Klug von Klugenau,atından inmiş tek bacağıyla Şeyh Şamil'e doğru ilerlemeye başlamıştı.Yıllarca önce,yine Dağıstanlılarla yapılan bir savaşta bir top güllesi sağ bacağını alıp götürmüştü.Şeyh Şamil,Rus Çarı I.Nikola'nın elçisini yamalı ve yıpranmış bir Kafkas yamçısının üzerinde kabul etti.Von Klugenau bu yamçıya çekinerek ve yadırgayarak ilişti.Şamil'in Çar'a ve onun elçisine verdiği değer bu kadardı.
Klugenau,uğradığı bu aşağılamayı anlamamış gibi görünerek,daha önce hazırlanmış bir söylevi,Çar I.Nikola adına okumaya başladı.Rus Çarı göz kamaştırıcı vaatlerle dolu bu söylevinde ,Şeyh Şamil'im dostluk ve bağlılığını istiyordu.Ayaklanmadan vazgeçerse Şeyh Şamil'in başına bir de krallık tacı giydiricekti.
Rusça verilen bu söylevin kelimesi kelimesine yapılan çevirisini dinleyen Şamil gür bir sesle haykırdı
'' General ! O Nikola'ya git ve de ki: senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana doğrudan doğruya yapmak cesaretinde bulunsaydı,ona ilk ve son cevabım,şu kırbacım verirdi ! Ben Nikolayı tanımıyorum ..'''
Van Klugenau,konuşucak ve anlaşacak bir şey kalmadığını görünce ayağa kalktı,Şeyh Şamil'e elini uzattı.Şeyh Şamil,düşmanı da ola bir elçinin bir konuğun elini sıkmakta bir sakınca görmemişti;o da elini uzattı.Fakat tam bu sırada,Şamil'in yanıbaşında beliren yakın adamlarından biri bileğine yapıştı :'' Imam,gavra elini sürme kirlenirsin ! ''
Şeyh Şamil,1796 yılında Gimri Köyünde dünyaya gelmişti.Babası ve anası bölgenin ileri gelenlerindendi.Küçük yaşından beri,ülkesinin bağımsızlık uğruna Ruslarla yaptığı savaşları dinleyerek büyümüştü.Eli Kılıç tuttuğu zaman ,Şeyh Şamil de savaşlara katıldı.Çarpışmalarda gösterdiği yiğitliklerle adı her geçen gün büyüyor,bütün Kafkasya'ya yazılıyordu.
1835'te bağımsızlık savaşının önderi Hamzat Bey,Hacı Murat ve Ağabeyi Osman tarafından öldürülünce,Şeyh Şamil onun yerine '' Imam '' oldu.Kafkas dağlarından özgürlük bayrağını artık Şeyh Şamil dalgalandırıyordu.
Şeyh Şamil,ilk olarak Çerkezleri de Çarlık Rusyası'na karşı ayaklandırmak için Batı bölgelerine yürüdü.Fakat sonuç alamadı.Bunun üzerine kendi bölgesindeki Ahulgoh köyünü karagah haline getirerek yerleşti.Dağ başındaki bu köye Cemalettin ve Gazi Mehmet adlı iki oğluyla karısını ve anasını yerleştirdi.Sonra ordusunu kurdu ve toprakları 32 ye böldü.Her bölgenin başına bir Naip,bir Müftü ve dört Kadı atadı.Naipler ordunun en gözde elemanlarından seçilmişti.Kendilerini bağımsızlık savaşına adayanlar,kalpaklarında yeşil bir işaret taşırlardı.Şeyh Şamil'in ordusuna,Çar'ın birliklerinden kaçan Rus ve özellikle Polonyalılarda katılıyorlardı.
Rus Ordusu Komutanlığı ,Hazar denizi kıyılarındaki Temirhan Şura'da karargah kurmuştu..Gerilla savaşları yanında,tifo ve dizanteri,Rusları kırıp geçiriyordu.Çar her yıl Kafkasya'ya on binlerce asker göndermek zorundaydı.Bunlar bile kırılan askerin yerini zor dolduruyordu.
Şeyh Şamil,kaçak Polonyalıların teknik bilgilerinden yararlanarak,Ahulgoh'u aşılmaz bir kale durumuna getirmışti.Bu Polonyalılar,Ruslardan ele geçirilmiş iki topçu bataryasıyla,Şamil'e büyük yardımlarda bulunuyor,canla başla çalışılıyorlardı.
29 Haziran 1839 tarihinde Rus generali Grabe,Ahulgoh'a karşı saldırıya geçti.Çarpışma,korkunç boğazlaşmalarla günlerce sürdü.Başarıya ulaşamayacaklarını anlayan Ruslar,geri çekilmek zorunda kaldılar.Fakat dört gün sonra,kendilerine çekidüzen verip amansız bir topçu ateşiyle yine saldırdılar.Ahulgoh'un surları yıkılmış,su ve yiyecek sıkıntısı başlamıştı.Açıkta kalan cesetler dayanılma bir koku yayıyorlardı.General Grabe,kaleye bir subayını göndererek Şamil'en teslim olmasını istedi.Bu teklifi kabul ederse kılıcı alınmayacak ve istediği yerde yaşamasına izin verilecekti.
Şeyh Şamil subaya şunları söyledi :
'' Şehitliğe susayanlara tutsaklık teklif etmek boş şeydir.General Grabe'ye git ve de ki;eğer erkeklikten nasibi varsa,aylardır toplarına hedef yaptığı yüzlerce kadın ve çocukların kaleden çıkarılması ve açıkta kalan binlerce şehidin gömülmesi için,hiç olmazsa on beş günlük bir ateşkes yapalım ''
Subay kisa bir süre sonra,Grabe'nin şartlarıyla birlikte geri döndü :
'' General on beş günlük ateşkes teklifinizi bir şartla kabul etmektedir.O da ;oğullarınızdan birinin bir süre içinde Rus Karagahona rehin olarak gönderilmesidir ''
Şeyh Şamil,karar verebilmek için günlerce bocaladı..Fakat sürüp giden top ateşi altında kadın ve çocukların eriyip gittiiğini görünce,oğullarından birini feda etmeye karar verdi.Içi kan ağlasada oğlu Cemalettin'i 10 Agustos 1839'da Ruslar'a rehin olarak yolladı.
General Grabe ,verdiği iki sözde de durmadı.On iki yaşındaki Cemalettin'i karargahı olan Temirhan şüra'ya değil,bir zafer işareti olarak St.Petersburg'a Çar'a yolladı.On beşgünlük ateşkesi kabul etmedi ve toplar ölüm kusmaya devam etti.Umutsuz bir savaş haline dönüşür bu savaş.Kadınlar ve genç gelinler ,küçük çocuklarının başlarını kayalara çarppı parçaladıktan sonra,kendilerini uçurumlardan aşağı atlıyorlardı.Şeyh Şamil'in ikinci karısı Cevher'le kucağında emzirdiği oğlu Mehmet Saiy,düşman süngüleri altından can verdiler.Erkeklerle birlikte Kale içindeki boğaz boğaza dövüşe katılan Şeyh Şamilin Kız kardeşi Mesede de ,tutsak düşeceğini anlayınca,burçların birinden kendini,sarp uçurumlara bıraktı.Rus birlikleri,kaleyi bütünyle ele geçirdiklerinde,Kafkas savaşcılarının hemen hemen hepsi ölmüştü.Kurtulup kaçabilenler pek azdı ve bunlardan biri de Şeyh Şamil'de.
1841 mayısında General Grabe on bin kişilik ordusuyla,yeniden Şeyh Şamil üzerine yürüdü.Fakat öylesine bir bozguna uğradı ki,yaralıların dışında iki bin ölü vererek,savaş alanından çekilmek zorunda kaldı.Şeyh Şamil'in askeri başarıları arttığı ölçüde general Grabe'nin yıldızı sönüyordu.1842 yılı sonlarında görevden alınarak yerine General Neidhardt getirildi.O da başarısızlığa uğrayınca bu sefer Şamil üzerine General Vorontsov gönderildi.Bu Generalin Dargo'ya yaptığı saldırıı da bozgunla sonuçlandı.Dargo savaşında Ruslar Üç general,iki yüz subay ve üçbinbeşyüz asker kaybettiler.Krunsky'nin emrindeki alaydan yanlızca 74 kişi kurtuldu.
Hacı Murat'ın ölümünden sonra ,Şeyh Şamil'in talihi ters dönmeye başladı.Vorontsov'un yerinialan General Bariatinsky, halka oldukça yumuşak davranmaya başlamıştı.Bu yüzden Bariatinsky'ye katılanlar oluyor,general ayrıca ülkedeki bütün Ormanları da kestirmeye başladığından,çete savaşı yapmak zorlaşıyordu.
Şeyh Şamil'de bu sırada yankıları Petersburg sarayına varacak bir darbe hazırlamaktaydı.Gürcistan Prensesleri Anna ve Varvara'yı kaçırmayı aklına koymuştu.Anna,Rus ordusuda görevli General David Çavçavade'yle evliydi.Varvara'da savaşta ölen Gürcü Prensi Ellico Orbeliani'den dul kalmıştı.1854 yazında prenseslerle çocukları '' Zinandal '' şatosuna dinlenmeye gitmişlerdi.Bir gün,Şeyh Şamil'in oğlu Gazi Muhammet,adamlarıyle birlikte Zinandal Şatosunu bastı.Anna Çavçavzadze'yle kızı Lidya'yı ve Prenses Varvara Orbeliani'yi kaçırdı.Bu haber St Petersburg'da bomba gibi patlamıştı.Çar I.Nikola kızgınlığından köpürüyor ve bir mektubunda şöyle diyordu.
'' Kafkasya'da sürüp giden gaflet ve şaşkınlığını biraz daha sürerse,günün birinde Şamil'in atları,korkarım ki,Petersburg sarayının kapıları önünde kişneyecektir ''
Şamil,bu akıllara durgunluk veren kaçırma olayını,Çar I.Nikola'nın elinde bulunan oğlu Cemalettin'i kurtarmak için düzenlemişti.Cemalettin,St Petersburg sarayında yetiştirilmiş ve Çar'ın Muhafız alayında subay olmuştu.Bu arada,Polonya'ya karşı girişilen bir savaşta,Rus ordusu saflarında,çarpışmış,yararlıklar göstermişti.
Çar I.Nikola Şeyh Şamil'in elindeki ,prensesler karşılığında oğlunu istediğini öğrenince,Cemalettin'i yanına çağırıp şunları söyledi :
'' Babanız sizi bende istiyor.Onu bu ağır teklifinden caydırmak için her türlü fedakarlıklara katlandığımız halde,hiç birini kabul etmedi.Gürcistan Prensi David ve Ülkesi yas içindedir.Bunları kurtarmak için sizi de gözden çıkarmaya gönlim razı değildir.Babanızın yanına dönüp dönmekte sizi serbest bırakıyorum.Kararınızı veriniz...''
Onaltı yıldır Çar sarayında yaşayan Cemalettin,babasının yanına dönme kararını ,ancak üçgün düşündükten sonra verebildi !
Cemalettin özgürlüğüne kavuşup yurduna döndüğünde,babasını düş kırıklığına uğrattı.Şeyh Şamil'in on altı yıl tutsak kalan 28 yaşındaki oğlu Cemalettin,aldığı eğitim sonucu yarı yarıya Ruslaşmıştı.Sarayda geçen hayattan sonra,dağlarda yaşamakona ters düşüyor,bir avuç insanla Rus ordularına karşı durmayı anlamsız buluyordu.Çok yaşamadı,ruhsal çelişkiler ve bunalımlar içinde kısa bir süre içinde öldü.
1855 yılında Çar I.Nikola ölmüş,yerine II.Alexander geçmişti.Bir süre sonra Kırım savaşı sona erdiğinden,Rus orduları serbest kalmış ve II.Alexander,bütün gücüyle Şeyh Şamil'in üzerine çullanmıştı.1859'da Şeyh Şamil'in karagahı Dargo Veden düştü.Savaşlarda büyük yararlıklar gösteren en yakınları bile,yavaş yavaş Şeyh Şamil'in yanından ayrılıyor,onu yanlız bırakıyorlardı.Bunda,Rus ordusunun sayıca çok üstün olması da büyük bir rol oynuyordu.Şeyh Şamil yanındaki bir kaç yüz kişiyle Gunib kalesine çekildi.Çocuk ve Kadınlarla birlikte Gunib kalesinde 400 kişi bulunuyordu.Bu kadar az sayıdaki insan Rus ordusuna karşı umutsuzca savaşmaya devam etti.Prens Bariatinsky'in teslim olması için yaptığı teklifleri geri çeviren Şeyh Şamil,bu kartal yuvasında sonuna kadar vuruşarak can vermek düşüncesiydi.Fakat kalede açlık başgöstermişti;Hiç bir kurtulul umudunun kalmadığını gören savunucularından bazıları,onu teslime zorladılar..
6 Eylül 1859 günü Şeyh Şamil,birtakım görüşmelerden sonra,Prens Bariatinsky'ye teslim oldu.Onu önce Çar Aleksandr'ın yanına St Petersburg şehrine götürdüler.Çar,bu yiğit düşmanını büyük ve içten bir saygıyla karşıladı.Hatta,teslim olmaya gelen Şeyh Şamil'i bir kaya üzerine oturarak karşılayan ve ayağa kalkmak gereğini duymayan Prens Bariatinsky'i azarlamaktan bile çekinmedi.
Şeyh Şamil daha sonra,Moskova'nın güneybatısındaki Kalua şehrine yollandı.Tutsaklik hayatını burada,emrine verilen bir köşkte geçirecekti.II.Nikola,bu yiğit Kafkaslıya olan saygısını kalluga şehrine gitmesinden sonra da sürdürdü.Verdiği bir emirle,Kaluga'ya atanan ya da yolları bu şehirden geçen binbaşından yukarı rütbeli her subayı ve büyük mülki memurları,tören elbislerini giydikten sonra,Şeyh Şamil'i ziyaret etmek zorunda bıraktı ..!
Tutsaklık,ne kadar iyi şartlar altında olursa olsun,Şeyh Şamil'in dayanabileceği bir şey değildi.On yıl sonra Kaluga'dan ayrılıp Kiev'e yerleşen Şeyh Şamil iyice çökmüş,yaşından daha fazla gösteren bir ihtiyar olmuştu.Bu sırada Kafkasya'da geziye çıkan II.Aleksandr,Kiev'e gelerek Şeyh Şamil'i ziyaret etti.Şamil,Çar'dan Hac'ca gitmek için izin istedi.Onun bu isteğini yıllarca oyalayan II.Aleksandr,ikinci oğlu Muhammet Şefi'yi rehin bırakması şartıyle Hac'ca gitmesine izin verdi.
Şeyh Şamil,1870 yılı mayıs ayında ,bir gemiyle İstanbul'a geldi.Parlak törenlerle karşılanan Şeyh Şamil,aynı gün Sultan Aziz tarafından Dolmabahçe sarayında kabul edildi.
'' Babam Sultan Mahmut Han mezarından çıksa ancak bu kadar sevinir,heyecan duyabilirdim '' diyen Abdülaziz Şeyh Şamil'e kendisi ve çocuklarıyle ilgili bir isteği olup olmadığını sordu.Yaşlı Kartal,daha önce birçok kere Osmanlı Imparatorluğundan ve Abdülaziz'den yardım istemiş fakat bir karşılık görememişti.Bunu hatırlayarak
'' Efendimiz ne istediğimi Ruslarla savaştığım sırada sorsaydınız,daha iyi olmazmıydı '' demekten kendini alamadı.
Hacdan sonra Mekke'den Medine'ye giden Şeyh Şamil 4 Şubat 1871 tarihinde orada öldü.
Allah Rahmet Eylesin
No comments:
Post a Comment