Saturday, July 22, 2017

ALTINA HUCUM ve J.A SUTER in HIKAYESI 1848







1834 yılında Bir Amerikan yolcu gemisi,le havre limanından kalkıp Newyork'a doğru yol almaktadır.Yaşamdan umutlarını kesmiş yüzlerce yolcunun arasında Johann August Suter adında biri vardı.Isviçrenin Basel şehri yakınlarındki Rynenberg kasabasında oturan ve 31 yasındaki bu adamın Avrupalı yargıçların elinden kurtulması için avrupayı terk etmesi gerekiyordu.Hırsızlık,poliçe sahtekarlığı ve gırtkağına kadar borca batmıs bir adam olan Suter,karısı ve Üç çoçuğunu yüzüstü bırakarak evinden ayrılır,Pariste sahte bir belge ile kendine biraz para edindikten sonra Newyork'a giden gemiye biner.7 temmuzde Newyork'a varır,iki yıl burada geçinmek için her türlü işi yapar.Ambalajcı olur,eczacılık ve dişçilik yapar,taverna işletir,sonunda biraz para sahibi olunca bir gazino açar.Fakat burayı satar ve zamanın büyülü seline uyarak Missouriye gider.Burada çiftçi olur kısa sürede mülk edinir ve kendi halinde yaşayıp gider.Ancak evinin önünden hergün akın akın avcılar,serüven adamları ve askerler geçmektedir.Hepsi de batıdan gelmekte  ve Batı'ya gitmektedir.Batı sözcüğü yavas yavas gizemli bir szöcük haline gelmiştir.Anlatıldığına göre oralarda insanın karşısına önce bozkırlar,içinde manda sürülerinin dolaştığı  ve Kızılderililerden başkasının olmadiği ucszu bucaksız çayırlar çıkıyormus.

Suter'in damarlarında serüvenci kanı dolaşmaktadır,sessizce oturup toprak işlemek ona göre değildir.1837 yılının bir gününde mal mülk ne varsa satar,arabalar,atlar ve manda sürülerinin yer aldığı bir keşif kafilesi hazırlar ve Fort Independence 'tan ayrılarak bu bilinmez ülkeye Kalliforniyaya doğru hareket eder.

1838 te iki subay,beş misyoer ve üç kadın bir manda arabasına binmiş sonsuz boşlukta ilerliyorlardır. Uçsuz bucakszı bozkırları geçip dağları aşarak Büyük Okyonusa doğru ilerlemektedirler.Üç aylık zorlu bir yolculuktan sonra Ekmde Fort Vancouver'a varırlarIlk önce subaylar,daha sonra Misyonerler kafileden ayrılırlar,Yolculuğa dayanamayn 3 kadın yold aölür.

Suter yanlız kalmiştır,Vancouver da onu alıkoymaya çalışmanın ve bir iş önermenin hiç bir yararı yoktur.Her tarafı dökülen bir yelkenliyle Büyük Okyanusa açılır,önce sandwich adalarına uğrar ve bin bir türlü güçlükler bütün Alaska kıyılarını dolaşıp sonunda San Fransisco adında ıssız bir yerde karaya çıkar.O günlerde San Francisco adını orada bulunan fransisken manastırından alan ufak bir balıkçık kasabasıdır.Hatta yeni kıtanın tarıma açılmamış berketeli toprakları arasında uzayıp giden Kaliforniyanın şu Bilinmez meksika ilinin başkenti bile değildir.

Otorite boşluğu,sıksık tekrarlana ayaklanmalar,iş görecek hayvan ve insan yokluğu,durumu denetim altına alıp ta herseyi düzenleyecek kişi ve kişilerin olmaması,zaten yetersiz olan İspanyol sömürge düzeninin dahada bozulması yaşamı çekilmez yapar.Suter kendisine bir at kiralar ve Sacramento vadisine iner,Burada değil bir çiftlik bir kral kurmak için yeter toprak olduğunu görür.Ertesi gün Monte Rey'e  halkı yoksulluktan kıvranan başkente gider ve Vali Alverado'ya kendini tanıtır,buradaki harap ve bakımsız toprakları işletmek istediğini söle ' Adalardan Kanaklar getirdim.Bu çalışkan ve işbilir kızılderililerden daha da getirtmek  ve bu toprakları imar edip küçük bir sömürge devleti,Yeni Helvetia'yı kurmak istiyorum '' der

Vali ne Yeni Helvetia diye sorar,Suter de ben Isvicreliyim ve Cumhuriyetciyim diye cevap verir,Vali ona on yıllık bir imtiyaz verir

1839 yılında bir kervan Sacramento kıyısından yukarıya doğru yavas yavas yol alır.Suter atına binmiş ve tüfeği omuzunda en önde girmektedir,arkasında iki üç avrupalı daha sonra kısa kollu gömlekleri ile 150 kanak onların arkasındada yiyeceke,içecek ,tohum ve cephane yüklğ 30 manda arabası,elli at,yetmis katır ,inekler koyunlar ve geride bir artcı grubu vardı

Önlerinde dev bir alev dalgası yuvarlanıyor,Ormanları ateşe veriyorlar,araziyi temizlemek için uğraşmaktansa bu yöntem yani ormanları yakmak daha kolaydı.Yanmış ağaçların dumanları tüterken,Suter'in adamları hemen işe koyuluyor,Ambarlar yapıyor,kuyular açıyor,sürülmesine bile gerek duymadan toprağı ekiyor,sürüler için ağıllar hazırlanıyor ve yavas yavas çevredeki yüzüstü misyonerler kolonisi buraya akın etmeye başlıyor

Kazanılan başarı çok büyük olıur.Daha ilk yıl,bire beş ürün alınır,Ambarlar,ağzına kadar dolar ve çok geçmeden sürülerdeki hayvan sayısı bini bulur.Karşılaşılan güçlükler hatta kızılderili saldırılarına rağmen yeni helvetia gittikçe gelişserek büyük bir yerleşim merkezi olur.Kanallar açılır,değirmenler ve iş merkezleri kurulur.Nehirlerde gemiler bir aşağı bir yukarı gidip gelirler,Suter yanlızca Vancouver ve sandwich adalarını doyurmaklar kalmaz,Kaliforniya kıyılarında demirliyen tüm yelkenlerin ihtiyacını görür.Bugun meshur olan Kaliforniya meyvelerini yetiştiren odur,Fransa'dan ve Rheins bölgesinden uzum fideleri getirip uzum bagları yaratanda odur.Kendisine evler yapar,modern çiftlikler kurar,180 günlük uzaklıktan bir playel piyanosu ile Mandaların çekerek getirdiği bir buhar makinası getirtir. Fransanın en buyuk bankalarını buyuk musterisi olur,Suter daha sonra mektup yazarak Isvicredeki ailesini yanına çağırır.,Artık zengin ve güçlü bir adamdır.Sonunda Amerika Birleşik Devletleri bu bagımsız sömürgeyi meksikanın elinden alır ve Böylece hersey güven altına almıs bulunmaktadır..

1848 yılının ocak ayına girilmiştir.Suter'ın doğramacısı James W Marshall heyecan içinde Suter'ın evine kosar ve kendisiyle mutlaka konusması gerektiğini söyler,Suter Buna çok şasırır çünkü Marshall'ı daha dun Colomadaki çiftlige yeni bir bıckıhana kurması ıcın yollamıstı.ızınsız geri donen adamı odasına alır,adama cebinden içinde bir kac sarı tanecik bulunan bir avuc dolusu kum gösterir.Toprak kazılırken bu metal tanecikler gözüne çarpmıs.Marshall kimseye söylemeden Sutere getirmistir.Suter inceler .Bunlar Altındır.Ertesi gun Dogramacı ile beraber bunların bulunduğu yere gitmeye karar verr,Ancak Marshall Altın tutkusuna dayanamaz ve o gece oraya döner

Ertesi Sabah Albay Suterde Colomaya gelir.Aciılmıs kanalları doldurtur ve kumu yeniden  gzöden gecirir.Bir kalbur alıpta  biraz sallamak kara örgü üzerinde altın zerreciklerini görmek ıcın yeterlidir.Suter bir kac beyaz ısciyi yanına cagırır Bıckıhane tamamlanana kadar söz alır.Kendi oz topraklarında cıkacak altın onu dahada zengin edecektir




En zengin adamı olamadı ama en zavallı ve yoksulu oldu.. Sekiz gun spnra gizini herkes öğrenmiştir.Bir kadın çitliğin önünden gecen birine bundan szö eder ve bir kac altın tanesi verir.Bu olayın neden oldugu olay daha evvel hıc görülmemiştir.Suterin adamları hemen işlerini bırakırlar Demrciler demri dövmeti,çobanlar sürülerii,bağcılar uzum kutulerini ve askerlerde silahlarını bırakırlar.Eline bir kalbur ve tencere geciren herkes,kumdan altın elemek ıcın solugu dogruca bıckıhanede alır.Butun çiftlikler bir gecede yusustu bırakılır.Hayvanlar ve urunler ilgisizlikten telef  olur.Dev bir ulkenin dev çarkları durur.Telgraflar bütün ülkelere  ve denizaşırı yerlere burad abuluna altını müjdeler.çok gecmeden kentlerden limanlardan insanlar bu bolgeye akmaya baslar.Gemiciler gemilerini,devlet memurları ıslerini bırakarak kafilelerler altın pesine kosarlar.Bileğinin gücünden ve tabancasından başka bir kanun tanımayan bu söz dinlemez suru herseye zarar verir.Onlar ıcın buraların sahibi yoktur ve bu maceraperest insanlara kimse karsı koymaz.Suter ineklerini kesip yerler,ambarlarını depolarını yıkıp tahtaları ile evler yapar,ekili tarlalrı çigner makinalarını çalarlar,Suter bir anada fakır olmustur.

Altına hucum gittikce dahada korkunc bir durum alr.Haber butun dunyaya yayılmış,yanlızca Newyorktan  yüz gemi yola çıkmıştır.1848-1851 yılları arasında Avrupadan bir seruven duskunu seli buraya akın eder.Bir bölümü Horn burnunu  dolasarak gelir,ancak bu sabırszı insanlar ıcın bu yol cok uzundur ve bu yüzden daha tehlikeli bir yolu secerler.Panama kıstağını gecmeye calisirlar.hemen harekete gecen bir şirket  kıstak üzerine bir demiryolu yapar ve sabırsızların  uc yada dort hafta once altın ocaklarına varabilmesi için binlerce işçisi ölür.Her ırktan ve dilden insanların bir araya gelerek oluşturdukları  buyuk buyuk kervanlar,kıtayı bir baştan bir başa geçerler ve hepside,Suterin topraklarını eselerler.Resmi mühürlü bir belgeyle kendisine verilmişs olan San Francisoo toprakları üstünde  aklın alamayacagı bir hızla bir kent yükselir..Suter in tanımadığı insanlar onun topraklarını birbirlerine satarlar onu yeni helvetiası eldorado Kaliforniya olur.

Suter bu yıgınlara nefretle bakar.Önce oda usakları ve arkadasları kazıp altın cıkarmak ister ama herkes onu yanliz bırakır.Suterde bu karısıklıktan korunmak ıcın kendi çiftliğine çekilir.Bu arada karısı ve uc oglu yanına gelir.Karısı gelir gelmez olur,Ogulları ile beraber çitftliğini yeniden ayaga kaldırır.

1850 yılında Kaliforniya Amerika Birleişk devletlerine katılır.Yeni yönetimin sert uygulamaları sayesinde  ulkeye duzen gelir.Kargasanın ustesinden gelinmiş,kanun egemenliği ve hukunkun üstünlüğ yaşama geçirilmiştir.

Suter bu sırada ortaya çıkar ve yönetimden isteklerini sıralar Üzerine San Fransıco şehirini kuruldugu tüm topraklar onun öz malıdır.devlet bu ısgalden doğan zararını karşılamalı ve altından pay vermelidir.Insanlik tarihinin en buyuk davası başlar.Suter tam 17200 çiftciye karsı dava acar
Kensidinin yaptıgı yol,köprü,su kanalı ,degirmenleri sahiplene Kaliforniya hükümetiden  25 Milyon dolar tazminat ve ayrıca altından pay ister.Davayı yürütmesi ıcın oglu Emili Washington Dc ye yolalr cocuk orada hukuk egitimi görür,dava 4 yıl surer, Suter herseyini bu dava ıcın harcarr

Sonunda 15 Mart 1855te karar açıklanır.Kaliforniyanın en yuksek devlet memeuru dürüst yargıc Thomson Johnson Suterın haklı oldugun acıklar,Suter kazanmıstır...

Ancak bu karar suterın zaferi olmaz.Karar acıklanır acıklanmaz San Francisco ve tum ulkede kıyamet kopar.Mülkleri ellerinden alınma tehlikesiyle karsı karsıya kalan bir sürü insan yagmacılığı kendilerine meslek edinmiş onbinlerce sokak serseriris,Adliye sarayına saldırarak atese verirler,Linc etmek cıın yargıc Johnsonu ararlar ve Suterın cıftlıgını yakmak ve yagma etmek ıcın yola cıkarlar.Capulcular tarafından  sıkıştırılan buyuk oglu kendini vurur iknici oglu öldürülür.Ucuncu oglu kacar ama deniz kazasında olur.Suter Çiftlikleri malları yakılırı yıkılr yagma edilir,Suter canını zor kurtarır.

Suter bu olaydan sonra bir daha dogrulamaz beyninde bir dusunce vardır hak,dava 

Bu yıkılmıs ihtiyar tam 25 yıl boyunca Washingtondaki adilye sarayının çevresinde dolaşır.Devletten milyarca dolarlık tazminat isteyen general uniformalı bu ihtiyarı herkes tanır,ama onun istediğipara değil haktır.1860 - 1880 arası mucadelesine devam eder,ama kimse yardım etmez ona ,herkez alay eder ve tum kapılar yuzune kapanır.17 Temmız 1880 gunu öğlenden sonra bir kalp krizi onu kongre sarayının merdivenlerinde yakalar,bir dilenci gib ölür ve cenazesi kaldırılır.Bir dilenci amma cebinde kendisine ve bütün varislerine dünya tarihinde bir eşine daha rastlanmayan büyüklükteki serveti her türlü hak ve hukuka karsı güvence altına alan bir belge bulunan bir dilenci

Bugune kadar Suterin hic bir varisi ortaya cıkmadı.San Francisco bu kocaman  memleket parcası hala baskasını topraklarında yukseliyor.Haklını hakkı verilmemistir.Ama Blaise Cendrars adlı bir sanatcı Suteri olumsuzlestirir...



No comments:

Post a Comment