' Bir güneş ülke'nin gelecekte gerçekleşeceğine inanıyorum.Bu olamayacak bir şey değildir ;çünkü özgür düşünceyi tutuklamayan,gerçek sevgisini zincire vurmayan cesur ve adil Türkler var....Evet,ben böyle bir ülkenin gerçekleşeceğinden yana umutluyum.Gelecekte yalnızca adalet,gerek ve özgürlüğün egemn olacağı bir '' Civitas Solis ' güneş ülkesi neden kurulmasın ? ''
Tommasso Campanella,Kardinşa Pierre de Berulle'ye yazdığı mektupta bunları söylüyordu.
XIV yüzyılın ikinci yarısında İtalya,tarihinin en karanlık günlerini yaşıyordu.Yerli ve yabancı zorbalar,Papalığın tutkuları,kişisel ıkar çatışmaları ve şehir devletlerinin birbirleriyle olan savaşları ülkeyi ağır bir siyasi karışılığın içine düşürmüştü.Italyanlar;güzel sanatlar,bilim dallarında büyük başarıalr kazandıkları halde,Germenlerin ve Fransızların saldırılarından,Ispanyolların ihanetinden ülkeyi korumakta güçsüz kalıyorlardı.Bu duruma dayanamayan halk,yer yer ayaklanıp suikastlara girişiyorsa da,her seferinde başarısızılığa uğruyordu.Başarısızlıkla sonuclanan ayaklanmaların,kuşkusuz en ilgi çekici olani,büyük İtalyan düşünürü Campanella'nınkiyid....
Campanella,5 Eylül 1568 yılında,Calabria'nın ufak bir kasabası olan Ştilo'da doğmuştu.Yoksul bri ana babanın çocuğuydu.Kendine özgü kişiliği ve parlak zekasıyla daha küük yaşlarda çevresinin ilgisini çekmişti.Yahudi asıllı Sihirbazdan Abraham'dan büyücülük öğrenmiş,on dört yaşında da Dominiken tarikatına girmişti.
Eline geçen bütün kitapları okuyor,bunları gerek hayatla karşılaştırıyordu.Bilime olan sevgisi ve dini kurallara karşı duyduğu kuşku sonunda onu Incil'e inanmamaya kadar götürdü.Düşüncelerini açık açık söylemesi de Kilisenin düşmanlığını kazanmasına yol açtı.Çok geçmeden de ,artık inançlarına saygı beslemediği Kilise,Campanella'nın yakasına yapıştı..Tanrı'ya ve Kiliseye inancı olmadığı gerekçesiyle yargılandı.Deneysel metodu savundu.Roma'ya,sonra Floransa ve Padova'ya kaçtı.Engizisyonca eserlerinin taslaklarına el konuldu.Fakat yenir bir yargılanmadan sonra bağışlanınca bunları yeniden ele geçirdi.1598 yılında da Calabria'da bir manastıra çekildi.Burada,baş kaldırmanın ve bağımsızlığın zorunluluğu konusunda vaızlar verdi.Derebeylik topraklarının bölüşülmesini önerdi.
O dönemde İtalya,İspanyanın egemenliği altındaydı.Campanella,manastırda öğrencilerine verdiği vaızları gerçekleştirmek ve Ispanyol egemenliğine son vermek amacıyla 1599 yılında bir ayaklanma düzenledi.
Türklerin de katıldığı bu ayaklanmayı,İtalyan toplumbilimcisi V.Pareto şöyle anlatmaktadır.
''..... Calabria isyancılarının ilk amacı,Campanella'nın düşüncelerini gerçekleştirmekti.Bu ayaklanam oldukça önemliydi.Papazlar,Şövalyeler,haydurlra hatta oralarda yaşayan Türk ticari kolonisinin üyeleri bile katılıyordu.Campanella ayaklanmanın düşün babası,Rinaldi adındaki öder ise silahlı eylemcilerinin başıydı.Belirlenen günde,iyi silahlanmıi üç-dört yüz kişi,halkın yardımıyla bütün krallığı ele geçirip,Campanella'nın yönetimini uygulayacaklardı.Fakat Casuslar ayaklanma konusunda Ispanyolları uyardı.Durumu bilmeyen türk donanması otuz çektirme ile stiloya çıksada bir yardımı olmadı.Ayaklanma bastırıldı,ısyancı liderler öldürüldü ve Campanella hapse tıkıldı ''
Campanella'nın öğrencileri tutuklanmış kendiside ancak deli taklidi yaparak canını kurtarabilmişti.1600 yılında Napoli hapishanesine kapatılan Campanella burada 21 yıl kaldı.Kendisi de papaz olduğundan VIII.Urbanus Ispanya'ya baş vurarak,Campanella'nın Papalığın adli gözetimi altında geri kalan cezasını Roma'da çekmesini istedi.1621 yılında Roma'ya giden Campanella,gerçekten özgürlüğüne kavuşmuş sayılırdı.Burada,cezasının geri kalan altı yılını rahat bir biçimde tamamladı ve eserlerini bitirmek olanağını buldu.Her iki şehirde toplam olarak 27 yol hapis yatmıştı.
Güneş ülkesiyle öteki eserlerini hapisteyken bir Alman'a vermişti.Bu adam kitabı,Francfort-sur-le-Main'de 1623 te '' Citta del Sole '' ( Güneş şehri ) adıyle yayınladı.
Campanella,düşünceleri yüzünden ,cezası bittikten sonra Roma'da yeniden tutuklandı ve kendisine işkence edildi.Bir fırsatını bularak Fransa'ya kaçtı ve ölüm tarihi olan 1639 yılına kadara Paris yakınlarındaki Dominiken manastırında yaşadı.
Campanella,Güneş şehir adlı eserinde ,kendine göre bir dünya kuruyordu.Kitap,Hospitalier tarikatının üstadıyle,dünyanın pek çok yerlerini gezmiş ve bu arada Güneş şehrinide ziyaret olanağını bulmuş bir Cenovalı gezgin arasında geçen konuşmalar biçiminde yazılmıştır.
Gezgin,Pasifik okyanusunda ' Tabrabon ' adlı bir adada dört şehir devletinin bulunduğunu,bunların üçünün Avrupa devletleri biçiminde yönetildiklerini,dördücüsünün ise Güneş şehri olduğunu anlatır.
Güneş şehrinde ortaklaşa bir yaşayış düzeni vardır.Kenti Hoh ya da Sol adını taşıyan ve başyönetici durumundaki rahibin Pon,Sin ve Mor adlarını taşıyan üç bakanı vardır ( Pon,Sin ve Mor kelimeleri Fransızca Pouvoir,Sagesse ve Amour kelimelerinden gelmektedir ).Kadınlar bile şu ya da bu erkeğin özel mülkiyeti altında değildir.
Aşk Bakanlığının ilgi çekici kararları bulunyordu.Evli çiftler,yıkandıktan ve Tanrı'ya güçlü çocukları olması için yakardıktan sonra haftada iki kere birleşebileceklerdi.Yatak odaları ünlü erkeklerin güzel heykelleriyle süslenecek,kadınlar bu heykelleri seyredeceklerdi.Birlşme saati Doktor ve müneccimler tarafından belirlenecekti.İri ve güzel kadınlar,İri ve güçlü erkeklerle,Şişman kadınlar zayıf erkeklerle evleneceklerdi.Öfkeli ve sinirli erkeklerse,yumuşak başlı kadınlarla yuva kurabileceklerdi.Evlenme yaşına gelmeyen bir erkek,önüne geçilmez cinsel istekler duyarsa,bunlara görevlilerde kısır yada gebe kadınlar bulunulucaktı.Çocuklar devlet gözetiminde eğitilirler ve açık alanlarda ,kızlar ve oğlanlar jimnastik yaparlarıd.
Güneş şehrinde yaşayanlar,ölümsüzlüğü Tanrı'da ve mutlu yeryüzü hayatını da ortaklaşa yaşamda arayan kimselerdi.Onlarda ne yoksulluk ne zenginlik ne de tembellerle köleler vardır.
Bilindiği gibi tarihte ilk Güneş Devleti Kısa bir süre de olsa M.Ö 133 yılında Bergama'da Aristonicos tarafından gerçekleştirilmişti.Ondan sonra bir çok düşünürler hep bu Güneş Devleti hayali ardında koşmuşlardır.Campanella da bunlardan biriydi.Ama o,Aristonicos gibi düşüncesini gerçekleştirmemiş,hayallerini bir kitabın sayfalarına aktarmaktan öteye geçememişti...
Tommasso Campanella,Kardinşa Pierre de Berulle'ye yazdığı mektupta bunları söylüyordu.
XIV yüzyılın ikinci yarısında İtalya,tarihinin en karanlık günlerini yaşıyordu.Yerli ve yabancı zorbalar,Papalığın tutkuları,kişisel ıkar çatışmaları ve şehir devletlerinin birbirleriyle olan savaşları ülkeyi ağır bir siyasi karışılığın içine düşürmüştü.Italyanlar;güzel sanatlar,bilim dallarında büyük başarıalr kazandıkları halde,Germenlerin ve Fransızların saldırılarından,Ispanyolların ihanetinden ülkeyi korumakta güçsüz kalıyorlardı.Bu duruma dayanamayan halk,yer yer ayaklanıp suikastlara girişiyorsa da,her seferinde başarısızılığa uğruyordu.Başarısızlıkla sonuclanan ayaklanmaların,kuşkusuz en ilgi çekici olani,büyük İtalyan düşünürü Campanella'nınkiyid....
Campanella,5 Eylül 1568 yılında,Calabria'nın ufak bir kasabası olan Ştilo'da doğmuştu.Yoksul bri ana babanın çocuğuydu.Kendine özgü kişiliği ve parlak zekasıyla daha küük yaşlarda çevresinin ilgisini çekmişti.Yahudi asıllı Sihirbazdan Abraham'dan büyücülük öğrenmiş,on dört yaşında da Dominiken tarikatına girmişti.
Eline geçen bütün kitapları okuyor,bunları gerek hayatla karşılaştırıyordu.Bilime olan sevgisi ve dini kurallara karşı duyduğu kuşku sonunda onu Incil'e inanmamaya kadar götürdü.Düşüncelerini açık açık söylemesi de Kilisenin düşmanlığını kazanmasına yol açtı.Çok geçmeden de ,artık inançlarına saygı beslemediği Kilise,Campanella'nın yakasına yapıştı..Tanrı'ya ve Kiliseye inancı olmadığı gerekçesiyle yargılandı.Deneysel metodu savundu.Roma'ya,sonra Floransa ve Padova'ya kaçtı.Engizisyonca eserlerinin taslaklarına el konuldu.Fakat yenir bir yargılanmadan sonra bağışlanınca bunları yeniden ele geçirdi.1598 yılında da Calabria'da bir manastıra çekildi.Burada,baş kaldırmanın ve bağımsızlığın zorunluluğu konusunda vaızlar verdi.Derebeylik topraklarının bölüşülmesini önerdi.
O dönemde İtalya,İspanyanın egemenliği altındaydı.Campanella,manastırda öğrencilerine verdiği vaızları gerçekleştirmek ve Ispanyol egemenliğine son vermek amacıyla 1599 yılında bir ayaklanma düzenledi.
Türklerin de katıldığı bu ayaklanmayı,İtalyan toplumbilimcisi V.Pareto şöyle anlatmaktadır.
''..... Calabria isyancılarının ilk amacı,Campanella'nın düşüncelerini gerçekleştirmekti.Bu ayaklanam oldukça önemliydi.Papazlar,Şövalyeler,haydurlra hatta oralarda yaşayan Türk ticari kolonisinin üyeleri bile katılıyordu.Campanella ayaklanmanın düşün babası,Rinaldi adındaki öder ise silahlı eylemcilerinin başıydı.Belirlenen günde,iyi silahlanmıi üç-dört yüz kişi,halkın yardımıyla bütün krallığı ele geçirip,Campanella'nın yönetimini uygulayacaklardı.Fakat Casuslar ayaklanma konusunda Ispanyolları uyardı.Durumu bilmeyen türk donanması otuz çektirme ile stiloya çıksada bir yardımı olmadı.Ayaklanma bastırıldı,ısyancı liderler öldürüldü ve Campanella hapse tıkıldı ''
Campanella'nın öğrencileri tutuklanmış kendiside ancak deli taklidi yaparak canını kurtarabilmişti.1600 yılında Napoli hapishanesine kapatılan Campanella burada 21 yıl kaldı.Kendisi de papaz olduğundan VIII.Urbanus Ispanya'ya baş vurarak,Campanella'nın Papalığın adli gözetimi altında geri kalan cezasını Roma'da çekmesini istedi.1621 yılında Roma'ya giden Campanella,gerçekten özgürlüğüne kavuşmuş sayılırdı.Burada,cezasının geri kalan altı yılını rahat bir biçimde tamamladı ve eserlerini bitirmek olanağını buldu.Her iki şehirde toplam olarak 27 yol hapis yatmıştı.
Güneş ülkesiyle öteki eserlerini hapisteyken bir Alman'a vermişti.Bu adam kitabı,Francfort-sur-le-Main'de 1623 te '' Citta del Sole '' ( Güneş şehri ) adıyle yayınladı.
Campanella,düşünceleri yüzünden ,cezası bittikten sonra Roma'da yeniden tutuklandı ve kendisine işkence edildi.Bir fırsatını bularak Fransa'ya kaçtı ve ölüm tarihi olan 1639 yılına kadara Paris yakınlarındaki Dominiken manastırında yaşadı.
Campanella,Güneş şehir adlı eserinde ,kendine göre bir dünya kuruyordu.Kitap,Hospitalier tarikatının üstadıyle,dünyanın pek çok yerlerini gezmiş ve bu arada Güneş şehrinide ziyaret olanağını bulmuş bir Cenovalı gezgin arasında geçen konuşmalar biçiminde yazılmıştır.
Gezgin,Pasifik okyanusunda ' Tabrabon ' adlı bir adada dört şehir devletinin bulunduğunu,bunların üçünün Avrupa devletleri biçiminde yönetildiklerini,dördücüsünün ise Güneş şehri olduğunu anlatır.
Güneş şehrinde ortaklaşa bir yaşayış düzeni vardır.Kenti Hoh ya da Sol adını taşıyan ve başyönetici durumundaki rahibin Pon,Sin ve Mor adlarını taşıyan üç bakanı vardır ( Pon,Sin ve Mor kelimeleri Fransızca Pouvoir,Sagesse ve Amour kelimelerinden gelmektedir ).Kadınlar bile şu ya da bu erkeğin özel mülkiyeti altında değildir.
Aşk Bakanlığının ilgi çekici kararları bulunyordu.Evli çiftler,yıkandıktan ve Tanrı'ya güçlü çocukları olması için yakardıktan sonra haftada iki kere birleşebileceklerdi.Yatak odaları ünlü erkeklerin güzel heykelleriyle süslenecek,kadınlar bu heykelleri seyredeceklerdi.Birlşme saati Doktor ve müneccimler tarafından belirlenecekti.İri ve güzel kadınlar,İri ve güçlü erkeklerle,Şişman kadınlar zayıf erkeklerle evleneceklerdi.Öfkeli ve sinirli erkeklerse,yumuşak başlı kadınlarla yuva kurabileceklerdi.Evlenme yaşına gelmeyen bir erkek,önüne geçilmez cinsel istekler duyarsa,bunlara görevlilerde kısır yada gebe kadınlar bulunulucaktı.Çocuklar devlet gözetiminde eğitilirler ve açık alanlarda ,kızlar ve oğlanlar jimnastik yaparlarıd.
Güneş şehrinde yaşayanlar,ölümsüzlüğü Tanrı'da ve mutlu yeryüzü hayatını da ortaklaşa yaşamda arayan kimselerdi.Onlarda ne yoksulluk ne zenginlik ne de tembellerle köleler vardır.
Bilindiği gibi tarihte ilk Güneş Devleti Kısa bir süre de olsa M.Ö 133 yılında Bergama'da Aristonicos tarafından gerçekleştirilmişti.Ondan sonra bir çok düşünürler hep bu Güneş Devleti hayali ardında koşmuşlardır.Campanella da bunlardan biriydi.Ama o,Aristonicos gibi düşüncesini gerçekleştirmemiş,hayallerini bir kitabın sayfalarına aktarmaktan öteye geçememişti...
No comments:
Post a Comment