Tarihin yaz dediği bir bilgi blogudur.Insanların bilgiye ulasması ıcın yaptığım bir çalışmadır.Bunları yazarken pek cok kaynaktan yararlandım onlarıda yazıların altlarında bulabilirsiniz,yazmaya ve bilgi yüklemeye devam edeceğim dilerim birilerine yararı olur
Thursday, October 20, 2016
Felsefi Lİberallik 3.bolum
Bilimde biray toplum arasindaki çatişma özce gecicidir..Genis olcude bilim adamlarinin tumu ayni zeka ölçülerini kabul eder ve böylece görüşme ve arastırma sonucta,genel olarak anlasmaya yol acar
Bireycilik ögesinin bilimsel yöntemde hemen göze çarpar türden degilsede esasli bir öge oldugunu gösteren bir gelişme..Yineden modern çagda ortaya çikmistir..Galile zamaninda Aristonun ve kilisenin otoritesi hala duyularin tanıkliği olcusunden ıkna edici idi
Ilk liberallik zeka konularinda ve ekonomide bireyciydir.Faka heyecan ve ahlak yönunde kişinin hak ve iddialari uzerinde israrci degildİ..XVIII yuzyil ingilteresinin empiriğini ,Amerikan Anayasının kurucularini,Fransız ansiklopedisini egemenliği altinda tutmustu..Fransiz devrimi sirasinda Girondenler dahil ilimli gruplarca temsil edilen liberalizm,bu gruplarin ortadan kaldirilmasiyla bir yüzyil Fransiz politikasşnda görünmez oldu.Ingilterede Napoleon savaşlarindan sonra,Benthamcilarla Manchester Okulunun doğusuyla birlikte yeniden etkinlik kazandi
Liberalik,feodallikle ve devlet kilisesi ile engellenmediği Amerika 'da en büyğk başarisini göstermiş,1776 yilindan itibaren egemenliğini sürdürmektedir
Yavas yavas liberallik karşi tezine dönüşen yeni bir dusunce akimi Rousseau ile baslar ve romantik ulusalciliktan guc alir.Bu akimda bireycilik,zeka alaninda tutkular alanina uzanmis ve bireyciliğin anarşik yanlari aciga konmustu
Carlyle be Nietzche yönünden geliştirilen ilk endustrileşmeden hoşnutsuzluk,onun dogurdugu çirkinlikten nefret,endüstrısının zalimliğinden tiksinme türünden öğelerin yeraldığı kahramanlik kültü bunun ozelliğidir
Ortacagin modern dunyanın yarattıgı tepki karsısında ideallestirme egilimi vardi.Ortadan kalkmakta olan kilise ayrıcılıklarının busbutun ortadan kalkmasi istegi ile aristokrasinin ve Endustri patronlarinin zalimliğine karsi işçilerin savunulmasi birlestirilmisti.Ulusculuk adina baskaldirma hakki ve özgürlük ugruna savasmanin görkemi hararetle savunuluyordu.Byron bu devrin şairi,fichte,Carlyle ve Nietzcge ise dusunurleri idi
KURAM VE EYLEM
Fakat tümümüz yiğit önderler olamayacagimizdan birey olarak sözümüzü dinletemiyecegimizden kahramanlik felsefesi kabul edildiğinde anarsizmin öbür biçimlerince kacinilmaz olarak en basarilisi ' Kahramanin despotca yönetimine varir,Tiranlik kuruldumu en basarili kahraman,kendisini iktidara tükselten kişisel hak ve iddia ahlakına başvurarak başkalarinin sesini kesecektir
Bu yaşanti kurami uygulamada kabul edildiğinde başka bir durum ortaya çikar :Şiddetle baski altinda tutuldugu diktatoryal devlet karsisinda kendini birey rededer
Liberal felsefenin ilk kusatici anlatimi ,modern filozoflarin en derini degilse bile en etkini olan Locketa bulabiliriz.Ingilterede Locke'un düsünceleri belli bir zeka düzeyine hitab ediyordu.Onlarin etkisini kuramsal felsefe dışinda izlemek olasi degildir.Öte yanda Fransada işbaşindaki rejime ve kuramda gecerli Descartesciliga karsş durmaya götüren olaylarin akişini büyük ölçüde etkileyen ayni düşüncelerdi
Politik ve ekonomik yönden gelişmis bir ülkede ilerlemis ve dogduğu yerde yaygin bir düşüncenin aciklanmasi,sistemli duruma getirilmesinden başka bir şey olmayan felsefe ,başka bir yerde devrimci bir çabanin ve sonundada devrimin bir kaynagi olabilir...
Gelişmis ulkelerin tanınma siyasetlerini düzenleyen ilkelerin az gelismis ülkelerde bilinmesi dusunurler sayesinde olmustur.Gelismis ulkelerde kuram esini veren uygulamalardir.Öbür ülkelerde ise Kuram uygulamaya esin verir.Bu ayrim aktarma dusuncelerin dogduklari ülkelerde neden kendi ülkelerinden oldugundan daha az başari kazanabildiğini anlatan ılkelernden biridir
Felsefi Lİberallik 2.Bolum
Fransiz devrimi ile baslayan ve Kutsal ittifak ile biten olaylardan sonra liberalizm XIXyy yenilenmis iyimserliği olnakli olmadan öce ikinci kanadini elde etmek durumunda idi
Herhangi bir ayrintiya girmeden XVII yy dan XIX yy degil görülen liberal gelisimin genel örnegini gözden gecirmek yararli olacak..
Baslangicta basit olan bu ornek gittikce karmasiklasir.Eylemin ayirici karakteri bireycilikti.Ancak daha genis tanımlanana kadar kapali bir terimdi..
Eski Yunanda Aristo ya kadar ki oda dahil bireyselci degilllerdi.Insanin aslinda toplumun üyesi oldugunu düşünmüşlerdi..Örnegin Eflatunun cumhuriyeti bir bireyi degil bir toplulugu tanımlamaya calişiyordu 4
Buyuk Alexandrostan bu yana siyasal özgürlüğün yitimi ile bireyselcilik gelismis ve kynikciler ile stoacılar yönünde temsil edilmistir
Stoaci felsefeye göre kişi hangi toplumsal kosullarda olursa olsun iyi bir yasam surebilirdi.Özellikle Devlet denetimini eline gecirmeden evvelde Hristiyan gorusu bu idi.Fakta Ortacagda mistikler hristiyan ahlakindeki özgün bireyci eğilimleri sakli tuttuklari halde,dusunurlerin cogunlugu dahil kücümsenmeyecek insanin yasam görüşü,dogma,yasa ve alişkanliğin saglam bir sentez ile Katolik kilisesinin egemenliği altina girmisti.Sonucta kuramsal inanc ve pratik ahlak toplumsal bir kurumun kanadina alinmisti..
Dohru olan,iyi olan neyse onun tek basina düsünce ile degil,konsullerin kollektif bilgileri ile bilinmesi gerekiyordu ..
BIREYCILIK
Bu sistemde ilk önemli koma ,genel konsullerinden yanilabileceğini ileri süren protestanlikla ortaya cıkti.Dogrulugu belirlemek böylece toplumsal olmaktan çikip bireysel bir girişim durumuna geldi..
Degişik bireyler degişik yargilara ulastiğinda sonuc uyuşmazlikti ve kuramsal kararlariartik piskoposlar meclisinde degil savas alanlarinda arandi..Hic bir taraf rakibinin kökünü kaziyamadiğindan zekasal ve ahlaksal bireyciliği düzenli toplumsal yaşantiyla uzlaştirma yönteminin bulunmasi gerektiği anlaşildi.ilk liberalizmin çözümlemeye çalistiği belli başli sorunlardan biri buydu...
Bu arada felsefeye bireycilik girdi Descartesin ' Dusunuyorum oyle ise varim ' bicimindeki tek kesin dusuncesi,her birey için ayri olan bir bilgi temeli ortaya döktü.Çünkü herkes için çikiş noktasi başka birinin yada toplumun degil kendinin varliği idi..
Descartesin açik secik düsüncelerin güvenirliği üzerinde durmasida ayni amacli idi.Çünkü biz dusuncelerimizin açik secik olup olmadiğini anlayabilmek için ,içe bakişa yöneliriz.Descartestan beri felsefe yazilarindan çoğu ,zeka yönünden bireysel olan böyle bir tutum içindedir
Yinede bu genel tutumun uygulamada cok ayri sonuclara yol acana degisik bicimleri vardir..Tipik bilimsel kasifin görüşü belki bireyciliği az miktarda içinde barindiran bir görüştür..Bir Bulucu yeni bir kurama vardiğinda kendisine yerinde göründüğü için kabul etmistir onu.Otorite önünde basegmez... Basegerse kendinden önce gecmis olanlarin kuramlarini kabul etmeyi surdurecektir..
Genellikle kabul edilmis dogruluk yasalarina bas vuran bulus sahibi insanlari,kendi otoritesiyle degil,kanitlariyla ikna etmeye calisir ..........
Herhangi bir ayrintiya girmeden XVII yy dan XIX yy degil görülen liberal gelisimin genel örnegini gözden gecirmek yararli olacak..
Baslangicta basit olan bu ornek gittikce karmasiklasir.Eylemin ayirici karakteri bireycilikti.Ancak daha genis tanımlanana kadar kapali bir terimdi..
Eski Yunanda Aristo ya kadar ki oda dahil bireyselci degilllerdi.Insanin aslinda toplumun üyesi oldugunu düşünmüşlerdi..Örnegin Eflatunun cumhuriyeti bir bireyi degil bir toplulugu tanımlamaya calişiyordu 4
Buyuk Alexandrostan bu yana siyasal özgürlüğün yitimi ile bireyselcilik gelismis ve kynikciler ile stoacılar yönünde temsil edilmistir
Stoaci felsefeye göre kişi hangi toplumsal kosullarda olursa olsun iyi bir yasam surebilirdi.Özellikle Devlet denetimini eline gecirmeden evvelde Hristiyan gorusu bu idi.Fakta Ortacagda mistikler hristiyan ahlakindeki özgün bireyci eğilimleri sakli tuttuklari halde,dusunurlerin cogunlugu dahil kücümsenmeyecek insanin yasam görüşü,dogma,yasa ve alişkanliğin saglam bir sentez ile Katolik kilisesinin egemenliği altina girmisti.Sonucta kuramsal inanc ve pratik ahlak toplumsal bir kurumun kanadina alinmisti..
Dohru olan,iyi olan neyse onun tek basina düsünce ile degil,konsullerin kollektif bilgileri ile bilinmesi gerekiyordu ..
BIREYCILIK
Bu sistemde ilk önemli koma ,genel konsullerinden yanilabileceğini ileri süren protestanlikla ortaya cıkti.Dogrulugu belirlemek böylece toplumsal olmaktan çikip bireysel bir girişim durumuna geldi..
Degişik bireyler degişik yargilara ulastiğinda sonuc uyuşmazlikti ve kuramsal kararlariartik piskoposlar meclisinde degil savas alanlarinda arandi..Hic bir taraf rakibinin kökünü kaziyamadiğindan zekasal ve ahlaksal bireyciliği düzenli toplumsal yaşantiyla uzlaştirma yönteminin bulunmasi gerektiği anlaşildi.ilk liberalizmin çözümlemeye çalistiği belli başli sorunlardan biri buydu...
Bu arada felsefeye bireycilik girdi Descartesin ' Dusunuyorum oyle ise varim ' bicimindeki tek kesin dusuncesi,her birey için ayri olan bir bilgi temeli ortaya döktü.Çünkü herkes için çikiş noktasi başka birinin yada toplumun degil kendinin varliği idi..
Descartesin açik secik düsüncelerin güvenirliği üzerinde durmasida ayni amacli idi.Çünkü biz dusuncelerimizin açik secik olup olmadiğini anlayabilmek için ,içe bakişa yöneliriz.Descartestan beri felsefe yazilarindan çoğu ,zeka yönünden bireysel olan böyle bir tutum içindedir
Yinede bu genel tutumun uygulamada cok ayri sonuclara yol acana degisik bicimleri vardir..Tipik bilimsel kasifin görüşü belki bireyciliği az miktarda içinde barindiran bir görüştür..Bir Bulucu yeni bir kurama vardiğinda kendisine yerinde göründüğü için kabul etmistir onu.Otorite önünde basegmez... Basegerse kendinden önce gecmis olanlarin kuramlarini kabul etmeyi surdurecektir..
Genellikle kabul edilmis dogruluk yasalarina bas vuran bulus sahibi insanlari,kendi otoritesiyle degil,kanitlariyla ikna etmeye calisir ..........
Felsefi liberallik 1.Bolum
Siyaset ve felsedede liberalliğin gelişmesi cok genel ve cok onemli bir sorunu tartısılmasina gerec hazirlamistir.Soru sudur
Siyasal ve toplumsal kosulların ileri gelen ve ozgun dusunurler uzerine etkisi ne olmustur ? yada bu kisilerin ,sonraki siyasi ve toplumsal gelişmeler uzerinde etkisi nedir ?
Yaygin iki karşit yanlisna saknmak gerekir.. Gundelik işlerden cok kitaplarla ugrasanlar,filozoflarin etkisini oldugundan cok gostermeye calişir..su yada bu ogretiden esinlediğini ileri suren siyasal bir grup gordulermi ,o grubun eylemlerinin şu yada bu ögretiye yüklenebilecegini düsünürler..Oysa,bir filozof sadece,herhangi bir durumda nasil bir grubun bicimlenecegi konusunda ogutlerde bulundugu ıcın benımsenir...
Yazarlar, son zamanlara degin kendilerinden önce geçenlerin etkilerini ayni yolda buyutmuslerdir..
Fakat eskiye tepki gösterirken yeni bir yanliş dogmustur.Bu yeni yanlis,kuramcılari kendi kosullarini pasif ( edilgen ) ürünü gibi görmek ve onlarin olaylarin akişina herhangi bir etkide bulundugu kolay kolay kabul etmemekten dogar...
Bu görünüse göre dusunceler,materyel ve teknik nedenlerin yarattigi derin akintilar üzerindeki köpüklerdir...
Dogruluk nerededir ?
Kendi payima dogrulugun bu iki ucu arasinda bulundugunu düşünüyorum ,Baska yerde oldugu gibi düsüncelerle pratik yasam arasinda karsilikli bir etki vardir..Hangisinin neden ,hangisnin sonuc oldugunu sormak ,yumurta ve tavuk ornegindeki gibi bosunadir..Bu soyut sorunun tartısmasi ile zaman yitirmeden genel sorunun onemli tarihsel gecmisine bakacagiz
LIBERALLIGIN BASLANGICI :
ilk liberalizm Ingiltere ve Hollandanin urundur ve iyi belirlenmis öz çizgilere sahipti,Dinsel hos görüden yanaydi.Protestandi.( ılımli ) Din savaslarini aptallik olarak görüyor,ticaret ve endüstriye önem veriyordu.Monarsi ve Aristorasiden çok yükselen orta siniftan yana çikiyordu.Mülkiyet haklarina geniş bir saygi duymaktaydi,bu saygi ,mülkiyet ,sahibinin kişisel emegi ile saglanmissa daha artiyordu....
Liberalizm döneminde miras ilkesi reddedilmemişse bile alani ,eskisine bakildiğinda çok daralmiştir,özellikle krallarin tanrisal haklari,topluluklarin hiç degilse başlangiçta kendi yöneticilerini seçme hakkina sahip oldugu yolundaki görüş lehine degistirilmişti..
ilk liberalizm egilimi içkin olarak mülkiyet haklari ile karisik demokrasiye dogru idi.Baslangıcta bütünüyle açik olmayan bir inanc vardi.Tüm insanlar eşit dogmuslardi ve sonraki eşitsizlikler çevrenin ürünü idi.Dogustan gelme özelliklere karşit olarak eğitimin özellikleri üzerinde vurguyla durulmasina yol acildi..
Hükümetlere karşi bir eğilim göze carpmaktaydi,Hükümetler hemen heryerde tüccar gereksinimlerini pek seyrek anlayan ve o gereksinimleri pek seyrek gözeten krallar yada aristokrasinin elindeydi..Ancak bu eğilim ,tüccar sinifina karsi duyulucak zorunlu anlayis ve sayginin çok geçmeden kazanilacagi umuduyla frenlenmekteydi...
Ilk liberallik iyimserdi,enerjikti ve felsefiydi.Buyuk gucluge ugramaksızın zafer kazanmasi,kazanacagi zaferler birlite insanliga pek cok yarar saglaması olasi görünen ve gittikce büyüyen güçleri simgeliyordu.Ortacag kurumlari kilisenin ve kralin güçlerini eziyeti yasaya uydurmak ve bilimin gelişmesini engellemek yolunda kullanıdılgi için Ortacagdan gelene herseye karşi çikmişti liberalizm..Ayni sekilde Calvinist ve Ana baptistlerinde modern fanatikliğine karşi idi
Dogu Hindistan şirketi ve Ingiliz Bankasinin kurulmasi,çekim kurami ve kan dolasiminin bulunmasi türünden ticaret ve bilim girişimlerini tesvik edecek enerjiyi serbest birakmak için tanri bilimsel ve siyasal catişmaya son verilmek isteniyordu
Gericilik bati dünyasi boyunca yerini aydinlanmaya birakiyor ,İspanya korkusu sona eriyordu.Butun sınıflarin refahi artiyor ve büyük umutlar en ciddi yargilarla saglanir görünüyordu..
Napoleon Bonaparte ve Kutsal ittifaka varmis Fransiz devrimni doguran bu umutlari bir yuzyil boyunca gölgeliyecek bir sey cıkmadi
Siyasal ve toplumsal kosulların ileri gelen ve ozgun dusunurler uzerine etkisi ne olmustur ? yada bu kisilerin ,sonraki siyasi ve toplumsal gelişmeler uzerinde etkisi nedir ?
Yaygin iki karşit yanlisna saknmak gerekir.. Gundelik işlerden cok kitaplarla ugrasanlar,filozoflarin etkisini oldugundan cok gostermeye calişir..su yada bu ogretiden esinlediğini ileri suren siyasal bir grup gordulermi ,o grubun eylemlerinin şu yada bu ögretiye yüklenebilecegini düsünürler..Oysa,bir filozof sadece,herhangi bir durumda nasil bir grubun bicimlenecegi konusunda ogutlerde bulundugu ıcın benımsenir...
Yazarlar, son zamanlara degin kendilerinden önce geçenlerin etkilerini ayni yolda buyutmuslerdir..
Fakat eskiye tepki gösterirken yeni bir yanliş dogmustur.Bu yeni yanlis,kuramcılari kendi kosullarini pasif ( edilgen ) ürünü gibi görmek ve onlarin olaylarin akişina herhangi bir etkide bulundugu kolay kolay kabul etmemekten dogar...
Bu görünüse göre dusunceler,materyel ve teknik nedenlerin yarattigi derin akintilar üzerindeki köpüklerdir...
Dogruluk nerededir ?
Kendi payima dogrulugun bu iki ucu arasinda bulundugunu düşünüyorum ,Baska yerde oldugu gibi düsüncelerle pratik yasam arasinda karsilikli bir etki vardir..Hangisinin neden ,hangisnin sonuc oldugunu sormak ,yumurta ve tavuk ornegindeki gibi bosunadir..Bu soyut sorunun tartısmasi ile zaman yitirmeden genel sorunun onemli tarihsel gecmisine bakacagiz
LIBERALLIGIN BASLANGICI :
ilk liberalizm Ingiltere ve Hollandanin urundur ve iyi belirlenmis öz çizgilere sahipti,Dinsel hos görüden yanaydi.Protestandi.( ılımli ) Din savaslarini aptallik olarak görüyor,ticaret ve endüstriye önem veriyordu.Monarsi ve Aristorasiden çok yükselen orta siniftan yana çikiyordu.Mülkiyet haklarina geniş bir saygi duymaktaydi,bu saygi ,mülkiyet ,sahibinin kişisel emegi ile saglanmissa daha artiyordu....
Liberalizm döneminde miras ilkesi reddedilmemişse bile alani ,eskisine bakildiğinda çok daralmiştir,özellikle krallarin tanrisal haklari,topluluklarin hiç degilse başlangiçta kendi yöneticilerini seçme hakkina sahip oldugu yolundaki görüş lehine degistirilmişti..
ilk liberalizm egilimi içkin olarak mülkiyet haklari ile karisik demokrasiye dogru idi.Baslangıcta bütünüyle açik olmayan bir inanc vardi.Tüm insanlar eşit dogmuslardi ve sonraki eşitsizlikler çevrenin ürünü idi.Dogustan gelme özelliklere karşit olarak eğitimin özellikleri üzerinde vurguyla durulmasina yol acildi..
Hükümetlere karşi bir eğilim göze carpmaktaydi,Hükümetler hemen heryerde tüccar gereksinimlerini pek seyrek anlayan ve o gereksinimleri pek seyrek gözeten krallar yada aristokrasinin elindeydi..Ancak bu eğilim ,tüccar sinifina karsi duyulucak zorunlu anlayis ve sayginin çok geçmeden kazanilacagi umuduyla frenlenmekteydi...
Ilk liberallik iyimserdi,enerjikti ve felsefiydi.Buyuk gucluge ugramaksızın zafer kazanmasi,kazanacagi zaferler birlite insanliga pek cok yarar saglaması olasi görünen ve gittikce büyüyen güçleri simgeliyordu.Ortacag kurumlari kilisenin ve kralin güçlerini eziyeti yasaya uydurmak ve bilimin gelişmesini engellemek yolunda kullanıdılgi için Ortacagdan gelene herseye karşi çikmişti liberalizm..Ayni sekilde Calvinist ve Ana baptistlerinde modern fanatikliğine karşi idi
Dogu Hindistan şirketi ve Ingiliz Bankasinin kurulmasi,çekim kurami ve kan dolasiminin bulunmasi türünden ticaret ve bilim girişimlerini tesvik edecek enerjiyi serbest birakmak için tanri bilimsel ve siyasal catişmaya son verilmek isteniyordu
Gericilik bati dünyasi boyunca yerini aydinlanmaya birakiyor ,İspanya korkusu sona eriyordu.Butun sınıflarin refahi artiyor ve büyük umutlar en ciddi yargilarla saglanir görünüyordu..
Napoleon Bonaparte ve Kutsal ittifaka varmis Fransiz devrimni doguran bu umutlari bir yuzyil boyunca gölgeliyecek bir sey cıkmadi
Subscribe to:
Posts (Atom)