükler ortaya çıkacağını açıklarken Auguste Comte'ada öncülük ediyordu.
Miskeveyh tanrının cömertlik ( Cud ),Güç ( Kudret ) ve hikmet niteliklerini Aristoteles metafizinden çıkararak Doğuda Ibn El Heysemi batıda Leibnizi müjedeliyor..

Miskeveyh evrenin yaratıcısı Tanrıyı ( sani ) ispat konusunda diğer filozoflar gibi olumsallık kanıtına dayanmıyor,belkide ilkkez Anaksagorasta görülen hareket kanıtına dayanıyor.Ne varki Tanrının bilgiyle kuşatılmayacağını açıklayarak '' Seni,bilinmen gerektiği gibi bilemedik ilkesini'' savunuyor.

b) Miskeveyh nefsin mahiyeti konusunda yorumcu Themistius'a dayanıyor,nefsi ruhcular gibi kabul ediyor .Ona göre nefs yalan olanları doğrudan doğruya bileşik olanları duyular aracılığı ile kavrar.Duyular nesneleri kavramak ıcın nefs,özünden dışarı çıkar.sanki kendinden olmayan bir şeyi istenilene ulaştırıcak bir araç arar durumunda bulunur.Fakat Makulu anlamak ıcın duyulurları kendinden uzaklaştırır,Bütün duyuları iptal etmeye çalışır.kendine döner,sanki yanındaki birşeyi arar durumda bulunur.Bütğn nesneler akılda hazır bulunduğundan nefs duyulurları kendinden atınca akıl ile birleşmeye doğru hareket eder.

Farabi genel anlayısına aykırı olarak Eflatunun ideler kuramını Aristotelese isnad edilen Esolocya ( Theologiya ) adlı eserdeki ruhsal formlar kuramı ile birleştirmişti.Sonraları eser Esolocya Plotinusa maledildiğinden Farabinin tezi desteksiz kalır.Miskeveyh bu tezede değiniyor.'' Hayat nefsin tözü olduğundan nefsin hareketi özseldir.Hareket nefisten kesinlikle ayrılmaz,Nefs hem tümel akıl tarafına ,hem madde tarafına hareket edebilir.Akla doğru hareketş nefs nurlandırır,olgunlaştırır.Maddi olan gök cisimlerinin yetkinleşmek için madde tarafına doğru hareketleri onlar çoğaltır.Bizim hareketiiz feleğin hareketinden,feleğin hareketi nefsin hareketinden kaynaklanır.Nefsin bu hareketine Aristoteles tohum diyor.Eflatunun ideside budur. gibi sözlerle idelerie tohumları hatta kelimeyi bir tutuyor.Buna göre Aristoteles ideleri başa bir biçimde kabul etmiş oluyor.Böylece Miskeveyh Farabiyi teyit ediyor.Musevi filozof Filon ile tasavvuf diline giren ''Kelime '' de Bundan bask birsey olmuyor.

Miskeveyh Eflatundan yararlanarak nefsin olgunluk durumuna,akıl tarafına doğru hareketinden dolayı elde edilen duruma mutluluk ,eksiklik durumuna madde tarafına haketinden elde edilen durumada mutsuzluk  diyor.Ona göre nefsin doğal yaşamı tümel akıl yönüne iradi yaşamı madde yönünde hareketidir.Hakk'a inandıktan sonra Hak için edimde bulunmak iyilik yapmak mutluluk yoludur.

Miskeveyh filozof arkadasları gibi öte dünya yaşamının ruhsal olduguda kabul ediliyordu

c ) Miskeveyh peygamberliği insanlık ufkunun başında görüyor.Ona göre insanı nefis yüksele akıl tarafına dönüp gerçekleri almaya başlar.Akıl ile nefsin bu ilişkisi vahiy adını alır.Peygamberler,her sınıftan insanın anlayabileceği  düzeye göre söyleyebilmek için öykülere ,simgelere gerek duyarlar.Peygamberlik,diğer filozofların dediği gibi,sonradan kazanılan bir niteliktir.Miskeveyh,peygamberi olgun filozoftan yüksek görerek Farabiden ayrılıyor.İhvanı safa ile birleşiyordu

No comments:

Post a Comment