Keşmir’i tanırmısınız bilmiyorum.Belki Hindistan Turizm broşürlerinden,belki haberlerden gözünüze çarpmıştır.Türkiye’nin dış dünyası Avrupa,Mısır,Kafkaslar,Rusya ve Ortadoğu ile sınırlıdır.Osmanlının sınırları sanki hala varmış gibi Global Dünya yerine hep yanı harita üzerinde kalıyoruz.Halbuki Keşmir,Kuzey Hindistan ve Pakistan,Gaznelilerin,Selçukluların,Timur’un ve Babür İmparatorluğunun yüzyıllarca yaşadığı,yönettiği topraklardı.Urduca denilen dil Gazneli Türklerin bir icadıdır.Ordu içinde lisan problemi olmasın diye geliştirilmiştir.Delhi-yani Hindistan’ın başkenti ‘ Türkler tarafından kurulmuştur.Yani Bu yarımadada olan herşey bizi ilgilendirir ,Ilgilendirmelidir.Şimd, Keşmir’in hikaye’sine bakalım.
Keşmir,
Hindistan ve Pakistan arasındaki en belirgin uyuşmazlık konusu olarak varlığını
sürdürmektedir. İki nükleer devlet arasında 70 yıldır devam eden Keşmir sorunu,
uluslararası toplumu; her yıl yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, intihar
saldırılarının gerçekleştiği, devlet güçlerinin orantısız müdahalelerde
bulunduğu ve halkın baskı altında tutulduğu bir tablo ile karşı karşıya
bırakmaktadır. Esasen, uluslararası barış ve güvenliğin korunması açısından
birincil derecede sorumlu olan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi,
sorunun ortaya çıktığı ilk yıllarda, doğrudan çözüme yönelik, oldukça detaylı
bir içeriğe sahip olan (47) sayılı kararı almıştır. Bu kararda, Keşmir’in öncelikle askerden
arındırılması, ardından Jammu Keşmir’in nihai durumunun BM gözetiminde
yapılacak plebisit uygulaması neticesinde belirlenmesi öngörülmüştür. BM
sistemindeki aksaklıklar nedeniyle, kararın uygulanması mümkün olmamıştır.
Doğal
güzellikleri, verimli toprakları ve sahip olduğu yer altı kaynaklarıyla Keşmir
bölgesi; doğusundan ve kuzeyinden Çin, batısından Pakistan ve güneyinden
Hindistan ile çevrilidir. Bölgede yer
alan bir vadi olan Keşmir, zamanla 200.000 km²’den fazla yüzölçümüne sahip bir
bölgenin ismi olarak kullanılmaya başlamıştır
.Kuzeyde Baltistan, güneyde
Jammu, doğuda Ladakh ve batıda Gilgit
eyaletlerine ayrılan Keşmir’in; Pakistan ile 1100km, Hindistan ile 500km, Çin
ile ise yaklaşık 1000 km sınırı vardır
. Keşmir;
Güney Asya su kaynaklarına sahip olan, Orta Asya’ya geçiş koridoru olma
özelliğini taşıyan ve cennet vadi olarak adlandırılan bir bölgedir . Günümüzde Keşmir, fiilen dört parçadan
oluşmaktadır6 : - Keşmir’in kuzeyi, Pakistan tarafından kontrol edilmektedir; -
Batısında, Pakistan dışında tanıyanı olmayan ‘Azad Keşmir İslam Cumhuriyeti’
- Güneyinde,
Jammu-Keşmir bölgesi bulunmakta; Hindistan’ın denetiminde bulunan 100.569
km²’lik Jammu-Keşmir’in, 10,5 milyon civarında nüfusu bulunmaktadır.
Jammu-Keşmir’in nüfusunun yaklaşık % 70’ini Müslümanlar, % 30’unu ise Hindular
oluşturmaktadır; - Doğusunda, 1962 yılında Çin ile Hindistan arasında yaşanan
savaş sonunda Çin’in ele geçirdiği ‘Aksai Çin’ olarak anılan bölge ile, 1963
yılında Pakistan’ın, Çin lehine vazgeçtiği ve Hindistan’ın hak iddia ettiği
bölge yer almaktadır.
Biraz da
keşmirin tarihine kısaca göz atalım, Bölge tarihi MÖ 269-232 yılları arasında
yaşayan Hint Kralı Aşoka’ya kadar dayanmakta; daha sonraki bilgiler ise, MS
78-248 yılları arasında hüküm süren ve Orta Hindistan’a kadar hâkimiyetini
kabul ettiren, Orta Asya’daki Kuşana İmparatorluğu dönemine ait bulunmaktadır7
. 8. yüzyılın başında Hindistan’ı fetheden İslâm orduları, Keşmir’i ele
geçirmek için akınlar düzenlese de, bölgenin topografik özelliklerinden dolayı
bunu başaramamıtır
Keşmir’in
İslam’la tanışması, 14. yüzyılda söz konusu olmuştur. Keşmir’de Müslümanların
egemenliği, 1819 yılında Sih Mihracesi Ranjit Singh tarafından
sonlandırılmış ; İngilizler ile Sihler
arasında yaşanan savaşı İngiltere’nin kazanması neticesinde yapılan 1846 Amritsar
Andlaşması ile, bölgede İngiliz egemenliği
başlamıştır.
İngilizler,
bölgenin idaresini Hindu Mihrace Gulab Sing’e devretmiş; böylelikle halkının
çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’de, Hindu idaresi başlamıştır. İngiltere adına
Keşmir’i idare eden Gulab Sing döneminde halka yoğun baskı uygulanması ve
ibadetlere yasak getirilmesi üzerine protestolar başlamış; buna son vermek
isteyen yönetime bağlı silahlı güçler ile siviller arasında çatışmalar
yaşanmıştır.
‘Cennet Vadi’ olarak da bilinen ve önemli devletlerle sınırlara sahip olan Keşmir’in, Hindistan ile Pakistan arasında bir uyuşmazlık konusu olması, tarafların iki ayrı devlet olarak ortaya çıkışsüreçleri ile yakından ilgilidir15. İngiliz işgalisonrası Hinduların elinde bulunan Keşmir idaresi, Pakistan ya da Hindistan’dan birini tercih etmek yerine bağımsız kalmayı istemiş; Müslüman halkın çoğunluğu ise, Pakistan ile birleşme taraftarı olmuştur. Jammu’daki Müslüman köylerine yapılan Sih-Hindu saldırıları ve Müslümanların Pakistan ile bütünleşme beklentilerine emirliğin müspet cevap vermemesi, Müslüman halkı harekete geçirmiş; Punç ve Mirpur kentlerindeki Müslümanlar, Hindu yönetime karşı ayaklanmıştır16. Bazı Pakistanlı grupların da Keşmirli Müslümanlara yardım etmek için müdahalede bulunduğu ayaklanma neticesinde, 24 Ekim1947 tarihinde,‘Azad KeşmirİslamCumhuriyeti’kurulmuştur kurulmuştur ama dünya ülkeleri tarafından tanınmamıştır
Bu
gelişmeler üzerine Keşmir’in Hindu emirliği, Hindistan’dan yardım talep etmiş;
bu talep, Keşmir’in Hindistan’a katılması şartıyla kabul edilmiştir. Bu
çerçevede, 26 Ekim 1947 tarihinde Keşmir Hindistan’a bağlanmış; bununla birlikte
Hintli yöneticiler, yapılan andlaşmanın geçici olduğunu ve Keşmir’in geleceğine
Keşmirlilerin karar vereceğini çeşitli vesilelerle beyan etmiştir. Katılım
Andlaşması’ndan sonra, Hindistan askerleri Srinagar’a girip Keşmir’deki iç
savaşa dâhil olmuş; başkent Srinagar,
Keşmir Vadisi ve Jammu’yu ele geçirerek,
Keşmir’in büyük bölümünde kontrolü sağlamıştır
Bunun yanında Hindistan hükümeti, 1 Ocak 1948
tarihinde konuyu BM’nin gündemine taşımış; Pakistan’ın isyancıları
desteklediğini iddia etmiştir. Pakistan ise, Hindistan’ın Keşmirli Müslümanlara
soykırım yaptığını iddia ederek, BM gözetiminde bir ‘plebisit’ yapılmasını
talep etmiştir.
BM Güvenlik
Konseyi tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde, 21 Nisan 1948
tarihinde alınan (47) sayılı kararla taraflara, Keşmir halkının
‘self-determinasyon’ hakkını kullanması ve bunun için ‘plebisit’ yapılması
tavsiye edilmiştir. Ancak bu karar hiçbir zaman uygulanmamıştır. 1964 yılında
ise, Hindistan parlamentosunda yapılan bir oturumda, Keşmir’in Hindistan’ın bir
eyaleti olmasına karar verilmiş ve buraya bir vali atanmıştır.
Hindistan’ın bu girişimi, Keşmir sorununun
daha karmaşık bir hal alarak devam etmesine neden olmuştur. Tarafların
Talepleri ve Yaşanan Çatışmalar Hindistan’ın 1947 yılında Hindistan ve Pakistan
adıyla iki parçaya bölünmesinden bu yana, Keşmir’de sınırların çizilmesi, iki
devlet arasındaki en önemli anlaşmazlık konusu haline geldi
Keşmir
sorununun görünen tarafları Pakistan, Hindistan ve Çin’dir. Özellikle Hindistan
ve Pakistan halklarının ulusal bilinç ve kimliğinin oluşumunda önemlirol
oynayan Keşmirsorunu, her ki devletin birbirlerini tehdit olarak görmelerine ve
bu alanda yaptıkları yatırımlarla, sahip oldukları askeri kapasitenin artış
göstermesine neden olmuştur.
Keşmir sorununda tarafların talepleri ve ileri
sürdükleri tezler birbirinden farklılık arz etmekte ve bu farklılık ağır
sonuçlar yaratmaktadır. İlk olarak Hindistan, Keşmir’in 1947 yılında
Hindistan’a katılmaya karar verdiğini, dolayısıyla Keşmir’in Hindistan toprağı
olduğunu ileri sürmekte; Pakistan’ı bölgedeki ayrılıkçı hareketleri
destekleyerek Hindistan’ı zayıflatmak ve toprak bütünlüğünü bozmaya çalışmakla
itham etmektedir.
Belirtmek gerekir ki, Keşmir’de bulunan stratejik noktalar Hindistan’ın denetimi altında bulunmakta ve bu durum Hindistan’a bölgeyi kontrol etme imkânı vermektedir. Hindistan yararlandığı bu imkândan vazgeçmek istememekte ve bunun için her yolu denemeyi göze almaktadır. Hindistan, Keşmir sorununu BM’ye götürmesine rağmen, alınan kararlara uymamakta; bölgede hâkimiyetini genişletmeye ve Keşmir’i Hindistan’ın ayrılmaz bir parçası yapmaya yönelik adımlar atmaktadır. Belirtmek gerekir ki, günümüzde Hindistan, dünyada en kalabalık Müslüman nüfusu barındıran ülkelerden biridir. Müslüman nüfustan dolayı Hindistan, Keşmir’i, ‘Küçük Pakistan’ olarak telakki etmekte; Keşmir’den vazgeçmesi durumunda, farklı etnik unsurlar barındıran nüfusun benzer talepler ileri sürmesinden ve zincirleme bir reaksiyondan endişe etmektedir
Pakistan, iki devletin birbirinden
ayrıldığı dönemde yapılan andlaşma gereğince,
KeşmirhalkınınbüyükçoğunluğununMüslümanolmasısebebiyle-Keşmir’inPakistan’a
bağlanması gerektiğini ileri sürmektedir. Keşmir’i doğal bir parçası olarak
gören Pakistan, Hindistan’ın Keşmir’den çekilmesini ve yönetimin kendisine
devredilmesini sağlayacak halk oylamasının yapılmasını, BM Güvenlik Konseyi
tarafından alınan (47) sayılı karara da dayanarak talep etmektedir.
Nitekim 1941 yılında İngilizler
tarafından Keşmir Bölgesi genelinde gerçekleştirilen nüfus sayımında, bölge
nüfusunun %77’sinin Müslüman, %20’sinin ise Hindu olduğu belirlenmiş; bugün
Hindistan’ın kontrolünde bulunanKeşmir vadisinde, aynı nüfussayımına
göre,toplumun %93’ünüMüslümanların %3’ünü ise Hinduların oluşturduğu tespit
edilmiştir.
Pakistan,
özellikle nüfusun çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle ve kaynağı
Hindistan’da bulunan Pencap (Beş Su) nehirlerinin önünün kesilmemesi amacıyla,
Keşmir’de Hindistan egemenliğine karşı çıkmaktadır26. Zira Pakistan için hayati
öneme sahip olan bu nehirler, kaynağını Keşmir’den almaktadır ve bu nehirlerin
üst kesimlerini denetim altında tutmak isteyen Pakistan, buna paralel olarak
hidroelektrik tesislerinden enerji ihtiyacını karşılamayı hedeflemektedir.
Çin ise, Keşmir Sorununa 1962 yılında
Hindistan ile girdiği bir savaş neticesinde taraf olmuş; bu savaşta Keşmir’in
doğusunda bulunan ve Aksai Çin olarak adlandırılan bölgeyi ele geçirmiştir.
Çin, bu toprak parçasının Keşmir’e ait olmadığını ve Çin’de özerk bir bölge
olanTibet’in uzantısı olduğunu ilerisürmekte; Hindistan iseÇin’i işgalci olarak
tanımlamakta ve Aksai Çin bölgesini terk etmesini istemektedir28. Çin; Aksai
Çin üzerinden, Tibet ve Sinkiang eyaletlerini birbirlerine karayoluyla bağlama
fırsatını elde etmiştir ve bu nedenle de bölgenin denetimini elden bırakmak
istememektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi Keşmir,
pek çok çatışmanın yaşandığı ve tarafların çeşitli sebeplerle çözümsüz kıldığı
büyük bir sorunu ifade etmektedir. Bu çerçevede, 1947-1948, 1965 ve 1971
yıllarında, Hindistan ile Pakistan arasında üç büyük çatışma yaşanmıştır. İlk
büyük çatışma, Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlıklarını kazanmalarının hemen
ardından, Pakistan’ın Jammu-Keşmir’e girmesi ve bölgenin Hindu Mihracesinin
daveti üzerine Hindistan’ın müdahale etmesi ile söz konusu olmuştur ve bu
çatışmanın ortaya çıkmasında dini nedenlerin etkili olduğunu söylemek mümkündür..
Bu çatışmanın sonunda, Jammu-Keşmir’in üçte biri Pakistan’ın, geri kalanı ise
Hindistan’ın kontrolüne girmiştir
Ayrıca Pakistan’ın, 1963 yılında kontrolündeki kuzey Keşmir’in küçük bir bölümünü (Shaksgam Vadisi) Çin’e vermesi, soruna yeni bir boyut daha kazandırmıştır31. 1965 yılında Pakistan ile Hindistan arasında, Pakistan askerlerinin Keşmir’in Hindistan’ın elinde bulunan bölümüne (Kutch) geçmeleri nedeniyle, ikinci büyük çatışma cereyan etmiştir. BM’nin müdahalesiyle ateşkesilan edilmesinin ardından, 10 Ocak 1966 tarihinde, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bir andlaşma imzalanmıştır. Andlaşmada32, tarafların müzakereler yoluyla sorunu çözmesi kararlaştırılmış; ancak Hindistan, Keşmir sorununun çözümüyle ilgili müzakerelere yanaşmamıştır. 1971 yılına gelindiğinde, Pakistan ve Hindistan arasında Keşmir sorunuyla ilgili ‘dolaylı’ bağlantısı bulunan bir çatışma daha yaşanmıştır
Bu çatışma, Doğu Pakistan’da yaşanan
kitlesel Hindu göçü ile başlamış, Pakistan’ın yenilgisiyle sonuçlanmış ve
bağımsızlığını ilan eden Bangladeş, Pakistan’dan ayrılmıştır. Bu çatışma
doğrudan Jammu-Keşmir ile ilgili olmasa da, Pakistan ile Hindistan arasında 2
Haziran 1972 tarihinde yapılan Simla Barış Andlaşması’nda geçen, ‘tarafların
ateşkes hatlarına saygı gösterecekleri’ifadesi, bu çatışmayı da Jammu-Keşmir
ile ilişkilendirmiştir5. 1989 yılı itibariyle, Keşmir’de geniş katılımlı
gösteriler başlamış;
.Bu olaylar üzerine Hindistan,
ordusunun dörtte birini bu bölgeye sevk etmiştir ve önemli bir kısmı Keşmir’de
bulunan Hint ordusu, halen bölgede askeri yönetim şartları uygulamaktadır37.
1999 yılının mayıs ayında, Pakistan’ın desteklediği grupların Hindistan’ın
kontrolündeki Keşmir’e geçerek bazı yerleşim yerlerini ele geçirmesi üzerine,
iki ay süren yoğun çatışmalar başlamış; ‘Kargil Krizi’ olarak bilinen bu olay
sırasında, Hindistan ile Pakistan, nükleer savaşın eşiğine gelmiştir. Amerika
Birleşik Devletleri’nin baskısı sonucunda, Pakistan geri adım atmış ve büyük
bir felaketin eşiğinden dönülmüştür
Bütün bunların yanında tarafların pek
çok kez sorunu barışçıl yollarla çözmeye yönelik girişimlerde bulunmuştur.21
Şubat 1999 da iki devletin başkanları,Lahor’da buluşarak,birde deklarasyon
yayınlamışlardır.Lahor deklarasyonu
Simla Andlaşmasıın taraflarının iyi niyetini göstermiştir.Karşılıklı
olarak iç müdahelelerden kaçınıacaklardı.Daha sonra pek çpk
konudad,Terörizmden,uyuşturucuya karşı mücadleye kadar ortak çalışma grupları
kurulmuştu.
Ancak henüz görüşmeler devam ederken
,2006 yılının Temmuz ayında gerçekleşen intihar saldırısında 186 kişi hayatını
kaybetmiş;Hindistan,saldırının Pakistan Gizli servisinin organizasyonu olduğunu
söyleyerek masadan kalkar.Daha sonra yapılan toplantılardan sonuç
alınamamıştır.
Keşmir Hindistan ,Pakistan ve Çin için
bir egemenlik sorunudur.Herkes Keşmir kendi ‘ulusal meselesi’olarak
görmektedir.Keşmir halkı ise,söz konusu güçlerin mücadelesi yüzünden ağır
bedeller ödemektedir.Zira,Hindistan Pakistan’ı teröristlere destek vermekle
suçlayıp,Keşmirde bir baskı rejimi kurup,insan haklarını ihlal etmektedir.
Pakistan,Hindistan karşısında hem
ekonomik hem de askeri güç bakımından zayıf olmasına rağmen,ekonomisini
zorlayarak Nükleer program başlatmıştır.Gerçek olan,Islami grupların özellikle
Kuzey Pakistan ve Afganistan sınırında konuşlanmıştır.Pakistan ikiiş bir
politika ile yaşam savaşı vermektedir.
Son yıllarda ,Özellikle Başkan
Modi’nin desteği ile yükselen Hindu Milliyetçiliği,nerede ise bir ırkçılık
boyutuna gelmiştir.Musluman Keşmir hakkında bir oldu bitti ile Başkanlık yasası
ile el koyan Hindistan tüm dünyanın tepkisini çekmektedir.
Bu problemler,Ingilizlerin
mirasıdır.Hint yarımadasındaki tüm halklara ölüm ve göz yaşından başka bir şey
getirmeyen Ingilizler,giderken de düşmanlığı canlı bırakmışlardır.Bugun
yapılması gereken iki ülkenin barış yolunda ılerlemesidir.
Bize düşende Tarihimizin bir dönemi
ile bağlı olduğumuz hem Keşmir halkı hemde Pakistan halkı ile dayanışma içinde
olmaktır.Bu topraklarda uzun zaman yaşayan insanlar olarak,bunu bu topraklarda
yaşayan insanlara borçluyuz.
No comments:
Post a Comment